Yılmaz Özdil, (d.1965, İzmir), Türk gazeteci yazardır. Yılmaz Özdil, İzmir Atatürk Lisesi'nin ardından Ege Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu Gazetecilik bölümünden mezun olmuştur. Mesleğe Yeni Asır gazetesinde muhabirlik yaparak başladı. Ardından Fatih Çekirge'nin genel yayın yönetmenliği yaptığı Star gazetesinin kuruluşunda bulundu. Star gazetesinden ayrıldıktan sonra Ciner Medya Grubu'na geçti. Sabah gazetesinde köşe yazarlığı ve atv haber genel yayın yönetmenliği görevlerinin üstlendi. atv ve Sabah'ın TMSF'ye devredilmesinin ardından Hürriyet gazetesine geçti. 2008 yılında Uğur Dündar'ın sunduğu Star Ana Haber bülteninin yayın yönetmenliğini yapmaya başlayan Özdil, hâlen Hürriyet'in üçüncü sayfasında yazmakta ve aynı zamanda Fanatik gazetesi çatısı altında spor yazarlığı da yapmaktadır.
Tüm kitabı boğazımda bir düğümle okudum. Gözyaşlarımı tutamadığım zamanlar da oldu, gülümsediğim de. Atamızı anlatan birçok kitap okumuş olmama rağmen onu tanımadığım birçok yönünü öğrendim. Başta bu kitabın yazıldığını duyduğumda ben de kısmen taraflı bakıyordum ve bir kazanç kapısı olarak bu kadar reklamının yapılması hoşuma gitmiyordu. Ama kitaba ciddi bir emek harcanmış. Çok güzeldi... cidden çok güzeldi. Dünyada ve Türkiye'de her yönden böylesi zor zamanlar yaşarken onun fikirlerini ve düşüncelerini yeniden hatırlamak, onunla birlikte o zor günleri yaşıyor gibi olmak, muhtaç olduğumuz kuvvetin damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğunu anımsamamıza yeniden vesile oluyor. Bence O'nun böylesi karalandığı zamanlarda elimizin değdiği herkese bu kitabı okumak/okutmak gerek. Yılmaz Özdil'in kısa ve net cümleleriyle kitap her kesimden her yaştan her seviyeden insanın kolayca anlayabileceği akıcılıkta. Özdil'e karşı önyargınız varsa bile bu kitaba bir şans verin. Kesinlikle pişman olmayacaksınız.
Mustafa Kemal Atatürk'ün ve bu vatan için canlarını vermiş şehitlerimizin ruhları şad olsun...
Adım İlke. Doğduğum günden beri Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı olarak yetiştirildim. Ortaokulda Suç ve Ceza'yı anladığımı gören babam elime 3 ciltlik Nutuk verdi, ortaokulda Atatürk'ün Söylev'ini okumuş oldum. Her fırsatta Atatürk'ü anlatan kitaplar okudum, sohbetler dinledim, belgeseller izledim. Bu kitabı bitirdikten sonra şaşırarak gördüm ki, Atatürk hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyormuşum. Tüm Kemalistlerin ihtiyacı olan bir kaynak olduğunu düşünüyorum. Karalama yok, abartı yok! Her zamanki Yılmaz Özdil gerçekçiliğiyle, özenle yapılmış bir araştırmanın sonucu... Atatürk'ü tanıyorum diyenler bile bilmedikleri birçok şey öğrenecekler, iddia ediyorum. Mutlaka okunması gereken bir başucu kitabı. Yıldızlı tavsiyemdir. =)
İlk defa bir kitapta bu kadar yoğun ve farklı duygular yaşadım. Bilinmeyenlerin, eksik bilinenlerin ve bilinenlerin farklı açılardan bu kadar güzel bir şekilde ele alınması muhteşem olmuş. Fazla fazla alıp etrafıma dağıtasım var. Herkes okumalı...
Kitap benim için iki açıdan çok önemli oldu. Birincisi, şu ana kadar hâlâ Mustafa Kemal Atatürk hakkında bilmediğim şeyler olduğunu öğrendim. İkincisi ise, bildiğim şeylerin detaylarını...Aslında şimdiye dek Mustafa Kemal Atatürk'ün sadece "liderlik" ve "kurtarıcı" vasıflarına önem verdim. Öyle ki bu vasıflar "düşmanları" tarafından bile tescil edilmiş; kendisi, "düşmanı" tarafından Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilmiş! Muhtemelen bunlar, bundan sonra da benim için onun en önemli iki vasfı olarak kalacak fakat bu kitapta gördüm ki bir de hayatın içinde "şahit olunan" Mustafa Kemal varmış; insanseverliğiyle, hayvanseverliğiyle, doğaseverliğiyle, zekasıyla, anlayışıyla, yer yer çocuksuluğuyla tanınmış, hatıralarda yer almış. Sözün özü, bilgi bir derya denizmiş, "okumak" nefes almak kadar önemliymiş.
Kitapla ilgili eleştirim ise, belki kimileri tarafından avantaj olarak da görülebilecek bir şey. Ben kitabın "akademik" bir yönünün olmasını, kitapta sunulan bilgilerin kaynakçasını görmek isterdim. Muhtemelen yazar bu amacı gütmemiş, ortaya okunması zor olmayan, hızla akan bir kitap çıkmış ki kapağı ilk açtığımda "köşe yazısı" gibi duran yazılar da beni bir derece hayal kırıklığına uğratmıştı. Kitap, akıcı olduğu kadar saygılı bir üslupla da yazılmış, herhangi bir tartışmaya girilmemesine, sadece belli başlı bazı noktalarda "bu aslında böyle değildi" denilerek "yazarca gerçek"lerin dile getirilmesine özen gösterilmiş, kitap "Mustafa Kemal'i anlatmak"la sınırlandırılmış, iyi de olmuş.
Kitapta 1938 yılının 10 Kasımını, saat 09.05'i okumak pek o kadar kolay olmadı. Gülümseme ve hüzün sayfalarda genel olarak bir arada hakim olan iki kavramdı fakat bahsettiğim kısım -belki de biraz fazla ayrıntılandırıldığından- çok daha zor oldu. Son bölümde, 1881'den 1938 yılına kadar dünyada yaşanmış olaylara değinilmesi hoş bir ayrıntı olmuş, bilgilendiriciydi de aynı zamanda.
Bence güzel ve önemli bir kitap, çünkü hep bahsettiğimiz "Mustafa Kemal'in insan tarafı" en çok bu kitapta ortaya konmuş. Gayet rahat okunan ve oldukça da öğretici bir kitap. Benim en büyük eleştirim bu kitabın bir kaynakçası olmaması. Bir kaynakça olmayınca, kitap iddialara yanıt niteliğini, belge niteliğini kaybediyor. Ek olarak, böyle bir kitabın mutlaka indeks/dizin de içermesi gerektiğini düşünüyorum. Ne yazık ki çoğu yazarımız kaynakça ya da dizin gibi "detay" konuları uğraşmaya değer bulmuyorlar ve bu yüzden de eserleri değer kaybediyor.
Kitabın ilk 200 sayfa kadar kısmıyla sonrası arasında bir üslup farkı var, ancak bu geçişin tam nerede yaşandığını kesin şekilde söyleyemem. Tek bildiğim, ilk bölümlerinde farklı bir yazarın elinden çıkmış hissi veren kitap, o yaklaşık 200 sayfa sınırında klasik Yılmaz Özdil köşe yazısı tarzına dönüşüyor.
Bir yandan bu kitabın yazılmış yayınlanmış ve çok satmış olmasından memnunum, ancak bir yandansa, kaçmış bir fırsat olarak görüyorum. Klasik Yılmaz Özdil tarzından çok değil ama azıcık uzaklaştırılsa, bir de güçlü bir kaynakça ile desteklense muhteşem bir başucu eseri olurdu. Şu haliyle de gayet iyi, ama Atatürk'e hakaret etmenin moda olduğu şu günlerde "gayet iyi" bizler için yeterli olmamalı.
Kronolojik düzen olmaması, kaynak belirtmemesi herkesin hemfikir olduğu temel eksiklikler. Kitapla ilgili tartışmalar 2500TL'lik özel baskının da satışa çıkmasıyla sürek avına dönüştü. Bir çoğuna hak versem de (özellikle Dicle Eroğul'un kitapla ilgili soru işaretlerine vurgu yaptığı yazısı ilginç), Yılmaz Özdil'i yererken Mustafa Kemal Atatürk'e de çamur sıçratmayı fırsat olarak gören bir kesim de ortaya çıktı. Bu konuda daha fazla kamuoyu yaratılmasını faydalı görmüyorum. Kendim adıma tasarrufum başka bir Yılmaz Özdil kitabı okumamak olacak.
Yukarıdakileri bir kenara bırakırsak kitapla ilgili hoşuma gitmeyen bir kaç nokta daha var. Her anlamda kusursuz insan tasvirinin dışına çıkmamak için çok fazla çaba sarfetmesi, dialoglardaki Atatürk'ün ağzından çıktığını söylediği cümleleri kendine göre çok fazla eğip bükmesi oldu. Son sayfalara doğru artan fotoğraf miktarı ve aynı konunun kitabın farklı bölümlerinde tekrar tekrar anlatılmasını da kitabı biraz daha fazla kalınlaştırma çabası olarak gördüm.
Cok guzel bir derleme olmus. Bu kadar detayli bilgiye nasil ulasmis hala saskinim ancak Yilmaz Ozdil'i tebrik ederim. Atamiz hakkinda ne kadar az bildigim, daha fazla okumam gerektigini hatirlatti bana. Ayrica, surekli onu savuyor ve yapilan karalamalara, haksiz elestirilere cevap vermek zorunda hissetmis olmasi cok uzucu. Keske bugun Atamiza hakettigi deger verilseydi de, insanlar bu sekilde bir savunma kitabi yazilmak durumunda birakilmasaydilar.
Klasik Yılmaz Özdil kitapları gibi şiirsel bir şekilde ilerliyor. Kronolojik bir sıralama yok, kaynak yok. Yine de okunması gereken bir Atatürk kitabı olmuş. Bilmediğimiz bir sürü olay varmış ama tabiki bunları doğrulayabileceğimiz bir kaynak belirtmemiş. Daha güzel bir biyografi kitabı yazılabilirmiş.
Şimdiye kadar Atamız hakkında birçok kitap okumama rağmen yine de hakkında yeni bilgiler öğrenmek benim için önemli bir kazanım oldu. Çok detaylı bilgiler verilmiş, kaynakçasının sağlam olduğunu düşünüyorum. Kitabın sonunda kaynakçası da verilseydi bizler için daha da faydalı olurdu.
Kesinlikle herkesin okuması gereken bir kitap. Okurken çok duygulandım. Şiir gibi yazılmış, çok akıcı ve okuması çok keyifliydi.
Atatürk'ün hayatını hayatını anlatan kitaplardan birisi gibi durabilir ama, ülkemiz, Türkiye Cumhuriyeti Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e son yıllarda giderek artan hakaretlere, iftiralara, asılsız mesnetlere karşı yazılmış güzel bir kitap olmuş.
Yazar Yılmaz Özdil, malum gazeteci. Kitabı da köşe yazılarındaki gibi, kısa cümleler ve paragraflar kurarak yazmış. Bu okunurluğunu artırmış. Su gibi bir dikişte bitiriliyor. Ancak bu durum, aynı zamanda, eksik tarafı da. Kesinlikle tavsiye ederim. Özellikle çocuklara özel çıkacak sürümüyle, çocuklarınıza okutun. Kendime adıma, ülkemiz kurucusu, Mustafa Kemal Atatürk hakkında bilmediğim bazı hayat hikayelerini, özelliklerini de bu sayede öğrenmiş oldum.
Kesinlikle dünya üzerindeki her Türk’ün, yolu Türkiye’den geçmiş her insanın okuması gerekir. Muazzam bir kitap, enfes bir anlatım... Atatürk’ü bu kadar yakından tanımak, okuduğun dünyaya girebilmek eşsiz bir deneyim.. Duruşunu, fikirlerini, eylemlerini, hassasiyetlerini, ilişkilerini ve devrimlerini anlayabilmek için muhakkak okunmalı...
Kitap, hiç referans içermemesinden ötürü "Yalan Haber" çağında benden 3 puan aldı gençler. Muhtemelen 2019 yerıne 2009'da okusaydım 5 puan verirdim ama ne yapalım, zeitgeist.
Canim Atatürk icin, onu daha iyi tanimak, bilmedigimiz hikayelerini ögrenmek ve anlatmak icin muazzam bir kitap. Insanin tüyleri diken diken oluyor her sayfasinda. O’nun vizyonu, entellektüel birikimi, zerafeti her zamanki gibi hayran birakiyor. Az önce bitirdim kitabi, az önce defnedildi ama O bizim icin hic ölmedi! Ne kadar minnet duysak, ne kadar özlesek az!
138 sene önce doğmuş, 81 sene önce ölmüş, birkaç videosu, heykelleri ve fotoğrafları dışında bir kez bile yüzü görülmemiş bir adam böylesi sevilir mi? Adı Mustafa Kemal Atatürk olursa evet. Bu kitabı okurken bu sevgimin nedenini bir kez daha anladım. Şu an yaşananlarla kıyaslayınca yüreğim çok acıdı. Savaştan yeni çıkmış bir ülkede doğaya ve tarıma değer veren bir liderden betonlaşmaya, eğitime değer veren bir liderden mahvedilen eğitime, kadına değer veren bir liderden değersizleştirilmeye çalışan kadına, insana saygı duyan bir liderden hakaretlere varan konuşmalara nasıl geldik anlamak mümkün değil. Kitapta bilmediğim bir şey olmamasına rağmen çok severek okudum. Bazı yorumlarda kitabın kaynakçaya dayandırılmadığı için eleştirildiğini okuyorum. Benim düşüncem tam tersi. Piyasada Atatürk'le ilgili kaynakçaya dayalı sayısız kitap var. Bu kitabın özelliği her kesim, her yaş, her eğitim düzeyindeki insan tarafından kolayca okunması. Gereken buydu diye düşünüyorum.
#kitapyorumu 🇹🇷 🌹 Şüphesiz bu yıl okuduğum en iyi kitaplardandı. Hani iyi ki okudum dediğiniz kitaplar vardır ya Mustafa Kemal de onlardan biri❤ Atam'ın bitmeyen mücadelesi, bu uğurda yaşadığı zorluklar, kayıplar ve öldüğü ana kadar Türkiye için savaş vermeye devam etmesini okumak o kadar çok özel oldu benim için. Okurken göz yaşlarınızı tutmak imkansız. Ve okuduktan sonra ne kadar bilmediğim şeyler varmış onu öğrendim. Zekasına ve düşmanlarına karşı gösterdiği hoşgörüyle yeniden hayran oldum. Bir komutan düşünün ki düşmanlarını bile kendine hayran bırakmış, tüm dünyanın önünde saygıyla eğildiği. Kitapta bazı yerler var ki okurken içim parçalandı. Bunlardan beni en çok etkileyenlerden biri annesini battaniyeye sarılmış halde camide bulması.😢 Atatürk'ümün güzel dostluklarını okumakta çok güzeldi. Bunun yanı sıra dostlar olduğu gibi düşmanlarda vardı. Kitapta şüphesiz düşmanlardan bile daha çok kızdığım biri var ki oda kardeşi Makbule. Okurken o kadar sinirlendim ki. En çok ondan nefret ettim. Düşmanları , muhalifleri ona böyle yapsa beni bu kadar sinirlendirmezdi. Ama kardeşten gelince daha bir koyuyor insana. Hatırasına ihanet etmesi benim için affedilmez. Atatürk çocukla bile çocuk olabilen muhteşem bir insan. Çocuklara gösterdiği özen, şefkat o kadar güzel ki. Manevi evlatları arasından en sevdiğim Sabiha Gökçen. İlk kadın savaş pilotumuz❤Ona da hayran olmamak elde değil. Özellikle Atatürk'le olan bir sahnesi gururdan göğsümü kabarttı.(Sabiha Gökçen gibi güzel yetişmiş nesiller görmek ümidiyle🙏) Ve sonlara doğru en hüzünlü vedamı yaptim diyebilirim😢 Bir Lider düşünün ki önünde çıkan tüm engellere, imkansızlıklara rağmen Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuş. Tüm Dünya sayıyla önünde eğilmiş. Ölümüne her devletten milyarlarca insan ağlamış. Bu dünyadan çok özel bir insan MUSTAFA KEMAL ATATÜRK geçti. Ama kalbimizden hiçbir zaman GEÇMEYECEK. Her daim onun yolunda onun izinde.🇹🇷💙
Merakla beklediğim bir kitaptı, beklediğime değdi; Yılmaz Özdil'in ve ekibinin emeğine sağlık. Kitabı özel kılan şey adından ve kapakta tercih edilen imzadan da anlaşıldığı gibi, Atatürk'ten çok Mustafa Kemal'i anlatıyor olması. Hem de o kadar güzel anlatıyor ki... Yer yer şaşırtıyor, gülümsetiyor, bazen de içini sızlatıyor insanın. Bu kitapta hemen herkesin önceden bilmedikleri bir şeyler bulacağını düşünüyorum; buna daha önce Nutuk'u okumuş olanlar, Turgut Özakman, Sinan Meydan, İlber Ortaylı, Lord Kinross, Ş. Süreyya Aydemir gibi kıymetli kalemlerden Atatürk'le ilgili kitaplar okumuş olanlar da dahil. Yılmaz Özdil'in kendine özgü, son derece akıcı anlatımı sayesinde eserin çok geniş bir yaş grubuna hitap ettiğini düşünüyorum, ki bu da bence çok çok önemli. Uzun lafın kısası, bu kitabı okumak da okutmak da boynumuzun borcu.
Oda insandı bizim gibi. Bazen kahkaha bazen gözyaşları içinde okudum. Cidden bir emek verilmiş. Teşekkür ederim bu kitap için Yılmaz Özdil. İpek Calislar'ın kitabından sonra çok iyi geldi....
Yılmaz Özdil kitabı bildiğiniz biyografi yada anı tarzında yazmadığı için çok keyifli okudum. Çoğu yerde böyle bir büyüğün izinde yürümeye çalıştığım ve kızıma da bu sevgiyi vermeye çalıştığım için gururla doldum. Her şeyi o kadar ince ayrıntılı arastiasi, daha çocukluğundan itibaren ortada cumhuriyet fikri bile yokken okumaya ve öğrenmeye değer vermesi ve okuduklarını kendine akıl yolu, düstur edinmesi ne kadar büyük ve vizyon sahibi olduğunu bize bir kez daha gösterdi. Çoğu yerde gözlerim doldu, ama en çok kara Fatma da inanılmaz bir duygu yoğunluğu yaşadım. Okuyun okutun. Atatürk cahillerine aslında onun din düşmanı yada "dinsiz" olmadığını döne döne anlatalim. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...
Yılmaz Özdil'in akıcı anlatımıyla bir çırpıda biten bir kitaptı. Özellikle Atatürk hakkında doğru bilinen yanlışlara, kendisine bunları kanıtlamayı görev bilmiş bir şekilde yaklaşımı çok hoşuma gitti.
Yılmaz Özdil, Mustafa Kemal kitabında Atatürk'ün kitap okuma alışkanlığını ve okumaya verdiği önemi şöyle anlatıyor:
“Çankaya Köşkü'ndeki çalışma odasında L şeklinde kütüphanesi vardı. İstanbul'dan Ankara'ya her dönüşünde kitap taşırdı. Bavullara sığmazdı.
“Gene böyle bir gün ... Kütüphanecisi Nuri Ulusu'yu kara kara düşünürken buldu, elliden fazla kitap hazırlanmıştı, ciltlerine zarar vermeden trene nasıl yüklenecekti? Mustafa Kemal yaverini çağırdı. Cephane sandıkları getirtti. "Bu sandıklar çok mühimdir, savaşta onlarla cephane taşımıştık, şimdi o savaş bitti, kültür sanat savaşımız başladı, bu yeni savaşımızın cephanesi kitaplardır" dedi.” (s. 291)
Kaynakça veya referans bölümü yok, bu hem bilgilerin sorgulanmasına yol açıyor hem de merak edilen bir bilginin takibini çok zorlaştırıyor. Okunması kolay ve ilgiyi hep yüksek tutuyor ama bunu yaparken kronolojik takip tutmak çok zor. Popüler bir köşe yazarının, Popüler kültüre Atatürk’ü tanıtma ve sevdirme çabası diyebiliriz. Tarihi bir kaynak olmak gibi bir düşüncesi olmadığından kaynakça kullanılmaması normal karşılansa bile günümüzde hala devam eden Atatürk’ü karalama kampanyalarına karşılık doğru bilgiler veren bir kitabın kaynakçalarla desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Kimi zaman gozyasi dokerek kimi zaman gulerek okudugum bir kitap. Mustafa Kemal ile ilgili daha once hic duymadiginiz detay bilgileri bu kitapta okuyacaksiniz. Okuyun, okutun...
Daha önce bilmediğim, okumadığım onca detay, çok keyifli anlar ve anılar; Türkiye Cumhuriyeti’nin kurtuluş ve kuruluş hikayesi, ve Mustafa Kemal Atatürk’ün hayat hikayesi.
Yılmaz Özdil sanki konuşur gibi yazmış, sade ve çok akıcı. Kitabın tek bir eksiği olduğunu düşünüyorum; maalesef kaynakça verilmemiş çok fazla konu var. Atatürk’ün ölümünden sonra çarpıtılan ve farklı yansıtılan onlarca konu varken, bu denli detay bilgi içeren bu kitabın sağlam bir kaynakça ile yayınlanması gerektiğini düşünüyorum.
Kitabı okurken çok yerinde gözüm doldu. Bazı yerlere inanamadım. Kelimelerle ifade etmek çok zor. Türkiye’nin bugünkü olduğu noktada duyduğum utanç, 100 sene önce yapılanlara duyduğum gururla karıştı gitti.
Yılmaz Özdil yine farkını konuşturmuş. Dolu dolu Atatürk'ü okudum. Bazı geçişler kopuk oldu farklı konulara atladı ama o akıcı dille bir an bile sıkılmadım. İyi ki yazmışsın.
Kitabı okuduğum 5 gün içinde İçim burkuldu, tembelliğimize içim yandı, kitabı okurken karşımda duran arapça tabelaları yakasım taşlayasım geldi. Etrafımı araplar sarmış bense cephedeymişim gibi oldum.
Şanslı hissettim, T.C. O yıllarda Kendini kanıtlarken kadın olduğumdan gurur duydum ama güncel haberleri okudukça acıdım bize.
“ Mustafa kemal’li yıllarda dünya“ boşuna yazılmamış yılmaz özdil tarafından, dünya neler yaparken nerelere gelmiştik... şimdiye kadar naaptık acaba’yı sorgulattı bana...
Yılmaz Özdil yine çok iyi...
Sonsöz değil, dünya durdukça önsözdür. Mustafa Kemal ilelebet payidardır...