Yetmişli yılların sonunda, Zonguldak'ta korkunç cinayetler işlenir. Cinayet mahalline yakın oturan Yıldız Alatan, kurban ile katili bir araya getiren rastlantının ardındaki gizemi araştırmaya karar verir. Polisiye romanlara düşkün Yıldız Alatan, usta bir terzi, dört dörtlük bir ev kadını, tatlı bir komşu, iyi bir dosttur ve en büyük hayali, günün birinde gizemli bir olayı çözüme kavuşturmaktır.
Kolları sıvayan Yıldız'ın detektiflik macerası giderek karmaşıklaşacak, ancak dostlarının da yardımıyla en içinden çıkılamaz durumlarda bile pes etmeyecektir.
Yıldız Alatan ve tamamı ev kadınlarından oluşan arkadaşlarının sırlarla dolu macerasına hazır mısınız?
Türk kadın polisiye yazarları arasında her yeni kitabıyla yerini daha da sağlamlaştıran Yaprak Öz'den, okuru başından sonuna kadar karanlık bir gizemin içinde heyecanla sürükleyecek yeni bir dizi...
1973 yılında doğdu. TED Zonguldak Koleji'nin ardından, İstanbul Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümü'nde öğrenimini tamamladı. Şiirleri, öyküleri ve yazıları, yurtiçi ve yurt dışında çeşitli dergi, gazete ve derleme kitaplarda yayımlandı. Şiirleri, Washington Amerikan Üniversitesi'nde tez konusu haline geldi ve üniversitenin Writer's Collective etkinliklerine davet edilen ilk Türk şair oldu. Yurt içi ve yurt dışında edebiyat festivallerine konuk olan Öz, pek çok şairin eserini Türkçeye çevirdi ve bu çevirilerden bir kısmı çeşitli yayınlarda yer aldı. Kendi şiirleri İngilizce, Yunanca, Makedonca, Sırpça, Bulgarca, Romence ve İsveççeye çevrildi. Farahnaz'ın Çiçeği adlı kitabı İtalyancaya çevrildi. Türkiye Polisiye Yazarları Birliği ve Uluslararası PEN Yazarlar Derneği üyesidir. Şiir kitapları: Fırtına Günlüğü (2006) Şiirli Müzik Kutusu (2009 - Cemal Süreya Başarı Ödülü) Bir, İki, Üç Gökyüzü (2012) Eski Saat Tik Tak (2016) Kendime Leyla (2023) Romanları: Berlinli Apartmanı (2013) Şeytan Disko (2015) Tilki, Baykuş, Bakire (2017) Sobe Siyah Orkide (2018) Farahnaz'ın Çiçeği (2019 - Kristal Kelepçe Yılın Polisiye Romanı Ödülü) İtalya'da yayımlanmıştır. İtalya'da 2024 Giallo Garda En İyi Yabancı Polisiye Ödülü'ne layık görülmüştür.) Villa Şakayık (2020 - Dünya Kitap Yılın Polisiye Kitabı Ödülü) Perisiz Köşk (2021) Dolapta Biri Var (2021) Bayan Begonvil (2022) Efsunlu Cazibe (2023) Siyahlı Sarışın (2024) Tılsımlı Tebessüm (2025)
muthis keyif aldim, hatta bayildim bayildim bayildim! mahalleye adimi atar atmaz cikmak istemeyecegimi hissetmistim desem abartmis olmam. katili bulmak, kitabin sonunu merak etmek evet cok guzeldi ama ben yolculugun kendisini daha cok sevdim. daha biseyler olsun ve katili bulamayalim henuz bitmesin filan istedim.
yaprak hanimin polisiyesini okumak muthis keyifli zaten ama ben kitaplardaki polisiyeden haric kisimlarini da asiri seviyorum. insanlarini, mekanlarini, muziklerini, esyalarini..
yildiz alatan’i ve ozellikle kilictaki hayati cok cok sevdim.
ben yaprak hanimin yeni kitabini sabirsizlikla bekleyeyim, okumayanlar icin de #farahnazincicegi #tilkibaykusbakire #sobesiyahorkide #seytandisko ve #berlinliapartmani tavsiyelerimi buraya birakayim. keyifli okumalar.
valla başına oturdum ve bitti. yaprak öz polisiyeye cuk oturan dili, karakterini ustalıkla oluşturması, çok iyi bildiği zonguldak üst düzey memur yaşamı anlatımıyla nefis bir roman yazmış. 50 yaşındaki yıldız alatan, zonguldak kılıç mahallesinde kömür işletmelerinin üst düzey mühendis memurlarının yaşadığı yerde yaşıyor. burası kömür ocaklarını açan amerikalıların yaptığı müstakil ikiz ahşap evleri, kulübü, okulu, marketiyle zonguldak’ta bayağı üst sınıf hayat sürdürülen bir yer. bir kere bu hayat, bu evler, dekorasyonundan kulüp toplantılarına, karı koca ilişkilerine, konken partilerine, kadınların günleri, çocukların oyunlarına, arada gidilen (fransızların kurduğu) fener mahallesine kadar o kadar detaylı ve okuru doyuran bir biçimde aktarıyor ki bence romanın en başarılı tarafı buydu. geçtiğimiz günlerde devrim koçak’ın romanında anlatılan sinop’taki lojman hayatı daha alt sınıf işçi memur hayatıydı mesela ama yine de sosyal, kültürel avantajlarıyla müthiş bir hayattı anlatılan. vallahi bunları okuduktan sonra ağlayasım geliyor. 79 yılında geçen roman adım adım darbeye gidişatıyla arka planda politik bir atmosfer de yaratıyor. onun dışında çoğu ev hanımı kadınların gündelik hayatı, dinledikleri müzikler, dikiş, elbise, moda detayları da epey renkli bir biçimde anlatılıyor. neyse, polisiye kısmı çok başarılı değil, epey tesadüflere dayalı, özellikle çizik plak kısmı çok zorlama geldi bana mesela. ama hiç önemli değil, çünkü katilin neden ve hangi arka planla cinayeti işlediği oldukça anlaşılır bir temele ve psikolojiye dayanıyor. bitirmeden şunu ekleyeceğim bir yandan bu memur ve lojman hayatını kıskandım, bir yandan da aslında bugün geldiğimiz rezil duruma nasıl geldiğimizi de yeniden gördüm. çünkü hakkaten bu lüks içindeki ayrıcalıklı hayatlarda zonguldak’ın yerlisiyle sıfır temas etmiş, sadece hizmet için kullanmış bir sınıf/zümre elbet ki sonsuza dek süremezdi. ha daha mı iyi oldu şimdi? tabii ki hayır, şimdi kifayetsiz muhterislerin lüksünü izliyoruz.
Yaprak Öz okumak hep çok zevkli. Farahnaz'ın Çiçeği ise Yaprak Öz'ün alışkın olduğumuz psikolojik gerilim tarzından daha farklı, tam bir klasik polisiye! Kahramanımız terzi ve ev hanımı Yıldız Abla, adeta bir Miss Marple, Miss Fletcher tadında ama asla özenti değil, alabildiğine yerel. Hikâye 80 darbesi öncesi o güzel eski Türkiye'yi temsil eden Zonguldak'ta geçiyor. Hanımlarla beylerin lokalde eğlenceler tertiplediği, tenis oynadıkları, yüzdükleri , cep telefonu ve sosyal medya olmayan o hayatı capcanlı anlatıyor yazarımız. Bu nezih muhitte işlenen korkunç cinayeti çözmek de acemi dedektifimiz Yıldız Abla'ya kalıyor.
Çok sevdim, dilerim seri olarak devam eder ve Yıldız Abla'nın hem şık kıyafetlerle hem de leziz tariflerle bezenmiş maceralarını doya doya okuyabiliriz.
Öncelikle Yaprak Öz okumayı ne kadar özlediğimi farkettiğimle başlamak istiyorum.
Soluk soluğa bir köşe kapmaca okumaya ve bunu Yıldız Alatan'ın gözünden okumak için buyursunlar efenim.
Adeta Zonguldak Kılıç Mahallesinde bir süre ziyaretçi oldum. Yıldız Abla, Gül, Figen, Beti ve Nalan...Hepsi birbirinden şahane bu kadınların 1979 Türkiyesinde nispeten kalburüstü bir kesimdeki (memuriyet bir dönem çok mühimdi malum) hayatlarına misafir oluyoruz. Kesinlikle bi küçük kıskanmadım dersem büyük yalan olur. Onların ahbaplıkları, sırdaşlıkları, komşuluklarına bayıldım.
Polisiye okumalarıyla aram çok uzun zamandır bozuk, ki yılların okuruyum nice Harlan Cobenler, John Grishamlae, Agatha Christieler, Tess Gerritsenler okudum,bi doyum oldu demek bende. Ama Yaprak Öz'ün detayları, kurgusu, gizemi, bağlantısı, karakterlerin tiplemesi ve diyalogların tutarlılığı ile donatılmış kısaca şahane diyeceğim polisiyesine dayanamadım. Kesinlikle okumalısınız.
Hiç Yaprak Öz okumadım derseniz, çok üzülürüm. Hemen hemen tanışmanız lazım. Kendisinin eline emeğine sağlık olsun. Yıldız Alatan 'ın yeni maceralarını en yakın zamanda okuyacağım.
Polisiye sevenlere ısrarla tavsiye ediyor ve keyifli okumalar diliyorum!
#FarahnazinCicegi bitti. Hakikaten tam bir #AgathaChristie romani gibiydi. Tabii Bayan Marple'in yerine Yildiz Alatan'i, Ingiliz kasaba ve sehirleri yerine Zonguldak'in kasaba ve koylerini, Ingiltere'de vuku bulan kitlesel olaylar yerine Turkiye'de olup bitenleri koymak suretiyle. Sirf yerli polisiye diye on yargiyla bir gozunuzu kisip oyle bakmayin bu kitaba; hakikaten hic beklemedigim kadar "klasik", hic beklemedigim kadar tatmin edici cikti. Hele ki her seyin sayip dokuldugu sahnede kapi calacak da Poirot cikagelecek sandim:) Her klasik polisiye okuyucusuna gonul rahatligiyla tavsiye ederim. Oyle ki ritmi bozuldugundan gumbur gumbur atan kalbimi bile goz ardi ederek okudugum, icine girmekte hic zorlanmadigim bir macera oldu. Bir sonraki Yildiz Alatan macerasini dort gozle bekliyorum.
Yıldız okuyamadı üniversiteyi. Liseden sonra evlenmeyi tercih etti, aslında planladığı gibi gitmedi desek daha doğru çünkü ağır geldi İstanbul ona. Ne de olsa kimsesiz koydu onu İstanbul, bu yüzden gitmek için çok sebebi vardı.
Zonguldak’ta küçük, sakin ve temiz insanların bulunduğu mühendis lojmanlarında bir yerdi Kılıç. İşte oranın sakinlerinden biri oluverdiğinde Yıldız yeniden inşa etti aile kavramını kendi içinde. Zaman su gibi geçer dururken herkese dikiş diker buldu kendini. Agatha romanları okuyup Komiser Kolombo hayranlığı olan Yıldız bir gün gerçek bir olayı çözmeye yöneleceğini tahmin edememişti. Ne yıldı şu 1979, bitmiyor dahası esrarengiz olaylara gebe bırakıyordu Kılıç mahallesi sakinlerini. Ne oldu burada? Böyle sıradan insanların başına ne gelmiş olabilir? İşlenmiş cinayetler yüzünden ortaya çıkan geçmişe gömülü sırlar herkesin aklını karıştıracak. Kim var bize yardımcı olacak? Bu olayları kim çözebilir? Tabi ki dedektifimiz Yıldız Alatan’dan başkası değil. Her şey Kılıç’a güzeller güzeli Nazan ve eşinin gelmesiyle başladı. Tam zamanlı terzilik yapıp boş zamanında dedektif olan Yıldız ablamızın dikkatinden kaçmamış mini araştırması için kolları sıvamıştı. Ortada bir katil var ve sen okur onlardan hangisinin suçlu olduğunu bulmaya çalışacaksın. Kim bilir belki sen işledin bu cinayetleri... Herkes şüpheli, kimse kimseye güven duymuyor. Ah 1979 bir geçse belki her şey düzelecek. Ama hayır henüz en büyük olayı yaşamadan geçemez. Böylesine akıcı ve sürükleyici bir anlatımla uzun zamandır okuduğum en iyi Türk polisiye kitaplardan biri oldu. Okumanızı tavsiye ediyor muyum? Düşünmeyin, sadece bu esrarı çözmek adına okuyun!
Yaprak Oz, cok kisa surede tum romanlarini arka arkaya okuma sansi buldugum ve kesfettigim icin cok mutlu hissettigim bir yazar. Gerilim turunde yazdigi romanlarindan farkli olarak, polisiye turunde olan bu romani, tadindan yenmiyor adeta. Yildiz Alatan, en favori polisiye karakterlerimden biri oldu henuz ilk sayfadan. Karakteri cok ama cok sevdim. Konu, kurgu, yazarin dili harikaydi. Ustune bir de, Zonguldak gibi, pek de ilgimi cekmeyen bir sehri, oyle guzel betimleyip anlatmis ki yazar. Pek cok detaya bayildim. Bitmesin isteyerek okudum kitabi, ama cok kisa bir surede bitiverdi kitap. Umarim Yaprak Oz hep yazar, hep okuruz. Cunku 4. romaninda boyle ustalasmis bir yazarin, bundan sonraki kitaplari beni gercekten heyecanlandiriyor.
Gerilim türünde yazdığı romanlara bayıldığım Yaprak Öz, bu sefer bir polisiyeyle çıkıyor karşımıza..80lerde Zonguldak’ta bir lojmanda yaşayan ev hanımı ve terzi Yıldız Alatan romanın ana kahramanı. Sitedeki 2 şüpheli ölümü kendince araştırmaya başlayıp katili yakalatıyor. Ben çok sevdim. 4/5
Farahnaz’ın Çiçeği ya da Umutsuz Ev Kadınları Bir Zonguldak 'kozi'si
Cinairoman.com'da Eylül 2019 okuma kitabı olarak seçtiğimiz Farahnaz’ın Çiçeği, okuması keyifli bir kitap fakat bir kim-yaptı polisiyesi olmasına rağmen gizem öğesi çok düşük. Hatta öyle ki, katil bu kadar aşikar olamaz, olmamalıdır diye bir trick arayıp, en umulmadık kim ola acaba diye düşünüyorsunuz. Fakat ortada pek de başka katil namzedi bulamayınca, “Eh, ne yapalım. Yetmişli yılların sonunda, bir taşra kentindeki burjuvaların yaşamı nasıl oluyormuş?” diye devam ediyorsunuz. Ve bu kararınızdan hiç pişman olmuyorsunuz.
Romanın her yerinden fırlayan, her çeşit kadınlar, özellikle orta sınıftan olanlar muhtemelen kadın okuyucuların çoğuna kendi anneleri ve onların arkadaşlarını, yaptıkları 'gün'leri anımsatmıştır. Büyüklerin sıkıcı konuşmalarına hiç karışmadan mutfakta ayaküstü atıştırılan kek ve böreklerin ardından sıvışılıp kaçılan günleri. Karşı cinsten okuyucular ise, bizim Cinai erkeklerinin kibarca dile getirdikleri gibi, “böyle zulüm görmedik” diyebilirler ;)
Farahnaz’ın Çiçeği ne kadar sıcak bir kitapsa, baş karakter Yıldız Alatan da bir o kadar itici bir tip. Aslında kitapta yer alan kadınların hemen hepsi birbirlerinden bağımsız ayrı sevimsizlikteler. Yaprak Öz, şiddetli bir pozitif ayrımcılık yaparak Farahnaz’ın Çiçeği’nde erkek karakterleri gölge figüran rollerine yakıştırmış, zavallı adamlar kötü bile olamıyorlar.
Kitabın girizgahından bir polisiye serisinin planlandığını, torunu Berrak vasıtasıyla daha birçok Yıldız Alatan macerasının okuyucuları beklediğini çıkarmak mümkün. Bu ilk Yıldız Alatan macerası, sıkı polisiye okuyucularında olay örgüsü ve kim olduğu hemen çıkartılabilecek katiliyle biraz hayalkırıklığı yaratma tehlikesine karşın yine de kendini zevkle okutmaktadır. Serinin her yeni çıkan kitabiyla karakterlerin ve gizem unsurlarının daha derinleşeceğine inancim büyük.
Yazarıyla Konuşanlar Telegram grubumuzun Mart ayı kitabıydı. Bu sayede hem Yaprak Öz’le, hem de kahramanı Yıldız Alatan’la tanışmış oldum ve tanıştığıma da çok memnun oldum. Polisiye meraklısı, lojmanın “Yıldız Ablası”, kapı komşunuz olsun isteyeceğiniz Yıldız Alatan’ın, sırlarla dolu cinayetleri çözme hikayesi. Üstelik yazarın yeni çıkan kitabı, Villa Şakayık’la maceraları devam ediyormuş. O da sıraya alındı. Kitapta etkileyen bambaşka bir kısım ise, Yıldız’la eşi Ziya’nın ilişkisi sanırım. Macera, polisiye severler ve hatta Zonguldak’la anıları olanlar için güzel bir kitap. Dikkat: aşırı dozda “lojman hayatına” özendiriyor :)
Detektiflik macerası olarak harika bir roman yazmış yazar. Bir tür yerli Agatha Christie romanı. Çok akıcı, naif ve heyecanlı bir hikaye. Çok güzel bir atmosfer ve karakterler yaratmış. Türkçesi, dili ve üslubunu çok beğendim.
Çocukluk hatıralarımın güzel zamanlarını, tatlı hatıralarını ve ortamlarını yeniden hissetmek çok güzel bir duygu oldu.
Harika bir karakter olan Yıldız Alatan’ın maceralarını okumaya devam edeceğim.
Yemeden ,içmede ,uyumadan hemen bıtırmek ıstedım hem de ıstemedım cunku katılden cok 1970leri okumak , o döneme gıtmek öyle guzeldı ki.... kendımı olayların gectıgı mahallede yaşayan bırı gıbı hissettim ....
Ben gec kalmısım Farahnaz’ın Çiçegı’mi okumaya , siz kalmayın ✋🏽📖🌿
Yine oldukça sürükleyici bir #yapraköz romanı okumuşum ki, değmeyin keyfime.. Kurgu hikayemizin yazarı Yıldız Hanım, 38 yıl sonra yayımlatansa torunu Berrak Hanım. Onlarla birlikte 1979 Zonguldak'ında mühendis ve doktor ailelerinin ikamet ettiği, aksiyonu had safhada, maden lojmanlarına misafir oluyoruz. Bu polisiye romanda bir yerden sonra ipin ucu çorap söküğü gibi gelse de, oraya kadar resmen kıvranıyor insan "şimdi katil kim yani" diye.. Yıldız Hanım'ın o gözüpek tavrı ve takıntılarıyla, kimbilir daha ne hikayeler serilecek önümüze. Tadı damakta kalan bu lezzetli yolculuğun devamını merakla ve sabırsızlıkla bekliyorum. Tavsiyemdir. =) 📌Yıllardır "dedektif" diyorduk, ama yanlış mı yapıyorduk? Bilerek ve ısrarla "detektif" olarak yazılması beni şaşırttı, internette bu konuda kesin bir bilgiye rastlayamasam da mantıken aklıma yattığı için zihnimdeki sözlükte düzeltme yaptım. Bu yeni bilgi sizin de dikkatinizi çeksin isterim..
Yaprak Öz, gerilim türünde değil de, polisiye bir kitap ile çıkıyor bu sefer karşımıza. 80'lerde Zonguldak’ta geçiyor hikaye. Ev hanımı ve yetenekli bir terzi olan Yıldız Alatan’ın, polisiye kitaplara da ayrı bir düşkünlüğü var. Bu merakı, mahallede gerçekleşen iki cinayeti aydınlatıyor. Cinayetlerdeki sır perdesi aralanırken, hiç gitmediğim Kılıç Mahallesi ve çevresi evim gibi oluyor. Lojmandaki komşuluk ilişkileri, kulüpte düzenlenen eğlenceler, tenis kortlarında oynanan maçlar, plajda ve ormanda birlikte geçen zaman dilimleri, hepsi hayatın içinden ve capcanlı. Beni en çok neşelendiren, heyecanlandıran ise, 152. sayfada Nazan’ın pikabında çalan şarkı; sayko kilır, kesköse, fa fa fa fa fa fa fa fa fa far betır :)
Cinayetlerin başlamasından itibaren şüphelendiğim kişinin katil çıkması açıkcası beni hiç şaşırtmadı. Bu açıdan gizem eksikliği buldum. Ama bu türden kitapları çok fazla okudukça da bir yerden sonra tahmin etmek daha kolay oluyor. Diğer yandan kitapta dönemin siyasi olaylarından ve ülkenin gidişatından bahsedilmesi çok keyif verdi. Olayların geçtiği mahalle ve orada yaşayanlar çok güzel anlatılmıştı. Sanki mahallede adım adım gezmiş gibi oldum.
Katili tahmin ettikten sonra da nasıl yakalanacağını merak ederek okumak güzeldi. Hafif hafif alttan verilen gerilimi de sevdim. Yazarın birçok kitabını okumuş biri olarak belli bir standartı olduğunu ve bir şekilde kitaplarının okunduğunu düşünüyorum. Seviyorum.
Daha önce Yaprak Öz okuduysanız tarz olarak farklı ama beklentinizi karşılayacak bir roman. Polisiye için biraz az şüpheli karakter barındırıyor. O yüzden tahmin edilebilirliği fazla. Bu serinin devamında daha fazla kafa bulandırmasını bekliyorum Yaprak Hanım’dan. Onun dışında önceki kitaplarından tanıdığımız bir karakterle karşılaşmak ve o dönemki hallerine tanık olmak ilginçti.
Hem bir kurgu roman olarak konusu, hem bir polisiye olarak heyecanı ve uyandırdığı merak çok çok güzeldi. Elimden bırakamayarak (bırakmak istemeyerek) bitirdim ve çok beğendim. Yazarın diğer kitaplarından tarz olarak biraz farklıydı ya da bana öyle geldi. Ama kesinlikle iyi ki almışım dedim.
Bir süredir okuduğum en iyi yerli polisiye diyebilirim Farahnaz'ın Çiçeği için. Konusu, kurgusu, adeta yaşayan karakterleri hepsi, hepsi çok başarılı. Bir nefeste bitireceğiniz, ilginizin hiç dağılmayacağı nefis bir polisiye. 📚👏
Detektif Yildiz Alaton'un ilk macerasi. Zonguldak'taki ust tabaka yasantinin tasvirine bayildim. Pencereden gorunen karli doga manzaralari ve pisen kekler, kurabiyeler, cay saatleri sanki oradaymisim gibi cok lezizdi. Insan bunlari okurken neredeyse madenlerde calisan zavalli iscilerin yasadigi kosullari unutuyor, sanki bir Avrupa kenti gibi kadinli erkekli eglencelerin oldugu Zonguldak'a gipta ediyor. Polisiye tarzi da hostu. Hizla ve merakla okuttu kendini.
Severek okudum. Türk yazarların böyle başarılı polisiye romanları yazması hoşuma gidiyor. Yazar 70’li yılların sonundaki atmosferi ve bir Anadolu kenti olarak Zonguldak’ta o günlerdeki yaşamı çok güzel anlatmış. Cennet gibi bir lojman/mahalle ortamı yaratmış. Çok imrendim.
Yaprak Öz bağımlılık yaratan bir yazar olabilir mi? ☺️ zira her kitabından sonra “okumadıklarımı da okumalıyım” diye tutturuşumu sadece buna bağlıyorum.
Farahnaz’ın Çiçeği öyle güzeldi ki... Gerek olay örgüsünün bütünlüğüyle gerek karakterlerin işlenişiyle ❤️ insan adeta Yıldız Alatan’ın komşusu olmak istiyor. Bu kitap resmen fırından yeni çıkmış kek ve kahve kokuyor 😊 şimdi serinin 2. kitabı olan Villa Şakayık’ı hemen okumalıyım ✋🏻
Zonguldaklı ve çocukluğu lojmanda geçmiş biri olarak gerilimden çok nostalji yaşattı bana. İnsanın büyüdüğü sokaklarda geçen bir polisiye roman okuması gerçekten bambaşka bir şeymiş. Çok hoşuma gitti, devamının geleceğini umut ediyorum.
terzi, ev kadını ve anneanne bir detektif! üstelik ankara ya da istanbul'da da değil, zonguldak'ta. yıldız alatan'a hayran oldum. yaprak öz her kitabında daha da açılıyor sanki, arkadaşımmış gibi gururlanarak takip ediyorum. yıldız alatan hanımefendinin yeni maceralarını da heyecanla bekliyorum.
Kitabı elimden bırakamadan bitti. O kadar etkilendimki kılıç mahallesini aratıp bayağı inceledim. Her ne kadar cinayetlerle ilgili olsa da o dönem o evlerde o mahallede yaşamak istedim. Yıldız Alatan gibi bir komşum olsun istedim. Çok çok iyiydi 👏🏼
This entire review has been hidden because of spoilers.
Diliyle beni asla şaşırtmayan, karakterlerin gelişimini mükemmel bir hikaye etrafına kuran Yaprak Öz beni Farahnaz’ın Çiçeği ile tekrar kendine hayran bıraktı.