Kadim bir gelenekti seslerin izini surmek. Ellerinde asalari, sirtlarinda abalariyla hic bilmedikleri, gormedikleri yerlere dogru yoneldiler. Uzun kis gecelerini mekan bilip, onlari ayazdan koruyan arabalarina sarindilar. Yollardaki butun zorluklara katlanmayi goze aliyorladi. Biliyorlardi ki gidecekleri yerlerde onlara kiymet verilecek. Bitmek bilmez soguk kis geceleri onlarin sesleriyle isinacak ve sabaha varilacakti. Ince, derinden ve duygu yuklu bir miriltiyla baslanan hikayeler gecenin butun yukunu sirtlayacak gucteydi.Sayfa 124Baski 2015 Ithaki Yayinlari
Mehmed Uzun (1953 – October 10, 2007) was a contemporary Zaza-Kurdish writer and novelist. He was born in Siverek, Şanlıurfa Province, Turkey. Although the Kurdish language was outlawed in Turkey from 1920 to 1990, he started to write in his mother tongue. As a writer, he achieved a great deal towards shaping a modern Kurdish literary language and reviving the Kurdish tradition of storytelling. From 1977 to 2005 he lived in exile in Sweden as a political refugee. During his time in Scandinavia, he became a prolific writer, author of a dozen Kurdish language novels and essays, which have made him a founding member of modern Kurdish literature in Kurmanji dialect. In June 2005 he returned to Istanbul, Turkey. He was a member of the PEN club and the Swedish writers association. On May 29, 2006, it was revealed that Uzun had been diagnosed with cancer.[1] Following treatment at the Karolinska University Hospital of Stockholm, in Sweden he returned to Diyarbakir, Turkey, where he died, aged 54. (Wikipedia)
Hayatında önemli yer tutan başlıca Dengbejlerden anlatmış Mehmed Uzun ve bu eski geleneği, eski zaman insanlarını anlatırken hissettiği özlemi(zamana ve anlayışa karşı) rahatça görebiliyorsunuz. Bu köklü gelenek ve onu icra edenler yavaş yavaş kaybolurken, 90'ların sonundan bu günlere(modern-yeni dünyaya) dair pek umut dolu olmayan öngörülerini de eklemiş son bölümde. Özellikle son bölümdeki, "değeri olan, o zamana ait kelam" vurgusu, Le Guin'de sık sık görülen, söylenen ve söylenmeyen sözün, kelamın gücü anlayışını anımsattı. Değerli yazarın da söylediği gibi, bugünün pazar ve pazarlama dünyasında hem yazılı hem de sözlü kelamın değeri fena halde erozyona uğramış durumda.
Kendi dengbejlerine ışık tutan Mehmed Uzun, dengbejliğin ince hikayesine değinirken; Homeros'un İlyada'sı , Evliya çelebinin Seyahatname'si , Puşkin'in Erzurum yolculuğu dünya için ne ise dengbejliğin de aynı ses aynı renk olduğunu anlatıyor bize. Çünkü her ne kadar farklı dillerde olsa da insanı ve insana dair olanı anlatan "anlatı evrenseldir" diyor. "Evdal'ın kelamıyla klam haline geliyor." dediği anlatı dünyasına ve Kürt edebiyatına minik bir kapı aralıyor. Dengbejliği Mehmed Uzunca okumak boğazımda burukluk ve yeni bir tat bıraktı.
Niçin dengbejlerini, insani acı ve hüznün yarattığı damıttığı kelamları yazmıyorsun? Niçin kelamı pazar için değil, başka şeyler için söyleyen, anlatan , insana ileten o özlü kelam ustalarını anlatmıyorsun?