Semih Tuğrul'un 1977'de yazdığı ve ilk defa yayımlanan romanı Alçak Basınç, aşkın, deliliğin, gençliğin hem insanlar hem de milletler için ne kadar yıkıcı olabileceğini gösteren, çarpıcı bir metin. Osmanlı'nın son yıllarıyla başlayan roman, bizi 1950'lerin ortalarına kadar taşıyor ve başarılı bir Türkiye tablosuyla baş başa bırakıyor.
İstanbullu, kentli bir ailenin yarım yüzyıl içinde yaşadıklarının ülkede yaşananlarla harmanlandığıAlçak Basınç'ta İstanbul'un işgalinden Atatürk'ün ölümüne, Demokrat Parti iktidarından 6-7 Eylül Olayları'na birçok toplumsal olay, kahramanların gözünden anlatılıyor.
Aynı zamanda başarılı bir aile romanı olanAlçak Basınç, '70'li yılların Türkiye'sinden, önceki elli yıla, şahsi tanıklıkların rehberliğinde ustaca bir bakış.
Cumhuriyet’in yeni zamanlarından başlayıp 6-7 Eylül olaylarına kadar süren bir zaman aralığını okuyoruz. Bir aile üzerinden toplumun özellikle İstanbul toplumunun farklı kesimlerini anlatıyor. Aslında günümüzde bir cümleyle anlatıp geçtiğimiz olayların türkler üzerinde çok farklı olabilen etkilerini öğrendim. Keşke Semih Tuğrul’un başka eserleri olabilseydi roman dalında.
Çok iyi roman. Usta işi ve akıcı. Dönemi mükemmel yansıtmış. Keşke daha uzun yaşasa ve daha çok yazabilseydi yazar. Cumhuriyetin kuruluş devri atmosferinde geçen eser, o zamanın orta üst sınıf insanlarını büyük maharetle ve biraz da mizahi bir havada anlatıyor.
İstabul’un 1920 - 1960 arası, semtleri, insanları, halleri. Hepsine hafif hafif değinilmiş. Hafif bir roman olmuş. Siyah beyaz bir film izler gibi okunabilir. Bana çok şey katmadı ama yaz sıcaklarında iyi geldi alçak basınç.
Edebi anlamda iddiasi olmamasina ragmen 1920-1955 Turkiye’sindeki yasantiyi oldukca basarili anlatiyor. Can yayinlarindan cikmis bir kitapta ilk defa bu kadar yazim hatasina rastladim ve sasirdim.