Üç Başlı Ejderha

by Leylâ Erbil

“Leylâ Erbil acıyı, sevgiyi, inancı, ölümü ‘estetize’ etmekten kaçınır. Kişilerini trajik kahramanlara dönüştürmemeye özen gösterir. Onlar ‘Bizhalk’ın üyesidirler: Hatalı, yalancı, duyarsız, çıkarcı, zayıftırlar. Zaaflarını hoş görmez kişilerinin. Tam tersine onlara vurgu yapar. Erbil’de düzenin yandaşları gibi düzenin karşıtları da aynı acımasız ‘eleştirel bilinç’ önündedirler. Olumlu kişileri bile kurtulamaz eleştirilmekten.

(…)‘Siyasal’ bir okumaya son derece açık ve uygun olan Üç Başlı Ejderha, yazarın araya girerek Burmalı Sütun çevresinde yeni bir anlatısal katman oluşturmasıyla, beklenmedik bir kesintiye, bir belirsizleştirilmeye uğratılır. Sorular yanıtsız bırakılmıştır. Geride kalan sadece kötülük ve tarihten devralınmış siyasal cinayetlerdir…”

Ahmet Oktay

*Üç Başlı Ejderha *Bir Kötülük Denemesi

Genres: Turkish Literature

80 pages, Paperback

First published January 1, 2005

About the author

Leylâ Erbil is one of the leading female contemporary writers of Turkey, author of four novels and three collections of short stories, a book of essays and a biographical text about one of the best woman writers in the Turkish language, Tezel Özlü, who died in her early forties. Educated in Istanbul, she has also worked as a translator. In the 1960s she was involved in the activities of the Turkish Labor Party, which was the most influential socialist party at the time. Her stories are usually based on emotional and sociological conflicts of individuals and the society. Whether it is a love story or the story of a family or about the political and social developments of society, she usually presents contradictory states and situations and motivates the reader to deepen his/her thought about the matter. One of the author's main principles is that her works are not to be nominated for any of the literary contests or for any organizations that distribute awards. The author’s latest novel "The Three Headed Dragon" (Üç Başlı Ejderha) has been published in 2006.
Other Books:

Novels
Tuhaf Bir Erkek 2013 (A Strange Man)
Kalan 2011 (Rest)
Üç Başlı Ejderha 2005 (The Three Headed Dragon)
Cüce 2001 (Dwarf)
Mektup Aşkları 1988 (Love’s Letters)
Karanlığın Günü 1985 (Darkness of the Day)
Tuhaf Bir Kadın 1971 (A Strange Woman)

Short Stories
Eski Sevgili 1977 (Old Sweetheart)
Gecede 1968 (In the Night)
Hallaç 1959 (The Wool Fluffer)

Essays
Zihin Kuşları 1998 (Mind Birds)

Reviews

[Başak Çolular · Rating 4 out of 5]

Bu kitabı yıldızlamaktan çok özümsemek, daha iyi anlamak gerek. 3, 4 , 5 çok da fark etmiyor.
Leyla Erbil, çok başka bir yazar.
İki uzun öyküyü sığdırdığı bu kitabında Maraş katliamında evladını kaybeden bir annenin acısını, tarihi yarımadada dikili duran Yılanlı Sütun'un tarihiyle, manasıyla katık edip kafaları allak bullak ediyor. Sonra bir denemeden yola çıkarak yazdığı diğer öyküsünde delilik sınırında yaşayan bir şairi ve çevresindekileri bambaşka bir hikaye ile ele alıyor.
Üç virgül hüznü, şehrin dört yanına savrulmuş devşirme sütunlar, tarihi eserler, taşlar, tanımadığım kişilerin çığlıklarını hatırlatacak bu kitaptan sonra. En azından unutana kadar.

[Tuğçe Kozak · Rating 4 out of 5]

Maraş katliamı ile ilgili olan öykü çok etkileyiciydi

[Sahizer · Rating 4 out of 5]

Leyla Erbil'in kitapları merak ettiriyor, araştırma yaptırıyor.
Özellikli Üç Başlı Ejderha'nın ilk bölümünde üslup beni büyüledi. Konu ise meraklandırdı.
Şu ana kadar iki kitabını okudum ama tüm kitaplarını ve mektuplarını okumak için can atıyorum.

[Nihan D. · Rating 4 out of 5]

Okuduğum en değişik tarzdaki öykülerden biriydi, yazar imla kurallarına yeni bir boyut kazandırmış. Sanki sizin kurallarınızdan bana ne der gibi anlatmış içindekileri. Ve onları oğlunu kaybeden bir annenin ağzından anlatmış... Oğlunun nasıl öldüğünü bilemiyor çünkü Türkiye'de yaşıyor. Acısını, kızgınlığını içinin güneş almaz derinliklerinde saklıyor. Hepimizin içinde vardır öyle bir yer, sanırım hepimiz bir gün oranın gün yüzü görmesini bekliyoruz. Oğluyla beraber cezaevinde kalmış ve kurtulmuş olan bir gencin ziyaretleri sırasında, oğlunun başına neler geldiği, nasıl öldüğünü her sormak istediğinde kelimeler boğazına takıldığında benim de bir yumru oturdu içime. Daha yeni öldürülen gençleri düşündüm, annelerini... Başımıza her an her şeyin gelebileceği bir ülkede yaşıyoruz...

Okumakta geç kaldığım yazarlardan biri, ne güzel insanlar geçmiş bu ülkeden, kıymeti bilinmedi hiçbirinin...

[Alphan Lodi · Rating 5 out of 5]

Maraş katliamında çocuğunu ve tüm ailesini yitiren bir kadını İstanbul’da dikili yılanlı sütunun hikayesine katıp anlatmak kolay iş değil. İkinci öykü ise berbat, kötücül bir şair ve etrafındakileri anlatıyor.
Bir de ilk hikayede ,,, gibi bir noktalama kullanmış, bir boşluk değil sanki sürüp giden bir derdi anlatır gibi… ya da şahit olduğumuz acılara karşı sık sık içine düştüğümüz derin sessizliklere vurgu belki… “Çığlıklarla dolu bir dünyaya bir çığlık da benden,,,işitiliyor mu ?”

[Ali · Rating 5 out of 5]

Bu kadını o kadar çok seviyorum ki… bir kere imla kurallarını yeni bir esinti getirerek, daha da şaşırtıcısı gerçekten anlatımını karşılayacak şekilde kullanımı beni benden alıyor. Yazarken o kadar hafif bir kalem kullanmasına rağmen içine serptiği vurgular da o kadar çarpıcı ki. Yazılarının gerçekten Erbil’in hayatını mı yansıttığını yoksa kurgulaştırdığı bir deneme mi diye sorgularken anlıyorum aslında kendini yazdıklarıyla özdeşleştirdiğini. Benim için yeri hep ayrı olacak…

[Nevra Arslanturk · Rating 3 out of 5]

Leyla Erbil’in iki hikayesi birleştiren novellası karanlıktan sesleniyor bize. Delilik sınırında iki hikaye. Abiste karanlığın en derinliklerinde geçiyor. Noktaların yetmediği, 3 nokta ferahlaması yerine, bitmeyen devam eden acıları 3 virgülle anlatma hali ilk hikayeyi derinleştiriyor. Mektup gibi yazılmış şiirsel bir hikaye ve “sizin” diye başlayan mektup özlemi. Yalnızlığını mektuplarda bütünleme, acıları paylaşma ve ortaklaştırmak istiyor belki bir yerde “sizin”le, sizin acılarınız, ortak tarihimiz.

Abis yazara göre tarihteki ortak bilinç dışımız, unutma bölgemiz.

İlk hikaye 27 aralık 1978’de Maraş Katliamında ailesinden 6 kişi öldürülen Leyla Ünver’in mahkeme ifadesinden yola çıkarak yazılmış. İkinci hikaye, bir kötülük denemesi, Ece Ayhan için yazılmış.

[Meltem17]

Çok çok çok zor bir kitap. Sabit bir konu akışı yok, laf lafı açar gibi yazmış. Ölen oğlunun kederini çok değişik uslubla dile getirmiş gibi. Aralarda küçük küçük, hoşuma giden tek şey, eski tarihi yerleri güzel betimlemelerle anlatması oldu.
Yazım kurallarına uymaması da cabası, yazarın mesaj da çok açık,hiç bir kuralım yok,bodoslama yazdım der gibi. Ama farklı bir tarz okumanın vermiş olduğu tuhaflıkla tavsiye edebilirim.

[Ayşen · Rating 3 out of 5]

"Üç Başlı Ejderha" (Three-Headed Dragon) by Leyla Erbil is a modern classic of Turkish literature that explores the themes of identity, displacement, and the complex relationship between the individual and society. Originally published in 1971, the book remains as relevant and thought-provoking today as it was when it was first written.

Erbil's writing style is poetic and evocative, with a keen eye for detail and a deep sense of emotional resonance. The book tells the story of a young woman named Ayşe who is struggling to find her place in the world. Caught between the traditional expectations of her family and the changing social and political landscape of Turkey in the 1960s and 1970s, Ayşe finds herself torn between different identities and unable to find a sense of belonging.

The character of Ayşe is a complex and multifaceted one, and Erbil does an excellent job of portraying her struggles and her growth as a person. The other characters in the book are equally well-drawn, from Ayşe's family members to the various people she encounters on her journey. The book also explores the complexities of gender and sexuality in a way that was groundbreaking for its time.

The themes of the book are universal and timeless, and will resonate with readers from all backgrounds. The book is a meditation on the nature of identity and the ways in which it is shaped by social, cultural, and political forces. It is also a commentary on the changing nature of Turkish society and the challenges that individuals face in a rapidly evolving world.

Overall, "Üç Başlı Ejderha" is a beautifully written and thought-provoking novel that deserves to be widely read and celebrated. Erbil's prose is exquisite, and her exploration of complex themes is both timely and timeless. The book is a masterpiece of Turkish literature and a testament to the power of the novel to explore the human condition.

[Yaprak · Rating 3 out of 5]

Üç Başlı Ejderha, Leyla Erbil'in 1978'deki Maraş Katliamı'nda oğlu dahil tüm ailesi öldürülmüş bir kadının mahkeme ifadesinden hareketle kaleme alınmış bir novella. Metin boyunca kullanılan üç virgül okuyan için anlamsız ya da tuhaf gelebilir. Ancak metindeki yoğun acıyı okura geçirmenin bence deneysel anlamda en başarılı yöntemlerinden birini gerçekleştirmiş Erbil.

O uzun esler ile anlatıcının iç sıkıntısını hissedebiliyorsunuz. Örneğin şöyle cümleler var metinde: ""oysa çıksa benim de aklım başımdan don kişot gibi,,, ah,,, ah,,, neden ben de her gerçek deli gibi deli olup rahat edemedim bilmem ki,,,"

Kitabin içinde yer alan Kötülük Denemesi" isimli hikayeyi pek sevemedim. Ama uzun sonra Leyla Erbil okumak farklı ve güzel bir deneyim oldu.

[Betül Koçlu · Rating 5 out of 5]

Leyla Erbil kitabının içinde bir de "kötülük denemesi" bulunmaktadır Onat Kutlar için. Yine çok özgün, değişik, pek harika, pek dokunaklı ve sonunda da kalbe çivi çakan bir eser.
O nasıl bir etkidir ki söküp alamıyorsunuz yürekten uzun süre.

"insan bu,,, yalan seli,,, yalan toprağı,,, yalan tozu,,,yalan külü,,, yalan mayası geleceğin,,, [...] gerçeklikler yiyip yutmakta birbirini,,, yoksa bilecek miydik birbirimizi,,, ...

[seray · Rating 5 out of 5]

özlem'in kitaplığından elime geçti. bi çırpıda okurum sandım ama çok ağır ve çarpıcıymış, hala etkisindeyim. maraş katliamı okuyacağımı bilmiyodum mesela, yazarın tabiriyle "zamansızlığa uğratılan tarih" öyle kanlı bi şey ki tek başına yetiyo insanı utandırmaya. öte yandan üç başlı ejderha ile (ki hiç bilmiyodum okuması çok heyecanlıydı) fark ettim ki istanbul'u az bile romantize ediyoruz. ama işte kitabın içeriği tuhaf bi şekilde o kadar üzdü ki beni kalakaldım, tekrar okuyacağım

[L. · Rating 5 out of 5]

Kalbime saplanan bıçak,,,

[Cemresu · Rating 4 out of 5]

"Çığlıklarla dolu bir dünyaya bir çığlık da benden,,, işitiliyor mu"

[Özgür Oklap · Rating 4 out of 5]

"İstanbul'da hemen hemen her sokak her cami her insanın vardır yeraltında birkaç kökü,,, başı da,,, çok başlı çok köklü bir yaratık,,, saymazsak da en eskileri,,, Vaftizci İoannes Kilisesi İmrahor Camii,,, Hagia Theodosia Kilisesi Gül Camii olmuştur,,, her şey üst üste,,, belki de içi içe ve dış dışa,,, zamansızlığa uğratılılır insanın tarihi,,, yetişemezsiniz,,, değişmiş,,, gökyüzünden gayri,,,"
Üç Başlı Ejderha / Leylâ Erbil s. 4

Uygarlık denen, üzerinde durmaksızın ilerlenen o düz çizgi... Yıkar geçer ardında kalanı, yağmalar tüm şiddetiyle... Bununla da yetinmez... 'Abis'e, 'dipsiz'e atar öncesini; bir daha yüzleşemeyeceklerini, kıyımları, linçleri gayya kuyusuna gönderir. Ve o dipsiz kuyuya atılan her taş, bir unutmadır aynı zamanda. Zamansızlığa uğratılan, unutandır, uygarlaştırılan insan. O taşlar da birike birike, adil olmayan her şeyin artık doğal sayıldığı, kan gövdeyi götürürken panayır yerine döndürülmüş bir dünya, sakat bırakılmış bir 'biz-halk' çıkarır ortaya.

Oğlunu işkencede yitirmiş, delirmenin eşiğinde - belki de çoktan delirmiş - bir annedir anlatıcı. İstanbul'daki en eski Yunan sütunu, 3 yılanın birbirine dolanmasından oluşmuş bir sarmal, "Üç Başlı Ejderha" girmiştir hayatına. O olmuştur pusulası... Bir de ne olduğunu ancak metnin sonunda anlayabildiğimiz kalbinin üstündeki varak. Odur bir tek unutmayan, gayya kuyusundaki taşları bir bir yukarı çeken. Bir kentin, nesiller boyu, uygarlık merdiveninde basamak atladıkça, nasıl çiğnendiginin, yağmalandığının, yas ve kin biriktirdiğinin simgesidir, son durağı Sultanahmet Meydanı'ndan kente gözünü dikmiş, taşına taşına, budana budana, başı koparıla koparıla ancak 5 metrelik bir kısmı ayakta kalabilmiş "Üç Başlı Ejderha". Roma'dan Bizans'a, Fatih'ten uygarlık zincirinin son halkası günümüz Türkiye'sine hemen hepsi canını yakmıştır - doğrusu canına okumuş olmalı - hem insanının hem de bu koca coğrafyanın. Talan, katliam hiç hız kaybetmemiştir. Hafızasızlaştırmayla kol kola...

"Üç Başlı Ejderha", unutmamayı salık veren, günümüzün sakatlanmış insanını gözler önüne seren, okunması elzem bir kitap.

[Sevda Sen · Rating 5 out of 5]

Leyla Erbille tanışma kitabım ve çok sevdim dili kullanımı çok hoş. İlk kısımda kullandığı kendine özgü teknikle okumak zor olur sanmıştım normal bir kitabı okur gibi okunuyor ikinci kısımdaki bir kötülük denemesini de ayrı sevdim. Çok sevdim yazarı, okumaya devam edeceğim tabii

[Burak Korkmaz · Rating 5 out of 5]

"de yat kocanın yanına"

[Ayse Bilgen · Rating 5 out of 5]

Kazıyınca tarihi katman katman talan-yıkım-cinayet den geriye kalan mı üç başı tetikte duran ejderha ?

[McODAL · Rating 5 out of 5]

...belki sana anlatırım bir başka gün,,, birisine anlatmak da ucuzlatıyor ya işi,,, ne bekliyorsun karşındakinden,,, o acıyı gidermesini mi,,, en iyisi susmak,,, susamıyor da insan...

[Bihter Almaç · Rating 5 out of 5]

Okuduğum ilk Leyla Erbil, yazdığının biçiminden ve yazdığından çok etkilendim. İç burkan ve çok gerçekli bir kitap. Kahramanın omzunda oturup acı çekiyorsunuz.