What do you think?
Rate this book
Gazeteci Defne Kaman hakkında ‘Neden Nükleer Enerji Değil?” yazısı nedeniyle soruşturma açılmıştır. Duruşmanın yapıldığı Kayseri'de Defne Kaman'a Türkiye'nin önemli çevre hukukçuları, gazeteciler, çevre ve hayvan hakları aktivistleri, STK temsilcileri destek vermektedir.
Kayseri'ye 13. yüzyılda hastaları müzikle tedavi eden bir şifahâne ve dünyanın ilk tıp okullarından birini yaptırtan Selçuklu kadın sultanı Gevher Nesibe'nin şehrin merkezindeki büstü gazeteci Defne Kaman şehre geldiği gün gizemli bir şekilde kaybolur. Duruşma sabahı yaşanan bir sürpriz gelişme sonrası bu kez Defne Kaman ortadan kaybolur. Gazeteci kadının Kapadokya'da bir sıcak hava balonunda görüldüğü haberi üzerine tüm dostları onu aramaya giderler.
Buket Uzuner,iklim değişikliğinin neden olduğu tabiat felaketlerinin sürdürülebilir temiz enerji çözümleriyle engelleneceğini savunan, hayvan, çocuk, kadın ve çevre hakları destekçisi kadın gazeteci Defne Kaman karakteriyle edebiyata bir iz düşüyor. Yazar, okuru binlerce yıllık kadim Kam geleneğimizin insanı tabiattaki tüm diğer canlılarla eşit kabul eden özünü hatırlamaya davet ediyor.
“Hava, Buket Uzuner'den biyotik dengeleri bozulan gezegenimizde nefesimize nefes katacak çarpıcı bir iklim-kurgu romanı.”
Serpil Oppermann
EASLCE Başkanı (Avrupa Edebiyat, Kültür ve Çevre Çalışmaları Derneği)
“Buket Uzuner, [Tabiat Dörtlemesi] romanlarında bir eko-şaman gibi, Anadolu kültürü, mitoloji ve tarihten yararlanıp, günlük varoluşumuzla çevremizdeki dünyayı algılayışımız konusunda yüzleşmek için bir keşfe çıkıyor.”
Pınar Batur, Vassar College, USA
Ufuk Özdağ, Hacettepe Üniversitesi
Kayseri'ye 13. yüzyılda hastaları müzikle tedavi eden bir şifahâne ve dünyanın ilk tıp okullarından birini yaptırtan Selçuklu kadın sultanı Gevher Nesibe'nin şehrin merkezindeki büstü gazeteci Defne Kaman şehre geldiği gün gizemli bir şekilde kaybolur. Duruşma sabahı yaşanan bir sürpriz gelişme sonrası bu kez Defne Kaman ortadan kaybolur. Gazeteci kadının Kapadokya'da bir sıcak hava balonunda görüldüğü haberi üzerine tüm dostları onu aramaya giderler.
Buket Uzuner,iklim değişikliğinin neden olduğu tabiat felaketlerinin sürdürülebilir temiz enerji çözümleriyle engelleneceğini savunan, hayvan, çocuk, kadın ve çevre hakları destekçisi kadın gazeteci Defne Kaman karakteriyle edebiyata bir iz düşüyor. Yazar, okuru binlerce yıllık kadim Kam geleneğimizin insanı tabiattaki tüm diğer canlılarla eşit kabul eden özünü hatırlamaya davet ediyor.
“Hava, Buket Uzuner'den biyotik dengeleri bozulan gezegenimizde nefesimize nefes katacak çarpıcı bir iklim-kurgu romanı.”
Serpil Oppermann
EASLCE Başkanı (Avrupa Edebiyat, Kültür ve Çevre Çalışmaları Derneği)
“Buket Uzuner, [Tabiat Dörtlemesi] romanlarında bir eko-şaman gibi, Anadolu kültürü, mitoloji ve tarihten yararlanıp, günlük varoluşumuzla çevremizdeki dünyayı algılayışımız konusunda yüzleşmek için bir keşfe çıkıyor.”
Pınar Batur, Vassar College, USA
Ufuk Özdağ, Hacettepe Üniversitesi
- GenresTurkish LiteratureRoman
330 pages, Paperback
First published September 1, 2018
20 people are currently reading
297 people want to read
About the author
Buket Uzuner
36 books350 followersBuket Uzuner (born 3 October 1955, Ankara, Turkey) is a Turkish writer, author of novels, short stories and travelogues. Travel Literature She studied biology and environmental science and has conducted research and presented lectures at universities in Turkey, Norway, the United States, and Finland. Her fiction has been translated into eight languages, including Spanish, English, Italian, Greek, Romanian, Hebrew, Korean, and Bulgarian.
Buket Uzuner travels as "solo woman backpacker" since 1980s including "inter-rail" tours in Europe and in three other continents while keep writing her travel memoirs. Her first travelogue The Travel Notes of A Brunette was published in 1988 and sold more than 300.000 copies. Uzuner wrote two more travel books as Travel Notes of An Urban Romantic which questions the meaning of exoticism and New York Logbook which are all collected lately in Travel Library of Buket Uzuner
In 2013 her novel İstanbullular is published in USA by Dalkey Archive Press with the title of I Am Istanbul translated into English by Kenneth J. Dakan She is also celebrating in 2013 the 22nd year's anniversary of her first novel İki Yeşil Susamuru, Anneleri, Babaları, Sevgilileri ve Diğerleri (Two Green Otters, Mothers, Fathers, Lovers and All the Others) translated by Alex Dawe with its 50th edition which sold over 1 million copies in Turkey and already a contemporary classic.
Uzuner's books have been on the Turkish best-seller lists since 1992. They are taught in a number of Turkish universities and high schools.[1][2]
In 1993, Buket Uzuner was awarded Turkey's Yunus Nadi prize for the novel The Sound of Fishsteps, and in 1998 Mediterranean Waltz was named novel of the year by the University of Istanbul. She was made an honorary member of the International Writing Program, IWP of University of Iowa in 1996. She was also honored with a certificate of appreciation from the Senate of Middle East Technical University; METU in 2004.
She has referred to Turkish poet and novelist Attilâ İlhan, and Cervantes, Dostoyevski, Doris Lessing, Turkish woman writer Sevgi Soysal as major influences on her work.
Buket Uzuner travels as "solo woman backpacker" since 1980s including "inter-rail" tours in Europe and in three other continents while keep writing her travel memoirs. Her first travelogue The Travel Notes of A Brunette was published in 1988 and sold more than 300.000 copies. Uzuner wrote two more travel books as Travel Notes of An Urban Romantic which questions the meaning of exoticism and New York Logbook which are all collected lately in Travel Library of Buket Uzuner
In 2013 her novel İstanbullular is published in USA by Dalkey Archive Press with the title of I Am Istanbul translated into English by Kenneth J. Dakan She is also celebrating in 2013 the 22nd year's anniversary of her first novel İki Yeşil Susamuru, Anneleri, Babaları, Sevgilileri ve Diğerleri (Two Green Otters, Mothers, Fathers, Lovers and All the Others) translated by Alex Dawe with its 50th edition which sold over 1 million copies in Turkey and already a contemporary classic.
Uzuner's books have been on the Turkish best-seller lists since 1992. They are taught in a number of Turkish universities and high schools.[1][2]
In 1993, Buket Uzuner was awarded Turkey's Yunus Nadi prize for the novel The Sound of Fishsteps, and in 1998 Mediterranean Waltz was named novel of the year by the University of Istanbul. She was made an honorary member of the International Writing Program, IWP of University of Iowa in 1996. She was also honored with a certificate of appreciation from the Senate of Middle East Technical University; METU in 2004.
She has referred to Turkish poet and novelist Attilâ İlhan, and Cervantes, Dostoyevski, Doris Lessing, Turkish woman writer Sevgi Soysal as major influences on her work.
Ratings & Reviews
Friends & Following
Create a free account to discover what your friends think of this book!
Community Reviews
Displaying 1 - 30 of 57 reviews
May 23, 2020
Buket Uzuner ilk gençlik yıllarımda okuduğum sevdiğim bir yazardır. Yıllar önce Su ve Toprak kitaplarını almış ama okumak için fırsat bulamamıştım. Kütüphanemde görünce Hava kitabını da edinip arka arkaya okumaya karar verdim. Daha ilk kitap SUda maalesef bana zamanında keyif veren Buket Uzuner in eski bir hatıra olduğunu gördüm. Zorlanarak da olsa üç kitabı arka arkaya bitirmeyi başardım. Sabrim icin kendime alkis! :)
Üç kitabın da yas itibariyle bana uygun olmadigini dusunuyorum, daha ziyade lise caglarinda okunabilecek romanlar. Edebi olarak beni maalesef hic biri tatmin edemedi. Karakterlerin derinlikli anlatılamayışı, klişe kalıplarla insanlarin tanimlanip siniflandirilmasi, diyalogların suniliği, tekrar eden bazı kelimelerin anlamsızlığı ( handiyse, ve/veya) kendi kitabı kumral ada mavi tunaya sık sık referansları, didaktik dili, kitap icinde bir cok konuya deginip hikayenin icine monte etmeye calismasi, uclemede yer alan tum karkaterleri bir sekilde bir araya getirmeye calismasi beni cokca yordu.
Seçilen konular itibariyle heyecan uyandırıyor olsa da keyifli bir okuma maalesef vaadetmiyor.
Yorumlarım üç kitap için de geçerlidir...
September 14, 2018
Defne Kaman, Umay Nine, Sahaf Semahat... Dostlarımla tekrar buluşmak gibiydi. Bu sefer Kayseri-Kapadokya’da iz sürdük. Kaybolan, unutturulan özümüzü bizlere tekrardan hatırlattığı için bu seriyi çok seviyorum. Serinin ikinci kitabı Toprak’da Hititler ile ilgili bilgilendirmenin yerini bu sefer Gevher Sultan almış. Ben biraz daha uzun tutulmasını isterdim o bölümlerin. Artık tembellik etmeyip araştırma kısmı da sanırım bize düşüyor. Bir de Ateş’in nerede geçeceği üzerine şimdiden varsayımlarda bulunmaktan kendimi alamıyorum. İçimden bir ses Güneşin Ülkesi Mardin diyor 🙃Kim bilir ?
February 19, 2023
Tabiat dörtlemesi serisinin üçüncü kitabı Hava; Türk-Altay mitolojisine, Kadim Kam geleneklerine, Anadolu Selçuklu tarihine, Gılgamış Destanı'na dair göndermeleri ile birlikte Kayseri'nin isminin kökeni ve kuruluşuna dair bilgileri, iklimi ve dünyayı korumak için mücadele eden bir gazetecinin hikayesi çerçevesinde işliyor. Hava'nın olay örgüsü açısından ilk iki kitap Su ve Toprak'a göre zayıf olduğunu , diyalogların mesaj verme ve bilgilendirme çerçevesinde yapılandırıldığını düşünsem de öğretici yönü sebebiyle keyif aldığımı söyleyebilirim.
Nükleer enerji santrallerinin iklime,doğaya ve insan sağlığına zararları konusunda yazısı sebebi ile gazeteci Defne Kaman hakkında soruşturma açılmıştır. Duruşmanın Kayseri ' de olması sebebiyle Defne, kadim tabiat geleneği Kamlığı takip eden anneannesi Umay, arkadaşları Karaca, sahaf Semahat ve antikacı Ertuğrul Türker iki gün önceden Kayseri' ye ulaşırlar.13. yüzyılda Selçuklu Prensesi Gevher Mesibe tarafında Anadolu' nun ilk Tıp Okulu'nun açıldığı Kayseri, Defne ve arkadaşlarını tarihi ile etkilerken, mahkeme tarihinin yaklaşması herkesi tedirgin etmektedir. Tüm canlılara saygı ile gezegenin devamlılığının sağlanması, doğaya özen gösterilmesi inanışlarına sahip Defne Kaman ve Umay Nine bu öğretileri insanlığa aşılama yönünde davranışları ile örnek olmaya devam etmektedir.
Yunan Filozofu Sokrates, evrenin merkezinin Güneş olduğunu savunan Galilei, şiirleri ile Türkçe'nin zenginleşmesinde rol oynayan Pir Sultan Abdal,müzik ve su ile hastalıkların tedavi edilmesini öne süren Anadolu'nun ilk Tıp Okulu'nun kurucusu Selçuklu Prensesi Gevher Nesibe gibi tarihi kişiliklere değinen, yenilenebilir ve sürdürebilir enerjinin doğa ve insan için önemini vurgulayan bu kitap, verdiği bilgiler ile keyifli bir okuma süreci vaat ediyor. Yakın zaman dördüncü kitap Ateş ile devam edeceğim.
Nükleer enerji santrallerinin iklime,doğaya ve insan sağlığına zararları konusunda yazısı sebebi ile gazeteci Defne Kaman hakkında soruşturma açılmıştır. Duruşmanın Kayseri ' de olması sebebiyle Defne, kadim tabiat geleneği Kamlığı takip eden anneannesi Umay, arkadaşları Karaca, sahaf Semahat ve antikacı Ertuğrul Türker iki gün önceden Kayseri' ye ulaşırlar.13. yüzyılda Selçuklu Prensesi Gevher Mesibe tarafında Anadolu' nun ilk Tıp Okulu'nun açıldığı Kayseri, Defne ve arkadaşlarını tarihi ile etkilerken, mahkeme tarihinin yaklaşması herkesi tedirgin etmektedir. Tüm canlılara saygı ile gezegenin devamlılığının sağlanması, doğaya özen gösterilmesi inanışlarına sahip Defne Kaman ve Umay Nine bu öğretileri insanlığa aşılama yönünde davranışları ile örnek olmaya devam etmektedir.
Yunan Filozofu Sokrates, evrenin merkezinin Güneş olduğunu savunan Galilei, şiirleri ile Türkçe'nin zenginleşmesinde rol oynayan Pir Sultan Abdal,müzik ve su ile hastalıkların tedavi edilmesini öne süren Anadolu'nun ilk Tıp Okulu'nun kurucusu Selçuklu Prensesi Gevher Nesibe gibi tarihi kişiliklere değinen, yenilenebilir ve sürdürebilir enerjinin doğa ve insan için önemini vurgulayan bu kitap, verdiği bilgiler ile keyifli bir okuma süreci vaat ediyor. Yakın zaman dördüncü kitap Ateş ile devam edeceğim.
October 1, 2018
Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceralarından Hava kitabı Buket Uzuner'in "Tabiat Dörtlemesi" nin 3. kitabı. Yine büyük bir keyifle, bitmesin diye az az okudum. Bu sefer macera yazdığı Nükleer karşıtı bir yazısı nedeniyle hakkında açılan soruşturma dolayısıyla dava açılır ve duruşma güvenlik gerekçesiyle Kayseri'de görülecektir.Dolayısı ile ana maceranın yanında dünyanın ilk tıp okulundan birini yaptıran Selçuklu kadın sultan Gevher Nesibe, Kapadokya, Peribacaları, mitolojik ve Şamanizm ile ilgili bir sürü şey öğreniyoruz. Tarih, edebiyat ne arasan var. Umay nineyi, sahaf Semahat'ı, Karaca'yı ve maceralarını okumak çok keyifliydi. Altını çizdiğim bir sürü satır oldu en aşağıya bırakırım bir kaç tanesini. Bu seriyi seviyorum ve sabırsızlıkla Ateş kitabını bekliyorum ama bu kitabı üç sene beklediğimize göre yolun sonu karanlık.
Herneyse okuma sıkıntısı çekiyorsanız iyi gelebilir. Gelmese de okuyun ya.
♻️ İnsan anadilini özler.İnsan insana güvenmeyi özler. İnsan yeryüzünde saygı ve sevgi görerek yaşamayı ister, bunu çok özler. İnsan insanı özler. Çok özler. Her canlı kendi türüne güvenmeye yaşamsal olarak muhtaçtır. S:115
♻️ Misk ile bilgi birbirine benzer, insan bunları yanında gizli tutamaz. S:177
♻️ Çocukluk ve ilk gençlik, insan yaşamının mucizelerle dolu dönemleridir, daha sonrası o mucizelere nasıl inandığımıza dair hayal kırıklıklarını tamir etmekle ve o zamanki saflığımızı özlemekle geçer. S:259
Herneyse okuma sıkıntısı çekiyorsanız iyi gelebilir. Gelmese de okuyun ya.
♻️ İnsan anadilini özler.İnsan insana güvenmeyi özler. İnsan yeryüzünde saygı ve sevgi görerek yaşamayı ister, bunu çok özler. İnsan insanı özler. Çok özler. Her canlı kendi türüne güvenmeye yaşamsal olarak muhtaçtır. S:115
♻️ Misk ile bilgi birbirine benzer, insan bunları yanında gizli tutamaz. S:177
♻️ Çocukluk ve ilk gençlik, insan yaşamının mucizelerle dolu dönemleridir, daha sonrası o mucizelere nasıl inandığımıza dair hayal kırıklıklarını tamir etmekle ve o zamanki saflığımızı özlemekle geçer. S:259
January 19, 2019
Toprak, Su ve nihayet Hava. Kapadokya’nın şahane doğası, Defne Kaman, Umay Nine ve kadim gelenekler insanı sürüklüyor. Ateş kitabı nerede geçecek, Defne Kaman neler yapacak şimdiden heyecanla bekliyorum.
September 30, 2018
Bütün kadim gelenekler havayı ve gökleri,
Rüzgarı ve fırtınayı kutsar.
Hava göktür,
Hava köktür.
Rüzgarı ve fırtınayı kutsar.
Hava göktür,
Hava köktür.
July 30, 2019
Yine her zamanki gibi müthişti.
January 6, 2020
Buket Uzuner'in tabiat dörtlemesinin; Su ve Toprak kitabından sonra üçüncü kitabı. Diğer iki kitap gibi bunu da keyifle okudum.
.
.
Bu kitabı merak edenlerin; önce Su, sonra Toprak kitabını okumadan bunun tadına tam varamayacakları düşüncesindeyim. Her ne kadar bağımsız gibi görünseler de birbirini tamamlar nitelikteler. Karakterlerimizin başından geçen olaylar dizisi gibi düşünülebilir.
.
.
Su ve Toprak'ta olduğu gibi bu da dolu dolu ve çok doyurucuydu. Yanlız bu kitap, diğer ikisinin aksine biraz farklı bitti. Bu beklenmedikti benim için.
.
.
Merak edenlere şunu da belirtmeliyim ki dörtlemenin son kitabı olan Ateş de yoldaymış. 😉 Mardin'de geçecek olan bu kitabı de merakla bekleyenlerdenim 😊
.
.
Velhasıl keyifle okudum ve tavsiye ediyorum. Sayfamda Su ve Toprak'ın paylaşımlarını da bulabilirsiniz.
.
.
Bu kitabı merak edenlerin; önce Su, sonra Toprak kitabını okumadan bunun tadına tam varamayacakları düşüncesindeyim. Her ne kadar bağımsız gibi görünseler de birbirini tamamlar nitelikteler. Karakterlerimizin başından geçen olaylar dizisi gibi düşünülebilir.
.
.
Su ve Toprak'ta olduğu gibi bu da dolu dolu ve çok doyurucuydu. Yanlız bu kitap, diğer ikisinin aksine biraz farklı bitti. Bu beklenmedikti benim için.
.
.
Merak edenlere şunu da belirtmeliyim ki dörtlemenin son kitabı olan Ateş de yoldaymış. 😉 Mardin'de geçecek olan bu kitabı de merakla bekleyenlerdenim 😊
.
.
Velhasıl keyifle okudum ve tavsiye ediyorum. Sayfamda Su ve Toprak'ın paylaşımlarını da bulabilirsiniz.
November 29, 2020
Gayet güzel bir Buket Uzuner hikayesi. Kendisini hep sevdim ve beni bu sefer de şaşırtmadı. Sadece, son senelerde daha sıkça görüldüğü gibi, üçleme ya da dörtleme düşüncesine girildiğinde romanlardan en az biri arkası yarın havasında bitebiliyor, arkası da aylar hatta belki yıllar sonra gelebiliyor. Bu tarza mutlu olmuyorum. Defne Kaman'ın bir sonraki macerasını, ki muhtemelen Ateş olacak, ben gene de okuyacağım, ama keşke arkası yarın gibi bitmeseydi, çünkü eskiden gerçekten arkası yarın idi.
August 31, 2023
Dili ve anlatımı çok basit geldi, kamu spotu gibi bir kitap. Ama içindeki eski Türk mitleri, sembol anlatımları ve iklim krizi söylemleri güzeldi.
October 21, 2021
Yine bir üçlemeye son kitabından daldım:) Toprak ve Su'yu okumak da şart oldu. Buket Uzuner okumayalı epey olmuştu, o akıcı, sürükleyici dilini özlemişim.
December 25, 2018
Önceki kitaplara göre bilgi kısmı kısa tutulmuş gibi geldi. Öte yandan hikayede de bir eksiklik duygusu hissettim. İster istemez serinin diğer kitapları ile karşılaştırma yaptığımda Su ve Toprak'tan daha çok doyum aldığımı söyleyebilirim. Hava'nınsa daha yüzeysel kaldığını düşünüyorum. Elbette bu, serinin son kitabını merakla bekleyeceğim gerçeğini değiştirmiyor. Kendi dilimde yazılmış böyle bir araştırma-roman okumak her zaman nasip olmuyor zira.
January 22, 2019
Serinin ilk 2 kitabı gibi yine bir solukta okuduğum muhteşem bir roman. Teşekkürler Buket Uzuner :)
July 22, 2019
Merakla beklediğim bir kitaptı severek okudum
December 5, 2025
"Bazı zamanlarda saçma olağanlaşır, olağan saçmalaşır."
"Yıllarca derin yalnızlık çekenler, görünmez kabul edilenler, kendilerini değersiz sanmaya başlar ve her yerde fazlalık gibi hissederler. Kendi adlarına verilmiş bir davette, doğum günü kutlamalarında veya ödül töreninde bile misafir gibi davranmalarının asıl nedeni budur. Yalnızların çoğu kendileriyle arkadaşlık etmeyi öğrenmiş zeki insanlardır. Kırık gurur acısı da yalnızlığa benzer. Gurur yarası, yalnızlıktan farklı olarak gözle görülmediği için saklaması daha kolaydır. Çok gençken gururları kırılmış ve onarılmamış insanların bazıları başkalarından kendi yaralarının intikamını almaya, bazıları da hayatta başarılı olacaklarına artık asla inanmayan, şevksiz ve umarsız bir karakter geliştirirler."
"Semahat'in insanlara yeniden güvenmesi, tıpkı yıllarca yabancı bir ülkede yaşamış ve yabancı dil konuşan ama bir gün anadilinde birine rastlayınca hiç ara vermemişçesine sular seller gibi konuşmaya başlayan insanın durumu gibiydi. İnsan anadilini özler. İnsan insana güvenmeyi özler. İnsan yeryüzünde saygı ve sevgi görerek yaşamayı ister, bunu çok özler. İnsan insanı özler. Çok özler. Her canlı kendi türüne güvenmeye yaşamsal olarak muhtaçtır."
"Belgelere sadece aptallar ihtiyaç duyar. Çünkü sadece aptallar uyumsuz denen insanların aslında çok zeki olduklarını anlayamazlar."
Bunlar beğendiğim alıntılardı.
Serideki önceki kitapları okumadım. Fakat bu o kadar kötü bir kitaptı ki yazarın yerine utanmaktan şoke oldum.
Coğrafya dersinden çıkıp tarihe, tarihten çıkıp biyolojiye, biyolojiden çıkıp sağlığa, sağlıktan çıkıp edebiyata, edebiyattan çıkıp sosyolojiye, sosyolojiden çıkıp ornitolojiye giriyorsunuz kitabı okurken. Roman değil bu; gıcık ve diş gıcırdatıcı, utanç verici cümleler kuran karakterlerin anlattığı dersleri dinlediğimiz bir deneme metni, kurgu dışı bir kitap. Bunu roman okumak için değil, kültür ve medeniyet tarihi, gıda ve diyetisyenlik, çevrebilim, dil bilgisi ve etimoloji ve politika hakkında fikirler deryasında gezinmek için okuyabilirsiniz. Gılgamış Destanı'ndan neden bahsediyoruz yahu?
Başlarda kitabın Gevher Nesibe Sultan üzerine kurgulanmış olduğunu sanabilirsiniz ama hemencecik bu kadıncağız unutuluyor. Daha kötüsü, kitapta bir olay örgüsü yok. Olay örgüsü olmayan roman olmaz mı? Tabii olur. Örneğin bilinç akışı romanlarında belirgin bir olay örgüsü yoktur. Fakat bu kitapta bilinç akışı teknikleri de yok. Bilinç akışı diyebileceğimiz yegane şey Buket Uzuner'in bitmek bilmeyen bir didaktiklik ve Türk edebiyatına özgü Instagram için sürekli özlü söz yazma çabasıyla "Ay, biraz da şundan bahsedeyim," diyerek kaleme aldığı kendi düşünceleri; yani karakterlerin bilinç akışını da tasvir etmemiş yazar. Sanki Buket Uzuner yazdığı köşe yazılarını birleştirmiş gibi konudan konuya atlayan bir romanımsı bu. Olay örgüsü kitapta o kadar eksik ki kitabın arka kapağında yer alan kitap özetinde konu sanki olaylar Defne Kaman'ın kaybolmasıyla başlıyormuş gibi lanse edilmiş; fakat Defne Kaman 330 sayfalık kitabın 222. sayfasında kayboluyor. Editörler sanırım 222. sayfaya kadar arka kapağa yazacak hiçbir şey bulamamışlar, ki yok cidden.
Serinin ismi "Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları"ymış ama bu kitapta bir macera yok. Karakterler Kayseri'deler, burada kültürlü sohbetler ederek yemekler yiyorlar; Defne Kaman kendince gidip kayboluyor; karakterler Defne'nin geride bıraktığı yazılarda adaletsiz bir yerde yaşayamayacağını söylediğini okuyup dönmeyeceğini anlıyorlar; kitap bitiyor.
Neydi şimdi bu?
"Yıllarca derin yalnızlık çekenler, görünmez kabul edilenler, kendilerini değersiz sanmaya başlar ve her yerde fazlalık gibi hissederler. Kendi adlarına verilmiş bir davette, doğum günü kutlamalarında veya ödül töreninde bile misafir gibi davranmalarının asıl nedeni budur. Yalnızların çoğu kendileriyle arkadaşlık etmeyi öğrenmiş zeki insanlardır. Kırık gurur acısı da yalnızlığa benzer. Gurur yarası, yalnızlıktan farklı olarak gözle görülmediği için saklaması daha kolaydır. Çok gençken gururları kırılmış ve onarılmamış insanların bazıları başkalarından kendi yaralarının intikamını almaya, bazıları da hayatta başarılı olacaklarına artık asla inanmayan, şevksiz ve umarsız bir karakter geliştirirler."
"Semahat'in insanlara yeniden güvenmesi, tıpkı yıllarca yabancı bir ülkede yaşamış ve yabancı dil konuşan ama bir gün anadilinde birine rastlayınca hiç ara vermemişçesine sular seller gibi konuşmaya başlayan insanın durumu gibiydi. İnsan anadilini özler. İnsan insana güvenmeyi özler. İnsan yeryüzünde saygı ve sevgi görerek yaşamayı ister, bunu çok özler. İnsan insanı özler. Çok özler. Her canlı kendi türüne güvenmeye yaşamsal olarak muhtaçtır."
"Belgelere sadece aptallar ihtiyaç duyar. Çünkü sadece aptallar uyumsuz denen insanların aslında çok zeki olduklarını anlayamazlar."
Bunlar beğendiğim alıntılardı.
Serideki önceki kitapları okumadım. Fakat bu o kadar kötü bir kitaptı ki yazarın yerine utanmaktan şoke oldum.
Coğrafya dersinden çıkıp tarihe, tarihten çıkıp biyolojiye, biyolojiden çıkıp sağlığa, sağlıktan çıkıp edebiyata, edebiyattan çıkıp sosyolojiye, sosyolojiden çıkıp ornitolojiye giriyorsunuz kitabı okurken. Roman değil bu; gıcık ve diş gıcırdatıcı, utanç verici cümleler kuran karakterlerin anlattığı dersleri dinlediğimiz bir deneme metni, kurgu dışı bir kitap. Bunu roman okumak için değil, kültür ve medeniyet tarihi, gıda ve diyetisyenlik, çevrebilim, dil bilgisi ve etimoloji ve politika hakkında fikirler deryasında gezinmek için okuyabilirsiniz. Gılgamış Destanı'ndan neden bahsediyoruz yahu?
Başlarda kitabın Gevher Nesibe Sultan üzerine kurgulanmış olduğunu sanabilirsiniz ama hemencecik bu kadıncağız unutuluyor. Daha kötüsü, kitapta bir olay örgüsü yok. Olay örgüsü olmayan roman olmaz mı? Tabii olur. Örneğin bilinç akışı romanlarında belirgin bir olay örgüsü yoktur. Fakat bu kitapta bilinç akışı teknikleri de yok. Bilinç akışı diyebileceğimiz yegane şey Buket Uzuner'in bitmek bilmeyen bir didaktiklik ve Türk edebiyatına özgü Instagram için sürekli özlü söz yazma çabasıyla "Ay, biraz da şundan bahsedeyim," diyerek kaleme aldığı kendi düşünceleri; yani karakterlerin bilinç akışını da tasvir etmemiş yazar. Sanki Buket Uzuner yazdığı köşe yazılarını birleştirmiş gibi konudan konuya atlayan bir romanımsı bu. Olay örgüsü kitapta o kadar eksik ki kitabın arka kapağında yer alan kitap özetinde konu sanki olaylar Defne Kaman'ın kaybolmasıyla başlıyormuş gibi lanse edilmiş; fakat Defne Kaman 330 sayfalık kitabın 222. sayfasında kayboluyor. Editörler sanırım 222. sayfaya kadar arka kapağa yazacak hiçbir şey bulamamışlar, ki yok cidden.
Serinin ismi "Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları"ymış ama bu kitapta bir macera yok. Karakterler Kayseri'deler, burada kültürlü sohbetler ederek yemekler yiyorlar; Defne Kaman kendince gidip kayboluyor; karakterler Defne'nin geride bıraktığı yazılarda adaletsiz bir yerde yaşayamayacağını söylediğini okuyup dönmeyeceğini anlıyorlar; kitap bitiyor.
Neydi şimdi bu?
September 22, 2023
Evet, her seri günün sonunda düşüşe geçmeye mahkumdur, tezini burada da görmüş bulunmaktayız. Bahsettiğim çok sert ve keyif kaçırıcı bir düşüş değil. Fakat serinin şimdiye kadar inşa edilmiş ruhundan daha farklı bir kitap ile karşı kaşıyayız.
Her kitapta olduğu gibi, Hava'da da Defne'nin kaybolacağından emindik tabii ki. Bu sefer gündemimizde nükleer enerji vardı. Nükleer enerji karşıtı bir yazı yazdığı için yargılanan Defne, duruşma için Kayseri'ye gidiyor. Tabii yanında tüm aile de bizimle birlikte. Aradan geçen yıllarda birçok şey olmuş, hepsini birden öğreniyoruz. Evlenenler, büyüyüp işe okula girenler vs. Bunlar, karakterler için sevinmemizi sağlayacak şeyler normalde. Ama bu kadar hızlıca bize "Tanıdığın şu karakter, X isimli biriyle evlenmiş" minvalinde anlatılınca bende bir hayal kırıklığı yarattı.
Kitap boyunca neredeyse hiçbir şey olmuyor. Zaten çok kısa bir zaman dilimini anlatıyor yazar. Bunun büyük çoğunluğu da Kayseri'nin çeşitli yöresel yemeklerini tadan karakterlerin çeşitli konularda sohbet etmesi ile geçiyor. Dünyanın en tatlı karakterlerinin bu sohbetleri benim için tabii ki oldukça keyifli. Fakat konudan konuya atlamaları, kim daha çok daha garip bilgi verecek yarışına girilmiş gibi hissettirdi. Ve işte o zaman Kumral Ada Mavi Tuna'da Uzuner ile yaşadığım problem aklıma geldi. Yazar, bildiklerini sergilemeyi seven bir insan. Ki yerinde ve ayarınca yapıldığında bunda hiçbir sıkıntı yok. Yerinde ve ayarınca...
Kurguda farklı bir şey denendiğini, kronolojik olarak diğer iki kitap ile aynı formülün izlenmek istenmediğinin farkındayım ve bunu takdir ediyorum. Ama bunu yaparken daha dolu bir kitap da bize sunulabilirdi diye düşünüyorum.
Kimsenin günahını almak istemem ama yazar sonsözünde bu kitabı, birçok farklı şehir-ülkeden yazdığını, aşırı seyahat altında olduğunu belirtmiş. Belki de bu, kitabın zayıflığını açıklar. Daha önce böylesi uzun soluklu bir seri yazmamış bir yazarın tıkanması da normaldir kuşkusuz. Hava, bir geçi dönemidir diye umuyorum. Ve ilk üç kitabı bu kadar sık aralıklarla okuduğum için kendime kızıyor, Ateş'ten kitaplığımda bir müddet daha beni beklemesini rica ediyorum.
Her kitapta olduğu gibi, Hava'da da Defne'nin kaybolacağından emindik tabii ki. Bu sefer gündemimizde nükleer enerji vardı. Nükleer enerji karşıtı bir yazı yazdığı için yargılanan Defne, duruşma için Kayseri'ye gidiyor. Tabii yanında tüm aile de bizimle birlikte. Aradan geçen yıllarda birçok şey olmuş, hepsini birden öğreniyoruz. Evlenenler, büyüyüp işe okula girenler vs. Bunlar, karakterler için sevinmemizi sağlayacak şeyler normalde. Ama bu kadar hızlıca bize "Tanıdığın şu karakter, X isimli biriyle evlenmiş" minvalinde anlatılınca bende bir hayal kırıklığı yarattı.
Kitap boyunca neredeyse hiçbir şey olmuyor. Zaten çok kısa bir zaman dilimini anlatıyor yazar. Bunun büyük çoğunluğu da Kayseri'nin çeşitli yöresel yemeklerini tadan karakterlerin çeşitli konularda sohbet etmesi ile geçiyor. Dünyanın en tatlı karakterlerinin bu sohbetleri benim için tabii ki oldukça keyifli. Fakat konudan konuya atlamaları, kim daha çok daha garip bilgi verecek yarışına girilmiş gibi hissettirdi. Ve işte o zaman Kumral Ada Mavi Tuna'da Uzuner ile yaşadığım problem aklıma geldi. Yazar, bildiklerini sergilemeyi seven bir insan. Ki yerinde ve ayarınca yapıldığında bunda hiçbir sıkıntı yok. Yerinde ve ayarınca...
Kurguda farklı bir şey denendiğini, kronolojik olarak diğer iki kitap ile aynı formülün izlenmek istenmediğinin farkındayım ve bunu takdir ediyorum. Ama bunu yaparken daha dolu bir kitap da bize sunulabilirdi diye düşünüyorum.
Kimsenin günahını almak istemem ama yazar sonsözünde bu kitabı, birçok farklı şehir-ülkeden yazdığını, aşırı seyahat altında olduğunu belirtmiş. Belki de bu, kitabın zayıflığını açıklar. Daha önce böylesi uzun soluklu bir seri yazmamış bir yazarın tıkanması da normaldir kuşkusuz. Hava, bir geçi dönemidir diye umuyorum. Ve ilk üç kitabı bu kadar sık aralıklarla okuduğum için kendime kızıyor, Ateş'ten kitaplığımda bir müddet daha beni beklemesini rica ediyorum.
July 7, 2019
Buket Uzuner, bu kitabında havanın önemine değiniyor. Çevreci duyarlılığını bu kitapta da yansıtmış. Özellikle Nükleer Santral konusunda dikkat çekmeye çalışmış. Mitoloji ile ilgili bilgiler ve tarihi tespitler dikkate değer. "Gılgamış Sonsuzluk Projesi" ilginç.
Gazeteci Defne Kaman'ın hikayesi devam ediyor. Yazdığı bir makale yüzünden dava için bu sefer Kayseri'ye geliyor. Umay Nine, Şamanizm ile ilgili yeni bilgiler veriyor. Yanlış öğretilmiş bilgiler ile igili doğruları açıklıyor. Gevher Nesibe sultanın hastaları müzikle tedavi eden bir şifahânesi olduğunu öğreniyoruz. Bu seferki hayvanımız kartal, adaleti temsil ediyormuş. Defne, bu topraklara adaletin yeniden gelmesi için ortadan kayboluyor.
Bu sefer aile daha da genişlemiş halde buluyoruz. Semahat geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalıyor. Bu da, onun hayatına yeni bir ivme kazandıracağı benziyor. Aile olmak için sevgi yeterli.
Yazar, aynı zamanda bir gezgin olarak okuyucularına Kayseri ve çevresini tanıtıyor. Şimdiden bir sürü yerin ismini not ettim. Kayseri'ye gidince ziyaret etmeyi düşünüyorum. Kitap serinin üçüncü kitabı. Maalesef diğer iki kitaba göre bu kitabın kurgusu biraz zayıf kalmış. Bazı soru işaretleri sayesinde diğer kitabı sabırsızlıkla bekliyorum. Havanın değerini bilin.
"Yüzleşmek, içimizde biriken öfke ve acıya yenilmeden, bağırıp ağlamadan, başımıza gelen felaketi ve acı anıları artık bir kenara bıraktığımızı, çünkü artık daha acısız ve öfkesiz bir hayat yaşamak istediğimizi ilan etmektir."
"Bir kuşun bir kanadı akıl, öbürü gönüldür ve akıl gönülle birlikte taşıdığı için bilgedir. Ulaşılacak erim hürriyet, saadet, adalet ve ölümsüzlük arayışının sembolüdür."
"Çocukluk ve ilk gençlik, insan yaşamının mucizelerle dolu dönemleridir, daha sonrası o mucizelere nasıl inandığımıza dair hayal kırıklıklarını tamir etmekle ve o zamanki saflığımızı özlemekle geçer."
Sevgilerle,@kitapdiari
Gazeteci Defne Kaman'ın hikayesi devam ediyor. Yazdığı bir makale yüzünden dava için bu sefer Kayseri'ye geliyor. Umay Nine, Şamanizm ile ilgili yeni bilgiler veriyor. Yanlış öğretilmiş bilgiler ile igili doğruları açıklıyor. Gevher Nesibe sultanın hastaları müzikle tedavi eden bir şifahânesi olduğunu öğreniyoruz. Bu seferki hayvanımız kartal, adaleti temsil ediyormuş. Defne, bu topraklara adaletin yeniden gelmesi için ortadan kayboluyor.
Bu sefer aile daha da genişlemiş halde buluyoruz. Semahat geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalıyor. Bu da, onun hayatına yeni bir ivme kazandıracağı benziyor. Aile olmak için sevgi yeterli.
Yazar, aynı zamanda bir gezgin olarak okuyucularına Kayseri ve çevresini tanıtıyor. Şimdiden bir sürü yerin ismini not ettim. Kayseri'ye gidince ziyaret etmeyi düşünüyorum. Kitap serinin üçüncü kitabı. Maalesef diğer iki kitaba göre bu kitabın kurgusu biraz zayıf kalmış. Bazı soru işaretleri sayesinde diğer kitabı sabırsızlıkla bekliyorum. Havanın değerini bilin.
"Yüzleşmek, içimizde biriken öfke ve acıya yenilmeden, bağırıp ağlamadan, başımıza gelen felaketi ve acı anıları artık bir kenara bıraktığımızı, çünkü artık daha acısız ve öfkesiz bir hayat yaşamak istediğimizi ilan etmektir."
"Bir kuşun bir kanadı akıl, öbürü gönüldür ve akıl gönülle birlikte taşıdığı için bilgedir. Ulaşılacak erim hürriyet, saadet, adalet ve ölümsüzlük arayışının sembolüdür."
"Çocukluk ve ilk gençlik, insan yaşamının mucizelerle dolu dönemleridir, daha sonrası o mucizelere nasıl inandığımıza dair hayal kırıklıklarını tamir etmekle ve o zamanki saflığımızı özlemekle geçer."
Sevgilerle,@kitapdiari
May 2, 2019
www.kitapezgisi.com
Defne Kaman Buket Uzuner’in kitap serisinin baş kahramanı. Su ve Toprak isimli kitabından sonra şimdi de Hava isimli kitabında yine bizlerle beraber.
Defne Kaman başarılı bir gazeteci olarak Türkiye’de çoğu kişinin gözünü kapatarak ses çıkartmadığı çevresel, toplumsal sorunlara baş kaldırıyor. Bu yüzden de genellikle başı derde giriyor. Ama bu baş karakterimiz için büyük bir sorun değil, çünkü onun etrafı güzel dostlar ile çevrili. Beyaz saçları iki yandan örgülü anneannesi Umay Bayülgen sonuna kadar Şaman gelenekleri ile beraber torununun yanında.
Açık konuşmak gerekirse bu seriyi her şeyden önce Şamanizm’e olan merakımdan dolayı seviyorum. Umay Nine artık sanırım okuyanların bir şekilde hayali kahramanı olmayı başarmış olan bir karakter. Kitabın her ne kadar baş karakteri Defne Kaman gibi görünse de Umay Nine ve verdiği bilgiler olmasa yani bu karakter yaratılmış olmasa sanırım kitap beni sıkardı. Her konuda bilgisi olan, toplumsal ahlakın yanı sıra toplum bilgisi de veren, tarih konusunda uzmanlaşmış, hem şifalı otları tanıyan hem de bu işin okulunu okumuş olan bir eczacı. Belki de Türkiye’de kadın olmanın zorluklarını yaşayan ve bilen kişiler olarak, kitabın özellikle biz kadın okuyuculara yönelik bir güç verdiği de aşikar.
Önceki iki kitapta aramıza katılmış olan, her birisi kendisine özgü kişiliklere sahip olan karakterlere de kitapta verilen değer ve zaman, aslında biraz da Umay Ninenin her insana karşı olan saygısının bir göstergesi gibi. Kitabın içerisine giren hiçbir karakter sadece orada var olmak için ya da boşluk doldurmak için bulunmuyor.
Dördüncü kitabı olacak olan “Ateş” kitabını da büyük bir merak ile bekliyorum çünkü ilk defa bu üçüncü kitapta konu yarım kaldı gibi oldu ve merak hat safhaya ulaştı. Umuyorum ki mutlu bir son ve güzel bir zafer ile dördüncü kitapta hikayemiz son bulur.
Defne Kaman Buket Uzuner’in kitap serisinin baş kahramanı. Su ve Toprak isimli kitabından sonra şimdi de Hava isimli kitabında yine bizlerle beraber.
Defne Kaman başarılı bir gazeteci olarak Türkiye’de çoğu kişinin gözünü kapatarak ses çıkartmadığı çevresel, toplumsal sorunlara baş kaldırıyor. Bu yüzden de genellikle başı derde giriyor. Ama bu baş karakterimiz için büyük bir sorun değil, çünkü onun etrafı güzel dostlar ile çevrili. Beyaz saçları iki yandan örgülü anneannesi Umay Bayülgen sonuna kadar Şaman gelenekleri ile beraber torununun yanında.
Açık konuşmak gerekirse bu seriyi her şeyden önce Şamanizm’e olan merakımdan dolayı seviyorum. Umay Nine artık sanırım okuyanların bir şekilde hayali kahramanı olmayı başarmış olan bir karakter. Kitabın her ne kadar baş karakteri Defne Kaman gibi görünse de Umay Nine ve verdiği bilgiler olmasa yani bu karakter yaratılmış olmasa sanırım kitap beni sıkardı. Her konuda bilgisi olan, toplumsal ahlakın yanı sıra toplum bilgisi de veren, tarih konusunda uzmanlaşmış, hem şifalı otları tanıyan hem de bu işin okulunu okumuş olan bir eczacı. Belki de Türkiye’de kadın olmanın zorluklarını yaşayan ve bilen kişiler olarak, kitabın özellikle biz kadın okuyuculara yönelik bir güç verdiği de aşikar.
Önceki iki kitapta aramıza katılmış olan, her birisi kendisine özgü kişiliklere sahip olan karakterlere de kitapta verilen değer ve zaman, aslında biraz da Umay Ninenin her insana karşı olan saygısının bir göstergesi gibi. Kitabın içerisine giren hiçbir karakter sadece orada var olmak için ya da boşluk doldurmak için bulunmuyor.
Dördüncü kitabı olacak olan “Ateş” kitabını da büyük bir merak ile bekliyorum çünkü ilk defa bu üçüncü kitapta konu yarım kaldı gibi oldu ve merak hat safhaya ulaştı. Umuyorum ki mutlu bir son ve güzel bir zafer ile dördüncü kitapta hikayemiz son bulur.
April 20, 2022
#UyumsuzDefneKamanınMaceralarıHAVA
🦅"İnsanın kendi zihnini temizlemesi bu dünyadaki en zor temizliktir."
🦅"Sevmek insanı yüce gönüllü olmaya yükseltmiyorsa neye yarar ki?"
"Zaten tabiatta hiçbir canlı öbürünün hatta kendi evladının bile sahibi değildir. Kendini insanların, hayvanların ve tabiatın sahibi olduğunu sanan kişi en çok yanılandır ki, bu tiplerin hiçbiri tarihte hayırla anılmamıştır."
🦅"Biz insanlar her şeyin tabiatını değiştirdiğimiz için nüfusumuzu olmaması gereken derecede artırıp, ihtiyacımız olmayana tamah edip tükettikçe mutlu olduk sanıyor, bunların sonucu olarak hem diğer canlılara işkence ediyor; ağaçları, suları, toprağı, havayı, dünyayı tüketip bitiriyoruz hem de kendimiz kanserden ölüyoruz ya!"
🦅"Bizim kadim geleneğimiz Kamlık'ta kadının değil, kişinin namusu vardır, o da vicdanındadır."
🦅"Derin yaraları sadece yüzleşmek iyileştirebilir. Yüzleşmek, insanın veya toplumun ruhundaki yangını söndürecek soğuk su gibidir. Yüzleşmek vicdanı yıkar, toprağı havalandırır, havayı temizler. Yüzleşmek şifadır. Yüzleşmek, içimizde biriken öfke ve acıya yenilmeden, bağırıp ağlamadan, başımıza gelen felaketi ve acı anıları artık bir kenara bıraktığımızı, çünkü artık daha acısız ve öfkesiz bir hayat yaşamak istediğimizi ilan etmektir."
🦅"İnsanı susturmaya çalışmak onu eşya haline getirmektir." Ahmet Hamdi Tanpınar
🦅"İnsanın kendi zihnini temizlemesi bu dünyadaki en zor temizliktir."
🦅"Sevmek insanı yüce gönüllü olmaya yükseltmiyorsa neye yarar ki?"
"Zaten tabiatta hiçbir canlı öbürünün hatta kendi evladının bile sahibi değildir. Kendini insanların, hayvanların ve tabiatın sahibi olduğunu sanan kişi en çok yanılandır ki, bu tiplerin hiçbiri tarihte hayırla anılmamıştır."
🦅"Biz insanlar her şeyin tabiatını değiştirdiğimiz için nüfusumuzu olmaması gereken derecede artırıp, ihtiyacımız olmayana tamah edip tükettikçe mutlu olduk sanıyor, bunların sonucu olarak hem diğer canlılara işkence ediyor; ağaçları, suları, toprağı, havayı, dünyayı tüketip bitiriyoruz hem de kendimiz kanserden ölüyoruz ya!"
🦅"Bizim kadim geleneğimiz Kamlık'ta kadının değil, kişinin namusu vardır, o da vicdanındadır."
🦅"Derin yaraları sadece yüzleşmek iyileştirebilir. Yüzleşmek, insanın veya toplumun ruhundaki yangını söndürecek soğuk su gibidir. Yüzleşmek vicdanı yıkar, toprağı havalandırır, havayı temizler. Yüzleşmek şifadır. Yüzleşmek, içimizde biriken öfke ve acıya yenilmeden, bağırıp ağlamadan, başımıza gelen felaketi ve acı anıları artık bir kenara bıraktığımızı, çünkü artık daha acısız ve öfkesiz bir hayat yaşamak istediğimizi ilan etmektir."
🦅"İnsanı susturmaya çalışmak onu eşya haline getirmektir." Ahmet Hamdi Tanpınar
December 21, 2020
Buket Uzuner'in daha önce birçok kitabını beğenerek okudum. Özellikle "Gelibolu" romanını çok beğenmiştim. Uyumsuz "Defne Kaman'ın Maceraları" serisinin ilk kitabı "Su" romanını da beğenmiştim ancak serinin üçüncü kitabı olan "Hava" için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Tabii romanda beğendiğimi noktaları oldu Örneğin çevre sorunları ile ilgili verilen mesajlar, aile içi fiziksel ve psikolojik şiddetin insan ruhunda bıraktığı derin yaralar, bazı tarihsel bilgiler gibi beğendiğin noktalar oldu. Diyaloglar özellikle Defne Kaman'ın ve Umay Nine'nin konuşma cümleleri oldukça uzun ve yapay geldi bana. Bu iki kahramanın her cümlesinde mesaj verme kaygısı o kadar baskın ki romanın doğallığına aykırılık oluşturmuş. Bunları bir de Karaca adlı kahramanın konuşma cümleleri eklenince kitabın doğallığı zedelenmiş. Saydığım bu olumsuzlukların yanında kitabının akıcılığı ve sürükleyiciliği iyi. Merak duygunuz roman boyunca ayakta duruyor ve rahat bir okuma sağlıyor yazarın üslubu.
Okuyacaklara keyifli okumalar dilerim.
Okuyacaklara keyifli okumalar dilerim.
April 30, 2020
İki Yeşil Su Samuru gibi oldukça akıcı bir kitabı yazabilen bir yazardan bu eserin çıkması bir miktar hayal kırıklığına uğrattı. Bu kitabın amacının bu olmadığının farkındayım, didaktik üsluptaki çabalarını da orada da büyük sorunlar olmasına rağmen takdir ediyorum ancak kitabın yetersiz pek çok yönü vardı.
Kam, şamanizm ve iklim krizi gibi konularda bilgi kazandırmayı amaçlamak çok güzel, bundan da hoşlandım ancak diyaloglar o kadar yapay, kişiler o kadar havadaydı ki... Özellikle Karaca kitap boyunca sadece tek bir cümlesini "ya" demeden bitirdi. Kitabın bir noktasında yazarın bu tavrı açıklamaya yeltenmesi hoştu ancak gerçekten okurken çok rahatsız oldum, özellikle bazı diyaloglarda yazarın araya bir kişinin cevabını eklemeyi unuttuğunu hissettiğim anlar olduğunda.
Kam, şamanizm ve iklim krizi gibi konularda bilgi kazandırmayı amaçlamak çok güzel, bundan da hoşlandım ancak diyaloglar o kadar yapay, kişiler o kadar havadaydı ki... Özellikle Karaca kitap boyunca sadece tek bir cümlesini "ya" demeden bitirdi. Kitabın bir noktasında yazarın bu tavrı açıklamaya yeltenmesi hoştu ancak gerçekten okurken çok rahatsız oldum, özellikle bazı diyaloglarda yazarın araya bir kişinin cevabını eklemeyi unuttuğunu hissettiğim anlar olduğunda.
November 18, 2019
Kapadokya’ya giderken yanınıza almanız gereken şeylerden biri de HAVA kitabı bence.Kayseri ve çevresini bu masalsı roman eşliğinde gezmek çok güzel olurdu.Tabiat dörtlemesi ile çevre sorunlarını yazan Buket Uzuner son romanında Nükleer Enerjinin yaratacağı sıkıntıları yine şaman kültürü ile sentezleyerek ele almış. Edebiyatta iklim sorunlarına yarattığı farkındalık muhteşem.
SU ve TOPRAK romanlarında tanıştığımız bilge Umay Nine’nin özlü sözlerinin ise yine altı çizilesi.Okumak isteyenler için İlk roman SU. Sonra TOPRAK ve HAVA geliyor sırayla. ATEŞ ise yazılıyor, heyecanla bekliyorum.
SU ve TOPRAK romanlarında tanıştığımız bilge Umay Nine’nin özlü sözlerinin ise yine altı çizilesi.Okumak isteyenler için İlk roman SU. Sonra TOPRAK ve HAVA geliyor sırayla. ATEŞ ise yazılıyor, heyecanla bekliyorum.
January 27, 2021
Buket Uzuner’i en son lise yıllarımda çok severek okumuştum. Yıllar sonra tekrar Uzuner okuyacağım için oldukça heyecanlı başladım Hava kitabına ancak bu kitabı çok zorlanarak okudum. İklim krizi elbette bir gerçeklik ancak sürekli kış ayında havanın sıcak olmasının vurgulanması oldukça gözüme battı. Karakterlerin konuşmaları da inandırıcılıktan uzak olup sanki okuyucuya düşüncelerin dayatılması hissi veriyordu. Sonuna kadar kitaba şans vermek istesem de karakterler beni kendine çekmek yerine itti. En içimi acıtması ve beni sarsması gereken Semahat bile bana gerçekmiş hissi vermedi.
February 14, 2023
Üzülerek söylüyorum, ikinci kitaptan bile daha yavaş ilerledi. İlk iki kitapta hiç adı geçmemiş bir karakterin pat diye baş karakterin sevgilisi olarak sahneye çıkması, dizilerde de sık rastladığımız "taze kan" arayışından sanırım. Gereksiz buldum açıkçası. Konu seçimi çok güzel ama işlenişi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Vaktimin bol olduğu bir dönemde karşıma çıkması iyi oldu bu serinin. Yazar Netflix'e, Atiye dizisinin çekimlerinde bu seriden intihal yapıldığı gerekçesiyle dava açmıştı, hatta benim de bu sebeple ilgimi çekmişti. Ama ben pek alâka kuramadım açıkçası. Yine de akıllıca yapılmış bir PR, saygı duydum. Serinin son kitabı Ateş de bu sene çıktı ve yine ortadan kaybolan Defne sanırım bu kitapta bulunacak ama okumayı düşünmüyorum artık. =)
📌İki önemli düzeltme: Hogwarts'ın müdiresi Madame Maxime değil Profesör Minerva McGonagall'dır. "Happy Together" şarkısı ise Beatles'a değil, The Turtles'a aittir. ✌🏻
📌İki önemli düzeltme: Hogwarts'ın müdiresi Madame Maxime değil Profesör Minerva McGonagall'dır. "Happy Together" şarkısı ise Beatles'a değil, The Turtles'a aittir. ✌🏻
July 21, 2023
My least favourite of the series however I suspect this might be down to the translation, having not read the original I can't be sure but it certainly didn't have the flow or catch of the other books.
I was left wanting more at the end but not in the same positive way as Water or Earth: They both had me hooked and invested in Defne's welfare and storyline.
Still looking forward to the fourth and final in the series.
I was left wanting more at the end but not in the same positive way as Water or Earth: They both had me hooked and invested in Defne's welfare and storyline.
Still looking forward to the fourth and final in the series.
September 24, 2018
Defne Kaman’ın maceralarını başından beri merakla takip ediyorum. İnsanın tabiatla ilişkisinin, kültürün, güncel sorunların samimiyetle bir arada harmanlanarak macera tadında sunulması bana keyif veriyor. Serinin ilk kitabı Su hala favorim. Toprak ve Hava onu geçemediler. Bakalım Ateş fikrimi değiştirecek mi?
December 12, 2022
Zorlama diyologlar , diyologlarin akışının iyi olmayisi ve biraz da kurgu zayifligi beni okurken zorladı. cidden yazik olmus kitabin ana fikri cok guzel kültürümüze bir güzelleme, cok daha iyi kurgulanabilir ve diyaloglari saglam olabilirdi surekli bilgi vericem diye cabalanmasi akisi bozmus okurken kitap akip gitmedi zorlandim bitirirken. Ama fikir cidden cok guzel
Read
July 12, 2023"Sen insanları dinlemiyorsun Karaca. Bütün diyaloglara sadece kendini anlatmak için, ama gerçekten ne düşündüğünü ne hissettiğini değil, sadece ne kadar zeki ve bilgili olduğunu göstermek için giriyorsun. Tamam, üstün zekâlı olabilirsin ama bizlerin arasında yaşıyorsun ve hayatında kendinden başkasına yer yok aslında senin!"
December 5, 2018
Hava, diğer iki kitaba (Su ve Toprak) göre biraz havada kalmış, biraz zorlama ile yazılmış gibi geldi. İnşallah serinin son kitabı olacak olan Ateş daha bir ağır olur da hayal kırıklığımı bir nebze olsun giderir.
April 18, 2019
Kitabin buyuk bir kismi ilk iki kitabin ozeti gibi bu kitabin konusu ise hizlandirilmis bir sekilde sona birakilmis. Birde Osmanli tu kaka ama Selcuklu mukemmel diye one cikarmanin manasi nedir hic anlayamadim.
Displaying 1 - 30 of 57 reviews