Има ли цвят любовта? "Лилаво" е необичайна семейна сага, събрала в рамките на 24 часа възходите и паденията на няколко фамилии. С характерния си експресивен и кинематографичен стил, Инджи Арал разплита болките и страстите им, мечтите и надеждите им. Това е едно от знаковите произведения на известната писателка, периодично преиздавано в южната ни съседка. Колко дълбоки могат да бъдат пукнатините между хората? Колко жестокост можем да проявим, когато обичаме до полуда или неистово жадуваме за отмъщение, ако сме наранени от случайно изтървана дума? Защо не споделяме с човека, с когото живеем, че имаме нужда от него? Каква е цената на любовта?
Инджи Арал е автор от ранга на Джон Фаулз и Маркес. Книгите ѝ са преведени в цял свят. Казват, че е въпрос на време, за да бъде включена е нобеловите номинации. В България е писателката е позната с романа "Вярност".
1944 yılında Denizli'de doğdu. Ankara'da Gazi Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü'nü bitirdi.
Altı öykü kitabı, altı romanı yayımlanmıştır. Yazar, 1992 yılında Ölü Erkek Kuşlar adlı romanı ile Yunus Nadi Ödülü'nü kazandı, 2002 yılında yayınlanan romanı Mor ile de Orhan Kemal Roman Armağanı'nı aldı.
1994'te yayımladığı Yeni Yalan Zamanlar, 2002'de yayımlanan Mor ve 2007'de yayımlanan Safran Sarı romanını Yeni Yalan Zamanlar başlıklı bir üçleme haline getirdi.
Roman ■Ölü Erkek Kuşlar (1992) – Yunus Nadi Ödülü ■Yeni Yalan Zamanlar (1994) ■Hiçbir Aşk Hiçbir Ölüm (1997) ■İçimden Kuşlar Göçüyor (1998) ■Mor (2002) – Orhan Kemal Roman Armağanı ■Taş ve Ten (2005) ■Safran Sarı (2007) ■Sadakat (2010) ■Şarkını Söylediğin Zaman (2011)
Severim İnci Aral kalemini. Kadın ruhunu güzel anlatır. Kitap bir günde geçiyor ve günün sonunda olacakların sinyalini vererek başlıyor. Çoklu bakış açısı kullanarak farklı karakterleri derinlemesine incelerken, arka planda devletin siyasi, ekonomik ve sosyolojik yapısının etkilerini de çok güzel ele almış sevgili İnci Aral. Uzun uzun karakter tahlilleriyle, ağır ve derin ilerleyen bir kurgu. Severek okudum.
Güzel bir öykü sunulmuş okura. Aynı zamanda karakterler de güzel yazılıp çizilmiş, bir günü inceliyor bu hikaye ama her karakterin hayatına ve olduğu kişiye dair bilgi sahibi oluyoruz. Ama ne yazık ki tümüyle kitabı beğenmedim. İnsan ister istemez kıyaslamak durumunda kalıyor. Elif Şafak'ın "On dakika otuz sekiz saniye" adlı kitabını ben bir nefeste okudum, oysa ki İnci Aral'ın bu kitabını zorlukla bitirdim diyebilirim. Hikaye kopuktu bana göre ve kelime fazlalığı vardı. Tabii her okurun bakış açısı farklıdır. Ne yazık ki ben kendim memnun kalmadım. "Mor"dan önce" Sevgili" kitabını okumuştum İnci Aral'dan ve müthiş memnun kalmıştım. Çok beğendiğim bi romandır, sanırım bu sefer tüm potansiyelini kullanmamış yazarın kendisi, çünkü bundan daha iyisini kesinlikle yapmıştır ve tekrar yapabilir.
Kitabın çoğunluğu karakterlerin düşünce akışları ve geçmişe bakmaları ile geçiyor. Bu benim için sıkıcı ve eylem olmadan betimleme okumaya dönüştü. Ayrıca karakterlerin farklılığını çok yüzeysel hissediyoruz. Olay örgüsü zayıf ve yavaş ilerliyor. Bazı karakterlerin bakış açısını dinlememizin hikayeye hiçbir katkısı yok. Bazen öyle diyaloglar var ki romanda- umarım gerçek hayatta böyle konuşan insanlar yoktur. Doğallıktan uzak ve çıkarımlarla dolu konuşmalar. Sonuç olarak hiç zevk almadım.
Okudum denemez doğal olarak. Annemleri ziyaret ederken eski kitaplarımın arasında dikkatimi çekti. 2003’te çıkar çıkmaz demek Nurşah alıp 12 Ocak’ta bana armağan etmiş. Demek o yılbaşı Ankara’daymışım NJ yerine. Belki de iş görüşmesine Bilkent’e gelmiştim. Takıldım Nurşah’a hemen, hangi akla hizmet almıştın, diye. O yıllarda da yılbaşı armağanlarımız kitaptı. Kim bilir, dedi, Cumhuriyet kitapekinde olumlu yazılar çıktıydı belki de. Ama zamanımız kısıtlı artık, okuma dedi. Ben de ilk bir on yirmi sayfasını okuduktan sonra her paragraf başından bir cümle, derken her sayfadan bie cümle, derken on yirmi sayfa atlayarak bir cümle okudum. Yazık valla. Acaba Aral’ın ölü erkek kuşlar adlı bir kitabı vardı da, Beste’ye ben mi almıştım, o kitaptaki cinselliğin yoğunluğu bana pek hoş gelmemişti de, İletişim’in Ankara bürosundaki bir kadın “kadın yazarlar cinsellik konusunda yazabileceklerini göstermek istiyor olabilir” mi demişti? Burada hiç ilgimi çekmeyecek insan öyküleri böyle anlatılmış geri dönüşlerle. Konuşmalar da bence yapaydı. İyi roman yazmak kolay değil gerçekten.
Zamanın eskittiği aşklar ve solmuş evliliklerin romanı. Başlangıçta çekici bulunan sonra düşkırıklığına uğranan arkadaşlıklar. Açıkça konuşmak ve yiğitçe savaşmak yerine geliştirilen sinsi, sinir bozucu taktikler. Her bir roman kişisinin, fiziksel ve ruhsal özellikleriyĺe, geçmiş ve şimdiki halleriyle tutarlı biçimde betimlenmesi. Aralarındaki ilişkilerin kişilikleriyle uyumlu şekilde irdelenmesi. Usta bır yazarın elinden çıkmış bir aile öyküsü. Yasal evlilikler, yasadışı birliktelikler, boşanmalar, boşanamayıp sürdürmeler, çekememeler, aile kavgaları, dedikodular, istenmeden doğanlar, yanlışlıkla, istenmeden doğmamış, dört gözle beklenmiş olanlar, yaşamlar, ölümler, özkıyımlar incelikle anlatılmış. Sonunda da ters köşeye yatırılmış hissediyorsunuz kendinizi. Eser Orhan Kemal roman ödülü almış.
Orijinal bir öykü yapısı var bu kitabın. 24 saat üzerine kurulmuş. Her zaman diliminde farklı bir karakterin bilincindeyiz. Bölümlerde şimdiki zamana çok kısa bir yer ayrılıyor, asıl ağırlık geçmişe dönük hatıralarda. Bu karakter çeşitliliği ve hatıralar Türkiye’nin kültürel ve politik dönüşümünü de resmediyor. Bu açıdan bana Adalet Ağaoğlu’nun Ölmeye Yatmak romanını anımsattı. Ama aynı keyfi vermedi bana, Mor’da, şimdiki zamana dönme isteği ağır basıyor ve geçmişe yapılan uzun yolculuklar bazen “sadede gel” duygusu uyandırabiliyor.
İnci Aral’ı tanımama vesile oldu bu kitap. Kalemini beğendim, başka kitapları belki daha keyifli gelir bana :)
Kitabı okudum, kapağını şimdi kapattım, elimin tozuyla hemen fikrimi yazmak istedim.
Kitabın saatlik kurgusu, kitabın tüm kahramanlarının hikayelerini okumak ve onların hareket ve düşüncelerinin sebeplerini anlamak hoşuma gitti, her kahramana aynı önemin verilmiş olması da hoşuma gitti.
Kitap güncel, tüm kahramanlardan en az bir tanıdığınız kesinlikle vardır, o kadar hayatın içinden seçilmiş kişiler ki...
Kitabın sonu hakkında ne söylemek gerekir bilemiyorum, neyin iyi neyin kötü olduğunu bilmiyoruz ki, iyinin mi kötünün mü kazandığını söyleyelim...
Βαρετό, μονότονο.Πολλες κουραστικές πληροφορίες και λεπτομέρειες για τις ζωές όλων των πρωταγωνιστών, διάχυτη μιζέρια και κακομοιρια ως το τέλος.Το μόνο που μου άρεσε ήταν το ζεύγος Αρμαγαν-Φιγκεν και η κατάληξη τους.
karakterlerin yaşamlarını farklı açılardan gösteren bir analiz sanki, bu da bize insanları yargılarken peşin hükümlü olmamamız için bir uyarı niteliğinde.
Yeni yalan zamanlar serisinin üç kitabından ikincisi olan kitap. Kitaplar yeşil, mor ve safran sarı. Seri dememe rağmen aslında aralarında bağlantı olmayan bağımsız nitelikte romanlar. Kitabın arka kapağında bir cinayet olacağından bahsediliyor. Gizem romanı olacağını düşünüp bekliyorsunuz. Son sayfalara kadar ise benim nazarımda değinilmiyor. Aslında bir karakter romanı.
-Spoiler-
İlsa Otel’de oğlu için doğum günü partisi düzenleyen İlhan’ın bir gününü okuyoruz. O bir gün içinde tüm karakterler kendi geçmişlerine yolculuk yaparak iç hesaplaşmalara giriyorlar. Karakterlerin bol bol psikolojik tahlillerini yapmaya çalışan bir yazar görüyoruz.
Genel bir melankoli ve dram barındıran bir eser. Arka kapakta bahsedildiği gibi Türkiye’nin 1940-2000 yılları arasındaki toplumsal sorunlarına değinilmesi hususunun kitapta az miktarda yer aldığını düşünüyorum.
Mor rengi güç, asalet ve zenginlik gibi kavramları çağrıştırdığı için seçilmiş olabilir. Depresyonu, hüznü, intiharı çağrıştıran renk de mor. Her ikisi de kitapla uyum içinde diyebilirim.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Gerçekçi insan hikayeleriyle donatılmış, bu konuda başarılı fakat incelediği, sorguladığı konu hakkında okuyucuyu tamamen kendi haline bırakması, hiç yönlendirmemesi kitabın olumsuz özelliği. Asıl incelenen konu bulanık vaziyette romanın içinde gizli kalmış.
Her şeyi olduğu gibi sunarak yeni bir bakış açısı katılamıyor.
Roman kahramanlarını detaylandırmakta çok başarılı bir anlatıma sahip olmakla birlikte kasvetli bir konuya sahip olması nedeniyle zaman zaman kendimi olayın çok içinde hissettim ve açıkçası daraldım biraz. Farklı bir kitap diyebilirim. Fikran ve Revan'dan kapanışta tekrar bahsedilmesi daha güzel olabilirdi.. O kısım da eksik kaldı bence.
Ben kitabın çok ab abartıldığın düşünüyorum. Hiçbir akıcılık yok. Ama başladığım kitapları hiç yarıda bırakmam bu yüzden bitirdim. Ama verilmek istenen mesaj sanırım şu 4 tan sonra azanı teneşir paklar.
Karakterlerin düşüncelerinin, hislerinin, geçmişlerinden getirdiklerinin ince ince örüldüğü, usta işi bir roman. Çocukluk ve gençlik yaşantılarının hayatın geri kalanını nasıl etkilediğini görebildiğimiz bir kitap. Gelişen olaylardan sonra karakterlerin halinin nasıl olduğunu da okumayı isterdim.