Bir şeyler yolunda gitmediğinde, sen kendi yolunda gitmiyorsun demektir. Hayat sana armağan edilmişken, sen o armağanı yaşayamıyorsun demektir.
Toplum, ailen, arkadaşların ya da sevgilin… Kendini birilerinin dediklerine göre şekillendirdikçe, kendinden uzaklaştığının farkında mısın? Benliğinden, isteklerinden, arzularından kopuyorsun. Başka bir sen yaratıyorlar, sen de “o” oluyorsun. Özüne in. Kendine koş. O zaman sen de düzelirsin, gittiğin yol da.
Arda Erel’in sırf bu dönem sergilediği cesur duruşu için kitabını okumak istedim. İyi ki de okumuşum… Hafif ve rahat bir okumaydı. En temel çıkarımım; “Kötü” diye bir şey yok fikrine inansak hayata nasıl bakardık? Akışına bırakmak güvenmektir seni yaratana, zamana, insanlara, olacaklara ve olmayacaklara… Ve yapamadığım şeyleri hatırlattı bana: “İnsanları kurdukları cümlelerden tanımayı bıraktım, yaptıklarına bakıyorum; hem daha kolay hem daha gerçek oluyor.” Ama tabii o cümlelerine inanıp tanıdığımı düşünmek istediğim insanlara da bir uyarısı var: “Beklettiklerinizi, sizi beklerken bulamayabilirsiniz.”
Korkular ve inançlar üzerine sözleri: “İnsan ya korktuklarını yaşar ya da inandıklarını… Ama asla tesadüfleri yaşamaz. Güzel şeyler isteklerinin sonucudur. Kötü şeyler korkularının. İnanmadığın güzel şeyler yüzünden inandığın kötü şeyleri yaşadın.”
Beni bir anda durup düşünmeye iten o paragraf: “Sen hiç olmayana teşekkür ettin mi? Hadi bir değişiklik yap! Olmayanı istemek yerine, olmadığı için ona teşekkür et. Bu yüzden bazı şeylerin olmamasına izin ver. İzin verdiklerin sayesinde güzel şeylerin olacağını göreceksin. Hangi durumda kalmayı istemiyorsan hayat o durumda da yaşanılabileceğini göstermek için seni zorlar.”
Ve aşka dair…: “Senin adını değiştirip aşk yapan benim.”
Ve insanlığımıza tuttuğu ışık: “İnsan öyle garip bir varlık ki, başkasını küçümseyince kendisinin büyüdüğünü zannediyor. Oysa farkında olmadan küçümsediğini büyütüyor.”
Sonlara doğru ise sonsuz arayışlar yerine kıymet bilip doyabilmeyi vurgulayışı…: “İlklerin değil sonların önemli olduğunu hatırlatan, en güzelinin aranmasının yersiz olduğunu, en güzel hissettirenin, yeterliliğini öğreten, rüyaların gerçek olabileceğini kanıtlayan, hayatına geldiğinde sana şükran duyduran, sana sevmeyi öğreten, sevdiren, sevgini iyileştiren birini bul ve sen de öyle ol.“
Finalde ise; “İstediğin gerçekleşmediğinde, gayretine rağmen olmadığında, vazgeçmek başka bir mutluluğa kapı aralar. Hayatına yeni yollar açılmasına izin ver.” Hayatı akışına bırak, aslında bu bir teslimiyet değil, en saf haliyle güvenmek diyor bize.
Auf Empfehlung gelesen. Mein erstes türkisches Buch. Anfangs hatte ich wie erwartet extreme Schwierigkeiten aufgrund der Sprache, aber habe gemerkt, wie sich das mit jeder Seite gebessert hat. Ich sollte wohl öfter türkisch lesen 🙈 An sich ein tiefgründiges Buch über Selbstliebe. Einige Gedichte fand ich wunderschön, andere haben mich nicht wirklich angesprochen. 3,5/5 ⭐️
Kitabda xoş, gözəl, mənalı cümlələr olduğu qəbul ediləndir.Lakin xitab etdiyi oxucu kütləsi ancaq həmin cümlələrə ehtiyacı olan və kənardan bu cümlələri duya bilməyən insanlardır.Müəllif eyni fikirləri bir neçə yerdə təkrarlayır.Ən əsası isə kağız israfına yol verilib.Bu da kitab barəsində mühakiməni açıq edir.
Hayat felsefemiz ne olursa olsun önce kendimize değer vermeliyizki karşımızdaki kişide bize değer verebilsin. Birşeyler yolunda gitmiyorsa eğer biryerlerde yanlış yapıyoruz demektir. Bunu farketmediğimiz zaman hayat seni o durumun içinde yaşatmaya devam eder. Kendini iyileştirecek olan kişinin yardımcısı kendisinden başkası değildir. Insanlar ne der? diye düşünmekten hayallerini erteleyerek göçüp gidenlerden olma...Hayat senin hayatın...Kendine İyi Bak...bildik alıntıların paylaşımlarını içeren güzel sözlere ihtiyaç duyanların okuyabileceği bir kitap
Ben seviyorum Arda’yı. Yazdıklarını okumak, okurken düşünmek hoşuma gidiyor. Ancak bu kitapta kendini çok tekrarlamış gibi geldi bana. İlk iki kitabın tadını alamamakla birlikte yine de keyifle okudum.