What do you think?
Rate this book
Sevgilinin Geciken Ölümü
Murat Gülsoy, romanı Sevgilinin Geciken Ölümü’nde, Proust’tan beri modern edebiyatın temel sorunlarından biri olan zamansallığı konu ediniyor. Roman, bu düşünce çevresinde aşkın insanla ve ölümle ilişkisini sorguluyor. İroni, oyun duygusu, anlatının o en eski koşulu; izlenebilirlik, yazarın bu romanında da öne çıkıyor. Gülsoy yanıtların değil, soruların yazarı olmayı seçenlerdendir; bizi kendi evreninin eleştirel okurları olmaya çağırıyor. Bu kitapta yeni olan, Gülsoy kurmacasında her zaman ben’in sınırlarını zorlayan öteki’nin, bu kez içeri alınmış olması. Anlatının büyüsünü hep kendi eliyle bozan yazarımız, aşkın büyübozumuna kalkışıyor bu kez. Kahramanlarımız ruhsal ve bedensel bir sınır ihlâli olarak aşkın sonundan başına doğru ilerliyor, biz de onları soluk soluğa izlemeye çağrılıyoru
200 pages, Paperback
First published January 1, 2005
2 people are currently reading
80 people want to read
About the author
Murat Gülsoy
39 books262 followers1967'de İstanbul'da doğdu. Kabataş Erkek Lisesi'ni bitirdi. Yüksek öğrenimini Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümünde tamamladı (1989). Aynı üniversitenin Psikoloji Bölümü'nde “Face-Specific Evoked Brain Potentials”(İnsan yüzlerine ilişkin uyarılmış beyin potansiyelleri) başlıklı tezi ile yüksek lisans derecesi aldı. (1992). İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Biyomedikal Mühendisliği programında doktora yaptı. Beyin cerrahisinde kullanılacak bir cerrahi lazer sistemi üzerinde tez yazarak doktorasını tamamladı.
Öykü, roman, inceleme türlerinde eserler vermiştir. Eserleri Sait Faik Hikâye Armağanı (2001), Yunus Nadi Roman Ödülü (2004), Notre Dame de Sion ödülü (2013), Sedat Simavi Edebiyat Ödüllerine (2014) layık görülmüştür. 2004-2021 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi'nin genel yayın yönetmenliği görevini yapan Gülsoy 2014 yılından beri de Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi müdürlüğü görevini sürdürmektedir.
Kitapları:
* Oysa Herkes Kendisiyle Meşgul, 1999, CAN Yayınları, öyküler.
* Bu Kitabı Çalın, 2000, CAN Yayınları, öyküler. (2001 Sait Faik Hikâye Armağanı)
* Belki de Gerçekten İstiyorsun, 2000, altkitap.com, öyküler.
* Alemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler, 2002, CAN Yayınları.
* Binbir Gece Mektupları, 2003, CAN Yayınları, öyküler.
* Bu Filmin Kötü Adamı Benim, 2004, CAN Yayınları, roman. (2004 Yunus Nadi Ödülü)
* Bu An’ı Daha Önce Yaşamıştım, 2004, CAN Yayınları, öyküler.
* Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık, 2004, CAN Yayınları, inceleme.
* Sevgilinin Geciken Ölümü, 2005, CAN Yayınları, roman.
* Kâbuslar, 2006, altkitap.com, öyküler.
* İstanbul'da Bir Merhamet Haftası, 2007, CAN Yayınları, roman.
* Bize Kuş Dili Öğretildi, 2008, altkitap.com, resimli-roman.
* 602. Gece Kendini Fark Eden Hikâye, 2009, CAN Yayınları, inceleme.
* Karanlığın Aynasında, 2010, CAN Yayınları, roman.
* Tanrı Beni Görüyor mu?, 2010, CAN Yayınları, öyküler.
* Baba, Oğul ve Kutsal Roman, 2012, CAN Yayınları, roman.(Notre Dame de Sion Edebiyat Ödülü)
* Nisyan, 2013, CAN Yayınları, roman.
* Gölgeler ve Hayaller Şehrinde, 2014, CAN Yayınları, roman.(Sedat Simavi Edebiyat Ödülü)
* Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet, 2016, CAN Yayınları, roman.
* Öyle Güzel Bir Yer ki, 2017, CAN Yayınları, roman.
* Ve Ateş Bizi Tüketiyor, 2019, CAN Yayınları, roman.
* Belirsiz Bir Anın Kıyısında, 2021, CAN Yayınları, öyküler.
* Ressam Vasıf'ın Gizli Aşklar Tarihi, 2023, CAN Yayınları, roman.
Öykü, roman, inceleme türlerinde eserler vermiştir. Eserleri Sait Faik Hikâye Armağanı (2001), Yunus Nadi Roman Ödülü (2004), Notre Dame de Sion ödülü (2013), Sedat Simavi Edebiyat Ödüllerine (2014) layık görülmüştür. 2004-2021 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi'nin genel yayın yönetmenliği görevini yapan Gülsoy 2014 yılından beri de Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi müdürlüğü görevini sürdürmektedir.
Kitapları:
* Oysa Herkes Kendisiyle Meşgul, 1999, CAN Yayınları, öyküler.
* Bu Kitabı Çalın, 2000, CAN Yayınları, öyküler. (2001 Sait Faik Hikâye Armağanı)
* Belki de Gerçekten İstiyorsun, 2000, altkitap.com, öyküler.
* Alemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler, 2002, CAN Yayınları.
* Binbir Gece Mektupları, 2003, CAN Yayınları, öyküler.
* Bu Filmin Kötü Adamı Benim, 2004, CAN Yayınları, roman. (2004 Yunus Nadi Ödülü)
* Bu An’ı Daha Önce Yaşamıştım, 2004, CAN Yayınları, öyküler.
* Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık, 2004, CAN Yayınları, inceleme.
* Sevgilinin Geciken Ölümü, 2005, CAN Yayınları, roman.
* Kâbuslar, 2006, altkitap.com, öyküler.
* İstanbul'da Bir Merhamet Haftası, 2007, CAN Yayınları, roman.
* Bize Kuş Dili Öğretildi, 2008, altkitap.com, resimli-roman.
* 602. Gece Kendini Fark Eden Hikâye, 2009, CAN Yayınları, inceleme.
* Karanlığın Aynasında, 2010, CAN Yayınları, roman.
* Tanrı Beni Görüyor mu?, 2010, CAN Yayınları, öyküler.
* Baba, Oğul ve Kutsal Roman, 2012, CAN Yayınları, roman.(Notre Dame de Sion Edebiyat Ödülü)
* Nisyan, 2013, CAN Yayınları, roman.
* Gölgeler ve Hayaller Şehrinde, 2014, CAN Yayınları, roman.(Sedat Simavi Edebiyat Ödülü)
* Yalnızlar İçin Çok Özel Bir Hizmet, 2016, CAN Yayınları, roman.
* Öyle Güzel Bir Yer ki, 2017, CAN Yayınları, roman.
* Ve Ateş Bizi Tüketiyor, 2019, CAN Yayınları, roman.
* Belirsiz Bir Anın Kıyısında, 2021, CAN Yayınları, öyküler.
* Ressam Vasıf'ın Gizli Aşklar Tarihi, 2023, CAN Yayınları, roman.
Ratings & Reviews
Friends & Following
Create a free account to discover what your friends think of this book!
Community Reviews
Displaying 1 - 14 of 14 reviews
July 31, 2022
Komada bir sevgilinin anlatıldığı kahır dolu bir hikaye. 3.5 benim gözümde bu kitabın puanı. Olay örgüsünde yer yer kopmalar var. Daha acemilik eseri gibi bir hissiyat bırakıyor insanda.
Ama yine de Murat Gülsoy'un etkili anlatımıyla insan hemen birine telefon açıp bak bir gün komada kalırsam diye başlayan vasiyet cümleleri kuruyor.
Ama yine de Murat Gülsoy'un etkili anlatımıyla insan hemen birine telefon açıp bak bir gün komada kalırsam diye başlayan vasiyet cümleleri kuruyor.
October 6, 2015
Okuduğum ilk Murat Gülsoy kitabıydı ve kesinlikle devamı gelecek. Beni benden aldı. Akıcı ve kendine çeken bir kalemi var yazarın. Kitap normal seyirde giderken Serap'ın yaşadıkları beni kalbimden vurdu.
September 16, 2022
“ben kendimi, kendim olarak yaratmaya çalışırken bir yerlerde büyük bir hata yaptığım için mi bu haldeyim?”
December 11, 2021
Yaratıcı yazarlığın hakkını veren, konu, karakterler ve üslup açısından başarılı bir kitap olmuş.
January 10, 2020
Sevgilisinin geçirdiği kazadan dolayı hayatı baştan aşağı değişen Cem adlı gazetecinin ("Bu kitabı çalın" kitabındaki bir öyküdeki karakter aynı zamanda), sevgilisini aslında kazadan çok önce düşüncelerinde öldürdüğünü mistik dokunuşlarla, geçmiş sorgulamalarıyla birlikte güzelce harmanlayarak bize sunuyor Gülsoy. Karakter sizi arkasına alıyor aynaya bakıyor ve bir anda aradan çekiliyor, siz kendinizi sorgularken yok oluyor.
Kitabın kurgusunu çok sevdim. Finale doğru heyecanım arttı. Neşet'in hikayesine ayrı bir kitap yazılır, öyle güzeldi. Özellikle son kısımları bir filme rahatlıkla aktarılabilecek şekilde yazılmış, kişilerin hayal gücünü basitçe çalıştırabilecek şekilde düşünülmüş. Keyif vericiydi.
Bir roman nasıl başlar, nasıl gelişir ve bitirilir göstermiş oldu Murat Gülsoy.
Her şey bu kadar güzel olmasına rağmen bir kaç nokta beni rahatsız etti okurken, onlar da olmasaydı, en sevdiğim kitaplar arasına rahatlıkla girerdi.
Birincisi, Murat Gülsoy mizahı gerçekten kötü. Bilerek yapılmış kötü bir espri anlayışı var kitapta ama artık yeter dedirtti bazı yerlerde. Sayın Gülsoy, mizah olayını katmasak mı acaba :)
İkincisi, Sevgilinin geciken ölümünde anlatılan üçlü ilişkide, üçüncü kişinin aşkı maalesef geçemedi. O mektuplar, biraz daha duygu uyandırabilecek şekilde gelebilirdi. Kurgunun mükemmelliği bir nebze sekteye uğruyor akışkanlık anlamında o bölümlerde.
Bu iki durum harici kitabı gerçekten çok beğendim. Murat Gülsoy'un sadece hikaye yazarı olmadığını da deneyimlemiş oldum.
Kitabın kurgusunu çok sevdim. Finale doğru heyecanım arttı. Neşet'in hikayesine ayrı bir kitap yazılır, öyle güzeldi. Özellikle son kısımları bir filme rahatlıkla aktarılabilecek şekilde yazılmış, kişilerin hayal gücünü basitçe çalıştırabilecek şekilde düşünülmüş. Keyif vericiydi.
Bir roman nasıl başlar, nasıl gelişir ve bitirilir göstermiş oldu Murat Gülsoy.
Her şey bu kadar güzel olmasına rağmen bir kaç nokta beni rahatsız etti okurken, onlar da olmasaydı, en sevdiğim kitaplar arasına rahatlıkla girerdi.
Birincisi, Murat Gülsoy mizahı gerçekten kötü. Bilerek yapılmış kötü bir espri anlayışı var kitapta ama artık yeter dedirtti bazı yerlerde. Sayın Gülsoy, mizah olayını katmasak mı acaba :)
İkincisi, Sevgilinin geciken ölümünde anlatılan üçlü ilişkide, üçüncü kişinin aşkı maalesef geçemedi. O mektuplar, biraz daha duygu uyandırabilecek şekilde gelebilirdi. Kurgunun mükemmelliği bir nebze sekteye uğruyor akışkanlık anlamında o bölümlerde.
Bu iki durum harici kitabı gerçekten çok beğendim. Murat Gülsoy'un sadece hikaye yazarı olmadığını da deneyimlemiş oldum.
June 26, 2015
Uzun zamandır bu kadar akıcı bir dille karşılaşmamıştım, Murat Gülsoy'un kalemi lezizmiş.
Kitabın genelini ve özellikle ressamın hikayesini çok beğendiysem de sonu için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Son bölüme kadar nasıl ilerlediyse o şekilde bitse damakta daha hoş bir tat bırakacakmış hissinden kurtulamadım maalesef.
Kitabın genelini ve özellikle ressamın hikayesini çok beğendiysem de sonu için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Son bölüme kadar nasıl ilerlediyse o şekilde bitse damakta daha hoş bir tat bırakacakmış hissinden kurtulamadım maalesef.
May 21, 2019
Etkileyici bir konusu var. Yumuşacık akıyor. Okurken okurun kopmasına izin vermeyecek şekilde her kelime özenle seçilmiş.
April 23, 2024
Karakterler kurgusu şahane bir Murat Gülsoy eseri.
December 28, 2025
Gerçeklik nedir, tek midir, algımız kadar mıdır, hayalle nerede karışır ve nerede ayrışır?
Hem akıcı ve lezzetli, hem de etkileyici bir dil, bir kitap.
Hem akıcı ve lezzetli, hem de etkileyici bir dil, bir kitap.
August 8, 2019
Umarım son onbeş sene içinde bu kitap Murat Gülsoy için bir pişmanlığa dönüşmüştür.
January 19, 2022
“Gerçek nerede başlar, hayal ne zaman biter, rüya öteki aleme açılan kapı mıdır, anlatılan ne kadar doğrusaldır, her anımız hakikaten yaşanmış mıdır, yoksa insan kendi inşa ettiği gerçekliğin içerisindeki bir kahraman mıdır?” sorularını akla getiren bir içsel yolculuk hikayesi.
Başından sonuna sekmeyen gerilimli tonu, yer yer kara mizaha bağlanan kesitleri, iç acıtan durumlar anlatılırken verilen teknik detayları romanın akılda kalıcı yanlarından.
Gizemli ve tarihsel öğelerin karakterlerin durumlarına bağlanmasında gösterilen ince işçilik ne kadar başarılıysa, hikayenin aksamadan ilerlemesinde zamana ve mekana bağlı kalmayan, duyguların birçoğuna dokunan kurgusu da bir o kadar etkili olmuş.
Başından sonuna sekmeyen gerilimli tonu, yer yer kara mizaha bağlanan kesitleri, iç acıtan durumlar anlatılırken verilen teknik detayları romanın akılda kalıcı yanlarından.
Gizemli ve tarihsel öğelerin karakterlerin durumlarına bağlanmasında gösterilen ince işçilik ne kadar başarılıysa, hikayenin aksamadan ilerlemesinde zamana ve mekana bağlı kalmayan, duyguların birçoğuna dokunan kurgusu da bir o kadar etkili olmuş.
October 21, 2015
Kolay okumalık, hafif bir kitap. Zamansallık, aşk, Mimar Sinan, şehir efsanelerini içinde barındırıyor. Konuları birbirine bağlama açısından yazarın diğer kitapları arasında daha az başarılı olduğu söylenebilirse de merak uyandırıyor. Edebi açıdan, ifade ve kelime öbekleri bakımından tatmin edici.
April 28, 2017
Gerçeğin tekilliğini sorgulayan, her bir an'ın aslında birçok farklı gerçekliğe açılan sonsuz yüzlü bir kapı olduğundan bahseden, böylelikle de gerçeklik ile gerçeküstülük arasındaki sınırı silikleştiren, okuyucusunu bildiği, tanıdığı dünyadan çıkarıp gerçeküstünün yerçekimsiz ortamına sürükleyen, tekinsizlik hissi yaratan, zihinsel terazinin dengesini bozan eserlere ilgi duymuşumdur hep. Sevgilinin Geciken Ölümü'nü de bir ölçüde böyle bir roman olabildiği için sevdim.
Geçirdiği bir kaza sonrası bitkisel hayata girmiş eşi Serap'ın bakımını asli görevi haline getirerek kendini diğer her şeyden soyutlamış Cem adlı bir gazetecinin zihninde yaklaşık 24 saatlik bir tura çıkarıyor Gülsoy bizi bu eserinde. Rüyalar, sanrılar, hayalin ya da gerçekliğin tam olarak neresinde kaldığı kestirilemeyen karakterler ve diyaloglar ile geçen yaklaşık 200 sayfalık bir okuma serüveninin ardında bizi bekleyen belirsiz bir sonu okuyarak kapatıyoruz kitabın arka kapağını. Yazarın kesinlikten kaçınan yaklaşımı ile gayet tutarlı aslında bu gidişat, zira belli ki kendisi bize yargılar, hükümler sunmak düşüncesinde değil, aksine kafalarımızı mümkün olduğunca karıştırıp zihinlerimize bolca soru işareti ekmek istiyor.
Döngüler, katmanlar gibi biçimsel zenginlikler romanın öne çıkan yanları. Yazar sanki içerik açısından ortaya koyduğu uçuculuğu dengelemek istercesine oldukça sağlam bir iskelet üzerine inşa etmiş anlatıyı, romanın sıkı bir kurgusu var. Hikayenin anlatıcısı bir yerden sonra kafanızda konuşan iç sese dönüşüyor ve roman boyunca da sizi bir an bile olsun kendi başınıza bırakmıyor. Orhan Pamuk yazınından da aşina olduğumuz bir durum bu, yer yer rahatsız edici olarak algılanabilse de romanın kavranabilirliği açısından olumlu. Bunun dışında Gülsoy, anlatı içinde yer verdiği tüm detayları ve gelişigüzel serpiştirilmiş izlenimi bırakan tüm ögeleri kitabın sonlarına doğru büyük bir ustalıkla birleştirmiş. Anlatı içinde yer alan mini öyküleri de ayrıca beğendim. Ayrı birer romana konu olabilecek ölçüde zengindi bu öykülerin her biri.
Sonuç olarak Murat Gülsoy edebiyatı ile tanışmama aracılık eden bu kitaptan hayli memnun kaldım. Zihinsel bir uyum içerisinde olduğumuzu hisettiğim bu yazarın diğer romanlarını da okumak konusunda epey istekliyim.
Geçirdiği bir kaza sonrası bitkisel hayata girmiş eşi Serap'ın bakımını asli görevi haline getirerek kendini diğer her şeyden soyutlamış Cem adlı bir gazetecinin zihninde yaklaşık 24 saatlik bir tura çıkarıyor Gülsoy bizi bu eserinde. Rüyalar, sanrılar, hayalin ya da gerçekliğin tam olarak neresinde kaldığı kestirilemeyen karakterler ve diyaloglar ile geçen yaklaşık 200 sayfalık bir okuma serüveninin ardında bizi bekleyen belirsiz bir sonu okuyarak kapatıyoruz kitabın arka kapağını. Yazarın kesinlikten kaçınan yaklaşımı ile gayet tutarlı aslında bu gidişat, zira belli ki kendisi bize yargılar, hükümler sunmak düşüncesinde değil, aksine kafalarımızı mümkün olduğunca karıştırıp zihinlerimize bolca soru işareti ekmek istiyor.
Döngüler, katmanlar gibi biçimsel zenginlikler romanın öne çıkan yanları. Yazar sanki içerik açısından ortaya koyduğu uçuculuğu dengelemek istercesine oldukça sağlam bir iskelet üzerine inşa etmiş anlatıyı, romanın sıkı bir kurgusu var. Hikayenin anlatıcısı bir yerden sonra kafanızda konuşan iç sese dönüşüyor ve roman boyunca da sizi bir an bile olsun kendi başınıza bırakmıyor. Orhan Pamuk yazınından da aşina olduğumuz bir durum bu, yer yer rahatsız edici olarak algılanabilse de romanın kavranabilirliği açısından olumlu. Bunun dışında Gülsoy, anlatı içinde yer verdiği tüm detayları ve gelişigüzel serpiştirilmiş izlenimi bırakan tüm ögeleri kitabın sonlarına doğru büyük bir ustalıkla birleştirmiş. Anlatı içinde yer alan mini öyküleri de ayrıca beğendim. Ayrı birer romana konu olabilecek ölçüde zengindi bu öykülerin her biri.
Sonuç olarak Murat Gülsoy edebiyatı ile tanışmama aracılık eden bu kitaptan hayli memnun kaldım. Zihinsel bir uyum içerisinde olduğumuzu hisettiğim bu yazarın diğer romanlarını da okumak konusunda epey istekliyim.
Displaying 1 - 14 of 14 reviews