“Toplumun benden beklediğini yapmanın baskısını her zaman üzerimde hissettim. Yaptığım her işte, edindiğim her rolde en iyi ve en doğru nasıl davranabilirim kaygısını da. Kimsenin beni görmediğini düşündüğüm zamanlarda ise kaçarcasına ters yöne yani aslında gitmek istediğim yöne gittim. Maalesef açık seçik değil ama, yüzümü gizleyerek. Yıllarca bunu yapmaya çalışırken fark etmediğim şu oldu; ben nasıl başkalarının davranışlarının izini sürebiliyor ve neyi niye yaptığını ayan beyan görebiliyorsam, aslında ben de toplum içinde çıplaktım. Kolaylıkla anlaşılabilir küçük numaralarım vardı ve yıllarca bunların fark edilmediğini sanmıştım.”
Doç. Dr. Aslı Kotaman, sanat eserleri ile kaygı, yas, erteleme, hatırlama, unutma, bekleyişler ve umut arasında bağlantılar kuruyor. Görünür olmadan var olduğumuzu hissedemediğimiz çağın çarpıklığını kendi deneyimleriyle birlikte, Modigliani’den Proust’a, John Berger’den Kierkegaard’a kadar dâhileri arkasına alarak yorumluyor.
Aslı Kotaman bir akademisyen, sosyal bilimlerde iletişim alanında doçent. Siyasi düşüncesini bilmiyorum. Baskıcı ve antidemokratik bir uygulama olan KHK kurbanı. Üniversiteden ihraç edildikten sonra yaşam mücadelesini yazarak şekillendirmeyi denemiş. “Zihinsel Kolleksiyonlar” düz okumayla entellektüel bir kişisel gelişim kitabı izlenimi uyandırsa da aslında bir deneme kitabı. Yaşadıklarını-anılarını-düşüncelerini ve duygularını sanat (özellikle resim-sinema-edebiyat) ve felsefe ile harmanlayarak, alıntılarla ve anektodlarla renklendirerek kolay okunacak bir şekilde kaleme almış. Tabii biraz savrulduğunu da belirtmek isterim, sonlara doğru alıntı bombardımanı rahatsız edici. Kitabın bölüm başlıkları; “korku, yas ve sabır”, “kayıp ve umut”, “unutma ve hatırlama”, “kaygı ve mutluluk”, “kader”, “ertelemek mi, beklemek mi”, “görünür olmak”, “yolculuk” ve “zihinsel koleksiyonlar”.
Bazen zihni şaşırtmak için farklı kitaplar okumak iyi geliyor, tıpkı metabolizmayı şaşırtmak için kural dışı yemek gibi. Bu kitabı da aynı düşünce uyarınca okudum. Kitabı bitirdikten sonra yorum ve notlara baktım. İki kişi 1 yıldız vermiş, birinin hiç arkadaşı yok diğerinin hesabı gizli. Bu gözlemim bile kitabın toplumda normal kabul edilmek, ayrıksı kalmamak, sosyal olmak isteyenlere yönelik bir kitap olduğunu gösteriyor bana. Ortalamanın altına inmeden, çok yüksekleri hedeflemeden yazmış kitabını Kotaman. Okunması iyi olur bence.
Çeşitli konulardaki düşüncelerini, kendi deneyimleri, okudukları, izledikleri, felsefe ve sanat eserleri ile birleştirerek anlattığı denemelerini zevkle okudum. Bazılarında kendimi de bulduğum için sanırım kurduğu bağları, yaptığı çıkarımları izlemeyi sevdim. Sadece biraz dağınık ve bölümleri odaklanmamış buldum. Bu da kitap bitince gelen o bütüncül tatmin duygusunu hissedememe sebep oldu.
Aslı Kotaman'ın kitabını merak ve ilgiyle okuduğumu söylemeliyim. Üstelik çok da etkilendim çünkü samimi bir anlatımı vardı. Bilinçli bireyler olarak hepimizin bildiği ya da farkında olduğu durumları sanat eserleri üzerinden açıklama, örnekleme ve içselleştirme çabası gerçekten çok etkileyici. Kaygı, beklemek, gizlenmek, mutluluk kavramları üzerinden öğrenilmiş davranış biçimlerimizi, içselleştirdiğimiz ve farkında olmaksızın sevdiğimiz hallerimizi, topluma karşı ve toplumla birlikte duruşumuzu, görünür olma çabamızı tartışmaya açıyor. Tartışmaya da kendinden başlayarak özellikle görsel sanatlardan derlediği örneklerle bizi şaşırtıyor, düşünmeye ve sorgulamaya ikna ediyor. Kesinlikle okumalısınız ;)
Son bolum haric guzel bir kitap. Son bolum ilk bolumlerle celisiyor. Kitabin ben yazarak agladim ile bitirmesi yazarin gercekten aciyi baska bir sekilde ifade ettiginin ve kendi donusumunun ayni kafkanin donusumu gibi anlatmasi ve kitabin kapaginda bile Munch u kullanmasi korku ve endiseyi nasil hisettigini cok guzel tasvir ediyor. Kitapta mutlulugun degil acilarin bizi degistirebildigini net bir sekilde anliyorsunuz.
Aslinda çare gitmek olmadı, her zaman kalmaktı .Çare kaldığın yeri kacmamak üzere inşa etmekti. Ancak kabul etmeli, uzaklar yine büyülü. Hayatta yaşadığımız kırılma noktaları bizleri dönüştürüyor, geliştiriyor. Bazen bu kırılma noktalarından geçerken , "peki şimdi ne olacak ? bu belirsizlik bitecek mi? "gibi sorularla basbasa kalabiliyoruz. Zamanla yaşadığımiz surecin bizim algimizi ve üretim surecimizi nasil donusturdugunu daha net görebiliyoruz. Zihinsel Koleksiyonlar kitabi da kader, yas, kayıp, unutma, bellek, hatirlamak, beklemek ve yolculuklar gibi pek çok konu üzerinden insanın bakis acısını sorgulayan bir metin. Yazar bu konulari ele alırken konular arasında baglam kuruyor. Bu benim metinlerde en sevdiğim özelliklerden biri . Edebiyata, sinemaya, resme , mitolojiye , felsefeye bağlıyor. Bu bağlam kurmadan dolu dolu denemeler ortaya çıkmış. Okuyucuya farklı bakış açıları sunuyor. Kendimden izler bulduğum bir kitap oldu. Bu hayatta başaramadığım şeylerden birisi anda kalmak. Bu kitap bana bunun önemini tekrar gösterdi. Ve şunu dedim kendime " geçmiş bitti, gelmeyecek, zaman aktı, gelecek yaşanmadı sadece şu anın tadını çıkar" Sanatı seviyorsanız, sorgulamayı seviyorsanız okuyun derim. Ben çok sevdim. İyi okumalar
Aslı Kotaman gerçekten yolda görsem sarılmak isteyeceğim insanlardan biri. Geçen yıl Açıkçası Canım Umrumda Değil kitabıyla keşfetmiştim kendisini ve benim için 2021'in en güzel keşiflerinden biri olmuştu edebiyat adına.
Bu hafta da ilk kitabı Zihin Koleksiyoncusu ile hemhal oldum. Hayata dair hissettiklerini o kadar filtresiz ve içten yazıyor ki bir an bile samimiyetinden şüphe duymuyor insan.
Eminim ki günlük hayatında da yazdıkları kadar güzel bir insandır. Hep yazsın biz okuyalım
Aynı gün içerisinde başlayıp bitirdiğim su gibi akan bir kitap. Arkadaşımız diye demiyorum, Aslı, KHK süreci ile kendini zorunlu olarak içinde bulduğu yeniden yaratım döneminden eni konu deneyimli bir yazar gibi çıktı. Sanki kaderinde yazmak varmış da ilk kitabı için senelerdir mücadele etmiş bir yazar gördüm ben. Okuyan herkesin etkileneceği keyifli bir dönüşüm hikayesi. Ellerine sağlık.
Yazar kendi deneyimlerini ve düşündüklerini deneme tarzında ve sanat eserleriyle ilişkilendirerek aktarmak istemiş ancak kitaptaki bölümler bile kendi içlerinde kopuk ve sanat eserlerine referanslar oldukça yüzeysel. Eserleri bahsettiği konuya bağlayamadığını ve konunun bölündüğünü hissettim, bu yüzden benim için akıcı ve beklediğim kadar düşündürücü bir okuma deneyimi olmadı.
Bir tür anı kitabı, yazarın meditasyonu ve ağlayarak boşalması. Çokça hayat dersleri barındırıyor, ve birçoğunu bildiğim filmlere, kitaplara, şiirlere, resimlere göndermeler içeriyor. Mitolojiye bile sıkça giriyor yazar. Bir haksızlığa uğradı ve harika bir kitap çıkardı, bu da bir şey. Her deneyim hatırlamaya değer. Yolun açık olsun Aslı Kotaman.
her satırının üzerinde düşündüğüm, bazı cümleleri tekrar tekrar okuduğum, çok beğendiğim bir kitap oldu. sanatın pek çok dalını, dönemini, eserini değindiği konularla müthiş bir incelikle bağlamış yazar.