What do you think?
Rate this book


120 pages, Paperback
First published February 1, 2019
...
Ölü köpek şimdi Haneke’nin kucağında. Renkten renge giriyor. Artık sarı değil. Bir bukalemun gibi, etrafımızda yeşilin ne kadar tonu varsa teker teker hepsine bürünüyor. Sadece Greenaway sevmek için elini uzattığında siyah beyaz kesiliyor.”
“Köpeğe soralım” diyorum “O atlı adam kötü mü?”
“Ata soralım” diyor Pasolini, “En doğru cevabı atlar bilir.”
“Ben adama soracağım” diyor Haneke, “Doğrudan gözlerinin içine bakarak, sen kötü müsün, diyeceğim ona...”
Dördümüz de durup geriye bakıyoruz. Atlı adam ata avcunda şeker yediriyor. Beyaz köpek yorulmuş, iskemlenin gölgesinde derin derin uyuyor. Her şey, herkes huzurlu görünüyor. Ölü köpek az ötede kendine bir mezar eşeliyor.
“Vazgeçelim” diyor Greenaway.
Vazgeçiyoruz. Dönüp sormayacağız, ne köpeğe, ne ata ne de adama… Nergis tarlasına gideceğiz. Tarçınlı yeşil çaylarımızı içeceğiz. Keçiboynuzu unundan yapılmış üzümlü kurabiyelerimizi yiyeceğiz. Hiçbir şey olmamış gibi. Meşenin gölgesinde.
Ceplerimizde huzursuz hikayeler. Belleklerimizde irini kurumamış yaralar. Tırnaklarımızın arası hayattan kazıdığımız kirlerle dolu. Ne geçmişe güvenimiz var, ne bugüne, ne de geleceğe. Ölülerimizi sırtımızda taşıyoruz. İnatla doğurmuyoruz. Çoğalmıyoruz. Geceleri daracık mezarda uyuyoruz. Gündüzleri ha öldük ha öldürdük diye korkuyoruz. Kötüyü gördük. Unutamıyoruz.
Ama işte kırlardayız. Nergis tarlasına gidiyoruz. Haneke, Pasolini, Greenaway ve de bir de ben. Sanki hiçbir şey olmamış gibi.
Yol bitmiyor. İyi ki bitmiyor.
Nergis tarlasına hiç varmıyoruz. İyi ki varmıyoruz.
... (54-55)