What do you think?
Rate this book


304 pages, Paperback
First published January 1, 1958
nişte bunlar hep savaş yaraları
xoxo
iko
Mario:
''Berber dükkanının kokusu beni hıçkıra hıçkıra ağIatıyor.”' Bu da mecaz mı?
Neruda:
Hayır. Pek sayıImaz.
Mario:
Ayrıca şu sözünüzü de sevdim:
''Bir insan oImaktan yoruIdum.'' Çünkü bazen bana da oIuyor ama nasıI söyIeyeceğimi biImiyorum. Okuduğumda çok hoşuma gitti. Neden ''Berber dükkanının kokusu beni hıçkıra hıçkıra ağIatıyor'' dediniz?
Neruda:
Bak, Mario...
...kuIIandığım sözcükIerden daha farkIı oIarak nasıI açıkIayacağımı biImiyorum.
Şiiri açıkIadığında sıradanIaşıyor. Her açıkIamadan daha iyisi şiirin ortaya çıkardığı duyguIarın, onu kavramaya müsait bir ruh tarafından bizzat tecrübe ediImesi.
🤔🤔🤔🤔
O kadar az biliyoruz ki,
o kadar çok sanıyoruz
("Çoğuz" şiirini bölerken ayrı bir içim cız etti, hangi kıtayı alacağımı şaşırdım bir de)
Sessizliği Arıyorum (21)
...
yaşayamam, yine de
fışkırıp durmazsa içimde ekinler,
filzler ilkin, toğrağı delip geçen,
varmak için ışığa,
ama karanlıktır toprak ana:
karanlıktır benim derinlerim:
sularda bir kuyu gibiyim ben
ardında yıldızlar bıraktığı gecenin
ve kırlarda yapayalnız sürüp gittiği.
...
Öyle Bir Yorgunluk (45)
Benimle yorulmanızı istiyorum
iyi yapılmamış her şeyden
her şeyden bizi yaşlandıran.
Yıpratmak için başkasını
hazır bekleyenlerden.
Yorulalım öldüren,
ölmek istemeyen her şeyden.
Alacakaranlıkta Kendi Kendine Konuşma (52)
...
Hoşça kal, konuşacağız daha önce,
ya da sonra; hatırlamıyorum,
belki de karşılaşmadık bile
ya da haberleşemiyoruz.
Böyle çılgın alışkanlıklarım var,
konuşuyorum, kimse yok, dinlediğim yok,
sorular soruyorum kendi kendime
ve asla yanıtlamıyorum.
Çoğuz (65)
...
Ama ne zaman çağırsam atılgan yanımı
çıkıp geliyor gene eski tembelliğim,
bilmiyorum asla kimim ben,
kaç kişiyim, kaç kişi olacağım.
Bir çana dokunup da
çağırabilseydim gerçek kendimi,
gerekliysem çünkü kendime
yok olmamalıyım ben.
…
Çam Ağaçları Sonatı (92)
unutalım gurur yapmadan
bizi sevmeyenleri
..
köklerle konuşalım
büyüsü çözülmüş dalgalarla
unutalım telaşı
işbilirin dişlerini
unutalım karanlığı
unutalım hınzırların
türlü karanlık işini
yeryüzü olsun işimiz,
ruhumuz değsin toprağa
Kıyıdaki Yabancı
Geri döndüm, hâlâ gönderiyor
deniz bana tuhaf köpüklerini,
alışamıyor gözlerimle bakmaya,
kumlar tanımıyor beni.
Hiç anlamı yok, haber vermeden
dönmenin okyanusa;
bilmez senin döndüğünü
uzaklarda olduğunu bile bilmez,
ve o kadar aşmıştır ki başından
bütün o mavi işleri suyun
haberi olmaz gelenlerden:
sürdürür dalgalar türkülerini,
onca eli olsa da denizin,
onca ağzı, onca öpüşleri,
hiçbir el uzanmaz sana,
hiçbir ağız öpmez,
derken, anlarsın
nasıl zayıf olduğunu:
şimdi anlıyoruz ki arkadaşız
dönüyoruz kollarımızı açmış
ve işte deniz, dans ediyor
bize dokunmadan.
Bekleyeceğim sisi,
uçuşan tuzu, paramparça güneşi,
solusun, solusun diye deniz beni,
çünkü su değildir yalnız su
işgalidir buharın
yuvarlanır havada dalgalar
görünmez atlar gibi.
Öğrenmem gerek bu yüzden
rüyalarımda yüzmeyi,
olur da gelir diye
bir gün uykumda deniz!
Elversin, gelsin yeter
ve uyandığında sabah,
ıslak taşlar, kumlar
ve gümbür gümbür devinen deniz
bilecek kim olduğumu, neden döndüğümü
beni okullarına kabul edecekler.
Yeniden mutlu olabilirim o zaman
yalnızlığında kumların
gelişerek rüzgârla
saygısıyla denizin.