Jump to ratings and reviews
Rate this book

Paradigmanın İflası: Resmi İdeolojinin Eleştirisine Giriş

Rate this book

368 pages, Paperback

First published January 1, 1991

9 people are currently reading
180 people want to read

About the author

Fikret Başkaya

49 books13 followers
Doç. Dr. Fikret Başkaya 1940 Denizli doğumlu, eleştirel yazılarıyla tanınan sol görüşlü yazar.
Lise eğitimini İzmir Atatürk Lisesi’nde yaptı. Daha sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi iktisat ve maliye bölümlerini bitirdi. Paris ve Poitiers üniversitelerinde doktora öğrenimini tamamladı. Yurt dışında bulunduğu süre boyunca; azgelişmişlik, emperyalizm ve kapitalizmden sosyalizme geçiş sorunları üzerine birçok araştırma yaptı.
Türkiye’ye döndükten sonra askerliğini yaptığı Yedek Subay Okulu’nda ‘sakıncalı er’ sayılarak Erzurum’a (Oltu) sürgün edildi. Askerlik sonrası değişik kuruluşlarda araştırmacı olarak çalıştı. Bir süre Sosyal Hizmetler Akademisi’nde iktisat dersleri verdi. Abant Izzet Baysal Üniversitesi iktisat bölümü öğretim üyesi iken Paradigmanın İflası adlı kitabından ötürü Terörle Mücadele Yasası’na muhalefetten 20 ay hapis cezasına çarptırıldı. Haymana Kapalı Cezaevi’nde cezasını çekti. 2004’te, 1994 yılında Gündem gazetesinde yayımlanan ve hiçbir adli işleme konu olmayan makalelerine “Akıntıya Karşı Yazılar” adlı kitabında yer veren Doç. Dr. Fikret Başkaya’nın, “devletin manevi şahsiyetine hakaret ettiği” gerekçesiyle 3 yıl hapsi istendi. Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Başkaya’nın ‘eleştiri sınırları içinde kaldığı’na hükmedilerek hakkında beraat kararı verildi (2005). 2006 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı, Başkaya’nın ‘Paradigmanın İflası’ adlı kitabına sesli kitap projesinde yer verdi.
Fikret Başkaya 2007 yılı itibariyle Özgür Üniversite’nin başkanlığı görevini sürdürmekte ve bu kuruluşta gönüllü olarak ders vermektedir.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
77 (43%)
4 stars
69 (38%)
3 stars
22 (12%)
2 stars
5 (2%)
1 star
6 (3%)
Displaying 1 - 14 of 14 reviews
Profile Image for zeyno.
114 reviews59 followers
December 2, 2013
son sayfadan alıntılıyorum;
"herhangi bir yere termik santral mı kurulması, yoksa fidanlık mı yapılmasına yöre halkı değil de 'uzmanlar' ve 'bilim adamları' karar verdiği sürece, bilim ve teknolojinin bir baskı ve sömürü aracı olarak kullanılmasının önüne geçilemez. ne ki, sanayileşmiş ülkelerde liberal, azgelişmiş ülkelerde de işbirlikçi oligarşilerin iktidarına son verilmedikçe çözümsüzlük devam etmek durumundadır..."
Profile Image for Ekin Aksu.
62 reviews16 followers
May 4, 2022
Harika bir kitap. Resmi ideolojiyi bircok yandan cok saglam elestiriyor ve gercekten 'kafa aciyor' diyebilirim. Herkese tavsiye ediyorum.

Obur yandan elestirilecek taraflar da var. Bircok yerde Marksist yazarlarin arada yaptigi gibi 'kacinilmaz olarak', 'zorunlu olarak', 'son tahlilde' gibi terimler gerekli aciklama/temellendirme olmadan kullaniliyor. Bu noktalarda bilimsellikten uzaklasiyor yazar.
Profile Image for Benan.
228 reviews30 followers
December 1, 2021
Beni ben yapanlardan biri olarak resmi ideolojiyle kendi kendime yüzleşme seanslarım için ne zamandır okumayı düşündüğüm bir kitaptı "Paradigmanın İflası". İlk olarak Tanıl Bora'nın "Cereyanlar"ında dikkatimi çekmiş, okunacaklar listeme eklemiştim. Fikret Başkaya da zaten son bir kaç senedir makalelerini zevkle okuduğum bir isimdir. "Paradigmanın İflası" elbette ilk yüzleşme tecrübem değil. Daha önce İsmail Beşikçi'den pek çok kitap okumuştum. Beşikçi, resmi ideoloji eleştirisini daha çok Kürt meselesi üzerinden yaparken, Başkaya daha geniş perspektiften bakmış olaya bana göre.

Şimdilik kendimce, hakikati, ulaşılabilecek en kök neden şeklinde basite indirgeyerek tanımlayıp idare etmeye çalışıyorum ve resmi ideoloji eleştirilerini okumaya her zaman açığım. Ancak, iyi eleştirmenlerin kimler olduğu konusunda bilgim çok sınırlı. Sosyal medyada zaman zaman gördüğüm saldırgan, üsttenci tavırlı araştırmacıları okumak pek içimden gelmiyor doğrusu. Yıllarca kandırıldığını hatta belki kendini de kandırdığını kabullenmek zaten o kadar kolay değilken agresif tavırlı araştırmacıların yüzleşme çağrılarının karşılık bulması zor bence. Seçkinci olmakla eleştirdikleri insanlardan pek farkları yok bana göre. O yüzden Beşikçi, Başkaya gibi yazarlar benim için bir nimet. Nazik, sakin, az ve öz yazıyorlar. Ayrıca, kurdukları hiç bir cümle fazla ya da gereksiz görünmüyor. Laf kalabalığı yapmıyorlar. Tekrarları ise, genellikle okuru sıkacak kadar çok değil.

Kitap sayesinde tarihi nasıl okumam gerektiğine bir kere daha kafa yordum. Genel tarih okumalarıma ilave olarak olaylara, süreçlere artık tek tek bakmaya da karar verdim. Bundan böyle elimden geldiğince paralel bir şekilde tez-antitez okumaya çalışacağım. Bunu yapabilmek için kaynak araştırmasına da belli bir vakit ayırmam gerecek sanırım. Tarihin bilimselliği konusunda sorularım, kuşkularım zaten vardı ama Başkaya sayesinde iktisat için de aynı şeyleri hissetmeye başladım. :-) "Tarih nasıl okunmalıdır" sorusuyla da ilgilenmem gerektiğini fark ettim.

Başkaya, mevcut paradigmayı, Batılılaşma problematiğinin yenilgi tuzağını temsil eden paradigma olarak tanımlıyor. Paradigmanın çelişkilerini o kadar net biçimde ortaya koyuyor ki resmi ideolojinin yetiştirdiklerinden biri olarak bende yaratılan pek çok yanılsamanın nedenlerini çok kolay anlayabiliyorum.

Osmanlı'nın son zamanlarından 90'lı yıllara uzanan tarihsel sürecin çok güzel bir özetini de okumuş oldum Başkaya sayesinde. Zengin içeriğin az ve öz anlatımı günümüze de ışık tutuyor. Bunu sadece yazarın becerisine bağlamak doğru değil sanırım. Paradigmanın biçimde değişse bile özde yıllardır aynı kalmasını da dikkate almak gerekir.

Yazara göre resmi tarih anlatıları ile efsaneleştirilmiş Kurtuluş Savaşı ne anti-emperyalist ne de ulusal kurtuluş hareketidir. Bir halk hareketi hiç değildir. Hatta bu hareketin gerçek bir kurtuluş hareketi olup olmadığı bile bir soru işaretidir. Büyütüldüğü gibi bir başarı hikâyesi de söz konusu değildir. Bu savaş sonunda kurulan Cumhuriyet de halkın iradesine dayalı bir rejim değil Bonapartist bir rejimdir. Resmi ideolojinin irrasyonelliğini bu konular etrafında tartışan Başkaya'ya göre bir ulusun kurtulması için sömürge olmaktan kurtulması yeterli değildir, sömürgeci olmaktan da kurtulması gerekir ki ilerici sayılabilsin.

Yazar sayesinde ilerici-gerici ikiliği başka bir boyut kazandı gözümde.

Sovyet yönetiminin destek vermiş olmasının Türk Milli mücadelesini anti-emperyalist yapmadığını belirtiyor yazar. Sovyetler Birliği'nin desteğinin tamamen dönemin konjonktürü gereği olduğunu ileri sürüyor. Sadece Türk kurtuluş mücadelesi değil Sovyet Devrimi'nin hayal kırıklığı ile sonuçlanmasının bazı sebepleri üzerinde de duruyor. Ayrıca, Türkiye gibi ülkelerin Sovyet Devriminin başarısızlığındaki etkilerini açıklıyor. Daha önce okuduklarım, Sovyet Devrimi ile ilgili hayal kırıklarının daha çok duygusal anlatımlarıydı. Bu hayal kırıklarını yaratan bazı sebepler üzerine somut açıklamalar okumak hoşuma gitti. Bu yönden de oldukça ufuk açıcı buldum "Paradigmanın İflası"nı.

Mustafa Kemal'in pragmatik yaklaşımları, onun resmi ideologlarca deha olarak sunulmasında etkili olmuş yazara göre. Ayrıca, 1920 sonrası dünya konjonktürü de Mustafa Kemal'in önünü açmış. Bu noktada, "Başkaya Mustafa Kemal'in zekâsını biraz fazla mı hafife almış" diye düşündüğüm de oldu açıkçası. Şu sorular da geçti aklımdan: tam anlamıyla kapitalist bile olmayan bir ekonomi ile Cumhuriyet'in ilk yıllarında başka ne yapılabilirdi? Sadece bugünden geleceğe mi projeksiyon yapılabilir? Geçmişten bugüne projeksiyonun tarih ya da başka bir bilimde yeri var mıdır? Mustafa Kemal yerine muhalifleri iktidarda olsaydı bugün Türkiye nasıl olurdu sorusu saçma mıdır?

Anladığım kadarıyla 80'lere kadar olan resmi ideoloji anti-emperyalist değilmiş ama 80 sonrası emperyalistlerle işbirliği öyle zirve yapmış ki, resmi ideolojiyi şekillendiren Atatürkçülük bile yeniden yorumlanmış. Emperyalist güçlerle işbirliği Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze kadar pekişerek gelmiş anlaşılan.

Milli mücadelenin niteliği ile ilgili bende oluşan yanılsamaların nedenlerini okurken, bunca zaman aldanmışlığıma canım bir kere daha sıkıldı tabii. Başkaya'dan okuduğum bazı şeyleri bugünün diktatöründen de duyduğumu hatırlayınca can sıkıntım bir kat daha arttı. Bu arada, malum şahsın, tarihi yaşatarak anlamamı sağladığını da fark ettim. Bir diktatörün nasıl yönettiğine yaşayarak şahit olmak, yıllardır baba olarak belletilen başka bir diktatörün de yapmış olabileceklerini kabullenmemde etkili oldu. Biraz pahalıya patlamış bir farkındalık oldu yani. :-)

Öte yandan, okuduklarımın bir kısmını, kendisi de diktatör olan bir şahsın da söylemiş olmasının bazı insanları gerçeklerle yüzleşmekten vazgeçirebileceğini düşündüm. Doğal olarak, okurken resmi tarih ile yüzleşmeyi zorlaştırabilecek başka etkenler neler olabilir sorusu da zihnimde hep vardı.

Başkaya sayesinde pozitivizmi eksik ya da yanlış anlamış olabileceğimi fark ettim. Tekrar kontrol edeceğim.

Beni şaşırtan pek çok bilgiyle karşılaştım "Paradigmanın İflası"nda. Batının ürettiği iktisat biliminin, doğanın kaynaklarının sınırsız olduğunu kabul ettiğine hayret ettim mesela. İktisat ile ilgili temel bir şeyler okusam hiç fena olmayacak sanırım.

Halkçılık farklı sınıfların varlığını inkâr etmek ve üstünü örtmek için icat edilmiş bir kavram yazara göre. Neoliberalizm ve halkçılık ile ilgili açıklamalarını okurken, daha önce izlediğim, Bülent Somay'ın iki videosu geldi aklıma. Somay'ın ve Başkaya'nın bu iki kavram hakkında söyledikleri birbiriyle örtüşüyor bana göre. Videolara aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz:

https://youtu.be/ohilu5B9reM

https://youtu.be/dWcKac8agiM

Evet, yüzleşme biraz sıkıntılı bir süreç ama hazırsanız, bu süreci Beşikçi, Başkaya, Somay gibi isimlerle tecrübe etmenizi öneririm. :-) Benim gibi şaşırmayı çok seviyorsanız o kadar da acımıyor, merak etmeyin. :-) :-)

Okunacaklar:

Tarih, Otobiyografi ve Hakikat: Yüzbaşı Torosyan Tartışması ve Türkiye'de Tarih Yazımı, Derleyen Bülent Somay

Çerkez Ethem'in Anıları

Türkiye'de Barışçıl Bir Hakikat Arayışı ve Irkçılıkla Yüzleşme, Nesrin Uçarlar

"Oran: 'Atatürk Milliyetçiliği'ni neden yazdım?" https://t24.com.tr/amp/haber/oran-ata...

1908'de Ecnebi Sermayesine Karşı İlk Kalkınmalar, Hüseyin Avni Şanda

Türkiye'de Kapitalizmin Gelişmesi, Hikmet Kıvılcımlı

Roman Gibi, Sabiha Sertel
Profile Image for Gokkusagi.
15 reviews1 follower
January 18, 2016
Mitleri parçalayan ve putları kıran bir eser diyerek kısaca takdim edilebilir. Milli mücadelenin niteliği, Mustafa Kemal'in politik ve stratejik hamleleri üzerinden kişiliği, yeni kurulan cumhuriyetin devlet şekline bağlı olarak ortaya çıkan faşizan politikaları, Kürtlerin inkârı ve uygulanan asimilasyon politikaları başarıyla bölümler halinde ele alınmış. Bu alanda yazılmış en önemli eserlerden biri. Bu kitabı yazdığında Hoca hapse düşeceğini biliyordu çünkü Türk devletini tanıyordu. Sanıyorum aydın ve bilim insani olmak böyle bir şey, her türlü baskı ve tehdide rağmen korkmadan hakikati haykırabilmek...
Profile Image for James.
351 reviews5 followers
October 14, 2012
Atatürk hayranıysanız bu kitabı okuyun. Atatürk düşmanıysanız da okuyun.
Profile Image for Selim Çiğdemtepe.
9 reviews
October 5, 2022
Bilimsellikten tamamen uzak ve Türk düşmanlığı üzerine inşa edilmiş her satırından Kürtçülük ve Rusçuluk akan leş bir kitap. Kimse Atatürk veya Türk devleti sütten çıkma ak kaşıktır yapılan her şey yüzde 100 doğrudur demiyor ama kitabın temel mantığını şöyle anlatayım size; Türklerin yaptığı her şey (işgallere karşı direnmek veya isyanları bastırmak aklınıza ne gelirse) insanlık suçu ve katliam ancak Türklerin karşısında olan herkes yaptıkları kötü şeyleri(!) yapmak zorunda oldukları için yapmışlar. Ermeniler, Kürtler, Ruslar hepsi birer sevgi pıtırcığı aslında ama katliamları veya kendi doktrinlerine taban tabana zıt olan eylemleri yapmak zorunda kalmışlar, kesinlikle öyle olmasını istememişler. Kitabın ne kadar bilimsel temellere dayandığını da şöyle izah edeyim; Türkiye Cumhuriyeti, Kürtlerin topraklarını işgal ediyor aslında Kürtler M.Ö. 7yy dan beri o topraklarda ama ne hikmetse Kürtler hakkında ilk yazılı kaynak M.S. 16yy sonunda 1596 da kaleme alınmış(s105-106). Demek ki birileri Kürtler hakkında bi şeyler karalamak için 2 bin yıldan fazla beklemiş. Detaylarda o kadar fazla yok artık denilebilecek iddialar var ki bunlar devlete farklı bir açıdan bakmak veya eleştirmek değil düpedüz iftira niteliğinde. Herhangi bir milliyetçilik gözüyle değil birazcık tarih bilgisi ve tarafsız bakış açısıyla kitabın baştan aşağı Türk nefreti üzerine inşa edildiğini göreceksiniz.
40 reviews
February 2, 2022
Öncelikle, yazarın bu kitabın içeriğinden dolayı hapse atılması oldukça saçma. Zira kimseye hakaret etmeden, derdini anlatmaya çalışmış.

Atatürk devrimleri hakkındaki eleştirilerinin, ayrıca azınlıklar konusundaki aşırı duyarlılığının, çok eleştirdiği emperyalist sistemin çıkarına olduğunu düşünüyorum. Atatürk devrimleri sayesinde Türkiye bugün bir Irak, bir Suriye olmadı. Hemen aşağımızda insanlar birbirinin kafasını din adına keserken sınırlarımızın içinde iyi kötü barışçıl bir düzen var.

Yazarın ekonomik analizi gayet işlevsel ve ufuk açıcı. Bilim ve teknoloji hakkındaki düşünceleri de mantıklı; fakat Bat�� Uygarlığı'na bu denli saldırması abartılı ve tepkisel. Batı Uygarlığı'nın içselleştirilerek aşılması gerekirken, bu uygarlığı tamamen reddetmenin bedelini ağır bir şekilde ödeyen milletler kör gözlerin bile görebileceği bir şekilde tezahür ediyor.
Profile Image for Emre.
27 reviews1 follower
August 9, 2025
Resmi ideoloji eleştiri kitabında troçkist olduğu için hiçbir alakası olmayan konularda stalin'e laf atmaya çalışıyor, komik olan yanı ise bu argümanların çoğunu resmi tarih anlatımına çok yakın bir noktadan kuruyor.
Profile Image for Orhan Yılmaz.
4 reviews1 follower
February 5, 2023
Kitabı okuyup bitirince Birçok Fikrim erozyona uğradı. Batıya ve Batı bilimine çok farklı bir yaklaşım sergilemiş..
Profile Image for Mehmet.
1 review
August 26, 2011
Resmi İdeoloji'yi başarılı bir şekilde eleştirmiş Fikret Hoca. Oldukça tutarlı ve kaynaklara dayanan açıklamaları ile kuşkuya yer bırakmıyor. Eserin ilk bölümlerinde Milli Mücadele'nin Niteliği'ni anlattığı bölümler çok çarpıcı ve hafif bir anlatım tercih edilmiş. Kitabın diğer bölümlerinde ise Sosyalizm ve sınıf olgusunu Kemalizm odaklı analizine giriştiği için açıkçası terminolojik altyapısı olmayanlar tarafından okurken zorlanacaklarını düşünüyorum. Buna rağmen kesinlile 5 yıldızı hakeden bir eser.

Profile Image for Ozge Sarıalioğlu.
4 reviews34 followers
Read
August 10, 2011
Ulus devlet olabilmek için öğretilen birçok şey var.Bunun için bazı şeylerin sürekli yüceltilmesi ve insanlarda aidiyet duygusunun oluşturulması gerekiyor. Tıpkı bir mit gibi... Fikret Başkaya bu kitapta onu yıkmaya çalışmış ve bence farklı bir yerden bakabilmiş.
Profile Image for Kozmosevren.
86 reviews1 follower
March 10, 2016
"Arslanlar kendi tarihçilerine sahip olana kadar avcılık öyküleri her zaman avcıyı yüceltecektir."
Profile Image for Ali.
92 reviews23 followers
September 29, 2018
Türkiye cumhuriyet tarihine eleştirel ve farklı bir bakış okumak isteyenler için vazgeçilmez bir kitap.
Displaying 1 - 14 of 14 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.