Tarkan Altın Madalyon - Üçüncü Bölüm

Tarkan #20

by Sezgin Burak

Tarkan, arkadaşı Aybek ve karısı Burta’yı öldüren iki Doğu Romalı’yı bulup öç almak için elindeki tek kanıt olan Altın Madalyon ile Bizans’a gelmiştir. Madalyonun yardımıyla, Vezir Krizafius’un adamlarından Yüzbaşı Silas ile Çavuş Kolosso’yu bulur, ancak elinden kaçırır. Bizans’ta İmparator’un tuttuğu Maviler ile halkın tuttuğu Yeşiller arasındaki büyük araba yarışı için bütün hazırlıklar tamamdır. Tarkan da Yeşiller adına yarışacaktır. Tarkan’a âşık olan ve onun öldürüleceğinden korkan Vezir Krizafius’un kızı Hera kaçması için onu ikna etmeye çalışır. Tarkan, Büyük Hun İmparatorluğu’nun parçalanmasını amaçlayan Vezir Krizafius için büyük bir tehlikedir. Kıran kırana müthiş bir yarış çıkaran Tarkan, ölümden döner.
Beklenmedik bir yarışçının yanına katılmasıyla hem yarışın seyri değişecektir hem de Türk Hun Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasındaki ilişkiler…

136 pages, Paperback

Published May 17, 2010

About the author

Türk ve Avrupa basınında değerli eserler veren Sezgin Burak 1935 yılında Adapazarı’nda doğdu. İlk karikatürleri ilkokul çağlarında Doğan Kardeş Dergisi'nde yayınlandı. Profesyonel anlamda ilk eserlerini D.G.S.A.’nın (İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin) Resim Bölümü’ne girdiği 1952 senesinde üretmeye başladı. Akbaba’da karikatürler, Ayda Bir, Yirminci Asır, Bütün Dünya ve Hafta mecmualarında resimler ve illüstrasyonlar çizdi. Ortaokul sonrası Resim bölümü ile başladığı D.G.S.A.’dan 1957 yılında Süsleme Sanatları (Grafik ve İç Dekorasyon) bölümündeki yüksek öğrenimini tamamlayarak mezun oldu. Aynı yıl, çalıştığı Cumhuriyet gazetesinde Fakir Baykurt'un Yunus Nadi roman ödülünü kazanan Yılanların Öcü isimli eserini resimledi. 1958’de Cumhuriyet gazetesinde karikatürist olarak çalışmaya başladı ve iki yıl süreyle gazetenin günlük siyasi karikatürlerini çizdi. Aynı zamanda çeşitli tiyatrolar için sahne dekorları da hazırlayan sanatçı yine Cumhuriyet gazetesinde Yaşar Kemal’in Ala Geyik isimli romanını resimlendirdi. Ses ve Hayat mecmualarında yayınlanan roman ve hikaye dizileri için hazırladığı illüstrasyonların yanı sıra kitap kapakları ve İstanbul Reklam için sinema reklamları da hazırlayan sanatçı, 1964 yılında Bizimkiler (Hüdaverdi) adlı sevilen bant karikatür tipini yarattı. Bu eseri uzun yıllar günlük olarak Hürriyet gazetesinde yayınlandı. Sanatçı 1965 yılında İtalya'nın Milano şehrinde bulunan zamanın ünlü sanat ajansı Studio D’amı’de bir süre çalıştı. İtalya’daki bu çalışma yıllarında ilk olarak El-Cougar isimli western (kovboy) kahramanını yarattı. İtalyan bir ressamla beraber Kolosso adlı bir çizgi kahramanı resimledi. 1966 yılında yine İtalya'nın Milano şehrinde düzenlenen Avrupa Reklam Yarışması’nda hazırladığı iki reklam afişi ile ülkesi adına birincilik ödülleri kazandı. Aynı yıl, İtalya'dan ülkesine dönüş hazırlıklarına başladığı dönemde, en ünlü eseri olan çizgiroman kahramanı Tarkan’ı yarattı . Tarkan, ilk olarak 14 Nisan 1967 tarihinde Hürriyet gazetesinde günlük olarak yayınlanmaya başladı. Sanatçının bu unutulmaz kahramanı Tarkan’ın maceraları daha sonra beyazperdeye de aktarılarak seri halinde beş film çevrildi. Sezgin Burak, 1968-1969 yılları arasında Yaşar Kemal’in ünlü romanı İnce Memed’i (1.ve 2.bölüm), bunu takiben de 1970’de Ağrı Dağı Efsanesi romanlarını resimlendirdi. Bu çizimleri romanların metinleriyle birlikte günlük olarak Hürriyet gazetesinde yayınlandı. Tarkan'ın maceralarına ara verdiği bir dönemde, 1976 yılında Çoban Çantası adlı çizgi kahramanını yarattı. Son olarak çeşitli akrilik ve yağlıboya tablo çalışmaları da yapan sanatçı Tarkan’ın son macerası olan Milano'ya Giden Yol’u tamamlayamadan 1978 yılında hayata veda etti.

Reviews

[funda · Rating 2 out of 5]

Çok beklentim yoktu. Edebi beklentim ise hiç yoktu. Ancak yine de “Kral Kaybederse” olmayan beklentimi de karşılamadı. En azından psikolojik çözümlemeyi daha bilimsel ve net yapmasını beklerdim. Haa bu arada aslında bir çözümleme de yok. Gerçek hayattan alınmış olduğu söylenmekte ancak inandırıcılığı yok. Gerçek hayatta bu şekilde yapılan 3-4 seans ile tedaviler mümkün değil. Hele ki bilinçaltı terapisi ile gidecek ise psikoterapist (Analitik psikoterapist ise), bu tek bir sorun için 2-3 yıl süren haftalık terapiler demektir. Bunu ben değil Freud söylüyor :)) Keşke bu kadar kolay olsa ve arkadaş tadında yapılan iç dökme seansları ile çözülse. Aslında bilinçaltına yönelik sorular da yoktu terapistin seanslarında ve bilinçaltının su yüzüne çıktığı cevaplar da aslında (tek bir örnek hariç). Kaldı ki “Narsisizm” dediğimiz scalada verilen örnek kişilik bozukluğu boyutunda, yani ömür boyu bile sürse tedavi, değişimin mümkün olma olasılığının en düşük olduğu grup. Bu sebeble sonundaki mektup tamamen düzmece bence. “Narsisizm üzerine ve Shreber çözümlemesi” Freud’un terapisi ve ona antitez yürütülen açıklamayı içeriyor. Bu kısacık kitap bile nasıl bir buzdağı olduğunu gösteriyor. Ben psikolojiye ilgi duyan bir hekim olarak satır aralarındaki biyografik öğelerden Gülseren hanımın da konu ettiği mevcut durumdan nasiplendiğini görüyorum.Acaba o da farkında mıdır:)))

[Fatma Akyürek Aytekin · Rating 5 out of 5]

Bir psikiyatrist olan Gülseren Budayıcıoğlu”nun, hastalarından esinlenerek yazdığı bu romanda, geçmişte yaşadığımız travmaların nasıl kaderimizi oluşturduğu anlatılıyor. Hayatımızı oluşturan motifleri bulmak konusunda yüreklendiriyor. Sürükleyici ve etkileyici bir roman #kralkaybederse #gülserenbudayıcıoğlu #2019dafatoşunokudukları

[Murat Yeğin · Rating 2 out of 5]

Bu kitabın bu kadar beğenilmiş olmasını aklım hayalim almıyor, alamıyor maalesef. Kolay okunabilir olması maalesef bir kitabı iyi yapmıyor. Daha önce farklı psikiyatristlere ait birden fazla kitap okudum. Hepsi bir tarafından da olsa etkilemişti beni ama bu kitap kolay okunsa da maalesef bir iz bırakmıyor. İnandırıcı değil.

[Burcu Akın Öztemel · Rating 4 out of 5]

Bir psikiyatrist gozunden insan hikayesi dinlemeyi seviyorum. Yazarin okudugum ilk kitabi, cok akici hizli okunan ve yazarin “kader motifi” olarak tabir ettigi kavrami da anlama imkani saglayan bir kitap

[Gizem B · Rating 5 out of 5]

Yeni yıla bu kitapla başlamak belki de bilinçdışımın bana bir hediyesidir:)
Kitap ile ilgi yorumum ise Kenan beyin hayatı beni derinden etkiledi. Kendinizden mutlaka parçalar bulacaksınız ..bence herkes affetmeyi ve affedilmeyi hak eder...ama önce kendini affetmeyi hal eder..

[RI · Rating 5 out of 5]

If I had the chance to add more stars to this book via the GoodReads, I would have done it with my whole heart ... I would add a million stars... I strongly recommend it to my friends. Thanks a lot, Ms. Gulseren BUDAYICIOGLU!!!

[Berrakderinehir · Rating 5 out of 5]

Kenan Baran cok yakışıklı, annesi tarafından cok sevilen ancak hayatında1 yılı hstanede hasta ve tek başına geçirmiş bir cocuk. Yerkedilme ve yalnız kalma korkusu var. Sürekli kadınlar ile birlikt eoluyor. FAdi 10 yıllık metresi. Kenana aşırı ilgili , garibanın teki iken cok başarılı bir iş kadını oluyor.handan karısı Kenan a çok aşık.bir kere yakın arkadaşı kenan ile birlikt oluyor diyr terkediyor kenanı ama sonra bin pişman oluyor.kenan handanın arkadaşıyla evkenip Yrılıyor. Tekrar handan a dönünce , handan artık Kenan ın çapkınlıklarına hep göz yumuyor hiç
Kavga cıkarmıyor.
Ta ki bir gün , Fadi kenanı öleaiye dövüyor onunla evlenmedi , ona yalan söyledi oyaladı diye ve Kenan ı terkediyor. Ardından Handan da kenanı terkediyor . Ve işte kral kaybetmeye başlıyor.
İfls ediyor ve şöförünün evine yerleşiyor ve en son huzurevinde ölüyor. Hayata hiç şükretmemiş ve kimseyi düşünmemiş bencil bir adamın hazin sonu.
Gülseren hanım ile 20 yıllık bir arkadaşlık terapi iliikisi oluyor. Hep hayal peşinde koşan ve hyatı suclayan Kenan var kitapta. En sonunda anlıyor ve değişiypr ama ölüm geliyor.

Fadi Gülserene diyor ki : cok seviyorum bu adamı coook. Bir insanı kaybetmek istiyorsan tıpkı senin gibi, onu cok ama cok sevmen gerekiyor.işte o zaman kendiliğinden gider zaten.

İnsanlar bebeklik döneminde yaşadıklarına olumlu tepki alamaz ise , böyle durumlarda bebekler büyüyüp geliştikçe , anne ve babaların göreceği takdir edeceği farklı bir tutum geliştirerek ilişki kullanmanın yollarını ararlar.böylece kendiolmayan sahte bir kimlik oluşturabilir.sonra da reddedilmiş olmanın onlardaki eksikliklerden kaynaklndıgına inanırlar.böylece zaten insanlarda olan aşagılık duygusu iyice derin ve yogun olur

Hepimizin hayatında sürekli tekrar eden motifler var.
Bu motifleri geçmişimizde yaşadıklarımız , çektiğimiz acılar ve edindiğimiz alışkanlıklar belirler.

İnsan değerli olmayı sevile sevile , sayıla sayıla öğrenir.bu konuda biz bize yetmeyiz.dışarıdan destek gerekir.fadi ye desteği kimse vermemiş. Ondan aşırı verici sevdiklerine sevilsin diye.

Anneye karşı hissedilen küçücük bir öfke bile , insanın içinde böyle dağlar gibi suçluluk duyguları oluşturur ki onun öfkesi hiç de küçük sayılmaz.

Kenan da terkedilme korkusu var ya, diyor ki herkes korkar terkedilmelten diyerek acısını genelleyerek küçültme yoluna gidiyor.

Gerçekler ne kadar acı da olsa , bize her zaman bişeyleri değiştirme , düzeltme şansı verir.hep aynı şeyleri yapıp aynı sonuçlarla karşılaşmak, acıyı çağırmak demektir.

İnsanın hayvanlardan farkı düşünebiliyor olmasıdır.oysa hayvanlr ne derse onu yapar.örneğin göç etme zamanı gelmiş olan kuş, şimdi göç etmemeyim demez. Bu adam ,(kenan)mevsimleri durdurun göç etmek istemiyorum diye bağırıyor sanki.

Gülseren cocuklrına ballı sütlerini hazırlıyor,tek tek kısa sohbet edip ardından yatırıyorum onları.ikisi de bu olmadan yatmak istemez. Onlarla yalnız kalabildigim tek zaman bu.

Freud:bu iki sol ve sagdaki meleklere “bilinçdışı “adını vermiş.çokçalışkan ve çok dikkatli melekler bunlar.hiçbirşeyi atlamadan tek tek not ediyorlar.iyiyi de kötüyü de dogruyu da yalnışı da sevabı da gönahı da yazıyorlar.ancak günahları yazarken büyük harfle yazıyorlar.silinmiyor. Ve hep büyük harfle çıkıyor karşımıza

[ipeksarica · Rating 5 out of 5]

Kitabı okurken çok fazla duygu durum değişikliği yaşadım. İlk başlarda Kenan Bey’e o kadar sinirlendim ve böyle bir insan nasıl var olabiliyor, bu kadar havalarda gezinebiliyor, bu kadarı da mümkün değil diyerek kitabı kapattım. Bir kaç gün kitabın yüzüne bakmadım, okuyasın bile gelmedi. Fakat kitap o kadar hızlı ilerliyor ki kalan yarısını bir günde bitirdim ve acaba ilerleyen sayfada ne olacak diyerek okudum. Çok akıcı ve çok güzel bir anlatım. Bunun dışında o şahane son... Okuduğum en güzel kitaplardan biri oluverdi bir anda. Çünkü dönüp dolaşıp neden aynı şeyleri yaşıyoruz şu hayatta, neden benzer insanlar çıkıyor karşımıza diye düşünürken sonunda bunun cevabını bulabildim bu kitapla. Kişisel gelişim kitabı olarak değil de roman olarak yazılmış ama analizler şahane. Beni gerçekten geliştirdi ve kendimle ilgili farkındalık yarattı bu kitap. Sonu düzmecedir, böyle bir değişim mümkün değil diyenlerin aksine ben mümkün olduğuna inanıyorum. İnsan çaresiz kalınca, en dibi görünce bir çıkış yolu buluyor, bir aydınlık bulduğu an ona tutunuyor. Yazarın diğer kitaplarını da okumak isterim.

[Ebru Kurtulus · Rating 4 out of 5]

Gercek hikayeden yola cikilarak yazilmis psikoloji odakli bir kitap ve ana karakter narsist. Tum bu ucleme cok ilgimi cekti ancak kitap tamamen gerceklik uzerine kurgulanmamis gibi, icinde Gulseren Hanim’in hayalgucu de etkin rol oynamis. Beklentiyi buna gore kurgulayip guzel vakit gecirten arada da biraz dusunduren bir roman diye okursaniz keyif alirsiniz. Bilincalti, bilincdisi hayatimizi nasil yonkendiriyor ve hep ayni motifi yasamamiza sebep oluyor degil mi!

[Muhibe demirkol · Rating 5 out of 5]

Okuduğum en en muhtesem kitaplardan 😍😍10yildiz daha veririm o derece 👌 yazar ayni zamanda psikiyatrist benim psikolojiye cok merakım var diyorsanız mutlaka okuyun .Ayni zamanda gercek bir hikaye inanılmaz keyifli, merak uyandıran ders veren ve ogretici... Psikolojiye merakım yok diyorsanız yine okuyun roman olarak da tat alırsınız ..(: iyi okumalar ⚡