Yirmi yıl kadar önce Avustralyalı filozof David Chalmers zor problemi şöyle dile getirmişti: "Niçin ve nasıl bilincim var?" Günlük yaşamda pek farkında değiliz ama her sabah uyandığımızda kafatasımızın içinde inanılmaz bir doğa olayı meydana gelir ve beynimizin nöral faaliyetleriyle birlikte dünya ve ben yaşantımız yeniden kurulur. Peki ama beynin nöral faaliyetleriyle birlikte ortaya çıkan bu fenomen dünyası nedir? Gizemli ya da edebi bir soru olarak değil, sahiden nedir bilinç?
Bilim açısından bilinç tam bir sürprizdir. Çünkü bilinçli olmamızı gerektiren hiçbir doğa yasası bilmiyoruz. Bir bakıma bilinçsiz biyolojik robotlar, “zombi”ler olmamız daha makul, daha açıklanabilir bir durumdur.
"Zor problem" insan aklının çözemeyeceği kadar zor bir problem mi? "Nesnel" inceleme yöntemlerine dayanan bilim "öznel" bilinç sorununu asla çözemeyecek mi? Belki. Ama konunun çok çekici olduğu da açık. Dünyanın değişik yerlerinde pek çok filozof ve biliminsanı bilinç sorunuyla uğraşıyor yıllardır. Ben de Beynin Gölgeleri adlı kitabımda sorunu çözmek bakımından önemsediğim bir tez yakalamıştım. Ancak bu tez kitabın yapısı itibarıyla biraz geri planda kalmıştı. Zor Problem: Bilinç’te bu tezi açığa çıkardım, geliştirip netleştirdim. Okurları da bu tartışmaya katılmaya davet ediyorum.
1955 yılında Akyazı'da doğdu. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden sonra İstanbul Tıp Fakültesi'nde Psikiyatri ihtisası yaptı. Yerli ve yabancı dergilerde yayımlanan mesleki çalışmalarının dışında, felsee ve politika konularındaki yazıları çeşitli dergilerde yayımlandı. Tura halen psikoterapi ağırlıklı psikiyatri pratiğini serbest olarak sürdürmektedir.
Saffet Murat tura’nın bu ince kitabını hemen bitiririm sandım ancak hiç de öyle değil birkaç nokta var: 1- Terimler karmaşık içine girmeden çözmek oldukça zor en başta phenomenal dünya ardından Noro-enformatik süreçlerler, düşünümsellik, Global noronal çalışma alanı, ontolojik özdeşlik, epiphenomenalizm, zombi paradoksu, 2-güzel Türkçemizin zorluğu bunu ayrı bir tat veriyor ancak yazara teşekkür ediyorum çünkü ekstradan Türkçeleştirmemiş çoğu yine sonuçta enternasyonal kelimeler kullanılarak anlatılmış, yine de sanki Türkçe anlatmak İngilizce anlatmaktan daha zor gibi... bilmiyorum bu konuda yazar ne düşünüyor? 3- asıl konuya gelirsek anladığım kadarıyla yazar asıl kitaplarına açıklık geçilmesi için ve şimdiye kadar yazdıklarını toparlayabilmek için bu kitabı yazmış.. açıkçası daha önceki kitapları Özellikle de beynin gölgeleri isimli kitabı daha teferruatlıca yazılmış ama maalesef ben o kitabı henüz okumadım en kısa zamanda okuyacağım.. 4-kitaptaki her bölüm sanki bir makale gibi planlanmış dolayısıyla bilimsel yazıları okumaya alışık olanlar için kolay ve anlaşılır olmuş.. 5-Phenomenal dünya argümanı ile ontolojik özdeşlik savına bilinci açıklarken daha yaklaştığı anlaşılıyor (veya ben öyle anladım galiba) 6-Eklerine bayıldım Türkçe böyle bir kitap kazandırdığı için kendisine çok teşekkür ediyorum... Zorlananlar için (biraz dağınık anlatmış ama) bunu seyretmelerini tavsiye ederim:
Beyin bu deneyde kendini fenomenal dünya olarak algılar. Bu dünyada nesnel ve öznel ayrımı sadece bir yanılsamadır. Bilinçli ben ise merkezi ağırlığı olan bir fenomenal dünya yaşantısıdır.
Fiziksel ve fenomenal ayrımı, derin bir özdeşliğin, bir koordinatın farklı eksenlerde tekabül ettikleri noktalardır.
SMT kesinlikle bir gurur kaynağı.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Daha önceki nörobiyoloji çalışmasının içinden söküp çıkardığı bir soruyu irdelemesi açısından Türkçe felsefe tartışmalarına iyi bir yöntem sunuyor. Bir soru nasıl sorulur, bu nereye tekabül eder ve hangi bağlamda tartışılır; bizim çok alışık olmadığımız, Tura'nın ise kendi oluşturduğu yazında oldukça anlamlı bir diskur üslubu.
Beynin fenomenal dünyası beynin nöral faaliyetleri ile ortaya çıkan bütünsel deneyimdir. Bir uzvu kopmuş ya da kesilmiş insanlardan bir bölümü eksik uzuvlarının varlığını hissetmeye devam eder. Bu hastaların bir bölümü de olmayan uzuvlarında şiddetli ağrılar hisseder buna Fantom ağrıları denir. Psikiyatrik teorik bilgi ve uygulama beynin nöral aktivasyonlarının kimyasal manipülasyonuyla insan algı, duygu, düşünce ve davranışlarının değiştirilebileceğini gösteriyor. İşitsel halüsinasyonları olan bir insanın bu tipte algılarını beynindeki kimyasal süreçleri etkileyerek engelleyebilirsiniz. Ya da tam tersine tamamen normal algıları olan bir insanda halüsinasyonlar oluşturabilirsiniz. Hezeyanları olan, mesela CIA tarafından takip edildiğini düşünen bir insanın bu tipte düşüncelerini engelleyebilir ya da paranoyak olmayan bir insanda paranoid düşünceler oluşturabilirsiniz. Depresif ya da manik duygu durumunu ya da korkuyu, fobiyi ortadan kaldırabilir ya da oluşturabilirsiniz. Bütün bunları sadece beyindeki nöral olayları kimyasal olarak etkilemek suretiyle yaparsınız. Sonuç olarak davranış düzeyinde de önemli değişiklikler elde edersiniz. İntihar edecek bir insan bu davranışından vazgeçebilir mesela. Bütün psikiyatrik durumlar Fantom ağrıların veya Penfield deneylerinin oldukça kompleks formları olarak düşünülebilir. Dolayısıyla onunla aynı derin sorunları gündeme getirir.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Saffet Murat Tura uzunca zamandır hem bilimi hem de felsefeyi meşgül eden "nasıl oluyor da fikiksel olan beyin, öznel bir deneyim olan bilinci doğuruyor" sorusuna kanımca oldukça doyurucu bir çözüm öneriyor. Kitapta iki temel kavram (1) fenomenal dünya ve (2) ontolojik özdeşlik çerçevesinde öneriyor çözümünü. Her ne kadar bazı argümanları bana daha az sağlam gelmiş olsa da, bilinç deneyimini tamamen red etme veya fiziksele indirmeden onun hem fiziki olmayan yönünü kabul ederek hem de bunu natüralist olmayan bir argümana bağlamadan açıklamayı başarması bakımından okumaya değer bir eser. Konusu gereği tahmin edileceği üzere yer yer zorlayam bir okuma olsa da felsefi bir metin olarak oldukça anlaşılır ve akıcı olduğunu söylemem gerek.
“Her algı bir özalgıdır. Ama tersi de doğru: Her özalgı da bir algıdır. İşte bilinç problemini fenomenal dünya kavramı sayesinde, fenomenal bilinci kurucu bir temel olmaktan çıkarıp görelileştirerek çözmeyi deneyeceğim: Bilinç yoktur; bilinç algısı vardır. Bilinçli ben de diğerleri gibi bir algıdır, fenomenal bir yaşantıdır: Bilinçli ben yaşantısı biyolojik organizmanın kendisinde kendisiyle ilgili bir algı, fenomenal bir yaşantıdır.”
This entire review has been hidden because of spoilers.
Nöronlarınız şu sıra tembellik ediyor ve kendilerini zorlamak istiyor, aynı zamanda da bilişsel bilimlerle ilgileniyorsanız okunması gayet makul kitaptır. Okuduğum en zor kitaplardan biriydi sanıyorum. Zordan kastım çok fazla ön bilgi gerektirmesi değil, sürekli çok yüksek odak ve farkındalıkla okunması gerektiğinden. Kendisiyle bu kitap vasıtasıyla tanışmaya memnun oldum.