“Çanakkale’den Antakya’ya, İstanbul’dan Hopa’ya, Akdeniz ve Karadeniz kıyılarınca gidelim, Anadolu topraklarını, düzlük, yayla, dağ, ırmak veya göl olsun karış karış dolaşalım, binlerce yıllık bir tarihin izlerini taşımayan bir karış toprağa rastlamayız. Ne mutlu Anadoluluyum diyene, yazasım geliyor. Öyle ya, uygarlıkların dolup kaynaştığı bu toprak üzerinde dünyaya gelmek, onların beşiğinde çeşitli kültürlerin seslerinden bir ninni ile sallanmak az mutluluk mu?”
Anadolu sevdalısı yolcuların yeni rotaları Mavi Anadolu. Azra Erhat, Troya’dan Akdeniz kıyılarına uzanan yolculuklarında Anadolu topraklarında yaşamış uygarlıkların izini sürüyor. Tohumlarını Halikarnas Balıkçısı’nın ektiği “Mavi Anadolu” anlayışını sürdürerek Anadolu’yu dile getirdiği yazılarıyla günümüze aktaran Azra Erhat, adım adım gezdiği bu toprakları mitolojisi, tarihi ve edebiyatıyla anlatarak yeni yolculara kılavuzluk ediyor.
4 Haziran 1915’te İstanbul-Şişli’de doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Belçika’da yaptı. 1939’da Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’ni bitirerek Klasik Filoloji Bölümünde asistan olarak göreve başladı. 1946’da doçent oldu. 1948’de aynı fakültedeki öğretim üyeleri Pertev Naili Boratav, Behice Boran, Adnan Cemgil, Niyazi Berkes’le birlikte üniversiteden uzaklaştırıldı. 1949-1950 arasında Yeni İstanbul ve Vatan gazetelerinde çalışti. Uluslararası Çalışma Örgütünde (ILO) kütüphanecilik yaptı.
İlk çevirileri Tercüme dergisinde çıktı. Sofokles, Aristofanes gibi yazarların eserlerini Türkçeye kazandırdı. Yeni Ufuklar dergisinin yazarlarından biri olan Erhat, bu dergi çevresinde gelişen hümanist anlayışın öncüleri arasında yer aldı. Batı uygarlığının kökenini ve Anadolu’ya dayandıran ve Anadolu kültürlerini bir bütün olarak gören Halikarnas Balıkçısı ile aynı görüşleri paylaştı ve aralarında derin bir yakınlık doğdu. Yine çok yakınındaki Sabahattin Eyüboğlu ile birlikte çevirdiği Hesiodos’un Theogonia ve "İşler ve Günler" adlı yapıtlarıyla Hesiodos üzerine araştırmaları, 1977’de "Hesiodos, Eserleri ve Kaynakları" adıyla basıldı. Bu üç isim bir arada "Mavi Yolculuk" terimini Türk ve dünya literatürüne kazandırdılar.
Azra Erhat, kansere yakalandı. Londra'da tedavi gördü, ama sonuçsuz kaldı. 6 Eylül 1982'de 67 yaşındayken İstanbul’da vefat etti. İstanbul-Üsküdar Bülbüldere Mezarlığına defnedildi.
Atatürk'ü İlyada kahramanlarindan Hektor'a benzetmesinin bir dönem sebep olduğu tartışmalarla da gündeme gelmiştir.
İlyada'nın önsözünü okuyup Azra Erhat'ı merak etmemek mümkün değil. Homeros'tan sonra kısa zamanda okuduğum 2. kitabında da bir kez daha hayran oldum. Kültüre dair söylediği her şeyin altına tereddütsüz imzamı atarım. bir de İş Kültür'ü kapak tercihi için tebrik ederim, mükemmel fikir.
Azra Erhat'ın, Ege ve Akdeniz kıyıları boyunca yaptığı keyifli yolculukların bir ürünü. Ancak bu sadece bir gezi günlüğü değil; aynı zamanda antik çağlardan günümüze Anadolu'nun zengin kültürel mirasına ve mitolojisine yapılan bir saygı duruşu. Azra Erhat'ı çok seviyorum.
Azra Erhat çevirilerini çok severim. Bu kitabı da keyifle okudum ama...
Sayfa 163'te geçen Sevgi ile Can isimli kısım mutlu etmedi. Mitolojik karakterlere dair bir şeyler yazılırken isimleri olduğu gibi kullanmaktan yanayım. Bu bağlamda Psykhe'ye Can, Eros'a Sevgi adı verilerek anlatılan mit tatmin etmedi. Bu yüzden 3 yıldız.
Bu düşüncemi sevgiliye paylaştıgımda kitaba konu olan yazıların hangi dönemde nerede yayınlandığını bilememek büyük eksiklik, belki bilsek farklı düşünürdük dedi. Hak verdim...
Yine de kötü değildi. Ne yazık ki dünlerden bu güne turizm anlayışımızda çok değişiklik yok...
Azra Erhat kitaplarını çok severek okuyorum. Türkiye’de özellikle benim gibi en çok sevdiği yer Ege kıyıları olanların, antik kent gezmeyi sevenlerin beğenerek okuyacağını düşünüyorum.
Azra Erhat bu ülkenin en değerli en üretken en duyarlı yazarlarından ve çevirmenlerinden biri. Mavi Anadolu,Mavi Yolculuk, Mitoloji Sözlüğü, Azra Erhat'ın çeviri yaptığı eserler okunmayı hak ediyor. Erhat kesinlikle tanınması gereken en değerli kültür insanlarımızdan biri. Mavi yolculuk özellikle tezimde çok faydalandım bir eseriydi. Mavi Anadolu'da Troya(kendi önerisi)'dan Pamfilya'dan, Karya'dan, usta olarak gördüğü Halikarnas Balıkçısı'ndan söz ettiği tarihsel gerçeklikler mitolojik evrenler efsanelere de yer verdiği için ayrı güzel.. Mitoloji düşkünlüğü olanlar Ege ve Akdeniz kıyılarınin hikayelerini merak edenler için çok güzel bir okuma durağı(: Ege' ve Akdeniz turuna çıkmayı planlıyorsanız (benim ikinci turum haftaya başlıyor (: ) kesinlikle bir okumanızı tavsiye ederim. Dili yalın. Yaşadığımız coğrafya içinde milyonlarca yaşam medeniyet kültür biriktirmiş bir coğrafya. Bunu adım attığınız her yer de zaten içgüdüsel olarak fark edebiliyorsunuz. Bilinçli bir şekilde üstüne düşmek bence önemli ve değerli bir çaba olacak. Keyifli okumalar (:
1950-60’ların Türkiyesi ve turizme bakış açısını, bolca anı, hikaye, mitoloji ile okumak çok keyifliydi. Azra Erhat’ın elinin, kaleminin değdiği her çalışmaya hayranım. Gezilerinin derlemelerini okurken bugünlerdeki turizm anlayışını, yıkıcılığı görse ne düşünürdü, ne hissederdi, neler yazardı acaba diye sık sık düşündüm. Keşke Bodrum’u Ege’yi tüm yokluğa, el değmemişliğe rağmen o günkü haliyle bir gün için yaşayabilseydim.
Azra Erhat gerçek bir aydın, gerçek bir vatansever. Homeros çevirileriyle tanıştığım bu Cumhuriyet Kadını'nı ne kadar övsem az kalır. Arkeoloji, mitoloji ve gezi yazılarını harmanladığı enfes bir kitap kaleme almış. Daha doğrusu kendi köşe yazılarından derlemiş.
1978'deki üçüncü basım için yazdığı önsözü, şu an herhangi bir gazetede köşe yazısı olarak sunulsa, asla sırıtmaz. Şüphesiz turizmde o günden bugüne çok yol alındı ancak bu yol sade vatandaşın yararından ziyade sermaye sahibi bir güruh için kat edildi.
Uzun lafın kısası Azra Erhat'ı saygı ve sevgiyle anıyor, dolu dolu bu enfes kitabı bizlere bıraktığı ve Türk Turizmi için sarf ettiği emekler için de can-ı gönülden teşekkür ediyorum.
Azra Hn ve çevresindeki bir avuç entelektüelle sürükledikleri Mavi Anadolu akımının ismine ilham veren bu eser Arkeoloji meraklılarınca muhakkak okunmalı., Ege coğrafyasının 60larda ne kadar bakir olduğunu, turizme açılmadan önceki hallerini okumak için de çok kıymetli bir referans Azra Hn'ın kitabı.
1965'de Türkiye'de tarihi mekanlara verilen önemi, köy ve kaza hayatına yönelik gözlemlerini anlatıyor sayın Erhat.
Bizi Ege'de bir mavi yolculuğa çıkarıyor. Benim için tam 5 yıldız olmamasının nedeni köylüler hakkında yaptığı biraz üsten yorumlar. Onun dışında kitabi çok beğendim.
Normalde makale, deneme türü kitaplara beş yıldız vermek doğru mu bilemiyorum. Edebi değeri sanırım sorgulanır. Ama başyapıtlara da sadece beş yıldız verilmeli.
Azra Erhat’la tanıştığım için mi? 1950-70 arası Türkiye ile ilgili detaylar içerdiği için mi, kitabın içinde Eyüpoğlu’lar, Halikarnas Balıkçısı geçtiği için mi? bilmiyorum sevmekten öte, heyecan duyarak okudum.
Azra Erhat ile tanıştığım için çok mutluyum. Bu kitap aynı zamanda unutmak üzere olduğumuz, aydınlık Türkiye’nin üzerindeki pusu aralamamı sağlayan bir kaç okuma gününe sebep oldu. Umut filizi yeşertti; bu topraklar ne değerler yetiştirmiş diye.
Kütüphanemde saklayıp kimselere vermeyeceğim bir kitap artık Mavi Anadolu.
Çok keyifle okuduğum mitolojiyi ne kadar özlediğimi hatırlatan güzel kitap. Anı kitabı olması ve muhtemelen yazarın tarzı nedeniyle biraz dağınık bir hali var ama çok güzel yine de…
Bedri Rahmi, Halikarnas Balıkçısı ve Sabahattin Eyüboğlu'yla beraber Anadolu aydınlanmasına büyük katkılar sağlayan ve Mavi Anadoluculuğun temellerini atan Azra Erhat'ın bu kitabını kültürel miras ve arkeoloji alanına ilgi duyan bir insan olarak yıllardır okumak istiyordum. Kitap edebiyatı, anadolu tarihini ve kültürel turizmi emsalsizce bir araya getiren bir başyapıt. 1950'lerde yazmaya başladığı gezi notlarının bir derlemesi olan Mavi Anadolu'da yazar, Ege ve Akdeniz'de yer alan tüm antik şehirlerin ölümsüz fotoğrafını çekmiş, kültür rotalarının temellerini atmış ve unutulan-unutturulmak istenen tarih bilincine tüm canlılığıyla hayat vermiş. Mitolojinin tarih ve turizm politikasıyla harmanlandığı bu kitabı bir kültür devrimi pusulası niyetine okumak ve herkese okutturmak gerektiğini düşünüyorum. Topraklarımızın bu kadar değerli bir insan yetiştirmesi gururlandırırken, yapmak isteyip yapamadıkları ve öncü bir Türk aydını olarak yaşadığı çileleri düşünmek de bir o kadar yürek burkucu. endisinin ve yol arkadaşlarının ektiği milli kültür ve bilinç tohumları her türlü engele rağmen büyümeye ve serpilmeye devam etmekte. Beşparmak dağı ağaçları için yaptığı betimlemeyi çerçeveletip duvarıma asacağım... Ruhu şad olsun!
Azra Erhat bu ülkenin başına gelmiş en güzel insanlardan biri. Yazdığı ön sözleri çevirdiği kitaplardan çok daha fazla zevk alarak okudum. Araştırmaları, görüşleri, dili ve anlatımı harika. Okurken bundan sonra daha fazla bilgi öğrenmek, dünyayı tanımak için çok büyük bir istek duyuyorum. Çoğu zaman okurken gülümsesem de bazen yumuşak bir persona gibi gözlerim doluyor. En çok da bu ülkenin insanlarına karşı duyduğu umut ve belli etmek istemese de satırlar arasına sıçrayan umutsuzluk beni üzüyor. Kimin ne olduğunu aslında çok iyi biliyor ama savaşmaktan hiç vazgeçmiyor.
"Yabancılar bizim anlayışsızlığımızdan faydalanarak söktü götürdü, köylümüz aldı götürdü, bu hâl böyle sürüp gitti. Bari bugün önüne geçilmiş midir? Sanmam."
Azra Erhat onlarca yıl savaş verdi ve 1982'de savaşı bitti. Ama o zamandan bu zamana hiçbir şey değişmedi. Üzüluyorum ama ben de sanmıyorum.
Gezi ve mitolojik hikayelerin iç içe geçtiği, hikayeler çok heyecanlandırıcı isi, gezi içeriklerinin ise kişisel notlardan oluşuyordu. Ziyaret edilen bölge ve bölgeyle ilgili mitolojik hikaye şeklinde ilerlese 5 yıldız verirdim.
Azra Erhat ile Anadolu Uygarlıkları arasında nefis bir yolculuk yaşadım ve çok yerinde notlar aldım.. Mavi Gezi merkezinden uzaklaşarak ama zaman zaman da o günlerin anılarına yer vererek, kendi bireysel seyahatlerinin detayları ve hissettirdikleri vardı kitapta yoğunlukla.. Turizmin ülkemizdeki gelişimi ve tarihi değerlerimizin farkına varılması ya da korunması ile ilgili de çok doğru saptamalarına yer vermişti.. Biraz da sitemkardı haliyle.. Açıkçası kitabın yazıldığı günden bugüne devlet olarak hala çok fazla yol almadığımızı bilmek iyi hissettirmedi, ama bir yandan da özel kurumların desteği ile daha derli toplu arkeoloji kazılarının yapıldığı gerçeğini de görmezden gelmedim.. Yani hala umut var! Ören Yeri gezmeyi sevenlere ve mitolojiye ilgisi olanlara Azra Erhat okumalarını tavsiye etmek bana düşmez mutlaka, ama yine de bir yerden başlamak isteniyorsa Azra Erhat kitaplarının en doğru adresler olabileceğini söyleyebilirim.. Uzun bir süredir birbirini destekleyen okumalar yaptığımdan bu kitabı da Halikarnas Balıkçı'sının Anadolu Tanrıları ile eşleştirip okudum.. Sayfalar arasında aşklarına reel olarak rastlamamış olsam da; aşklarını doyasıya yaşadıklarını bilmek ve kelimelerine eşlik etmek harikaydı!
...dokuz şehirli tepeye doğru, ...troya surlarının önünde, ...kazdağı ve efsaneleri, ...homerosun troya destanı, ...boğazdan yükselen ses dalgaları, ...bilginlerin troya seferi, ...troya bir turizm merkezi olur mu, ...bilime açılmamış iki şehir.
İlyada ve Odysseia çevirileriyle tanıyıp Mitoloji Sözlüğü ile daha da çok sevdiğim Azra Erhat'ın ağırlıklı olarak 1950-60'lı yıllardaki Batı Anadolu izlenimlerini, içlerinde Halikarnas Balıkçısı'nın da bulunduğu küçük bir grupla yaptıkları keyifli bir Ege turu vasıtasıyla anlattığı kitabı. Anadolu'nun Antik Yunan'da ne kadar büyük bir yeri olduğunu, özellikle Batı Anadolu'da ayak bastığımız her yerde bir tarih veya bir mitolojik öykü yattığını bir kez daha hatırlatmış Azra Erhat bizlere.
Kitabı okurken kendinizi yaz için Ege turu planları yaparken ya da adı geçen antik kentlerin fotoğraflarını internetten aratırken de bulabilirsiniz.
Mavi Anadolu biraz geriden geldiğim alanlarda beni resmen aydınlattı. Mitolojiye çok meraklı bir insan değilim o yüzden Türkiye’nin mitolojik hikayeler ve mekanlarla bu kadar özdeşimi olması beni şaşırttı. Yaşadığımız toprakların tarihi o kadar geniş ki her dönemden bir şey bulabiliyor insan ve bazen bazı yerlerde eksik kalıyor.
Kitap Azra Erhat’ın 1950’lerin sonlarında Halikarnas Balıkçısı olarak bildiğimiz Cevat Şakir Kabaağaçlı ve dostları ile başlattığı bir İzmir- Antalya arası kültür gezisinin uğradığı noktaları, bu yerlerin tarihi, önemi ve mitolojisi ile beraber Türkiye’de Turizm’in gelişme yolculuğu hatta tavsiyelerini içeriyor. Turizm bakımından bu kadar zengin ve şu anda dünyanın en çok ziyaret edilen ülkelerinden biri olmamız 1950 lerde neredeyse hiç turistin gelmediği, 1970 lerde ise hala bebek adımlarla ilerlediğimize inanmayı çok zorlaştırıyor ama gerçek ne yazık ki.
Ben kitaptan çok şey öğrendim. Hem bilmediğim yerler, hikayeler hemde deneyimler… Türkiye’ye ve Türkiye’nin turizm değerini arttıran işler yapan insanlara da minnettar kaldım. Kitap neredeyse 70 yıl önce yazılmış olsa da gezi notları okurken illa şimdiyi okumaya gerek yok. Zaten kitap gezi notlarından daha fazlası. Keşke Azra Erhat’ın “Mavi Yolculuk” gezilerinden birine bende katılabilseydim diyor insan.
Azra Erhat'ın güzel bir Türkçe ile anlattığı Mavi Yolculukta Halikarnas Balıkçısı, Sabahattin Eyuboğlu gibi hangi önemli simalar yok ki. Oldukça duru ve samimi bir anlatısı var hem Mavi Yolculuk hem de Mavi Anadolu'nun. Yazın ılık rüzgar yüzünüze dokunurken Ege kıyıları üzerine bir rüyaya daldıracak denli renkli aynı zamanda sizi bu yolculuğa özendirecek derecede de eğlenceli bir anlatı. Bu bir akımın kitabı aynı zamanda. Sürekli ağızlarda dolanan tekne kiraladık koy koy gezdik denen seyahatlerin belki Türkiye'de başlamasını sağlayan kitap.
Azra Erhat yol boyunca kıyılarda gördüğü gezdiği mekanları sadece betimlemekle kalmıyor aynı zamanda her bir antik kentin ya da kent yapısının tarihini ve mitolojisini de anlatıyor. Masallaştırdığı gezilere evinde oturup masa başında değil kiralanan takalarda siz de eşlik ediyorsunu sanki. Akşam dalgaların vuruş seslerini çok defalar duyduğum oldu, sayfa çevirişlerim esnasında.
Aralarında çok fark olmasa da Mavi Anadolu'yu daha beğendiğimi söylemem gerek. Neden bu seçimi yaptığımı ikinci okuyuşumda daha detaylandırabilirim belki.
Yunan ve latin çevirmeni Azra erhat’tan Truva ve ege efsanelerini okumak çoğu zaman keyifliydi. Türkiye’nin 50-60 yıl önceki turizm sorunlarını okumak da ilginç tabi ama, keşke bu kadar fazla yer ayrılmasaydı da ege’nin güzelliklerinden başka çeşitlemeler de okusaydık. Mavi geziden bir gezi günlüğü okur gibi olduğumuz sayfalar keşke tek başlarına bir kitap olsalardı da, Balıkçı’nın Merhabasına maceralarına daha çok doysaydık. Yeni şeyler öğrendiğim keyifli bir okuma oldu fakat bir an önce bitirme isteği de çoğunlukla devam etti. Bir Ege gezisi öncesinde de rota çıkarmak için okunabilir. Azra Erhat ve arkadaşlarının bu mavi günlerinden fotoğraflar da olsaydı keşke, o zaman bu okuma gerçekten de bizi alıp bir vakitler ege’sine götürebilirdi.
“Mavi Anadolu”, Azra Erhat’ın karakteristik anlatım tarzıyla, okuyucuyu Anadolu’nun binlerce yıllık tarihine, mitolojik hikayelerine ve eşsiz coğrafyasına götürüyor. Erhat’ın dili sade ve akıcı, aynı zamanda derinlemesine bilgi sunan bir yapıya sahip. Kitap, okuyucusunu sıkmadan bilgilendiren, düşündüren ve hayal kurduran bir üsluba sahip. Kitabın her bir bölümü ayrı bir keşif yolculuğu niteliğinde. Özellikle, mitolojik hikayelerin anlatıldığı bölümleri beğendim. Mesela, Efes’in kuruluş efsanesi ve Artemis Tapınağı hakkındaki bilgiler, antik dünyanın mistik havasını hissetmemi sağladı. Ayrıca, Erhat’ın antik kentlerin günümüzdeki kalıntılarını ve bu kalıntıların tarihsel önemini anlattığı kısımlar, hem tarihi hem de arkeolojik açıdan oldukça doyurucuydu.
Zamanın ulaşım, konaklama, iletişin koşullarında böylesine merak ve sahiplenme ruhuyla yol almış insanların ve inandıkları Türkiye'nin özlemiyle okudum.Ören yerlerininin bir iki saatliğine ziyaret edildiği instagram turizmi değil, kültur turizmi bilinciyle korunup ortaya çıkarılmasınin devamında türlü imkanlarla geleceğini düşünuyorum, yani odak cep doldurmak olmadığinda..Tek bir uygarlığın değil, uygarlıkların beşiği olan bu topraklar umarım bir gün hakettiği değeri görür. Keza, Azra Erhat'in kalemiyle hayal etmesi cok guzeldi..Keşke ismi geçen yerleri kitapta bir haritadan takip etmek mümkün olsaydı.
Mavi Yolculuk eserini de merakla, keyifle okuduğum Azra Erhat’ın bu kitabını da keyifle oludum. Biraz derleme bir eser. Azra Hanım’ın turizm hakkındaki yazılarından, mitoloji hikayelerinden, mavi yolculuk ve antik anıt gezi anılarından oluşuyor. Kitabının bir kısmında yeni başlayan tatil köyü modasından şikayet eden Azra Hanım, bugünleri görse ne düşünürdü acaba? Bu güzel kitabı yazarın, Halikarnas Balıkçısının, mavi yolculuğun, antik eserlerin meraklılarına öneririm.
Azra Erhat yaşamadığım, yaşayamayacağım bir Türkiye özlemiyle dolduruyor içimi. Kendisi de yaşamının son yıllarında çürümüşlüğe şahit olmuş fakat şimdiki vaziyeti görse eminim öfke ve mutsuzlukla yanardı içi. Anadolu'nun maviliğini, el üstünde tutmamız gereken geçmişini samimiyetle anlatıyor yazılarında. Mitoloji ve efsaneler olmadan olmuyor elbette, gezdikleriyle anlatıyor hikayelerini de. Bir yaz akşamı, Hürriyet teknesinde dostlarla sohbet eder gibi yazması ayrı keyifli.
1950’lerden bu yana ülkede turizm adına hem ne kadar çok şeyin değiştiğini, hem de ne kadar çok şeyin değişmediğini gösteren harika bir kitap. Bu toprakların kıymetini bilemeyişimiz canımı acıttı her sayfada. Ege’ye tutkun biri olarak gezip gördüğüm birçok yeri mitolojik bilgilerle harmanlayıp çok akıcı bir dille anlatan Azra Erhat’a hayran kaldım.
Gerek baştaki mitolojik hikayeler, gerek ise o zaman belki anlamlı olsa da şu an için hiçbir anlam ifade etmeyen dönemin belediye başkanı, bozuk yol, bilgisiz köylü, kötü otel, bakir bodrum tandanslı çok sıkıcı anılar..
maalesef bu derleme/yazı dizisi havasını veren kitabı hiç sevemedim. sadece arkeolojiye katkılarından ve Halikarnas balıkçısından dolayı benden 2,5'tan 3 aldı.