Bazen geçmişin hikâyeleri hayatlarına nesnelerde devam ederler.
Dedenin anısı cep saatinde yaşar. Vefat eden bir eşin askerlik mektupları gençlik aşkının rüzgârını tekrar estirir. Aslında hayat hiçbir zaman geçmişten kopmaz, yalnızca insanlar dünle olan bağlarını unuturlar.
Figen Şahin tarihe eski kitapların, mektupların sayfalarından bakarak sürükleyici, dokunaklı ve şaşırtıcı bir hikâye kuruyor. Okurken hem gülecek, hem hüzünlenecek hem de büyük keyif alacaksınız.
Kendi geçmişini bilmeyen yirmi iki yaşındaki Ada, sahaflarda bulduğu kitapların arasında sıkışmış kalmış notlarla mektupların peşine düşmeyi, onların sahiplerine ulaşıp hikâyelerini öğrenmeyi çok seviyor. Biraz da olsa, kendi hayatındaki boşluğu doldurmuş, yalnızlığını perçinlemiş oluyor böylece.
Bir gün öyle bir mektupla karşılaşıyor ki orada gördüğü aşk, acı ve gizem onu hiç tahmin edemediği ölçüde etkiliyor ve Ada, ilk âşık olduğu adamı da peşinden sürükleyerek kendini bu hikâyenin kahramanlarını bulmaya adıyor. Ancak o sırada, asıl kendi geçmişindeki büyük sır perdesi aralanıyor ve hayatını derinden etkileyecek büyük sürprize doğru giderek yaklaşıyor.
Yazarın ilk romanı. Buna rağmen çok satar özelliğine sahip yazarlarımızın klişelerine gerek duymadan iyi kurgulanmış, diyalogları gerçekçi, gerilimi yüksek bir roman çıkarmış ortaya. Duyarlı sahneleri olan bu romanda karakterler iyi seçilmiş ve işlenmiş.
Selam millet 🙋♀️ Size ruhunuza dokunacak bir kitap ile geldim 😍 Ben kitabı çok sevdim ve kitabın ikincisi içinde şuan aşırı meraklıyım
🌸 Kitabın konusuna gelecek olursak 🌸 Ada yirmi iki yaşında bir Arkeolog öğrencisidir. Geçmişe dair araştırmayı sevmesi sadece kazı çalışmalarında değil sahaflarda bulduğu kitap aralarındaki mektuplar, anılar veya küçük notların gerçek hayat hikayesini bulmayı da seviyor. Yeni gözüne takılan bir hikayede kendini özdeştirmesi ve olağanca gücüyle araştırması her açtığı mektubu kalbinde hissetmesi onu sürükleyip götürürken, Barış da Ada'yı korktuğu karanlıkla yüzleştirmeye çalışıp destek oluyor. Anneannesi ve dayısıyla yaşayan Ada, anne ve babasını içinde her ne kadar bastırsa da geçmişin gizliliğini satır aralarında bulabilecek mi okuyup görüyoruz.
🌸 Kitabın yorumuna gelecek olursak🌸 Kitabın her yerinde farkındalığın olması ve kalbimize her anlamda dokunmasıyla ben çok sevdim. 200 sayfalık bir kitabı bir saat içinde bitirdim bile ve şuan ikinci kitap için aşırı sabırsızım çünkü aşırı soru yüklü bir şekilde bitti. İlk kitap elinizdeyse mutlaka ikincisi de olsun ki meraktan çatlamayın. Bazı yerlerde gülümseyip bazı yerlerde gözlerim doldu. Kitabın en sevdiğim yanı ise görme engelli bireyler için biraz da olsa farkındalık yaratması. Sizlere alıntı bırakarak kaçıyorum 🙋♀️
#alıntı "Ada, ağlıyor musun?" dedi. ... "Yok, toza alerjim var da." "Hayır Ada, sen korkuyorsun. Yalnız mısın?" "Hayır, eee, ben Barış..." "Tam arkanda Barış, neden korkuyorsun ki? Karanlıktan korkma. Karanlıkta kaldığında kaldırıma park etmiş arabaya çarpmaktan kork. Sana engelli olduğunu hissettiren insanlardan kork, kitap okuyamamaktan, sevdiklerini gün ışığında görememekten kork..."
İkinci El Umutlar (alıntı) “Bu sefer, belki bu sefer bu hikâyenin sonu bir öncekiler gibi olmaz,” diyerek zarfı ellerinin arasında heyecanla tuttu. Sararmış, yıpranmış, belli ki defalarca açılıp kapanmış zarfın içindeki kâğıdın varlığını hissedebiliyordu. Kalbi hızla çarpmaya, elleri titremeye başladı. Dolmakalemle yazılmış yazıya bakarak, Mektup desem o kadar uzun değil, not desem o kadar kısa değil; bu bir veda, diye düşündü. Kâğıt eskimiş, dörde katlanmıştı. Mürekkep aralarda dağılmış, harfler ânın duygusal yoğun- luğunu ve gözyaşlarının damladığı yerlerde bozulmuştu. Ada, dağılmış harflerin arasına daldı.