Hepyek

by Seray Şahiner

Uzun zamandır ne yazacağını merakla beklediğimiz, birden fazla türde yazdıklarıyla oldukça geniş bir okuyucu kitlesine hitap eden Seray Şahiner’in yeni öykü kitabı Hepyek manifesto niteliği taşıyor...

Şimdiye dek Şahiner edebiyatında pek aşina olmadığımız sulara cesurca giriliyor Hepyek’te. Kır öyküsü çıkıyor karşımıza ama bu tanıdığımız bir kır değil. Erkek anlatıcılar, komiler, dansözler, babaanneler; hastane odaları, yetiştirme yurtları... Hepsi bir arada, kimsenin kurmadığı bir çetenin üyeleri… Hepsi bir arada, hepyek ile yüzleşmenin ne demek olduğunu tek başına anlatıyor.

İnsanlık tarihi, biraz da iletişim araçlarının tarihi olarak okunabilir. Bu araçların neredeyse her biriyle kimi zaman sezdirerek, kimi zaman doğrudan anarak uğraşıyor Şahiner. Bunları edebiyatın meselesi haline getiriyor.

Hepyek; Haşim İşcan Geçidi’ne her girdiğinde bisiklet almaya karar verip geçitten çıkar çıkmaz bu hayali unutanların, fesleğen görünce gayrı ihtiyari okşayıp elini koklayanların, sokak çalgıcılarına para verenlerin, niyet etmedikleri dünyanın falına gaipten işaretlerle bakanların, hayatta kalma yolu olarak oyunu benimseyenlerin kitabı… Ama hakikaten “sadece” bu kadarı değil.

Şimdi, hepyek gelebilir!

(Tanıtım Yazısından)

164 pages, Paperback

Published February 12, 2019

About the author

1984 yılında Bursa’da doğdu, İstanbul’da büyüdü. İlköğrenimini Oruçgazi İlköğretim Okulu’nda, ortaöğrenimini Pertevniyal Lisesi’nde tamamladı. 2007 yılında İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü’nden mezun oldu. 2011’de Marmara Üniversitesi Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü’nden, Sinema Anabilim Dalı’nda yüksek lisans derecesi aldı. 'Aylık Paldır Kültür Dergisi Hayvan’da ve Birgün Gazetesi’nde çalıştı. Uzun süre gitar ve resim dersi aldı, izcilik ve dağcılık yaptı. Dönemsel olarak, garsonluk, konfeksiyonda el işçiliği ve makinecilik yaptı. 2006 yılında Varlık Dergisi’nin düzenlediği Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri’nde, "Gelin Başı" isimli öykü dosyası "Dikkate Değer" bulundu. 2007 yılında "Gelin Başı" isimli kitabı Can Yayınları’nca yayımlandı. Sırrı Süreyya Önder’e senaryo asistanlığı yaptı. 2008’de İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda sahnelenen “Yedi Tepeli Aşk” oyununda, "Gelin Başı" kitabında yer alan üç öyküsü sahnelendi. 2010-2011 sezonunda "Gelin Başı"ndaki öykülerden uyarlanan "İadesiz Taahhütsüz" adlı oyun, Tiyatro Boyalıkuş tarafından sahnelendi. 2011’de ikinci öykü kitabı “Hanımların Dikkatine” Can Yayınları’nca yayımlandı ve 2012 yılında bu eseriyle Yunus Nadi Öykü Ödülü'ne layık görüldü. 2014 yılında Can Yayınları'nca Antabus isimli kitabı yayınlandı. Antabus, 2015 yılında aynı isimle Tatbikat Sahnesi (İstanbul) tarafından tiyatroya uyarlandı. Yazarın yazıları halen BirGün Gazetesi'nde ve Ot Dergisi'nde yayımlanmaktadır.

Reviews

[Aslıhan Çelik Tufan · Rating 3 out of 5]

Şimdiii 3 yıldız mümkünse olumlu algılansın istemem.

Zira kitap gerek öykü sıralaması gerekse öykü lisan ve konularının işleyinişi bakımından ben bir de öykü yazıyorum okur musunuz tarzında olmuş.

Yazarın diğer tüm kitaplarını severek okuyan biri olarak öykücülüğünün bir yerde yeni bir şeyler deneme çabasından ibaret olduğunu düşünüyorum.

Yine yazarın canım Can yayınlarını terk edip editöryal olarak her defasında biz okurların sabır sınırını zorlayan Evereste geçmesi de tuzu biberi olmuş. Kitaplar basılmadan okurla buluşmadan okura değilse de kitaba saygı duyularak daha detaylı incelenmeli bence. Karakterlerin isimleri, cümlelerin bitişi ve noktalama işaretlerindeki hataları bulma oyununa çevirdim bir yerden sonra.

Ben yazarın diğer kitaplarının teşbihte hata olmazsa ekmeğini yemek suretiyle bu kitabının da baskı yapacağına inanıyorum ama inancım daha da güzel öyküler kaleme alması yönünde.

Seray Şahiner’ in diğer eserlerini hiç okumadıysanız önce onların tadına varın bunun için acele etmeyin derim!

[Sgrtkn · Rating 4 out of 5]

"Kazanmak için değil, ölmemek için yaşıyorlardı. Varmak için değil, duracak yerleri olmadığından az gidiyor uz gidiyor, şimdi yağmur altında ıslandıkları bu dünyayı bir hane değil saçak altı olarak kullanıyorlardı. Biri 17'sinde biri 19'unda iki genç..."

[Çavlan · Rating 4 out of 5]

Seray Şahiner ne yazsa keyifle okuyacak kıvama gelmişim sanırım. Öykülerini de (kitabın sonlarındaki distopik öykü dışında) çok iyi buldum.

[Tülay Tellioğlu · Rating 4 out of 5]

4/5
.
Seray Şahiner, kendisini Kul kitabı ile tanıdığım ve diğer kitaplarını da okumak için sabırsızlandığım bir yazar.
Bazı yazarların roman kalemi iyiyken öykü kalemi pek o kadar sağlam olamayabiliyor fakat Seray Şahiner iki kaleminin de yeterince sağlam olduğunu gösterdi. Kul romanında hayatın tam içinden bir karakteri ele almış kitap boyunca onun içsel çatışmalarından bahsetmişti. Hepyek kitabı ise yine benzer karakterler ve işleyişle kısa kısa öykülerden oluşuyordu.
Kitabı okurken, hemen hemen herkesin yaşadığı gündelik olayları, küçük sitemleri, zıtlıkları ve iç çekişleri okumak bana kendimi normal hissettirdi. Sanki kendimi okuyor gibiydim bazı öykülerde. Tabii benim nacizane görüşüm bunu roman olarak okumaktır ama olsun bu da çok güzeldi.❤️

[Gunce · Rating 3 out of 5]

Kul ve özellikle Antabus’u okuduktan sonra hayalkırıklığı diyemem ama beklentimin altında kalan bir öykü kitabı Hepyek.
İçerisinde beğendiğim öyküler oldu ama Seray Şahiner’i ilk kez okuyacaklara bu kitap ile başlamayı tavsiye etmiyorum.

[Ayse Dilsad Cetin Ozyurt · Rating 3 out of 5]

Seray Şahiner ne yazarsa okurum. Bugüne kadar öyle yaptım. O nedenle kitabını rafta görünce koşulsuz satın aldım ve elimdeki kitabı bırakıp okumaya başladım. Öncelikle Can Yayınları’ndan Everest’e geçmiş olması bende büyük hayal kırıklığı yarattı. Zira Everest’in redaksiyonları oldum olası çok kötü. Bu durumdan maalesef Hep Yek de almış nasibini. Bir öyküde Ercüment olmuş Ercümert, başka bir öyküde de Ceylan olmuş Ceyhan. Kitabın ilk baskısı 30000 adet yapılmış. Umarım ikinci baskıyı yapacak kadar çok satar da ikinci baskıda düzeltilir bu okurun gözüne gözüne sokulan hatalar.
İçeriğe gelecek olursam... Seray Şahiner bu kitabında yaratıcı yazarlığın değişik metotlarını denemiş. Açık montaj, kapalı montaj, Leitmotiv, bilinç akışı, zaman sıçraması,... Bir atölyede öğrendiklerini pratik yapmak için yazdığı yazıları derleyen bir yeniyetmenin kitabı gibi kopuk kopuk öykülerden oluşuyor. Bazı öyküleri bitirmek için o kadar acele etmiş ki, keşke biraz daha anlatsaymış hissinden kurtaramadım kendimi. Yine de iyi yapmış, iyi ki de denemiş.
Aslında bu kitabın hakkı 4/5 ama redaksiyon başlı başına 1 puan kaybettiriyor maalesef. Can Yayınları’na geri dönmesi temennisiyle...

[Cemre · Rating 4 out of 5]

Seray Şahiner'i Antabus ile tanıdım, çok sevdim, Gelin Başı ve Hanımların Dikkatine ile daha çok sevdim. Reklamı Atla, tür olarak ilgimi çekmediği için okumadım. Kul ise ne yazık ki benim için bir hayal kırıklığı olmuştu. Hepyek'te de benzer bir şeyi hissederim diye kitabı çıkar çıkmaz almama rağmen bir türlü okumak istememiştim. İnternette de olumsuz yorumlara rastlayınca biraz ertelemek istedim; ancak bu kadar erteleyebildim. Keşke okumayı geciktirmeseymişim. Şahiner'in öykülerini okumayı gerçekten çok özlemişim. Bu öykü kitabının neden diğerlerine nazaran daha az sevildiğini anlayamadım. Şahiner, bana göre modern öykücülerimiz arasında kendisine has bir üslubu olanlardan ve bu benim için çok kıymetli. Zira bir ara modern öyküler okumayı çok severken üslupların birbirine benzediğini düşünmeye başlamam (ya da belki de fark etmem) beni bu türden biraz uzaklaştırdı. Şahiner bence bu öykücüler arasından sıyrılan ve kendisini belli eden bir yazar.
Öykülerinin takipçisiyim! :)

[Elif · Rating 3 out of 5]

Sarı Işık, Bulyon ve Hepyek öyküleri en çok beğendiğim öyküler oldu

[Ozge · Rating 3 out of 5]

“Antabus”, “Kul” ve “Gelin Başı”’dan bu kadar keyif alınca diğer kitapları için de beklentimi yükseltmiş olmalıyım. Hikayelerin birçoğunda insan kendi gözlemlerini yakalayıp o hikayeyle bütünleşiyor ancak sıkıcı denebilecek hikayeler de var. Bu esere ne yazık ki 3 yıldızdan daha yüksek değer biçemedim.

[Reyhan Kaboglu · Rating 2 out of 5]

Yazarla hiç bağdaştıramadığım kısa, keyifsiz, anlamsız hikayeler..

[Aslihan Yayla · Rating 4 out of 5]

Kafamın içinde apartman dolusu insan var; kiminin karabiberli tavuklu pilav derdi kiminin panik atağı, kiminin florasan ışığı altında kocasının ölümünü bekleyeni kimininse apartmanın içinde donla kalıp rüya olduğu umuduna tutunanı mı dersin hepsi ama hepsi kafamın içindeki apartman dairesinde oturuyor.

Çok başka @seraysahiner Seray Şahiner; insan onun kitaplarından tek bir tanesini dahi okusa her zaman selam verdiğin çiçek satan ablaya, apartmana her sabah ekmek alan amcaya ya da manavda elma seçen o kıza bir başka bakıyor. Her insan bir dertle sana açılıyor, her öykü hayattan başka bir parantez açıyor sana ve en önemlisi “iyi ki” dediğin satırlar öyle canlı bir hale geliyor ki sanki yaşıyor hale geliyorsun. Ağızda kalan bir tat gibi sen onu her yeni bir içecekte arıyorsun. Satır sonları senin için bir otobüs durağı haline geliyor. Durmak, zamanı durdurmak istiyorsun, o öyküdeki karaktere sarılmak her şeyin geçeceğini onlara anlatmak istiyorsun. Acısını, tasasını, huzursuzluğunu, açıkta kalışına, açlıkla savaşına yardımcı olmak istiyorsun.
Çok içe dokunan öyküler var içerisinde, her biri tasalanmadan, rahat ve mutlu yaşama derdinde aslına bakarsan. Gencinden yaşlısına hepsi bizim insanımız, hepsi başka bir dertten muzdarip. İşte bu yüzden okuduğun bazı öyküler sana başka birilerini çağrıştıracak, senin tanıdığın bizim tanımadığımız.
İyi ki yazdın, iyi ki okuduk ve iyi ki yaralı olanların hikayelerini kendi üslubunla aktarabiliyorsun. Her hikayen nefes alıyor @seraysahiner Okuyun yavaştan zira ben bir sonraki için heyecanla ve biçare bekliyor olacağım.

[Kamil · Rating 5 out of 5]

Seray Şahiner' in "Kul" ve "Antabus" adlı kitaplarını büyük keyifle okumuştum. "Hepyek" yeni çıkan kitabı. Bu sefer roman değil, 12 öykü var kitapta. Hayatın içinden, her zaman karşılaştığımız, hatta bazıları belki de biz olan karakterler, capcanlı karşımızdalar. Yine vurucu cümleler ile sıradan hayatların ardındaki dramları okuyoruz. Örneğin:" Birlikte geçirdikleri otuz yıl ile kocasının bir aydır kaldığı şu yoğun bakım odasındaki hayatları arasında pek bir fark yoktu, iletişim kuramadığı bir adam ve bütün gün baktığı ekranla baş başaydı" (Sarı ışık öyküsünden). Ya da turp gibi sağlam 77 yaşındaki Karaca nineden: " Sırf sıhhat değil, yaşlılıkta bolluk da başa belâydı". Ya yemek artıklarına bakıp müşteri profilini analiz eden bulaşıkçı Nurcan? Favorim sanırım " Arkaik" oldu. Maruz kalınan sonsuz sayıdaki dijital görüntülerden dolayı uyumanın ve düş görmenin artık imkansız olduğu geleceğin distopik dünyası...Çözüm mü? Sıfır teknoloji. Ama tabii o da parayla 😀😀😀.
Keyifle okunan, su gibi akan bir kitap.

[Emra Arkadaş Demirkıran 🦋 · Rating 4 out of 5]

Ve sırf o esnada önünden geçtikleri mağazada çalınan şarkıyı beğendikleri için alışveriş yapmayacaklarsa da içeri girenlerden...
İkram edilen, paketteki son sigaraysa almayanlardan...
Ve Canım Kardeşim filminde ağlayanlardan ve Uçurtmayı Vurmasınlar’da...
Fesleğen görünce gayrı ihtiyari okşayıp elini koklayanlardan, sokak çalgıcılarına para verenlerden...Korkmazlardı.

[Neşet · Rating 4 out of 5]

Gelin Başı yayınlanalı 12 sene olmuş. Romanlarını fazla değil ama öykülerini çok seven biri olarak Şahiner'in öykülerini geliştirdiğini, üzerinde uğraştığını, çalakalem yazmadığını görmek fazlasıyla sevindirdi. Orhan Kemal öykülerini hatırlatan Feliçita öyküsü kitabı açıyor ama diğer öykülerle bağı, ahengi olmayan bir öykü olmuş. Geri kalan öyküleri ise gerçekten iyi yazılmış ve kurgulanmış.

Söylemeden geçemeyeceğim, kitabın kapak dizaynından adına, kapak üzerinde ilk baskı 30.000 etiketine kadar sunumu fazlasıyla itici gözüküyor.

50 dakikalık İstanbul-İzmir uçuşu için yanına yol kitabı olarak Mo Yan'ın İri Memeler ve Geniş Kalçalar kitabını alanlardan korkmazlardı.

[Emre Ergin · Rating 5 out of 5]

Son zamanlarda birbirine ne zaman "genç yazar" tavsiye edildiğini görsem bir kenara, bir ara okurum diye not düşüyorum. Bu vesileyle keşfedip bir sürü yazar arasından, iyi bulduğum bir kaç yazar oldu. Seray Şahiner'i de bu vesileyle keşfettim ve metinlerini övenlerin haklı olduğunu düşünüyorum. Herhalde azar azar tüm külliyatını okurum.

"Cuma vaazı" ile alakalı bir detaydaki sıkıntı dışında, her nasıl olduysa hem oranın hem buranın hem de şuranın içinden yazabilmeyi oldukça iyi kotarmış Seray Hanım. Tabi bazen empati yapamadığında, karaktere dışarıdan dert ithal etmekten kendini alıkoyamamış, ama o kadar olur, hepimiz genç yazarız.

En beğendiğim öyküler Bulyon, Karaca ve İhtiyati Tedbirler oldu.

[Sibel · Rating 3 out of 5]

Çıktığını duyunca heyecanlandığım kitaplardandı ama öyküleri çok zorlama geldi.
Everest e geçmiş olmasından dolayı da ne alakaysa bi sevimsiz hissettim.

[Esra Dilara · Rating 4 out of 5]

Her zaman çok seveceğim Seray Şahiner'i ve o her zaman kalbimin ortasına bir yumruk atacak. Çünkü biz, "kaybetmenin gayrı resmi tarihini" iyi biliriz.

[İrem Balaban]

öykü kitabı olduğu için puanlamayacağım bir ara beğendiğim öyküleri yazarım

[Evren Erarslan · Rating 5 out of 5]

Seray Şahiner'in bütün kitaplarını okudum. Kadınlar ile ilgili çuvaldızı karşıya batırırken iğneyi de sivriltip hemcinslerine batırabiliyor. Deyimi yanlış yazmadım, biraz değiştirdim :) Hepyek kitabında kelime oyunlarını geçmiş artık, cümle oyunlarıyla baş döndürücü bir hikaye kitabı yaratmış. Zekice öykü içi göndermeler var. Kitap resmen ete kemiğe bürünüp samimi bir meddahlık yapıyor. Karabiberin kokusu burnunuza geliyor, ölmekte olan floresanın sesi kulaklarınızda, şar şar akan sular çö, çö giden bir köy hayatı. Kesitler film şeridi, sesler hayatın içinden, yazılar usta eli. Seray Şahiner şu ana kadar okuduğum en iyi yazarlardan. Hiç yazar görmemişsin abartma diyenler varsa yazarı takip etmelerini dilerim. Belki yeni bir yazar daha keşfederler.
Hikayelere kısaca göz gezdiriyorum.

1- Feliçita : Sanırım Ot dergisinde okumuştum bu hikayesini daha önce. Tanımadıkları bir cenaze evinde yemeye oturan 2 çocuğun hikayesi. Biri 17lik biri 19luk. Karabiber kokulu bir hikaye.
2- Ufuk Çizgisi : Köy yaşamının dev çukurunu ve yeni gelenleri nasıl içine çektiğini anlatıyor. Hani marjinal bizdik? tadında bir hikaye.
3- Sarı Işık : Türkan'ın hiçbir şeye benzemeyen hayatı bir sarı ışık ve acılı (mı tartışılır) bir süreç sonrasında değişecektir.
4- Karaca : Yaşlılık hikayesi. Empati kokuyor buram buram. Yaşlılara bakış açınız değişebilir.
5- Personel Yemeği : Uzak ara en iyi öykü. Bir lokantada çalışan personellerin, kapitalizm eleştirisi. Emirhan gerçekten de terfi alabilir mi?
6- Sebare : Bir meyhanede geçen gecenin özeti. Erkeklerin dünyasına giriş mahiyetinde, kısmen argo, kısmen cahil içeren bir hikaye.
7- Çok Afedersin : Fakirlik içersinde yüzen bir hikaye daha, eski darbukacının kızını dans etmesi için istemeyerek de olsa programa göndermesini ele alıyor.
8- Bulyon : Sosyal medya ve internetin gençlerin üzerinde etkisi ve yalnızlığı tetiklemesi konusunda eleştiriler içeriyor.
9- İhtiyati Tedbirler : Düşüncelerin hayatı ele geçirdiğini abartılı biçimde yansıtılması. Sonu güzel olsa da ortalama öykülerden biriydi.
10- Ağlamadan Anlatmam Lazım : Kapıda kalma hikayesinin bu kadar derinleşebileceğini düşünmemiştim. Güzeldi.
11- Arkaik : Diğer hikayelerin bütünlüğünü bozmuş bence, kitabın geneliyle alakasız bir distopya konusu, beğenmediğim tek hikaye.
12- Hepyek : Yazarın hayatında emeği geçenlere selamı gibi hissedilen bir hikaye. Korkulmaması gerekenlere kanınız ısınacak.

[Elif Arslan · Rating 4 out of 5]

İki gün içinde okuduğum ikinci Seray Şahiner kitabı. İlki bir romandı; Kul - - ki ben yazarın bu kitabını okurken karşılaştığım sık tekrarlar yüzünden bu bir roman yerine uzun hikaye olsa daha çok keyif alırdım diye düşündüm. Belki bu yüzden ikinci okuduğum Hepyek’in 12 öyküden oluşması - - ya da belki zaten bir öykü sever olduğumdan - - beni özellikle mutlu etti. Diğer kitaplarını henüz okumadım ama Şahiner’in son kitabı Hepyek’i, Kul’dan çok daha iyi bulduğumu söylemeliyim. Samimi ve akıcı bir dille hayatın farklı yollarında yürüyenler insanların hikayelerini anlatırken yakaladığı gerçeklik çok çarpıcı. Ayrıca her iki kitapta da bugünün kaybedenler dünyasında Tanrı ve insan ilişkisine dair sorgulamalar güncel ve derinlikli. Her okuduğum kitap için yazmıyorum. Ama Goodreads’de Hepyek ile ilgili olumsuz yorumları görünce, bu kitaba haksızlık edildiğini düşündüğüm için bu sefer özellikle yazmak istedim. Çünkü Hepyek, güncelle, gerçekle, şimdi olup bitenle ilgisi olan ve etrafının farkında olmak isteyen herkesin okuması gereken bir kitap. İçindeki öyküler ise iddia edildiği gibi anlamsız ya da kopuk değil. Özellikle de kendi kabuğundan çıkmak isteyenler için. İyi okumalar.

[Funda · Rating 5 out of 5]

Hepyek bu çağın öykülerinden oluşuyor. Acılara, yaşananlara gözlerini, kulaklarını kapamayan genç bir yazarın hem yardım için uzanan eli, hem elini uzattığı yerde acı çekenlerin feryatları, hem de gündelik hayatımıza sızmış olan acılarla baş etme yolu olarak kullandığımız en güçlü silah olan mizah var bu kitapta.
"Bu çağın" öyküleri dedim, çünkü gördüğümüz her güzelliği kadrajlama hevesimiz de, dünyanın sonunun yaklaştığına ve her şeyin kıymetsizleştiğine olan inancımız da, acıları geride bırakıp yeni bir yaşamı deneme arzumuz da, geçmişin bize lekesiz görünen detaylarına olan özlemimiz de var burada. Bütün bunlar 40 yıl önce ya da sonra değil, ancak bugün anlatılabilirdi, ki anlatılmış.
Hayatımda okuduğum en umutlu, en gerçekçi ve en olası kurtuluş cümlesinin bu kitapta, okurken içimi en çok sıkan öykünün içine yerleştirilmiş olması benim için bu kitabı çok özel kıldı ama eminim okuyan herkes yeni, özgün ve iletişim kurabileceği bir şeyler bulacak Hepyek'te.
Kitapçınızdan ısrarla isteyiniz.

[Selin · Rating 4 out of 5]

Seray Şahiner'in tüm kitaplarını okumuş biri olarak gerek romanlarının, gerekse öykü kitaplarının her birinde nasıl bukadar başarılı olduğunu gerçekten anlamıyorum. Hepsinin verdiği tat bambaşka. Aslında bu öykü kitabında da anlatılanlar çok enteresan konular değil. Sokakta, evde, iş yerinde, çarşıda, pazarda, yanı başımızda her an görebileceğimiz insanları yazıyor Şahiner. Ama öyle bir yazıyor ki 10 sayfalık öyküde bile karakterle senelerdir tanışıyormuşsunuz hissini veriyor. Kadının, fakirin, toplumsal baskıların, törelerin, yalnızlığın sık sık karşımıza çıktığı yazılarında hiçbir zaman tek tarafı yüceltmiyor yani kusursuz karakter yaratmıyor. Gerçekçi, düşündüren ve farkındalık sağlayan, insanımızı ve özellikle türk kadınını son derece sıradan ama başarılı bir şekilde yansıtan Şahiner'in bütün kitapları gibi Hepyek kitabı da övgüyü hakediyor.

[Soner Balçık · Rating 4 out of 5]

Seray Şahiner, kitapta gündelik hayatın kenar sokaklarını, dar odalarını, mekânlarını ve sıradan görünen ama aslında çok kırılgan karakterlerini anlatıyor. Kitabın en güçlü yanı, dilin doğal olması. Cümleler süslü değil ama her kelime yerli yerinde, abartı yok, tamamen “hikâyeyi konuşturan” bir dil var kitapta.
Öykülerde, genel olarak kadınların yaşam mücadelesi anlatılıyor . Yazar, kadın karakterlerini ne kurban gibi, ne de kahraman gibi gösteriyor. Onlar hem güçlü hem kırılgan; hem sinirlenip küfrediyor hem de sessizce herşeyi kabullenebiliyorlar. Bu nedenle, karakterleri kâğıt üzerinde değil, sanki yanı başında yaşayan insanlar gibi hissedebiliyorsunuz.
Bazı öykülerde mizah var ama bu mizah, güldürmekten çok düşündüren türden. Mesela, okurken “ne kadar tanıdık” deyip bir an sonra boğazında düğüm hissettiğiniz anlar oluyor. Bu, bence yazarın en iyi yaptığı şey: Okuru hem güldürüp hem de düşündürmek.
Eleştirebileceğim tek nokta, bazı öykülerde olayların çok hızlı kesilmesi. Tam bir yere bağlanacak gibi olurken, yazar öyküyü pat diye bitiriyor. Hikayenin devamı nasıldı diye merak duygusu artıyor.
Kitap, kısa öykü seven, karakter derinliğine önem veren ve gündelik hayatın görünmez ayrıntılarını fark etmek isteyen okurlara önerimdir .Samimi, sert ve dokunaklı.

[Irem Ercan · Rating 4 out of 5]

Seray Şahiner'in okuduğum dördüncü kitabı. Bu kitabındaki öyküleri bana daha farklı konularda yazılmış geldi, bu nedenle çok hoşuma gitti. Mahallede kimsesiz olmayan iki çocuktan tutun da unutulmamak için hastalığa sığınan bir kadına kadar... Çarpıcı ve güzel hikayeleri vardı.
Bir tek bir öyküsü beni rahatsız etti ama bu rahatsızlık bilemiyorum, beğendiğim için değildi galiba. Öykünün genelinde bir huzursuzluk hakimdi ve öyküyü görünmez kılıyordu. Onun dışında öykülerin hepsini çok beğendim, öyle ki tek oturuşta bitirmekten kendimi alamadım.

[S · Rating 1 out of 5]

Sosyal medyada çok övülen bir yazar olduğu ve bu kitabı da indirimde olduğu için alıp okudum:) Burada yazılan yorumları okuduğumdaysa yazarı tanımak için yanlış kitabı seçtiğimi fark ettim:). Kitabın içerisinde 12 öykü bulunuyor. Hepsi günümüzde geçiyor ve sıradan insanların hayatlarını anlatıyor. Bazıları akıcıydı bazılarını atlayarak okudum. Bulyon öyküsü fobilerimden birisi olduğu için ben de en çok iz bırakan öyküsü oldu. Diğer kitaplarına bakıp, yazara bir şans daha vermek istiyorum.

[Duygu Bingöl · Rating 5 out of 5]

Yazarın okuduğum ilk kitabı. Ben çok sevdim. Kısa, sade cümlelerle bana göre okurun ilgisini sürekli yüksek tutuyor. Kitabın içindeki 'Ağlamadan Anlatmam Lazım' öyküsü içlerinde en sevdiğim oldu. Rüya ve uyanıklık arasında gidip gelmeyi çok güzel anlatmış. Modern ve iyi bir öykücü olduğunu düşündüm okuduktan sonra. Diğer kitaplarını okumadım henüz ama bu kitabı bende diğer öykü kitabı Hanımların Dikkatine'yi de okuma isteği doğurdu.

[Alphan Lodi · Rating 5 out of 5]

İstanbul’da yalnız dolaşanların, köy yerinde tek başına bırakılanların, hayallerinden ayrı düşenlerin, rüyalarına hasret kalanların öyküleri yer alıyor Hepyek’te. Hatta fesleğen görünce gayriihtiyari okşayıp elini koklayanlardan, sokak çalgıcılarına para verenlerden ve karşısındakini gülümsetebilmek için madara olmayı göze alanlardan korkmayanların öyküleri.

���Zaman değil mesafeydi her şeyin ilacı”

[Ediz Çandır · Rating 3 out of 5]

Antabus’u okumuş ve çok sevmiştim, bu kitaba da istekle ve heyecanla başladım. Maalesef beklediğimin çok altında bir kitap. Bazı öyküler için fena değil desem de, kitabın tamamı vasatın altında. Yazarla ilk kez bu kitabı ile tanışmış olsa idim, sonrakileri okumazdım. Üç yıldızı 2,5’dan 3 olarak veriyorum.

[Figen · Rating 3 out of 5]

Daha önce hiç Seray Şahiner okumamış biri belki sevebilir bu öyküleri. Lakin yazarı severek takip eden biri olarak sevemedim. Hiç Seray Şahiner okuyormuşum gibi gelmedi bana. Yine de içinde etkileyici bulduğum öyküler yok değildi ancak bir Antabus değil tabi ki bu kitap.

[Puder · Rating 4 out of 5]

3 az geldi ama 4 yıldız da değil, bu kitabın hakkı gerçekten de 3,5. Kötü olduğundan mı? Değil. Belki Seray Şahiner çok iyi bir yazar olduğundan. Öyle güzel kitapları var ki, buna 4 desem diğerlerine de haksızlık olacak.

Hadi goodreads, getir şu buçuklu puanları da vicdanımız azıcık rahatlasın.