Jump to ratings and reviews
Rate this book

Cinq Villes

Rate this book
Beş Şehir'in asıl konusu hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır. İlk bakışta birbiriyle çatışır görünen bu iki duygusu sevgi kelimesinde birleştirebiliriz. Bu sevginin kendisine çerçeve olarak seçtiği şehirlerü benim hayatımın tesadüfleridir. Bu itibarla onların arkasında kendi insanımızı ve hayatımızı, vatanın manevi çehresi olan kültürümüzü görmek daha da doğru olur. Bizden evvelki nesiller gibi bizim neslimiz de, bu değerlere, şimdi medeniyet değişmesi dediğimiz, bütün yaşama ümitlerimizin bağlı olduğu uzun ve sarsıcı tecrübenin bizi getirdiği sert dönemeçlerden baktı. Yüz elli senedir hep onun uçurumlarına sarktık. Onun dirseklerinden arkada bıraktığımız yolu ve uzakta zahmetimize gülen vaitli manzarayı seyrettik

319 pages, Paperback

First published January 1, 1946

130 people are currently reading
2221 people want to read

About the author

Ahmet Hamdi Tanpınar

36 books760 followers
Ahmet Hamdi Tanpınar (23 June 1901 - 24 January 1962) was one of the most important modern novelists and essayists of Turkish literature. He was also a member of the Turkish parliament (the Grand National Assembly of Turkey) between 1942 and 1946.

Tanpınar was born in Istanbul on 23 June 1901. His father was a judge, Hüseyin Fikri Efendi. Hüseyin Fikri Efendi was Georgian from Maçahel. Tanpınar's mother died at Mosul, when Tanpınar was thirteen. Because his father's vocation required frequent relocation, Tanpınar continued his education in several different cities, including Istanbul, Sinop, Siirt, Kirkuk, and Antalya. After quitting veterinary college, he resumed his educational career at the Faculty of Literature at Istanbul University, which he completed in 1923. As a literature teacher, he taught at high schools in Erzurum (1923–1924), Konya, Ankara, the Educational Institute of Gazi and the Fine Arts Academy. At the Fine Arts Academy, besides teaching literature, Tanpınar taught in branches of aesthetics in arts, history of art and mythology (1932–1939). From 1942 to 1946, he entered the Turkish National Assembly as parliamentar of Kahramanmaraş. In 1953, he made an extensive journey to Europe, traveling many countries within six months such as France, Belgium, Holland, England, Spain and Italy. Tanpınar died of a heart attack on the 24 January 1962 in Istanbul. His grave is in the Aşiyan Graveyard, Istanbul.

He is one of the most important authors of Turkish literature, successfully combining Eastern and Western cultures within his writings. Yahya Kemal Beyatlı played an important role in his upbringing. In his poetry, he uses Turkish classical music and dreaming as the textile of his works. Both in his poetry and novels psychological analyses, history, the characteristics of his time, the binding between the society and the individual, dreams and the problems of civilization are given a great place. One of his most significant works is The Time Regulation Institute (Saatleri Ayarlama Enstitüsü). The novel has been widely acclaimed as an ironic criticism of the bureaucratization process with the implication that its title suggests, though that is not what the book is all about. In fact, the book can be read from quite different perspectives, and cannot be exhausted in only one reading. First of all, it is a great psychological analysis of a man who suffers from being unable to adapt himself to his time, in other words to modern times. So the fact of bureaucratization is indeed incorporated into a broader problem: modernization and its impact on the individual. Most of the characters of the novel seem to be struggling in strange ways in order to survive in modern times. In this way, the concept of "time" occupies a central place, giving a deeper sense, even a philosophical taste to the novel.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
594 (30%)
4 stars
738 (37%)
3 stars
463 (23%)
2 stars
120 (6%)
1 star
31 (1%)
Displaying 1 - 30 of 171 reviews
Profile Image for Argos.
1,260 reviews491 followers
March 25, 2021
Çok popüler olan bu kitabı okumamış olmanın eksikliğini gidermek için okudum. Bir deneme kitabı, yarısı İstanbul, geri kalan yarısı dört şehir için yazılmış. Aslında 3.5 şehir demek daha doğru çünkü Ankara için birkaç sayfalık önemsiz bir deneme bölümü var. Erzurum fiziksel görünümü ön planda tutularak, Konya ise tarihi ve Mevlana’sı ile, Bursa ise Osmanlı kuruluş hikayesi ve camileriyle anlatılmış. A. Hamdi Tanpınar’ın kıvrak ve zeki kalemini aradım. Çok sıradan, zaman zaman durağan, arada birkaç ışıltılı bilgi kırıntıları dışında hiç bir özelliği olmayan bir eser. Okumuş oldum.
Profile Image for Celil.
204 reviews20 followers
April 2, 2018
Bitmesin diye günlerce direndim. Kaldığım yerlerden önce başladım. Araya başka kitapları falan aldım. Kendisine fotograf dergisi muamelesi yaptığım güzellik. En sonunda, kitaplıkta sırt sırta duran diğerlerinden farklı olarak, kapağı bana bakacak şekilde yerleşmiş, gönlünüm sultanı olmuş, her bakışımda selâm verdiğim bir Dost'a dönüşmüştür, vesselâm.

En sevdiğim bölümler, -İstanbul'u tabii ki başa alıyor, onu ayırıyorum- Erzurum ve bir lokum kıvamındaki Bursa'da Zaman'dı.

Zaman mı? Diğerleri mekânken, neden Bursa'da Zaman'dı? Sorular sorular... :)

Bu edisyonun diğerlerinden farkı ise, anlatılan dönemlere ve mekânlara ait çeşitli fotografların yer alması ve en önemlisi de en sonda yer alan, Beş Şehir Okuma Klavuzu'dur. Sırf o klavuz için bile kitaplıklarda yer alması gereken bir kitaptır.

Dergâh Yayınları'na bu güzel edisyon için bir kez daha teşekkür ediyor; böyle kitap değil, daha çok sanat eseri kıvamındaki işleri çoğaltmalarını diliyoruz.
Profile Image for huzeyfe.
578 reviews86 followers
February 21, 2018
"Hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen istiyak" Bu kitabı bundan daha güzel özetleyecek bir cümle bulamıyorum.

Yıllardır her yeni bir şehre taşındığımda ve hayatıma yeni bir sayfa açtığımda bende oluşan bu hissiyatın sözcüklere dökülmüş halini bir kitap halinde bulabilmek ne hoştu.

Ahmet Hamdi Tanpınar'ı daha iyi anlama ve daha bir sevme sebebi bir kitap.
Profile Image for Carduelis.
195 reviews
October 8, 2025
"...canlı hayata, yaşayan ve duyan insana, cansız madde karşısındaki bir mühendis gibi değil, bir kalb adamı olarak yaklaşmayı istedim. Zaten başka türlüsü de elimden gelmez. Ancak sevdiğimiz şeyler bizimle beraber değişirler ve değiştikleri için de hayatımızın bir zenginliği olarak bizimle beraber yaşarlar."

Tanpınar, Beş Şehir'in konusunu "kaybolanların ardındaki üzüntü ile yeniye duyulan güçlü istek" olarak tanımlamış. Yaşadığı beş şehrin canlı hayatını, eski mazisiyle harmanlayarak kendine özgü edebi üslubuyla anlatmış. Her şehirde, o şehrin tarihi dokusunu anlatan yerleri adeta sizinle birlikte şehrin sokaklarını gezdirir gibi cümleleriyle resmediyor.
Ben en çok Bursa'yı beğendimi hatırlıyorum; manevi havası, çeşmeleri ve yeşiline dair satırlarıyla. İstanbul'a dair tarihi mekanlar dışında ağaçlar kalmış aklımda; servi, çınar ve erguvanlar açmıştır...

-Hepsinde ağaç, su, taş, insanla geniş ilhamlı bir ruh gibi konuşur. Bizim asıl peyzajlarımız bu köşelerdir. İstanbul halkı onları yaşarken yapmıştır.
"Kâinata ruhlarındaki birlik çerçevesinden bakan insanların eseridir"
Pek az yerde sanat ve mimarî gündelik hayata bu kadar yakından karışır. İşte, İstanbul mahallelerinin asıl çekirdeğini bu peyzajlar yapar.-

Herkese keyifli okumalar.


(Erzurum insanı) İş terbiyesi almış eli işlediği, yarattığı için nefsine saygı duygusu yerleşmiş şahsiyetli, kendine güvenir vatandaşlardan teşekkül etmiş bir kalabalık...syf39


Yeşil dediğimiz zaman âdeta bir çimen tazeliğini, bir palet üzerinde ezilmiş bir renk gibi, günün ve saatin bir tarafında bir bahar müjdesiyle toplanmış buluruz. Bu kelimenin ilk cetlerle beraber Orta Asya yaylalarının baharından geldiği o kadar belli ki... Fakat Bursa'da veşilin manası çok başkadır; o ebediyetin rahmanî yüzü, bir mükafata çok benzeyen bir sükûnun fânî bir saate sinmiş mânasıdır. Yeşil Türbe, Yeşil Cami der demez, ölüm, muhayyilemizdeki çehresini değiştirir, "Ben hayatın susan ve değişmeyen kardeşiyim. Vazifesini hakkıyla yapan fâninin alnına bir sükûn ve sükûnet çelengi gibi uzanırım..." ...diye diye konuşur.syf95


İlahi Sinan! Ey susan taşın ve konuşan hacimlerin şairi; ey mad denin uykusuna kendi nabzının âhengini hepimizin îmanıyla beraber geçiren! Aydınlığı en bilgili terkiplerde eritilmiş maden-ler gibi yumuşatıp ondan zaferlerimize hil'atler biçen! Sen bu şehre bütün dünyanın kıskanacağı bir cami yapmakla kalmadın; insan düşüncesinin erişilmesi güç hadlerinden birini tespit ettin." demiştir. Hayır, elbette ki Bâkî böyle şişkin, böyle taklit dille konuşmazdı; ona daha basit, çok basit ve çok güzel, bir duaya benzer şeyler söylemiştir.syf138


kendimi içimde uğursuz bir musi ki gibi yükseldiğini hissettiğim düşüncelere bırakmıştım: "Ne diye bunun böyle olmasından mustaribim?" diyordum. "Niçin mutlaka hayatta bir devam istemeli ve neden bir ihtiras sahibi olmalı? Bütün bunların lüzumu ne? Bütün pınarlardan içmiş olsam bile ne çıkar? Lezzetle bitirdiğimiz her kadehin dibinde hep aynı ifrit, kül rengi hadekalarında hiçbir aydınlığın gülme diği kayıtsız, sabit gözlerle sarhoşluğumuzda gülecek olduktan sonra... Ömrümüzü idare eden kudretler arzularımıza ne kadar uygun olurlarsa olsunlar, bizi ondan kurtaramazlar. Bütün hilkat, geniş ve eşsiz kudretinde canı sıkılan bir tanrının kendi kendini eğlendirmek için icat ettiği bir oyundur. Hayat nimetlerinin değişikliği içinde bize, yaratıcı işaretten kalan en büyük miras bu can sıkıntısıdır. Diyarlar fethedelim, mucizesine erilmez eserler verelim, her ânımıza bir ebediyet derinliği veren ihsas-ların birinden öbürüne atlayalım, aradaki en kısa fasıllarda onun zalim alayı ile karşılaşırız. Hiç ummadığımız zamanda o gelir, karşımıza oturur, gözlerini gözlerimize diker... Kaç defa ondan en uzak bulunduğumu sandığım bir anda bulanık, ıslak nefesini alnımda duydum. Okşadığım tende, kokladığım gülde, içtiğim içkide hep o zehir vardı. En hazlı, en mesut uykudan uyanır uyanmaz bu acayip ifriti siyah meşinden bir mahlük gibi kollarımın arasında bulmadım mı? Kim bilir belki de bizim için zamanın hakikî ritmini o yapıyor. Dakikalarımızı kendi arzusuyla uzatıp kısaltan ve bizi, küçük uyanışlara benzeyen itişlerle ölümün uçurum ağzına atan odur. En sonunda şeytanî kahkahasını atarak üstümüze zamanın sürgüsünü çeker, fırının kapağını kapatır.."syf112
Profile Image for Caterina.
1,209 reviews62 followers
December 13, 2016
Tanpınar'ın eşsiz anlatımıyla 5 Şehir...

Özellikle İstanbul'u kaleme aldığı satırlar öğretici ve dilin şiirsel anlatımıyla büyüleyiciydi. Araştıracak pek çok şeyim oldu diyebilirim. Bil miktarda yer imi kullandım.

İstanbul'dan sonra en çok Bursa anlatımını sevdim. Öteki şehirleri görmediğimden bana o kadar etkileyici gelmemiş olabilir, bu yazarın değil benim eksikliğim.

Hani bazı kitaplar vardır, hayatınızın belli bölümlerinde yeniden okusanız çok farklı lezzetler alırsınız ya, 5 Şehir de onlardan biri.

Uzun bir ara sonrası yeniden okumalıyım diye not düştüm defterime.
Profile Image for Özgür Tekin.
156 reviews32 followers
December 14, 2017
Çok bildiğime değil ama muhtemelen Türk edebiyatının en donanımlı yazarlarının başında geliyordur Ahmet Hamdi. Beş Şehir kitabı ülkemizin beş şehrini tarih, din, edebiyat, sanat, müzik, felsefe daha bilmem ne açılarından ele alıyor. Şehir rehberi yazma hadisesinde öyle yüksek bir standart ki bu kitap, şehirler hakkında yazı yazanlar Ahmet Hamdi'den nefret ediyorlardır. Belki tek tesellileri dilinin gittikçe eskiyor olması olabilir.

Türk yazarları arasında Klasik Türk Müziğine Ahmet Hamdi kadar hakim bir yazarın var olabileceğine inanmak istemiyorum.

Bu kitabında hiçbir şeyi kırıp dökmeden her şeyi nezaketle, olumlu bir bakış açısıyla anlatmış.

Bazı bölümlerde, özellikle İstanbul'u anlattığı kısımda edebiyat resmen gürleyerek akıyor. Tekrar okumayı hak eden bir kitap, hangi Ahmet Hamdi kitabı öyle değil ki.

Orhan Pamuk'un Tanpınar'a çok kıymet verdiği aklımda kalmış olduğu için kitabı okurken, özellikle son bölüm, bende Pamuk'un İstanbul ve Hatıralar kitabını tekrar okuma isteği uyandırdı.

İstanbul ve Hatıralar'ı Tanpınar'ı tanımadan okumuştum. Şimdi eminim sayfaların arasında, onun gölgesini daha iyi görebileceğim. Pamuk beni Tanpınar'a fırlatmıştı, şimdi bir bumerang gibi Pamuk'a geri döneceğim.
Profile Image for Mustafa Şahin.
454 reviews106 followers
March 30, 2017
Kitabın neredeyse tamamı İstanbul'a ayrılmış; ancak bu, diğer şehirlere dair yazılanların içeriğinin az olduğu anlamına gelmiyor.

Temel olarak her şehirde tarihi yolculuklara çıkarıyor bizi Tanpınar. Saraylardan, hanlardan, özellikle mimariden ve müzikten bahsediyor. Selçuklu ve özellikle Osmanlı dönemine ait uçsuz bucaksız örneklerle de dönemlere dair düşüncelerini dile getiriyor.

Her şehir ve coğrafya kendi içinde referans olarak okunabilir. Ama zaman vermek lazım. Ha deyince okunacak eserlerden değil.
Profile Image for Metin Yılmaz.
1,071 reviews136 followers
May 24, 2017
Naif, zarif, kibar ve güzelliklerle dolu bir Türkçe ile anlatılan, beş şehrin öyküsü. Okuduğum ilk Ahmet Hamdi Tanpınar eseri Beş Şehir, etkileyici bir anlatıma sahip. Az biraz uzun zamanda okunmamın nedeni isr en son şehir olan İstanbul'da beklentimden çok daha ağır bir ilerleme olmasıdır. Diğer şehirlerde akıcı bir biçimde okunan kitap, bir anda trafiği gibi yavaşlattı beni. Zaten kitabın yarısı İstanbul.
Uzatmaya gerek yok enfes bir kitap, mutlaka okunmalı yazarlarımızdan Ahmet Hamdi Tanpınar.
Profile Image for Özlem Güzelharcan.
Author 5 books346 followers
November 4, 2025
Tanpınar’dan İstanbul, Ankara, Konya, Bursa ve Erzurum üzerine muhteşem bir anlatı fakat bahsettiği şeyler şehirlerin çok ötesinde aslında; cümleleri insan ruhunun en derin noktalarında bir yerlere dokunuyor, asıl hedefi bu.

Tanpınar’ın kitapta okuyucuya sorduğu can alıcı sorulardan biri şu: Niçin geçmiş zaman bizi bir kuyu gibi çekiyor?

İşte Beş Şehir de niçin Ahmet Hamdi Tanpınar’ın bizi kuyu gibi içine çekmesinin cevabını veriyor.
Profile Image for M..
132 reviews
August 29, 2016
Ankara'yı bir çırpıda okuduktan sonra Erzurum'da uzunca zaman kaybettim. Konya'da tanıdık birkaç isim geçince ilgim biraz daha arttı. Bursa'yı okurken Erzurum'un bende hiç hatırası olmadığı için beni biraz sıktığını anladım. Ama bu benden kaynaklanıyordu. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın üslubuna hayranım.

Bursa... Öyle naif, öyle güzel ve içten anlatmış ki... Benim için ayrı bir yeri olduğu içindir belki bu kadar sevimli gelmesi, bilemiyorum. Ama nedense hep gülümsedim.

Kitabın yarısı diğer dört şehire, yarısı İstanbul'a ayrılmış. İstanbul'a gelince iştahım kabardı. Ancak (belki de büyük bir etki bırakmasını beklediğimden) İstanbul beni bir Bursa kadar etkileyemedi. Yine de bu demek değildir ki güzel yazılmamış bu eser; aksine mimarisinden musikisine kadar öyle detaylı bir tasvir yapmış ki eserin ne denli kıymetli olduğunu, eşinin ve benzerinin henüz yazılmadığını, büyük ihtimalle bu kadar güzelinin de yazılamayacağını düşündürttü bana.

Dört ay elimde kalmasının suçlusu benim. Ahmet Hamdi Tanpınar canımdır.
Profile Image for Burcu Booker.
69 reviews71 followers
Read
December 7, 2021
Okurken diğer Tanpınar kitaplarından aldığım keyfi alamadığım ve fakat okumasam da bendeki Tanpınar’ı eksik bırakacak bir kitap: Beş Şehir. Yer yer sıkılmak ile Tanpınar’ı eksik tanımak ihtimallerini teraziye koysan, terazi senin adına utanır, al şu sıkılmayı der başımdan, beni ustayla baş başa bırak.
***
Beş Şehir’de Tanpınar bizi elimizden tutup hakikaten de Türkiye’nin beş farklı şehrine götürüyor. Ankara’dan başlıyoruz. Tam ortadan. Derken Erzurum’da buluyoruz kendimizi. Diyor ki Ahmet Hamdi, “sanki memlekete çatısından bakıyordum.” Orada çok acayip bir şey oluyor: Mustafa Kemal Paşa çıkıyor karşımıza. Konuşuyor falan. Tüylerimiz diken diken. Sonraki durağımız Konya. Bir sonraki ise Bursa. O esnada bakıyoruz, kitabı yarılamışız. Hepi topu da bir şehrimiz kalmış: anlı şanlı İstanbul. Anlıyoruz ki kitabın ikinci yarısında İstanbul’da takılacağız. Memleketimdir. Gurur duyarım.
***
Tanpınar’ın bu şehirlerle ilişkilenme hikayelerini dinlemeye bayıldım. Kendi adıma, tüm anlatı bu tür bir anı aktarımı olsun isterdim. Ama değildi. Tanpınar aynı zamanda yoğun biçimde tarih anlatmış. Ve ben, belli ki, bu tarih anlatısını pek de talep etmiyormuşum. Zaten benim ilgilendiğim tarihsel aralık, neredeyse sadece on dokuz ve yirminci yüzyıldır. Tanpınar, Selçukluları, Osmanlıyı falan uzun uzadıya anlattıkça biraz içim kıyıldı. Bir de, sanki sayfaları boşa harcıyormuşuz gibi paniğe kapıldım, Tanpınar’dan neler dinleyebileceğimi biliyorum ya, onlar yerine bunları anlatınca ne bileyim, biraz buruldum.
***
Varsın olsun. Zamanım da emeğim de sonuna kadar helaldir. Tanpınar bu. Ya okumasaydım? Atatürk anısından, İstanbul’un değişen yüzleri ile İstanbullunun değişen karakteri bahsinden mahrum kalacaktım. Üstelik, İstanbul’un kahvelerini, İstanbul-Beyoğlu rekabetini, İtalyancadan dilimize giren “piyasa”yı, Beyoğlu gece hayatını ve sevdikleri meyhaneleri Tanpınar’dan başka türlü nasıl dinleyecektim? Düşünsene. Çıldırırsın.
***
Sevgiler efendim.
Profile Image for Baris Ozyurt.
918 reviews31 followers
September 29, 2021
“Erzurum'a üç defa, üçünde de ayrı ayrı yollardan gittim. Bu yolculukların birincisinde hemen hemen çocuk denecek bir yaştaydım. Balkan Harbi'nin sonunda, iki felâketli muharebe arasındaki o kısa, azaplı soluk alma yılının başında, babamın memur bulunduğu bir şark sancağından dönüyorduk. On bir gün, belki daha fazla süren, geceleri çadırda, böcek seslerinin geniş bir dut yaprağı gibi dört bir yanından yiyip bitiremedikleri sonsuz tabiat içinde, değirmen veya dere uğultularını dinleyerek, çobanların birbirlerini çağırdıkları seslerle karanlıkta fazla kımıldanan hayvanları azarlayan yahut gecenin topladığı hayaletlerden ürken bekçi köpeklerinin havlamalarıyla ürpererek, sabahları kırıcı bir soğukta donmuş ellerimin farkında olmadığım hareketlerine şaşarak geçen bu yolculuğu hiç unutmam. Büyük anneannemin masallarıyla, Kerem'den, Yunus'tan okuduğu beyitlerle, bana öğretmeye çalıştığı yıldız adlarıyla muhayyilemde büyülü hâtırası hâlâ pırıl pırıl tutuşur.

Babamın, aşağıdaki dereyi görmek için, sarktığı mazı ağaçları arasındaki bir uçurum, Botan Suyu'nun dağınık kollarının yer yer güneşe boğduğu yeşil bir ova, ancak kenarından geçtiğimiz Bitlis şehri namına bir bakkal dükkânının camlarına dizilmiş gördüğüm küçük lamba şişeleri; Balkan Harbi'nin kim bilir hangi cefasına katlandıktan sonra memleketine yorgun dönen bir redif taburuyla üstünde karşılaştığımız eski, harap Murat Suyu köprüsü, nihayet bir gece, dibinde yattığımız Yıldız Dağı ve bir gün uzağından geçtiğimiz Süphan Dağı, sonra bu dağların benim çocuk muhayyilemde yaptığı acayip tesir...

Bu dağlardan sonra Âşık Kerem benim için bir hayalet yolcu gibi kervanımıza takılmıştı. Zaten ninemin sık sık hatırlayışları yüzünden bu yolculuk biraz da onun namına yapılıyor gibiydi. Bu Trabzonlu kadının bütün coğrafya bilgisi, memleketiyle gençliğinde gittiği Yemen, Mekke, bir yana bırakılırsa, bu hikâyeden gelirdi. Bu, bilgiden ziyade dine benzeyen bir coğrafya idi. Bütün akarsulara, dağlara canlı, ebedî varlıklar gibi bakardı. Sanki şiir, din, gurbet duygusu, hayat tecrübesi, birbiri ardınca yaşanmış hayatların rüyalarımızda birbirine karışmasına çok benzeyen bir yığın inanış artığı, bu dağları, dereleri onun için ilâhî varlıklar yahut veliler hâline getirmişlerdi. İkide bir beni mahfesinin yanına çağırarak biraz sonra uzağından geçeceğimiz veya varacağımız ebediyetin adını, varsa hikâyesini söyler, Yunus'tan, huzuruna Âşık Kerem'den beyitler okurdu. Süphan Dağı'nın yolumuzun hangi tarafına düşeceğini, hangi gece Yıldız Dağı'nın dibinde konaklayacağımızı mekârecilerden daha yola çıkmadan sorup öğrenmişti. Onun için ikimiz de hazırdık.“(s. 27)
Profile Image for Rüçhan.
373 reviews8 followers
July 12, 2014
Yine bir Tanpınar klasiği... Ben bu adamı yüz yıl da okusam zevk alacağım sanırım. Anı,yaşamöyküsü, gezi yazısı, tarih, coğrafya, seyahatnâme, roman, şiir... Ne ararsanız bu kitapta. Hepsinin tadını içinde barındıran kitaptan öte birşey. 5 şehir içinden pek tabii İstanbul, kitabın en iyi bölümüydü. İkincisi acaba hangisi desem. Çok sevdiğim Bursa mı, hiç bilmediğim Erzurum mu... Konya'yı okurken biraz sıkılmasam bu kitaptan da 5 yıldızı esirgemezdim.
Profile Image for Merve.
29 reviews29 followers
August 19, 2012
Zor ilerliyor, tabi ki dili ağır geliyor ama tasvirler gerçek bir zeka ürünü.
"Bu alışma bittikten sonra şehir yavaş yavaş ,tıpkı bugün için verebileceği her şeyi verdikten sonra,sizden uzakta geçmiş çocukluğunu ve gençliğini de hediye etmek isteyen, kesik, başı boş hatırlamalarla onları anlatan, güzel ve sevmesini bilen bir kadın gibi mazisini açar."
Profile Image for Güney Erkurt.
31 reviews523 followers
September 25, 2018
bu kitabın üzerinde tuhaf bir sihir dolanıyor.

tanpınar son derece yetkin bir dil ile bahse konu 5 şehri; tarihi, dini ve mistik, sosyolojik, mimari, sanatsal, siyasi ve hatta askeri açıdan ele alıyor ve didik didik ediyor. bütün bunları yaparken de anlatıma bazen nesnel, bazen öznel öyle güzel katılıyor ki, hayranlık uyandırıcı. özellikle tarihsel perspektifi ve şaşırtıcı bilgi dağarcığı anlatıya öyle yerinde bir derinlik vermiş ki, çevresinde tuhaf bir hava yaratıyor okuyucunun. eşyaya bile yüklüyor bunu. siz herhangi bir pasajın/bölümün ortalarına bile varmadan anlatımdaki tarih, bahsi geçen herhangi eşyanın dahi çevresini bir buhar, bir buğu gibi çoktan sarmış bulunuyor.

"insan kaderinin büyük taraflarından biri de, bugün attığı adımın kendisini nereye götüreceğini bilmemesidir. baki'nin fatih camii'nde fakir bir müezzin olan babası, oğlunun türkçe'yi kendi adına fethedeceğini, sözün edebi saltanatını kuracağını; nedim'in anası türkçe'nin ikliminde oğlunun bir bahar rüzgarı gibi güleceğini, onun geçtiği yerlerde bülbül şakımasının kesilmeyeceğini, ağzından çıkan her sözün ebedeliğin bir köşesinde erguvan gibi kanayacağını biliyorlar mıydı?"

ifadedeki gibi betimleme ve imgelerin dehşetli güzelliği bütün kitaba hakim. bir yerde bir köylü kızının yüzünü topraktan çıkarılmış eski bir madalyona benzetiyordu...

huzur romanını okuyanlar tanpınar'ın müziğe ne kadar hakim olduğunu bilirler, bu kitapta da çok güçlü bir mimari bilgi birikim öne çıkıyor. ne kadar ilgili, ne kadar hakim ve ne kadar da kendini ve toplumu böylece mimari içinde bulabilmiş. toplum olarak batı mimarisine hepimizin bir beğenisi sempatisi ve hatta hayranlığı dahi olabilir, çok zarif bir üslupla şöyle diyor:

"bir katedralin heykel kalabalığını mimari tesirle karıştıranlar, istedikleri kadar başka sanatları övsünler; benim hayranlığım çıplak bir insan vücudu gibi yalnız kendisi olmakla kalan abidelerin yapıcılarına, ruhlarındaki ilahi nispet sezişiyle duayı zekanın bir tebessümü haline getiren, duygusuz maddeyi güneşin adına söylenmiş bir kaside yapan mimarlarımıza, çoğunun adını unuttuğumuz ve hayatımızda hüküm süren gömlek değiştirme telaşı içinde eserlerine bir kere olsun dönüp bakmadığımız, hatta sabırla, imanla, karış karış işledikleri şehrin hangi köşesinde, hangi devrilmiş servinin altında yattıklarını bilmediğimiz o derviş feragatli ustalara gider."

kitap boyunca o kadar güzel noktalara değiniyor ki burada hepsinden tek tek bahsetmek istiyorum ama herhalde böyle bir şey yaparsam bu da bir kitap olur. bana öyle geliyor ki naçizane incelememi (eleştiri değil) kısa kesmem gerekiyor, yine bir alıntıyla, kapatıyorum;

"...
"istinat noktasını bulmadıktan sonra, kuvvet, hatta manivela neye yarar?" diyorum. bu nokta insanoğlunun iyiye, güzele olan kabiliyetlerinden başka ne olabilir? bu kabiliyetleri hayatta üstün kılacak bir dünyayı aramalıyız.
..."


Profile Image for Laçin Tutalar.
231 reviews14 followers
June 9, 2016
"...sevdiğimiz şeyler bizimle beraber değişirler ve değiştikleri için de hayatımızın bir zenginliği olarak bizimle beraber yaşarlar." diyor önsözde Tanpınar. Niye böyle bir deneme yazmayı istemiş diye telefonda bir arkadaşımla birbirimize soruyoruz. Gezdiği için? Çocukluğunda maruz kaldığı manzarayı yeniden deneyimleme şansı olduğu için? Belki bunu bir tür görev, borç gibi mi gördüğü için? Savaş sonrasının şehir ve ötesi manzarasını kayıt altına almak, değişimi gördüğü için halefleri selefleri not etmek, yazıya dökmek için? Böyle sebeplerimiz var telefonda. Üstüne yazılmış incelemeleri okuyalım madem diyoruz.

Şimdi kitabın önsözünü bir daha okuyunca aklıma geliyor: Boğmadan, tutup boğazından silkelemeden, nazikçe, özgürce muhafaza etmeyi arzu ettiği için olabilir, üstelik arzu etmeyi bilebildiği içinmiş sanki bu üslup. "Bir gün Anadolu insanının his tarihi yazılır ve hayatımız bu zaviyeden [açıdan] gerçek bir sorgunun süzgecinden geçirilirse" diyor aynı önsözde, günün sebebi geçmişte bulunacak ona göre. His tarihi yazmaktan bahsediyor! Zaman, müzik ve insan hayatına dahil edilmiş toprağın görünümü (peyzaj, manzara, landscape... ne diyelim?) birleştiren bu kitaptaki denemeleri coğrafya ve kent anlatırken kullanmak lazım. Senden önce bir arazide kimlerin, nelerin, hangi arzularla tepiştiğini bilmeden anlatabilir misin savaşı, barışı, oluşu, eksiği? Anlatabilirsin, ama kıytırık olur, yapmacık olur, ahmakça olur.

Kent okumalarına Lefebvre gibi birinin yazdıklarıyla girmiş, duygu/duyuşsallık ve mekan okumalarına yavaşçacık dalan biri olarak bu kitapta geçmişe nostalji duyan, manzarayı ve yerlerin ritmini, zamanını oturduğu yerden anlatan biri umarak başlamıştım kitaba; nostalji (yani bir tür nafile, çıkışsız acı) duyan bir adam yerine uzlaşmak için geçmişin izlerine dokunma derdinde bir yazarla karşılaştım, manzara hastası bir bakış yerine bir yerin zamanını içinden geçerek, yürüyerek, durarak, içine çökerek duyumsayan bir yazarla karşılaştım. Bu, kuramda karşılığını öyle güzel bir yerde buluyor ki şimdi. Yazdığı şehirlere karşı zarar vermekten korkan eleştirel bir sevgi duyduğunu sanıyorum yazarın, nostaljik bir açlık değil.

Daha da üstüne yazılası.
Profile Image for Aslihan.
202 reviews31 followers
July 27, 2019
Türkiye’nin tarihi mirasının en yoğun olduğu şehirlerden İstanbul, Ankara, Bursa, Konya ve Erzurum’u Tanpınar’ın romanlarından aşina olduğumuz akıcılıkla okumak, her bir şehrin uyandırdığı duyguları Tanpınar’ın neredeyse elle tutulur hale getirdiği betimlemeleriyle kavramak herhangi bir gezi kitabında bulunamayacak bir tat. Tanpınar her bir şehir için tarihin ve sanatın, mimarinin ve doğanın varlığını, şehrin ruhuna katkılarını ayrı ayrı değerlendirirken okuru bir yandan şehir hakkında diğer yandan ise her bir şehrin kendine özgü kimliği hakkında düşünmeye itiyor. Bütün bunların ötesinde Tanpınar bize hayatımızda, bizden önce yaşanmış ve bizden sonra yaşanacaklarla, aynı anda bir arada varlığını sürdüren çoklu zamanlarla bambaşka bir zaman algısı sunuyor. Bu çoklu zaman anlatımı Braudel’de ve başka dünya tarihçilerinde karşımıza çıkacak derinlikte olmakla beraber, ancak bir edebiyatçının yazabileceği güzellikte. Tanpınar büyüsü...
9 reviews
January 26, 2020
Özellikle İstanbul ve Bursa için aşina olduğumuz hasret cümleleri muhteva ediyor. Tabi üstadın üslubu bambaşka sarıyor insanın benliğini. Ama ben en çok Erzurum bölümü etkiledi. Hiç böyle bakmamıştım Erzurum’a. Bambaşka bir pencere açıldı önümde. Gözümün gördüğün ötesinin var olduğunu bir kere anladım.
Profile Image for Pınar Aydoğdu.
Author 4 books39 followers
March 21, 2021
Tanpınar’ın sadece edebiyatına değil, bilgisine, kültürüne, engin görüşlerine ve çok yönlülüğüne hayran olmamak elde değil. Beş Şehir bir deneme kitabı olmaktan da öte. Okura, bir tarih ve edebiyat şöleni sunuyor.
Profile Image for Ayse Sen.
169 reviews1 follower
September 16, 2012
ahmet hamdi tanpınar uslubunu konuşturmuş.özellikle istanbulu çok güzel anlatmış.sayesinde birçok bilgi edindim.tavsiye ederim.
Profile Image for İlayda Yavuz.
17 reviews9 followers
August 10, 2024
Ankara ve Erzurum bölümlerini büyük bir zevkle okudum🌟
Profile Image for Alison FJ.
Author 2 books10 followers
Read
November 24, 2025
It took me until the last ten pages of this book to even begin to understand what I was reading. Tanpınar's Five Cities reads like an elegy to a lost world -- and for us it is doubly lost, since even the world he described in 1948 is itself history. For me, the sense of "loss" is complicated by the fact that I've never been to Turkey -- neither Ankara, nor Erzurum, nor Konya, nor Bursa, nor even Istanbul. These are the five cities of the title, and each gets its own chapter (in the order in which I listed them). As I read the first four chapters, I felt lost both in space and time. I thought it a shame that I could not reproduce the sense of wonder that the friend who gave me this book found in it. It is one of her favorites, she told me. She loves it so much, that she gave it to me twice.

Tanpınar's elegantly fluid prose seemed to meander as a stream through a landscape of memory, history, art, and poetry so unfamiliar to me that I couldn't tell if there was any logic to it beyond 'free association.' Perhaps because I was so lost, I spent much of the book thinking Tanpınar was lost, too -- lost in a present that couldn't measure up to the majesty of Turkey's Ottoman past.
"It is sad that so little remains," (158) he sighed at one point. Nostalgia, I thought. I recognize this.

And certainly Tanpınar's text dwells lovingly in the past of these five cities, their rulers, their poets, their architects, their habits. "All travellers to Istanbul comment on the beauty of our trees," (155) he remarks proudly, before noting two pages later, "Gradually Istanbul is losing her trees: it is not like our losing some old custom or tradition. Traditions vanish because others succeed them, or because they are no longer necessary, but the disappearance of a centuries-old tree is a different matter." (157) Nostalgia again, I thought. And asked myself how many trees there are in Istanbul today, compared to Tanpınar's lifetime.

One more quotation from the same subsection (all these are from the Istanbul chapter) seemed emblematic to me of what the whole text was doing, what it was designed to do: "How I wish I'd been like those old people full of passionate curiosity, who knew everything I knew in my childhood and never once forgot what they learned! I wouldn't only complain of the fate of trees here in Istanbul, I would make known to everyone all the gardens, all the little woods, from the reservoirs and even the Belgrade forest to Çamlıca, from İçerenköy to the Çekmeceler lakes." (158) Tanpınar is "making known to everyone" all the elements of Turkey's past that are lost, that are in danger of being lost, in this minor key. I typed that quotation in to GR right away because I thought it was a perfect way to show 1) the wistfulness of his backward-looking prose and 2) the healthy dose of references to unfamiliar-to-me proper nouns (in this case places, but often people).

But I still didn't get it. I didn't get it until the book was over.

"So many memories, so many people. In discussing Istanbul and the Bosphorus, why have I evoked everything so impossible to resurrect? Why are we drawn to time past as to an empty well?" (209) Not, Tanpınar concludes, because he wishes he could turn back time: "I couldn't live for more than 10 minutes even in the Istanbul of Süleyman the Lawgiver, or of Sokullu." Wait, what? "To do so would mean to ignore so much I had gained, to cut off and throw away vital parts of my being." (210) His goal, rather, is to see the cities of the present as almost semi-translucent, as if one could espy the many past versions of themselves through them. "We certainly don't love these old things for themselves; we are attracted by the feeling of emptiness they leave. Whether any traces remain or not, what we struggle to find in them is a part of ourselves we thought lost." (211)

And then, in case I was still confused: "However delicious the drink, however powerful its effects, we must not forget that Turkish society stands on the threshold of a new age. Istanbul itself waits eagerly for a new age that will create new values." (212) New values that Tanpınar, far from rejecting, was prepared to embrace: "What we must do is surrender to the winds of he present, to the lively fertilizing winds of the new." (212)

If I'm honest, I think I only understood 25% of the book, not only because I didn't understand Tanpınar, but because of my ignorance of the places and people that populated the worlds "under" the world of today. Frankly, I'm just as ignorant about these cities in the present as I am about them in the past! I imagine that someone who had been to any of the cities would get far more out of reading about them in this fashion than those readers, like me, who can only hope that some lively fertilizing wind carries them off to Istanbul, Konya, Bursa, Erzurum, or Ankara in the future.

Profile Image for Murat.
85 reviews
September 10, 2020
Daha önce Tanpınar'dan Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü okumuştum; dilimizde yazılan ve onun lezzetini veren başka bir eser okumadım henüz. Her biri farklı medeniyetlere başkentlik yapmış beş şehrimiz hakkında yazdığı bu denemede romanındaki o bıyık altından gülümseyen muzip adamı göremesek de tedavülden kalkmış kelimeleriyle günümüz okuyucusunu zorlayan ancak her yerde bulamayacağımız bir dil hakimiyeti, keskin bir gözlem yeteneği ve eserin konusu şehirlere olan büyük tutkudan kaynaklı engin bir bilgi birikimiyle karşılaşıyoruz.

Kitabın aşağı yukarı yarısını oluşturan ve sona saklanan İstanbul bölümü çoğu okuyucu gibi benim de favorim oldu. Yazar, çöken bir imparatorluğunun türlü devirlerinin duygu dünyasının havasını mimari, edebiyat ve musiki yoluyla teneffüs etmeye çalışırken kalan mirasla genç cumhuriyet arasında benlik arayışı bağlamında ilişkiler kurmayı atlamıyor. Çoğu kez kendimi telefondan Mimar Sinan'ın eserlerine bakarken, Tamburi Cemil Bey'i dinlerken, Tanpınar'ın üniversite yıllarından tanıdığı dönemin aydınlarının kitaplarını araştırırken ya da falan paşa ile filan isyan hakkında okumalar yaparken bulduğum için kitabı bitirmem çok zaman aldı.

Görece kısa ve içerikleri zayıf kalsa bile Ankara ve Erzurum bölümlerini de keyifle okudum. Tabii bu durumda birinde halihazırda yaşadığım, diğerinde ise büyük ebeveynlerimin yaşadığı coğrafyayla az çok benzer kaderi paylaşan bir şehrin anlatılmasının payı var. Erzurum için büyük konuşmayayım ama ilk fırsatta Tanpınar'ın izinde bir Ankara turu yapmayı planlıyorum.

Konya ve Bursa bölümlerinden ise aynı hazzı aldığımı söyleyemem. Bu durum sadece hayatımda neredeyse hiç yer etmeyen ve ancak birkaç kez günübirlik görebildiğim şehirlerden bahsedilmesiyle alakalı değil. Söz konusu iki şehrin sırasıyla Selçuk ve erken dönem Osmanlı'yla ilişkisi harici bağlantıların yokluğu ve haliyle güncelle temassızlığı bir noktadan sonra okuyucuya kaydı kuydu şüpheli ve neredeyse mitolojik bir dönemin şatafatlı övgüsünden başka bir şey sunmuyor.
Profile Image for Elif Can.
25 reviews
May 19, 2020
Yıllar geçip yaş alırken bir konudan emin oldum. Geçici olarak bulunduğun ya da yaşadığın mekana dair hislerinin, tamamen senin hayatının hangi döneminde olduğunla ilgisi var. O sırada sen hangi sensin ki, mekan hangi mekan olsun? Beş şehir de işte böyle. Tanpınar, hayatının farklı dönemlerinde defalarca o beş şehirdeydi. Ve işte sayfaları çevirirken ben de onunlaydım. Ağır dili, farklı zaman periyotları arasında geçişleri ve bol karakter ismi ile sular seller gibi akıcı olduğunu söyleyemem. Ama zaten mekanlar da bazen hayatımızdan akmaz, tam orta yerinde kaskatı durur. Onları severiz, özleriz. “Bizi onlara doğru çeken bıraktıkları boşluğun kendisidir.”
69 reviews2 followers
April 4, 2017
Ahmet hamdi tarihi sayfalarda hayaller ve destanlarda hatıralara gezdi ve sonunda İstanbulda kendi zamanına geri döndü. eser de birbirinden farklı 5 şehir varmış gibi gorunmekle birlikte bir başlangıç-Ankara kalesi ve yeni devletin kuruluşu- gelişme -Erzurum ve Konya ve Bursa-ve de sonuç-Istanbul- var. içinde mazi ve bugün ve gelecek var. Beş şehirde beş zahiri duyunun ötesinde beş batıni duyu: anlayış, vehim, düşünce, hayal, hafiza bize tadına doyulmaz bir zenginlik sunar...
Profile Image for Elif.
42 reviews
March 11, 2022
Bursa.. Bursa’da zaman! Beş şehir içinde ruhuma en dokunan, nasıl bittiğini anlamadığım, tadı damağımda kalan bölüm, benim de gözümün nuru Bursa. Sadece bu bölüm için bile kusursuz bir kitap. Bursa sevgimden ve aşinalığımdan sıyrılıp da diğer şehirleri inceledim ancak hiçbiri beni bu kadar içine almadı, çok sevdiğim İstanbul bile. Şehirler için anlatılanın dışında öyle güzel kurulmuş cümleler, seçilmiş kelimeler, tasvirler var ki Tanpınar yalnızca yazmamış, sanki tablo çizmiş, boyamış. Hele ki Bursa’yı eski masal sultanlarına benzetip, önce kendisine ortak tutulan Edirne’nin sonra da İstanbul’un tercih edilmesine Bursa’nın üzülüp ağladığını tasvir etmesi öyle güzel ki..
Zor ilerleyen ancak yazma sanatı nedir gösteren bir kitap.
Profile Image for Zeynep T..
924 reviews130 followers
December 19, 2020
Mahur Beste, Huzur, (yarım bıraktığım) Saatleri Ayarlama Enstitüsü romanlarıyla kıyaslarsam şimdilik en sevdiğim Ahmet Hamdi Tanpınar kitabı bu diyebilirim. Sadece Erzurum şehrinin anlatıldığı bölümdeki güneş batışının tasvir edildiği paragraf için bile okunması gerektiğini düşünüyorum.

Tarih, musiki, şiir, türkü, mimari, tasavvuf, resim sanatı gibi geniş bir konu yelpazesinde Ankara, Erzurum, Konya, İstanbul, Bursa şehirlerini yazarın gözünden okumak isteyenlere tavsiye edebilirim bu kitabı.
Profile Image for Efe Şengüler.
5 reviews
July 29, 2019
Sizi geçmişin beş şehrine götüren,şehirde şiir eşliğinde, birbirinden güzel yerlerin daha once görmediğiniz ustalık ile anlatimiyla gezintiye çıkaran bir eser. Her cümlesine hayran kalacağınız, okurken mest olacağınız, sindire sindire içinize işleyen ve edindiğiniz bilgiler ile başınızı döndüren bir şahaser. Mutlaka okuyun derim.
Profile Image for Zelal Akgüneş.
19 reviews7 followers
May 13, 2024
Ahmet Hamdi her okuyuşumda şiirsel diline imgelemine hayran olduğum bir yazar. Bu kitapta da özellikle Bursa ve İstanbul’u anlatırken bu şehirlerin onun iç dünyasında yarattığı zaman duygusunu mekanların imgeleminde yarattığı coşkuyu şiiri hissetmemek mümkün değil. Mekanları ve tarihi onun satırlarıyla dolaşırken Dede Efendi’nin Ferahfezasını her bir adımda duyumsuyor insan.
Profile Image for Joanna.
1,394 reviews
May 1, 2020
Written in 1946 but only recently translated, this is a Proustian journey through Tanpınar’s newly post-Ottoman Turkey. Nostalgia, music, architecture, Ottoman history, and my beloved Bursa — this may not be a must-read for everyone, but it definitely was for me.
Displaying 1 - 30 of 171 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.