Ali Rıza Efendi ve Zübeyde Hanım'ın oğlu, Latife Hanım'ın eşi, bize bu güzel vatanı bırakan Mustafa Kemal Atatürk, gözden kaçmış iç dünyası, mücadelesi ve özel hayatıyla...
Muhterem Valideciğim Gerçekte vatan ve milletimizi kurtarabilmek için, askerliği bırakıp serbest olarak milletin başına geçmek ve milleti tek vücut bir hale getirmekle doğacak kudret ve ulusal gücü kullanmaktan başka çare yoktu. Ben de öyle yaptım. Elhamdülillah başarılı oluyorum. Pek yakında elle tutulur sonucu bütün dünya görecektir. (...)
Ben, birkaç güne kadar bir kongre için Sivas'a gideceğim. Tekrar Erzurum'a döneceğim. Tekrar ediyorum: Her işittiğinize önem vermeyiniz. Pekala bilirsiniz ki ben, yaptığımı bilirim. Netice görmeseydim başlamazdım. Bu mektubumu getirecek olan (...) size benim hakkımda istediğiniz kadar bilgi verecektir. Kendisiyle bana bazı elbiselerimi gönderiniz.
Ağustos 1919, Erzurum
Latife Hanım ve Halide Edib kitaplarının yazarı İpek Çalışlar'ın, roman akıcılığında kaleme aldığı bu kitap; titiz, derinlikli bir araştırmaya, Mustafa Kemal'in hayatının geçtiği yerlere yapılan yolculuklara, tanıklıklara ve belgelere dayanıyor. Anlatıya eşlik eden fotoğraflar ve zengin kaynakçasıyla Mustafa Kemal Atatürk benzersiz bir biyografi.
Üsküdar Amerikan Kız Lisesi ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunudur. Gazeteciliğe TRT'de başlamıştır. Nokta dergisinin haber müdürlüğünü yaptı. Söz gazetesiyle patronsuz Sokak dergisinin kurucularından biriydi. 1990-92 yılları arasında Hamburg'da eşcinsellik, kadın ve İslam konularını araştırdı. Türkiye'ye dönünce, Cumhuriyet gazetesinin haber müdürlüğünü üstlendi; ardından on yıl süreyle Cumhuriyet Dergi 'yi çıkarttı. Mustafa Kemal Atatürk'le 2,5 yıl evli kalan Latife Hanım'ın hayatını araştırıp yazdığı Latife Hanım 2006'da yayımlandı. 2010'da "Biyografisine Sığmayan Kadın" altbaşlığını taşıyan "Halide Edip" adlı kitabı yayımlandı. Gazeteci Oral Çalışlar ile evlidir.
Büyük heyecanla okudum. Asker Mustafa Kemal muhteşem bir deha... Bir kez daha hayran oldum. Ama aşık Mustafa Kemal’i de çok sevdim. Böyle muhteşem bir insana sahip olduğumuz için ne kadar şanslıyız. Bunu bir kez daha anlamış oldum. Keşke daha uzun yaşasaydı.... Rahat uyu atam biz senin izindeyiz. Sonsuza kadar 🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷🇹🇷
Atatürk hakkında objektif bir biyografi yazmak kolay değil, genel olarak başarılmış güzel bir kitap. Beğendiğim ve daha iyi olabileceğini düşündüğüm kısımlarını şöyle özetleyebilirim:
Beğendiğim kısımları: Atatürk’ün günlükleri ve mektuplarına yer vermesi iç dünyasını kendi ağızdan anlamanıza yardımcı oluyor. Hem özel ve siyası yaşamı hem de Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in ilk yılları hakkında detaylı bilgiler veriyor, bilmediğim birçok detayı öğrendim. Şu ana kadar eksik olan kadın perspektifinden yazılmış olması, Atatürk'ün kadın hakları hakkındaki görüşlerine ve o dönemdeki kadın hareketine yer vermiş olması ayrı bir artı. Birçok tartışmalı konuda birbirine karşıt olan ve çelişen görüşlere yer vermiş olması de güzel. Örneğin hem yakınındakilerin hem de yerli yabancı gazetecilerin hakkında ve dönemle ilgili olumlu olumsuz yazılarına yer veriyor. Ayrıca Orhan Pamuk’un katkısı ile çok akıcı bir dille yazılmış.
Beğenmediğim kısımları: Yazar bazı yerlerde sadece bir kaynağa bağlı bir iddia ortaya atıyor, başka kaynaklardan doğrulama vermediği gibi, nedenlerini ve sonrasında doğurduğu sonuçları vermeyince analiz edilmemiş, yavan bir metin ortaya çıkıyor. Bu da okuru Atatürk hakkında doğruluğu teyit edilmemiş yeterince açıklanmamış kötü bir intiba ile başbaşa bırakıyor. Bu durum kitabın birçok yerinde tekrar ediyor. Kaynakları genel olarak geniş ve çeşitli olmasına rağmen, tartışmalı dönemlerde ağırlıkla Atatürk’ü sevmeyen kesimin eserlerine dayanıyor. Çoğu önemli bölümü bu eserlerde verilen iddialarla, iddiaları teyit edip derinleştirmeden bitiyor. Bu da yazarın objektifliğine zaman zaman gölge düşürüyor.
Bence eksik kalmış bir kitaptır. Tarihte (özel hayatıyla ilgili) gizli kalmış ya da spekülatif olayları derinlemesine araştırıp açığa çıkarmadığı gibi bilakis bu konulara değinmemiştir.
Bazı konuların ucunu açık bırakmış ve detaylandırmamış.
Tek Adam serisi ve Andrew Mango biyografilerini okumak şart oldu.
Okuldan memnun musun oğlum ? diye sorduklarında Mustafa’dan cevap alamıyorlardı, bir buçuk ay geçmişti, Mustafa’nın somurtkanlığı suskunluğu sürüyordu. Üzüntülerini saklamasını bilen bir çocuktu.
Babamın vefatı bizi ayakta tutan kuvvetli bir desteğin yıkılması gibi bir şey oldu.
Zenginliğin çeşitleri olmayabilir, ama hiçbir felaket ötekine benzemez.
Mesele ölmek değil, ölmeden idealizmi yaratmak, yaymak ve yerleştirmektir.
Kumandanlık çare bulmaktan ibarettir, bunu da harp tarihi öğretir.
Lakin heyhat dünyada en kısa süren şey saadettir.
"Hayat kısadır. Bunu kutlamak ve taçlandırmak için insanların genellikle makul gördükleri vasıta evliliktir. ..inkâr edilmez bir gerçektir ki insanlar, hayat kadınsız olamaz."
İmkanları zorlamak Mustafa Kemal’in karakteriydi.
Selanik’i görememek onun hassas noktasıydı.
Ankara’nın neden gri olduğu anılarda ve tarih kitaplarında anlatılmıyor.
Eğer bir Türk dünyada sana herhangi bir konuda kesin bir söz verir ve bunun için seni bir ay bekletmezse bu ülkede mutlaka bir inkılap olmuş demektir.
Etraf binlerce insan ve hayvan ölüleriyle adeta bir mahşer yerini hatırlatıyordu, büyük asker bu feci manzara karşısında çok rahatsız oldular ve buna bizi zorladılar dedi ve ölüler kaldırılıp gömülünceye kadar bölgeye hiçbir gazeteci ve fotoğrafçı sokulmamasını kesin olarak emretti. Bu feci manzarayı gören ecnebiler yarın bizim için neler söylemezler demişti, onun emri tutuldu ve ölüler gömülünceye kadar bölgeye hiçbir gazeteci ve fotoğrafçı sokulmadı.
Latife Hanım güzel mi Paşa Hazretleri? Sorusuna şu cevabı verdi: Hanımefendi çok güzel olsa, ben zaten almazdım, ben kıskanç bir erkeğim! Zekasını bilgisini terbiyesini beğendim..
Ben onları affederim çünkü kalbim vardır, onlar beni affetmezler çünkü onlar kalpsizdirler.
İnsanlar öldükleri vakit geride böyle evler böyle fotoğraflar bırakıyorlar, senden sonra bir müddet onlar yaşamaya devame diyorlar.
Neden ben bu kadar yıllık bir yüksek öğrenim gördükten medeni ve sosyal hayatı inceledikten ve özgürlük elde etmek için hayatı ve yılları harcadıktan sonra sıradanların seviyesine ineyim?
Yılmaz Özdil'in "Mustafa Kemal"inden sonra biraz teferruatlı buldum. 20 sayfa civarındaki kaynakçayı görünce mesela, resmen korktum. Bir de puntonun küçüklüğü keyif kaçıran cinstendi ama (en önemlisi de bu zaten) sürükleyici anlatım kitabı okuttu. İçeriğe gelecek olursam: Bayan Çalışlar'ın metni hikayeleştirirken bazı belgeleri (belgelerde yer alan bilgileri) yoruma açık şekilde bırakması, Atatürk hakkında olumsuz yargıya vardıracak cinsten. Yine de sanıyorum ki bu bilgilerin veriliş amacı Atatürk'ün tabulaştırılmaması, kişisel hatalarına rağmen ve bunlarla birlikte milletin refahını düşünen başarılı bir lider olduğunu göstermeye çalışmak. Bunun dışında Atatürk'ün bu kadar yoğun Rumeli şivesiyle konuştuğunu bilmiyordum, nedense çok hoşuma gitti. Bu kitap her okura hitap etmeyebilir ama üzerinde çok çalışıldığı için arşivlik olduğunu düşünüyorum. Tavsiye ederim. =)
Özellikle Atatürk' ün ilk yıllarına (Çocukluktan gençliğine kadar olan zaman...) ait çok kıymetli bilgiler aktarılmakta. Sonrasında uzun bir süreç çok beğendiğim belgeli arşivlere, o zamanın gazeteleri de dahil, ve kabul görmüş hatıratlara da yer veren bir aktarım var. Yazarın Halide Edip ve Latife Hanım' ait özel çalışmalarının da ağırlık kazandığı bir dönem vurgulanmakta. Bu dönemin işlemesinde gerçek ve yazarın yorumunun iç içe geçmesi ile buraya kadar olan yöntemin bozulduğunu görüyoruz. Sonrasında dengeyi kurmak da hayli zor olmuş.
Son olarak beni şaşırtan kitabın küt diye itmesi. Sonu birbağlamış ki sormayın, sanki bu çalışmay ayrılan süre bitmiş de toparlanıyor sonucu...
Genel olarak eğer bir çok çalışmayı derleyen ve yazarın tarzına uygun kişisel görüşlerini de içeren bir kitap içinvakit yırmak istenirse önerilebilir.
Atatürk'ün yaşamını kaynaklara dayanarak çocukluğundan başlayarak nutuk'un yazılma dönemine dek bir roman gibi anlatmış yazar. O da çocuk olmuş, annesinin dizinde ağlamış, aşık olmuş. Kitap onun yaşamını gün gün anlatıyor. Bu güne dek Atatürk biyografileri hep erkekler tarafindan yazılmıştı. Bu biyografide onun çevresindeki kadınlara da kulak verilmiş. Bir kadın olarak onun kadın hakları konusundaki mücadelesini incelemiş. Selanik'teki yaşam, okul yılları, askerĺik dönemi, kurtuluş savaşı, devrimler, aşkĺarı, evliliği, ona düzenlenen suikast, hastalığı tarafsız bir gözle ve hamasete kaçmadan çok güzel anlatılmış. Atatürk'ü tanımak için çok iyi bir kaynak. http//beyazkitaplik.com
Kitap Atatürk'ün hayatını çok güzel bir şekilde anlatmış. Atatürk ile okuyucunun bağlanmasını sağlamış. "Büyük adam Atatürk, dokunulmaz" tarzı biyografilerden farklı olarak Atatürk'ü size bir insan olarak hissettiriyor. Kitabın sonlarına doğru, yani cumhuriyeti kurduktan sonra, olan olaylar kitabın başındaki olaylar kadar güzel ve net olarak açıklanamamış oysaki. Bazı kısımlar eksik kalmış. Yine de kitap, Atatürk'e bambaşka bir açıdan bakmamı sağladı. Bunun için yazara teşekkürler.
Güzel bölümleri de olsa, bazı bölümlerinde yer verilen kaynak ve söyleşiler sebebiyle Atatürk’ü ilk bu kitaptan okuyan biri olumsuz görüşler edinebilir. Çünkü bazen okuduğum bazı bölümlerde kendi içimde Atatürk’ü savunurken buldum kendimi. Maksatlı kişilerce kullanılabilmeye açık bir kitap. Atatürk’ü anlatan en iyi kitap kesinlikle Yılmaz Özdil’in kitabı...
Hic bitmeyecek sandim. Bu kadar kotu bir biyografi olamaz. Sag elle sol kulak bir turlu tutulamamis. Uzatilmis da uzatilmis. Konudan konuya atlanmis. Insanlar karman corman tarif edilmis. Caktirmadan ince ince karalanmis Ataturk. Ifadeler ilk basta masum gelse de, dusununce, noluyoruz yahu diyince berbat. Yky’na hic yakistiramadim. Kendime de... Keske almasaydim. Keske okumasaydim. Vaktime yazik oldu.