Hababam Sınıfı... Her okulda vardır böyle bir sınıf! Derslerde şiirler, mektuplar yazılır; akla hayale gelmeyecek şakalar yapılır. Dersi kaynatmak, sözlüden ya da yazılıdan kurtulmak için bin bir haylazlık... İlk baskısı 1971 yılında yapılan Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı’da sınıfın haylazlarının şamatası devam ediyor. Rıfat Ilgaz, eğitim sistemindeki bozukluğu, yöneticilerin ve eğitimcilerin halini, öğrencilerin gözünden aktarmaya devam ediyor bu kitapta da... Rıfat Ilgaz’ın Hababam Sınıfı romanından uyarladığı Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı, Hababam Sınıfı Baskında ve Hababam Sınıfı Uyanıyor adlı tiyatro oyunlarını okurken, kendinizi hiç yabancısı olmadığınız sınıfın şenlikli ortamında bulacaksınız. Hepimizin sınıf arkadaşlarımıza, hocalarımıza, derslerimize ait birbirinden ilginç anıları var. Kitapta bu anıların birkaçına rastlayacaksınız; kiminiz çocukluk, kiminiz ilkgençlik günlerinizi yeniden yaşayacaksınız. Sınıfta kalan kim? Sistem mi, Hababam Sınıfı mı?
Mehmet Rıfat Ilgaz, Türk şiir, roman ve öykü yazarı. Özellikle Hababam Sınıfı romanıyla tanındı. Hem yazılarında hem de kişisel hayatında toplumcu bir çizgi devam ettirdi. Türkiye’nin en çalkantılı siyasi dönemlerinde devam ettiği dergiciliği, aynı dönemdeki birçok yazar gibi, onun da adliye koridorlarında ve hapishanede zaman geçirmesine neden oldu. Oldukça üretken olan yazın hayatına şiirden mizah öykülerine, romandan çocuk kitaplarına birçok farklı alanda eser sığdırdı. Bir zamanlar toplatılan Karartma Geceleri eseri 2004 yılında 100 Temel Eser listesine girdi.
"Bütün edebiyat kitabını ezberledim. İçinde düşmanlık, suçlamak, yasaklamak üzerine her şey var. Dostluk, sevgi üzerine tek satır yok. Öğretmenlerimin hepsi için dilim varmıyor kötü demeye. Ama bazı geceler uykum kaçıyor da düşünüyorum. Ne işim var burada benim diye. Tek başıma sanıyorum kendimi. Yalnızlıktan korkuyorum."
Akıcı ve hızlı giden bir kitap. Bazı olaylar filmlerde anlatılmış ancak filmde bahsedilmeyen bazı karakterler de var. Örneğin, Yıkılmaz Hadi karakteri filmlerde kullanılmamış. dikkatimi çeken bir diğer nokta, kitapta İnek Şaban'ın fazla diyaloğu veya yeri yok. Filmlerde ise bildiğimiz gibi birçok olay onun üzerinden dönüyor.
Kitap, birinci tekil ağızdan anlatılmış. Çoğunlukla diyaloglar üzerinden gittiği için birkaç saatte bitirilecek bir kitap.