Masum, saf ve temiz olarak dünyaya gözlerini açan insanoğlu, neden bu dünyayı yaşanmaz kıldı?
İnsan kötülükle mi doğar, sonra mı kötü olur?
Bir bebek, başka bebeği gördüğünde neden rahatsız olur, neden onu tırmalar, canını yakar?
Süt Lekesi insanın içsesi olmaya aday bir roman. Kimseye söylemediklerimize, yalnızken kendimize bile fısıldayamadıklarımıza, aklımızdan bile geçiremediklerimize ışık tutuyor.
Acı içinde kıvranırken gelen mutluluğu, karanlık içinde boğulurken yanan ışığı, çaresizlik içinde debelenirken yanı başınızdaki çareyi göreceksiniz.
Sadece iyiyi ve güçlüyü değil, kötüyü ve zayıfı da anlayacak, önyargılarınızdan rahatsız olacaksınız.
herkesin çok bayılarak okuduğu bir kitap olduğu için okumak istedim ama kesinlikle okuduğum en kötü kitap olabilir.hikayenin başı çok merak uyandırıcıydı evet ama özellikle kitabın sonu çok aceleye gelmiş ve sıkıştırılmış gibiydi.beş on yaşlarında bir çocuğa verseniz sonunu daha güzel ve farklı bitirebilirdi bence.çok tahmin edilebilir bir sondu ve dediğim gibi olayların çözüm aşaması çok basit ve çocukçaydı
Uzman psikolog, baş kahramanı uzman psikolog olan bir roman yazıyor ve mutlu sonu sevdiği kadını eve kapatmak, çalıştırmamak vb konularda “şakalar” yapan maço bir adamla beraber olmak şeklinde kurguluyor. Üstelik bu psikolog kitap boyunca kendini doktor olarak tanımlıyor. Gülseren’in de bir kitabını okumaya çalışmış ve tahammül edememiştim. Bu iki yazar Türkiyede psikoterapi sektörünü yansıtıyorsa vay halimize..
Kitabı okudukça başıma sol taraftan ince ince ağrı girdi! Esra Ezmeci'ye saygım vardı verdiği bilgilerden dolayı ama böyle bir kitabı yazmak böyle bir bilinçaltına sahip olduğunu öğrenmek o saygıyı yok etti! Bir kere kadın resmen kendini yazmış kitapta -ki en sevmediğim şeydir yazarın kendini eserine yazması- Ezgi diye de adını değiştirmiş ki dikkat çekmesin. Yok şöyle güzel yok böyle güzel ne giyse yakışır herkes ona âşık herkes ona hayran! Bunları gerçek hayatta birisine söylesen iki dakika yanında durmaz ama kadın sürekli olarak bunları yazarak bize okuttu ve dikte etti. Resmen bu kitapla içini dökmüş hayallerini yazmış. Valla daha fazla yazmak istemiyorum yazsam söyleyecek çok şey var ama yazdıkça sinir oluyorum.
Keşke unread tuşu olsa zihnimin. Anlatım, akıcılık, kurgu, karakter gelişimi, tutarlılık, giriş, gelişme, sonuç her anlamda gördüklerimi geri alma isteğimi artıran bir şey oldu Kitap demeye dilim varmıyor. Zevk meselesi emek neticede diyip kenara çekilmek biraz anlamsız kalıyor böyle kalitesiz durumlarda. Elbette tür zevk meselesidir ama aynı karakterin ilk başlarda okul hayatında gezmeyi sosyal aktiviteler çok seven okul birincisi bir kız olması ve sonlara doğru doğru düzgün derslerden geçemeyen sürekli sınıfta kalma eşiğinde yaşayan biri olduğu söylenilmesi kalitesizliktir sadece. Yazar ikinci kez okumamış mı? Editör son okuma?
Roman, psikiyatri ve psikoloji alanları üzerine kurgulanmış, grup terapisinin önemi vurgulamış, oldukça basit kurgusu olan bir kitap. Takıntılar, bağımlılık, anoreksiya, öfke krizi, kişilik bozukluğu, duygu durum bozukluğu, tecavüz sonrası intihar gibi psikolojik hastalıklı karakterler de kitaptaki kişilerden.
Köyde kaldığım birkaç günlük sürede başka okuyacak kitap olmadığından mecbur katlandığım, kitap bile demek istemediğim bir karalama. Gerçekten bu kadar kötü kurgu, bu kadar klişe… Ne diyebilirim ki… satmak kaygısıyla yazılmış bomboş bir içerik, zaman kaybı.
Tahminimden daha kötü ama Ahmet Ümit'in Masal Masal İçinde eserine benzediği için ve her bölüm başında yazmış olduğu motivasyon sözleri için 3 puan gayet ideal.