Jump to ratings and reviews
Rate this book

Kendine İyi Davran Güzel İnsan

Rate this book
Sen kendin için bir şey yapmıyorsan kim senin için bir şeyler yapacak? Sen kendi yaralarını kendin sarmadan, kim sana yardım edebilir gerçekten? Eğer başkaları için önemli olmadığını hissediyorsan, ilkönce kendine şunu sormalısın: Ben kendim için önemli miyim?
Seninle bir yolculuğa çıkacağız bu kitapla birlikte. Her insanın içinde bir sağlıklı bir de sağlıksız bir “ben” vardır. Sağlıksız ben kontrolü devraldığında, insan kendine zarar verir. İşte bu kitapla çıkacağımız yolculuğun amacı, içindeki güzel insana yani sağlıklı bene ulaşmak.
Bu yolculukta, kaygılarınla baş etmek ve kafaya takmamak için hangi yöntemleri kullanabileceğini, olumsuz düşüncelerini nasıl kontrol edebileceğini, sağlıklı ilişkilerini geliştirirken, sana zarar veren zehirli insanlardan kendini nasıl koruyabileceğini, hangi alanlarda mücadele etmenin anlamlı olduğunu, hangi alanlarda hayatı ve getirdiklerini kabullenmen gerektiğini, içindeki değersizlik hissini nasıl yenebileceğini ve kendini nasıl dönüştürebileceğini keşfedeceksin.
Hazır mısın bu yolculuğa?

216 pages, Paperback

Published January 1, 2019

80 people are currently reading
586 people want to read

About the author

Beyhan Budak

4 books103 followers
İlköğretim ve lise eğitimini Ankara’da alan Beyhan Budak üniversite eğitimini İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde tamamlamıştır.

Üniversite eğitimi sonrasında ilk yüksek lisans eğitimini Gazi Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü’nde yapmıştır. Romantik ilişkiler üzerine yüksek lisans tezini hazırlamıştır. İkinci yüksek lisansını “Klinik Psikoloji” alanında İstanbul Esenyurt Üniversitesi’nde tamamlamıştır. Beyhan Budak evli ve iki çocuk babasıdır.

Uzun yıllar T.C. Sağlık Bakanlığı’na bağlı bir hastanede çalıştıktan sonra istifa etmiştir ve psikoterapi ve eğitim çalışmalarına kurucusu olduğu merkezde devam etmektedir.

2018 yılında Tedx Kaleiçi etkinliğinde, “O Satın Aldığın Şey Mutluluk Değil!” isimli bir konuşma yapan Beyhan Budak, birçok kurumda ve şehirde kendine yardım konularında 300’den fazla konuşma yapmıştır ve hâlâ bu konuda çalışmalarına devam ediyor. Birçok TV ve radyo programında alanıyla ilgili paylaşımlarda bulunmuş, bazı çizgi filmlere senaryo danışmanlığı yapmıştır.

Kendi danışanlarına psikolojik destek vermek dışında, birçok sebepten ötürü psikolojik yardım alamayan insanlara ulaşabilmek için kurduğu YouTube kanalında “Popüler Psikoloji” ve “Kendine Yardım” konularında videolar yayınlamaktadır. Bu kanalda yayınladığı videolar, bugüne kadar 500 binden fazla kişi tarafından 30 milyondan fazla kez izlenmiştir.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
401 (41%)
4 stars
361 (37%)
3 stars
147 (15%)
2 stars
31 (3%)
1 star
15 (1%)
Displaying 1 - 30 of 70 reviews
Profile Image for Çağla Lotinac Akman.
54 reviews45 followers
July 18, 2019
Bu kitap öyle eline alıp bir oturuşta bitirilecek bir kitap değil. Hayatınızda ya da iç dünyanızda yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunda, sorununuz neyse o konu hakkında yazılan bölümü açıp okumalık ve sonrasında rafa kaldırmalık bir kitap. Bir nevi kitaba sığdırılmış bir psikolog. Ben her sabah bir iki bölüm okuyarak kitabı bitidim ve şöyle düşündüm "başıma bu gelirse/böyle hissedersem bu kısmı açıp yeniden okurum". Kesinlikle harika, zihin açıcı, çok kibar bir dille insanı tokatlayıp kendine getiren bir kitap olmuş. Uzun yıllar elimin altındaki psikolojik danışmanım olarak başucumda duracak.
Profile Image for Ali.
31 reviews2 followers
June 18, 2021
Yazarın videolarında ve podcast yayınlarındaki anlatmış olduğu konulara benzer şekilde karşında seni anlayan sana yol gösteren bir dost varmış gibi içten yorumlar barındıran, her okuyanın mutlaka kendinden birşeyler bulacağını düşündüğüm güzel bir eser.
Profile Image for Fatih.
622 reviews37 followers
July 12, 2020
Kişisel gelişim, özüne dönüş ve farkındalık tarzı kitaplara oldum olası ısınamadım. Basmakalıp bir insan olmamın yanı sıra sonuca bir türlü gidememe sorunundan dolayı oldu belki de bu. İlk kitabında da zorlandım okurken ama bu kitapta da neredeyse aynı duyguları yaşadım. Sıradan şunu yap buna dikkat etten öte güzel sözler ve anekdotlar, bilimsel detaylar ustaca serpilmiş, bu da ister istemez acaba işe yarar bir şeyler öğrenir miyim diye beni okumaya devam etmeye zorladı.

Profile Image for Barış.
279 reviews10 followers
August 30, 2024
YouTube videolarından tanıyorum yazarı. Bana iyi gelen biri. Kitabını da sevdim. Ancak bir kez daha TR'nin bir erkekler ülkesi olduğunu gördüm. Bu bininci görüşüm gerçi, her vesileyle görüyoruz her zaman.

Beyhan Budak güzel güzel anlatıyor daha kitabın başında. Kendisinin yalnız başına bir bankta oturup gelen geçeni izlediğini ve insanlarin hayat hikayeleri hakkında tahminlerde bulunmaya çalıştığını. Ankara'da bu arada. Bir başka sefer de çok bunaldigi zaman parka gittiğini ve orada hiç tanımadığı bir adamla sohbet ettiğini ve derdinin birden hafifledigini söylüyor.

Ben kendimi düşünüyorum, Guvenpark'ta yalnız başıma oturup gelen geçeni izledigimi. Pek uzun surmezdi yalnızlığım. Hiç yalnız bırakılmaz yalnız kadınlar. Kurtuluş parkına gidip tanımadığım biriyle sohbet edeyim desem, başka bir dert. 14 yıl Ankara'da yaşadım. Kurtuluş parkında pardesusunu açıp gezen bir adam vardı. Gençlik parkı belki daha fena. Aşağı yukarı hemen her parkta, her muhitte bir zorluk; bir kadının tek başına oturup gelen geçeni izlemesi.
Profile Image for aslı.
214 reviews26 followers
May 18, 2020
Podcastlerini tercih ederim. Kitap kötü değil elbette yardımı dokunacağı kişiler vardır ancak bana dediğim gibi podcast lerde bahsettiği konular daha çok yardımcı olmuştu. Ayrıca kitabın bir yerinde Simyacı'dan alıntı yapıyor mesela. Bizzat kendim o kitabı okuyup kendime göre çıkarım yaptığımda daha çok mutlu oluyorum. Özetle Siddhartha okuduktan sonra yada İnsanın Anlam Arayışı'nı okuduktan sonra edindiğim yoğun etki gibi bir yansıma yaşamadım ki zaten kitabında hedefi belki bu değildi ben çok yanlış bir yerdeydim:)
Profile Image for Perihan Gummadova.
35 reviews
July 18, 2022
Was nice. Tam ihitiyacim oldugu anda okumaya bashlamaishim Elhamdülillah. It had effects.
Made me better realize that i need principles in my life.
Made me realize that i also need to protect my psychology thats why i need to be a bit more careful upon my rltnships and decisions.
Made me realize that i dont need to make everyone happy.

I also think that i need to review it as a whole to digest it better.

I hope to get this habit. I hope bcz im not sure whtehr ill do or not hence once i finish a book, the other on the way intrigues me very much that i kinda dont feel like reviewing the finished book.
What do you think? Any suggestions upon this issue?
Profile Image for Özge Deniz  GÜL.
34 reviews
October 26, 2022
Beyhan Budak kitaplarının kesinlikle ruha iyi gelen bir yanı var. Bakış açımızı öyle tatlı bir dille değiştiriyor ki, yazara hayran olmamak elde değil. Akıcı üslubuyla insanı içine alan bu eserini de çok beğendim.
Profile Image for Sirunmanug.
162 reviews9 followers
May 26, 2019
Bir arkadaşımın önerisi ile Beyhan Budak’ın Youtube kanalını keşfetmiştim, yaklaşımını çok sevdiğim için kitabını da heyecanla beklemiştim. Kitabı okuduktan sonra heyecanımın boşa gitmediğine çok sevindim. Kitabın akışının bazı bilgileri, psikolojik prensipleri dayatmak yerine en yakın arkadaşınla sohbet ediyormuş, ondan akıl alıyormuş gibi hissettirmesini çok sevdim. Seçilen başlıkların her birinde durup düşünmek, kendini değiştirmek için bir adım attırmaya verdiği destek hoşuma giden unsurlar oldu. Kitabın sonunda ise devamı olsun hissi ile sayfaları çevirdim. İnsanın kendini tanıması için güzel adımlar attırabilecek bir kitap, naif bir başlangıç olabileceğini düşünüyorum.
Profile Image for Fira Nuriyeva.
30 reviews3 followers
June 10, 2021
Daxildə gizlədib, görmək istəmədiyimiz tərəflərimizlə bizi çox incə şəkildə üzləşdirən kitabdır. Müəllifin 2ci kitabını bundan daha çox bəyənmişdim, amma bu da bir çox baxımdan nələrləsə üzləşməyimə köməklik etdi. Arada açıb vərəqlənməli kitablardandır 💛
Profile Image for Kafamdaki Makine.
370 reviews21 followers
February 2, 2022
Beyhan Budak’ın üslubu tanıdık ve etkili. Anlattığı şeyler kendisini takip edenlerin bildiği gibi işe yarar bilgiler ve tecrübelerden bahsetiyor söylediği şeyler diğer kitaplarıyla benzer olsa da bunları okumak bir okadar güzel. Çünkü çok yararlı ve oldukça kapsamlı konulardan bahsediyor böylelikle bir çok şeyi bir çok duyguya ve bu duygularla baş etmeye ya da yaşadığımız hayatı yorumlamaya oldukça yararlı oluyor. Anlattığı şeyler tanıdık gelebiliyor herkesin hayatta bir kere hissettiği başına gelen ya da gelebilecek her türlü duyguyu kendi akademik tecrübeleri ile yansıtıyor ve bunun nedenini bizlere ne olduğunu söylüyor. Bence bir psikoloji kitabında ya da kişisel gelişim kitabında yapılması gereken her şeyi yapıyor.
Profile Image for Leyla Elshansoy.
5 reviews5 followers
June 26, 2021
Beyhan Budağı sosial şəbəkələrdən tanımasam, yəqin ki, ön mühakimə yeridib bu kitabı oxumazdım. Çünki günümüzdə “American dream” deyilən motivasiya kitabları o qədər çoxluq təşkil edir ki, bu kitabı ona bənzədərdim. Lakin hər fəsli mənim üçün özümü kəşf etdiyim produktiv kitab oldu. Texnologiya və kapitalın vəhdətlə idarə etdiyi bu xaotik dünyamızda o qədər materialismə yönəlmişik ki, mənəviyyatımızla bağlı problemlər ikinci plana atılıb. Bu səbəbdən də dünya xoşbəxt şəkilləri olan travmalı insanlarla qaynayır. Tövsiyə edilir. Oxuyaq, oxutduraq.
Profile Image for Ülge.
9 reviews
October 31, 2021
4.5
Gerçekten çok beğenerek takip ettiğim bir insan kendisi. Bu yüzden de çok merak ederek aldım kitapların ikisini de. Açıkçası beni yanıltmadı. Bir çok bölümü çizerek ,sindirerek okudum. Çok ipucu vermeyi sevmiyorum böyle kitaplar hakkında. Yüzümde minik bir tebessüm ile bitirdim kitabı.
Herkese tavsiyemdir.
Profile Image for hilal.
206 reviews
March 5, 2025
informative books like these make me love reading in turkish
Profile Image for Esra.
147 reviews
January 16, 2025
Rabia içinde bulunduğu durumun depresyon olduğunun farkına vardı. Bir süredir geleceğe yönelik hiçbir beklentisi kalmamıştı, sanki her şey daha da kötüye gidecek gibiydi. Kendini artık hiç beğenmiyordu. Eskiden saat kurmadan erkenden kalkan Rabia, şimdi babası seslenmese gün boyu uyuyacak durumdaydı. Kilo almıştı ve kendi vücuduna baktıkça kendinden nefret ettiğini hissediyordu. Rabia ile ilk etapta içinde bulunduğu durumun farkına varması konusunda
ilerledik. Bu ilk tohum gibiydi. Sonraki süreçte sadece düşüncelerden ve geçmişten konuşmak rahatlatıcı olsa da, birkaç seans sonra artık harekete geçme zamanı gelmişti. Eskiden ona keyif veren şeyleri belirledik. Neler Rabia’yı heyecanlandırıyordu, neler keyif veriyordu, neler mutlu ediyordu? Tek tek listeledik. Ama bir sorun vardı, Rabia eskiden keyif aldığı şeyler konusunda, şu an isteksiz olmasının depresyondan kaynaklandığını mantıken anlıyordu ama yine de isteksizdi. Bu isteksizliğin bir algı yanılsaması olduğu konusunda anlaştık ve acı çekse de zor gelse de, eskiden keyif aldığı şeyleri en kolayından başlayarak tekrar canlandırmaya ve hayatında uygulamaya başladık. İlk başta bu durum Rabia’yı çok zorladı. O zorlandıkça ben ona sanki keyif alıyor gibi rol yapmasını önerdim. Arkadaşlarıyla buluşması, günlük yürüyüşler yapması, bir iki kez sinemaya gitmesi konusunda biraz ısrarcı oldum. İlk başta sadece bunları yapma konusunda istekliymiş gibi rol yapıyor olmasına rağmen bir süre sonra rol yaptığını unuttu ve gerçekten bu etkinliklerden keyif almaya başladı. Evdeki karanlık atmosferden çıktıkça, kendini eskiye oranla daha iyi hissetmeye başladı.


Sıklıkla konuştuğumuz konuların temaları, bir çeşit gizli telkin etkisi yaptığı
için çok önemli. Neyi konuşuyorsan, farkında olmadan durmadan kendine onu telkin ediyor olursun. Telkin çok sıklıkla yapıldığı zaman insanları önemli derecede etkiler. Ve telkine karşı en savunmasız olduğumuz an farkında olmadığımız anlardır. Eğer ki devamlı olarak hep olumsuz şeylerden bahsediyorsan, ruhunun her boşluğunu olumsuz şeyler doldurmaya başlar. Ağzından çıkanlar olumsuz olunca, kulağının duyduğu da olumsuz olur. Böyle olunca algıda seçicilik yaparak, hayattaki ve insanlardaki olumsuzlukları fark edersin hep. Ve dünyan yavaş yavaş dönüşür.


Bir gün Ahmet’e sordum: Kambur değilsin ama sanki büzüşmüş gibi neden kambur duruyorsun?” Ahmet’in cevabı tokat gibiydi: “Beyhan Ağabey, eğer dik durursam diğer insanları rahatsız edecekmiş gibi hissediyorum, böyle büzüşmüş durarak, diğer insanların beni fark etmemesini umuyorum.”


Bir insanın kendine ilişkin ilk değerlerinin oluşması ailesinin ona yaklaşım şekli ile şekillenir. İçine doğduğumuz aileyi biz seçmiyoruz, onların bize yaklaşımları aslında kendi kişilikleri ve deneyimleri ile ilgilidir ancak çocuk aklı bunun kendisiyle ilgili olduğunu zanneder. Yetersiz sevgi alan, evde değer görmeyen bir çocuk, anne babasının sevgi kapasitesinin olmadığını fark etmez, kendisinin sevilmeye layık olmadığını düşünür. Anne babasının mükemmeliyetçi yaklaşımından dolayı belki sevilmesi için her zaman mükemmel olması gerektiğini düşünür, bunun için hiç hata yapmaması gerektiğine şartlanır

Eğer ki öfke hissediyorsan öfken sana bir uyarı veriyordur, bir sorun var bunu çöz diyordur, endişe hissediyorsan kendini koruman ve önlem alman gereken bir durum var mı diye soruyordur. Elin ateşe değerse canın yanacaktır. Çünkü canın yanmasaydı ateşten korunman gerektiğini öğrenemezdin. Duyguların da yaşadıklarının reaksiyonudur. Duygularını yargılamak yerine onların ne demek istediğini dikkate alman senin kılavuzun olacaktır.

Başımıza gelen can yakıcı bir olay neticesinde, durumu kabullenmeyişimiz,
hayatımızın büyük bir kısmına zarar verebilir. Halbuki insanın fıtratı alışmak üzeredir. İyi ya da kötü başımıza her ne geldiyse bir süre sonra alışırız, başka türlüsü çok zor olurdu bu örnekte olduğu gibi. Kimse bize söz vermedi, hayatın sıkıntısız geçeceğini, sevdiklerimizi günün birinde kaybetmeyeceğimizi söylemedi. Üzülmek, özlemek, acı çekmek doğal ve insani duygulardır. Bu duyguları yaşamakta hiçbir sorun yok. Önemli olan, başına geleni kabullenmen. İyi ya da kötü ben bunu yaşadım, şimdi ne yapacağım, yoluma nasıl devam edeceğim sorusunu sorabilmek.


İnsanın huzurlu olmasını sağlayan en önemli şeylerden biri; her şeyi
bilmediğini, her şeyi bilemeyeceğini ve bunun bir sorun olmadığını fark etmektir

Yazarken aklıma sıklıkla acaba beğenilecek mi ya da çok fazla eleştiri alır
mıyım düşüncesi geldiğinde, bu düşüncelerin beni yavaşlattığını, hatta yorduğunu fark ettim. Ve kendi kendimi, “Sadece kendim için yazıyorum, yazmanın verdiği tatmin hissine odaklan” diyerek telkin ettim. Bu durum başka konularda bir çaba ortaya koyarken birçok insanın yaşadığına çok benzer bir süreç: Diğer insanlar ne der? Çoğu zaman bunu düşünmekten dolayı yaptığımız işten keyif alamıyor ve ileriye gidemiyoruz. Halbuki her ne yapıyorsan kendin için yaptığını düşündüğün zaman işler bambaşka bir hal alıyor. Böylece uğraştığın şey senin için keyifli bir hal alıyor.

Aldous Huxley’in bir sözü var: “Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin; şimdi başla, şu anda bulunduğun yerden, elindekilerle başla.”

Kendine en son ne zaman şefkat gösterdin, hatırlıyor musun? Birçok insan
şefkati sadece çevresindeki insanlara gösterilecek bir duygu zannediyor. Ama en temelde kişinin kendi kendisine şefkat göstermesi gerekir. Sen bugüne kadar kendine acımasızca davrandın, kötü hissettikçe daha da acımasızlaştın. Peki senin başına gelenler başka birisinin başına gelseydi ve o kişi senden yardım isteseydi, ona da kendine davrandığın gibi mi davranırdın?


Öfkeni kontrol edip sana zarar vermesini engellemek için yapabileceğin bir
diğer şey de affetmek. Affetmek bırakmak demektir, karşındaki insana iyilik yapmak da değildir. Affettiğin zaman zihninde onunla verdiğin savaşı/savaşını bitirirsin bitirirsin, onu zihninden çıkarırsın. Ama affetmediğin insanla zihnin savaşmaya devam eder. Her daim o kişinin sana verdiği zararları düşünürsün ve bunun bir karşılığı olarak zihninde ondan intikam almaya çalışırsın. Eğer affetmediğin bu insanla hâlâ karşılaşıyorsan, onu her gördüğünde zihninde şimşekler çakar ve için öfkeyle dolar

Geçmişinin yüklerinden kurtulmaya çalışırken, bazı şeylerin seni tuttuğunu
fark edeceksin. Benim en sık karşılaştığım engel, birinin kendini kurban rolüne sokması. Kendini kurban rolüne soktuğunda kendine bir konfor alanı yaratırsın. Kurban rolünde hissetmenin güçlü bir tarafı vardır, sana dolaylı yoldan haklı hissettirir. Sen haklısındır ve şikâyet etmeye hakkın vardır. Ama sen kurban rolünde kaldıkça, geçmişteki o insanın hâlâ sana kötü hissettirmesine izin verirsin. Kurban rolünde olduğun zaman, şu an yaşadığın problemlerin hepsini geçmişte yaşadıklarına bağlayabilirsin. İyi bir ailem yoktu, başıma bunlar geldi gibi sebepler bularak şu anın bütün sorumluluğunu o sebeplere bağlarsın. Ama bu durum maalesef ki gerçekçi değildir. Evet geçmişinin, bugününe önemli ölçüde etkisi vardır ama şu anının sorumluluğu senin elinde. Şu an kendinden kaynaklanan sorunları sadece geçmişe bağlarsan harekete geçemezsin, çünkü bu tutum elinden bir şey gelmiyor gibi hissetmene neden olur. Karar vermelisin, kurban rolünde olmak sana iyi hissettirmeyecek. Kendi mutluluğunun sorumluluğunu kendin almalısın.


Keşkeler kaplar bazen ruhunu, keşke şöyle yapsaydım, keşke gitmeseydim,
keşke hiç karşılaşmasaydım gibi. Ama bu keşkeler de işlevsellikten uzak çöp düşüncelerdir. Bilsen yapmazdın zaten, hayatın ilginç tarafı da bu değil midir?




Fark etmen gereken şeylerden birisi şu: Artık geçmişteki olayların oyuncusu
değil izleyicisisin. Kabullenmelisin, geçmişte böyle şeyler oldu, keşke olmasaydı ama oldu. Kabullenmen ve onu içeri alman, ona elveda demek için ilk adım. Kabullenmediğin bir şey kapıda bekleyecek, sen devamlı onunla zihinsel savaşa devam edeceksin. Biliyorum ilk bakışta zor geliyor bunu kabullenmek, “O kadar savaş boşa mıydı?” diye düşüneceksin. Ama şunu sormalısın kendine, bugüne kadar içsel anlamda verdiğin savaşın senin için bir kazanımı oldu mu? Daha iyi hissettin mi? Ya da geçmişinde ruhunu yaralayan insanlar senin içsel savaşın sonucunda pişman mı oldular? Sanırım bu sorulara cevabın hayır. Peki o zaman ne kazandın ya da kaybettin bu savaştan? İçsel savaşın tek kaybedeni maalesef sen oluyorsun. Bu savaştan sana kalan, içsel huzursuzluk, içinde biriken öfke ve belki bazen kendinden bile nefret etmen oldu. Ama yeterince savaştın, artık geçmişinde böyle bir şeyler olduğunu kabul edip neden diye sormamalısın.



Hayatın bir yol olduğunu düşünüyorum hep, ömrümüz de bir yolculuk. Bu
yolculuk süresince, karşımıza sayısız insanlar çıkacak. Bunların bir kısmı bizim için kurt olurken, bir kısmı da yurt olacak. Yolun başında çok anlamayabilirsin kimin kurt kiminse yurt olduğunu. Ama yol sana hep ipucu verecek ve ilerledikçe bu konuda daha seçici olacaksın

Taç utangaçlığı 1920’li yıllarda gözlemlenmiş ve nedeni tam olarak
belirlenmese de bazı ağaç türlerinin hem kendini korumak hem de yanı başında bulunan diğer ağaçlara zarar vermemek amacıyla; birbirine yaklaştıkları noktalarda aralarında boşluklar, sınırlar oluşturarak şekil almasıdır. Bunun nedenlerine kafa yoran bilim insanları özellikle şu 3 neden üzerinde durmuşlar:
1. Bunu zararlı böceklerin birbirlerine geçişlerini engellemek amacıyla
yaptıkları 2. Uygun boşluklar bırakılarak güneş erişimini sağlamak ve birbirlerinin
güneş kaynaklı gelişimine engel olmamak amacıyla yaptıkları 3. Dalların sağlığını korumak (boşluk olmaksızın büyüyen dallar çakışacak, kırılmalara ve yaprak dökülmelerine sebep olacaktır) için yaptıkları


Çünkü insanlar hızlı davrandıkları zaman, otomatikleştikleri şekilde davranırlar. Senin otomatik davranışın da evet demek. Bu otomatik davranıştan uzaklaşmak ve araya muhakeme sürecini sokmak için hemen cevap vermek yerine biraz zaman kazanmalısın. Sana sonra cevap vereyim, bunu yarın konuşsak nasıl olur, ben seni birazdan arayacağım gibi ifadeler kullanarak kendine düşünme zamanı yaratırsan kendin için en doğru kararı vermen daha kolay olacaktır.

. Karşı tarafın söylediklerine itiraz edip, savunmaya geçtiğim zaman tuzağa düştüğümü fark ettim. O andan itibaren ben de öfke sarmalına giriyordum ve günümün kötü geçmesi bununla başlamış oluyordu. Bunu fark ettikten sonra, savunmaya geçmek yerine, karşı tarafın söylediklerini kabul etme fikrini
denemek istedim. Birisi bana haklı ya da haksız bir eleştiri ile yaklaştığı zaman, “Teşekkür ederim geribildirimin için, peki ne yapmamı önerirsin?” dediğim zaman işin rengi tamamen değişti. İlk olarak savunmaya geçtiğim zaman karşı tarafla aramda oluşan öfke rüzgârları oluşmamaya başladı. Eğer karşı taraf gereksiz konuşan bir insansa, bu soru karşısında diyecek bir şey bulamıyordu ve kişinin söyledikleri etkisini tamamen kaybediyordu. Yani savunmaya geçmek yerine kabul etmek ve ne önerirsin demek çok ciddi bir fark yarattı benim için.




Suat’ı dinledikçe, çevresindeki insanların ona bakış açısının Suat’ın kendisine
bakış açısını belirlediğini fark ettim. Suat hiçbir şekilde, insanlar neden bana böyle diyor kısmını sorgulamıyordu, diğer insanlar ne söylüyorlarsa haklıydılar

Şarkılar, şiirler, romanlar ve efsaneler, hepsi insanların yaşadıklarından yola çıkarak yazılmadı mı? Neden insanlar acılardan bahseden böyle eserleri hiç unutmadı ve çok sevdi? Çünkü bu eserlerde kendi dertlerini gördü, kendi dertlerini yaşayan diğer insanları gördükçe rahatladı


Bana gelen danışanlarımın bir kısmı, ilk seansta kendilerini çok gergin hissederler ve bu durumun sebebini şöyle tarif ederler: Size öyle şeyler anlatacağım ki, sonuçta şaşıracaksınız ve bana çok farklı gözlerle bakacaksınız. Bu cümleyi o kadar çok duydum ki. Bunun altında insanın kendisini çok uzun zamandır yaşadığı problem konusunda tek başına ve suçlu hissetmesi yatar. İlk seansta, gerçekçi olarak, bugüne kadar benzer ya da aynı problemden gelen başka danışanlarımın da olduğunu söylediğim zaman, danışanlarımın yüzündeki rahatlamayı izlemeyi severim. Aslında sadece çok basit bir bilgi veriyorum: Bu problemi bir tek sen yaşamıyorsun, yani yalnız değilsin, yanlış da değilsin.

Bazen aynı kişinin gerçekten öfke gösterilmesi gereken 10 davranışına hiç tepki göstermezsin fakat 11. sıradaki o kadar da önemli olmayan davranışa aşırı tepki gösterirsin. Bu durumda daha önce çok daha ağır şeylere hiç tepki göstermezken, önemsiz bir konuda patlama yaşadığın için karşı taraf da çok şaşırır. Ama kimse sana, “Sen daha önce susulmaması gereken yerde sustun o yüzden şimdi böyle patlıyorsun” demez, “Gereksiz tepki gösteriyorsun, haksızsın” der.

Kişiselleştirme tuzağı kişinin aslında kendisi ile ilgisi olmayan bir yaşam olayını ya da başka birisinin davranışını kendisine bağlamasıdır. Herkes hayatında az ya da çok bu tuzağa düşer ve kendisiyle ilgisi olmayan herhangi bir olay için kendisini üzer. Ama gerçekte dışarıda yaşanan olayların çok az bir kısmı gerçekten bizimle ilgilidir. Herkes kendi gemisinin kaptanıdır ve kendi hikâyesinin başaktörüdür.

Yaşadığımız olayları değerlendirirken en sık yaptığımız hatalardan biri duygularımızla gerçekleri karıştırmaktır. O an kötü hissediyoruzdur ve kendimizi çok çirkin buluruz. Halbuki ben aynı benimdir, sadece kötü hissettiğim için böyle algılıyorumdur. Aşırı duygusal insanlar duygularını gerçekmiş gibi zannederler ve bununla yola çıkarlar. “Evet ben çirkinim” kısmını, “Kötü hissediyorum, bundan dolayı böyle algılıyorum” diye düşünmezler,


yeterince düşündüğünü anladığın zaman, düşünme eylemini yavaş yavaş azaltmaya çalışmak olmalı. Bunun için düşüncelerle savaşmamalısın ama sadece dikkatini başka yere kaydırmak bile önemli bir katkı sağlayacaktır. Yani düşünce çukuruna düşeceğini hissettiğin zaman, düşündüğün konuyla ilgisiz bir şeyle uğraşmak, temizlik yapmak, arkadaşlarla sohbet etmek, eğlenceli videolar izlemek ya da yürüyüş yapmak bile çok faydalı olabilir.
Çok fazla susuyorsan, bağırmaman gereken yerlerde bağırırsın


bizi iki ay sonra bekleyen bir görev için iki ay boyunca düşünmek, bütün olumsuzlukların üzerinde defalarca düşünmüş olmak çözüm noktasında bir katkı sağlamayacağı gibi sadece kaygımızı artırır. Birçok insan bir konuyu çok fazla düşünerek çözebileceğine yönelik bir inanç taşır içinde

Düşünmekte sıkıntı yok ancak düşündüğün her şeyi ciddiye aldığın zaman, bu
sefer zihnin yorulmaya, seni rahatsız eden her bir düşünceye başka alternatif bir düşünce geliştirmeye başlıyorsun. Ne kadar çok derine dalarsan düşünce çukurunda, bulacağın şey sadece anlamsızlık, değersizlik ve kötü anılar oluyor


Sanki günler ve haftalar boyunca düşünürsen yeni bir sonuç bulacakmışsın gibi, düşündükçe düşünmeye devam edersin, ta ki düşüncelerin karanlık çukuruna düşene dek.

Buna benzer olaylar yaşadığın zaman, bu notları okumak, sanki uzaktan bire bir seninle aynı şeyleri yaşamış birinin şefkatli sesini duymak gibi olacak. Bu ses sana “Abartmana gerek yok, daha önce de aynısını yaşadın ve başarıyla üstesinden geldin, sen bu işi de başaracaksın” diyecek. Bu geçmişten gelen kendi sesimiz, o andaki yaşadığımız kaygıyı tamamen geçirmese de önemli ölçüde azaltacaktır. Herhangi bir kötü olay yaşadığın zaman, ne kadar da kötü şeyler yaşadığını
düşünüp, mahvoldum demek yerine, geçmişine bir dön bak bakalım, orada şu an yaşadığına benzer bir olay bulabilecek misin? Geçmişte bu konuyu nasıl çözdüğünü hatırlamak sana çok yardımcı olacaktır.


Diğer insanlar için yaptığın iyi şeyler konusunda dikkatli olmalısın. Çünkü iyi
şeyler yapma arzumuz yani merhamet kapasitemiz sonsuz değildir. Eğer bu kapasitemizi olur olmadık yerde ve kişilerde kullanırsak, hem kendimiz hem de çevremizdekiler gerçekten merhametimize ihtiyaç duyduğunda yanıt veremeyebiliriz.


“Sizce de garip değil mi bu durum? Ben kalemimi kaybetsem üzülürüm, siz
babanızı kaybetmişsiniz ve üzülmemişsiniz.” Sonraki süreçte, bu danışanımın babası ile ilgili duygularını bastırdığını,
yasını hiç tutmadığını ve bu bastırılan duyguların sonrasında panik atak için bir zemin oluşturduğunu keşfettik. Bu danışanım, yaşadığı panik atak probleminin bir alarm olduğunu anladı ve içindeki bardakta biriken zehirli sıvıyı tahliye kanallarını açarak boşalttı.

Ama sonuçta herkesin kendi hayatı ve seninle aynı yönde olmayan öncelikleri olabiliyor. Senin onları önemsediğin kadar onlar seni önemsemiyor da olabilirler. Ve bu durumu fark ettiğinde canın yanıyor, hayal kırıklığına uğruyorsun.


Bir süre yine çok iyi hissediyorsun kendini, sonra o tatsız hissiyat yavaş yavaş tekrar geliyor. Zaten hissettiklerin yeterince rahatsız ediciyken bir de bu girişimlerinin sonuçsuz kalması daha kötü hissettiriyor sana. Bu girişimlerinin arasında dikkatini çekmek istediğim bir şey var. Her
girişimin devam etme süresi ve ondan aldığın haz her seferinde azalmaya başlıyor. İlk başta denediğin şeyler, seni birkaç gün iyi hissettirebilirken, her denemeyle birlikte aldığın haz gitgide azalmaya başlıyor. Bir şeylerin düzeleceğine yönelik inancını kaybetmek, seni sabırsız ve öfkeli hale getirebiliyor. İçinden her seferinde şunu diyorsun belki de: Sana son bir şans daha, hallettin hallettin yoksa ben yapacağımı bilirim.


Kendimizi hep tek kişi olarak değerlendirme eğilimindeyiz. Halbuki fiziken
ve zihnen tek olsak da içimizde iki parça var, sağlıklı ben ve sağlıksız ben. Bu iki ben, her insanın içinde mevcuttur. Ama eğer sağlıksız olan “ben”in sesi daha çok çıkıyorsa, seni o yönetiyorsa, diğer tarafın ezilir, aşağılanır ve ihtiyacı olan ruhsal besinleri karşılayamaz. Bunun sonucunda içinde bir boşluk hissedersin, sıkıntı, mutsuzluk, değersizlik ve sevgisizlik sarar her yanını. Hayatın doğal zorluklarında bile, içindeki sağlıksız sen, seni suçlar. “Sen aptalsın, sen yapamadın, sevilmiyorsun işte, değersizsin, önemsizsin” der. Ve sen sağlıksız seni, kendin zannedersin, onun söylediklerini doğru kabul etmeye başlarsın... Ve sonuç, senin adına hüsran olur. Kendine iyi davran derken amaçladığım şey, sağlıklı “ben”in sesinin yükselmesini sağlamak, kendine anlayış ve şefkat göstermek konusunda pratik öneriler vermek









This entire review has been hidden because of spoilers.
2 reviews
August 11, 2020
Akıcı ve içine çeken bir psikoloji kitabı. Kişisel gelişim kitaplarının abartılı dilinden ziyade ‘’sen insansın, sınırlı yapabileceğin şeyler ama hayatını daha kolay ve güzel yaşamak için yapabileceğin şeyler var.’’ diyor kısaca. ( tırnak içi tamamen kendime ait yani kitapta böyle bir cümle yok ama bunu anlatmak için yola çıkılmış diye düşünüyorum. ) Çok akıllı, huzurlu, dikkatli bir insan olma yolunda olsak da bazen unuttuğumuz basit şeyleri hatırlatmak adına güzel bir kitap.

Samimi ve realist.
Profile Image for Burcu ALTIN.
35 reviews
March 12, 2020
“Hedefe ulaşınca bir de bakıyorsun ki, hayat gitmek istediğin, varmak istediğin sonuçların toplamı değil, yolun kendisiymiş. Sen hedefe ulaşmaya çalışırken yolu kaçırıyorsun.”
Yazarın en başta söylediği gibi herkes tarafından bilinen, sade, anlaşılır bir anlatım ile...
Profile Image for Mustafa Bayar.
17 reviews1 follower
November 10, 2019
Beyhan Budak is a pioneer clinical psychologist about the problem of personality. This book contains a different dimension for any problem. When I finished this book, I have been relaxed.
Profile Image for sherlotte holmes.
167 reviews11 followers
March 17, 2022
Sesli kitabını dinledim, bitirdim, sevdim.

Beyhan budak'ın videolarını izliyor, bir şekilde kendime yakın hissediyordum. Bu yüzden storytel'deki sesli kitabı da onun sesindendir diye dinlemeye başladım, değilmiş :) fakat yine de sevdim, hiçbir şey değişmedi.

Müthiş psikolojik çözümlemeler ve akademik bir yaklaşım beklentisi varsa ihtiyacı karşılamayacağı muhakkak ama bir kendine yardım kitabı arayışını yüzde yüz karşılıyor diyebilirim.

Genel olarak bu kadar yönlendirici psikolojik yardım kitaplarını sevmiyorum aslında ama burada birkaç faktörün bir araya gelmesi durumu değiştirdi. İlki benim o sırada ihtiyaç duyduğum bir desteği sağlaması ikincisi ile elimi tutup ebeveynlik ya da mentorluk yapıldığı hissine izin vermemdi. Beyhan budak gerçekten konuşur gibi yazmış. Başka yorumlarda gördüğüm gibi hep "onlar kötü sen iyisin" dememiş aslında. Ancak farklı insan tiplerini nazikçe anlattığından eleştiri ve önerileri fark edilmemiş olabilir :)

Hem özeleştiri hem de farkındalık konusunda zihin açıcı, ışık yakıcı, aydınlatıcı buldum. Kendime sarılmama yardım etti. Bunaldığımda tekrar dinlemek ya da okumak benim için çok olası.

Yazarın kendisiyle karşılaşsak tek olumsuz sözüm "evet beyhan bey, binlerce insan tanıdınız. Lütfen artık bunu daha az söyleyin" olurdu :)
Profile Image for Mert.
11 reviews
September 14, 2019
Mutluluğun birkaç cümle ile tanımlanabilecek bir şey olduğunu zannetmiyorum. Fakat kitapta anlatılan bir hikayedeki şu kısım çok hoşuma gitti:
“Mutluluğun gizi dünyanın tüm harikalarını görmektir, ama kaşıktaki iki damla yağı unutmadan.”
Tabi bunu anlamak için hikayenin öncesini bilmek lazım, o yüzden spoiler olarak işaretlemiyorum.
Beyhan Bey’in podcast’leri ile kitabı okumadan önce tanışmıştım. Dolayısıyla ister istemez karşılaştırma ihtiyacı hissettim. Açıkcası podcastlerde yer alan bazı konuları kitapta da görmek isterdim. Doğruyu söylemek gerekirse podcastlerdeki akıcılığı kitabın bazı bölümlerinde göremedim ve eksikliğini fark ettim. Bunun başlıca sebebi konunun içeriğinden çok teknik sebeplerdi. Bazen bir cümleden birkaç cümle sonra aynı olayın farklı kelimelerle tekrar ifade edilmesi biraz gereksiz tekrar gibi geldi bana. Beyhan Bey buraları okuyorsanız bunları “iyi niyetle” yapılan birer eleştiri olarak görmenizi isterim. Sizin gibi iyi kalpli bir insanı tanıdığım için mutluyum. Kendinize iyi bakın güzel insan.
3 reviews1 follower
August 21, 2019
Kitap genel olarak kendini keşfetmene yönelik, 1 kaç adet temel felsefeden bahsetmek gerekirse, bunlar;
1-) Önüne bakmaya devam et, geçmişten sadece ders çıkar. Yapabileceğin bir şey yok.

2-) Sonsuz mutluluk diye bir şey yok, sana mutluluk veren şeylere zamanla alışıyorsun. Bu sebeple üzüntü, dert tasa insanlar için.

3-) Kabullen. Kabul etmediğin sürece beyninde çatışmaya devam edersin. İçinde toksik kasesi var. Dolduğu zaman depresyon ve diğer psikolojik hastalıklara sebebiyet verbiliyor.

4-) Sorun neyse git konuş, en kötü kağıda yaz veya bir arkadaşına anlat. Rahatlayacaksın. İçine attıkça toxic kasesinin dolmasına sebebiyet veriyorsun.

5-) İçindeki ejdarhanın sesini dinleme. Ejderha sana geçmişten gelenolumsuzlukları fısıldıyor. Ejderha bazen seni doğru yola koyabiliyor ama eğer sesi çok yükselirse seni sabote de edebiliyor. (Herkes bana bakıyor, sen bu sunumu yapamazsın, birazdan heyecanlanıp bir şey yapamayacaksın vs. Gibi )
This entire review has been hidden because of spoilers.
2 reviews
October 10, 2021
Kitaba puan vermedim çünkü beyhan beyin bir twitine denk gelmiştim. Sonra tabi o tiviti silse de gerçek düşüncesini ortaya koyduğu kanısındayım. Youtube postcastler radyo yayınları vs vs o kadar çok kişi takip ettim ki anlatamam. Ama söylenenle uygulanan bir olmayınca dinlemek izlemek okumak anlamsız demeye başladım. Uygulama ile dilden çıkan kelimeleri bir olan kişileri takip etmenizi öneriyorum. Para için evrimleşen kişileri değil. Sözüm meclisten dışarı kimseye nokta atışı bir şey demiyorum ama o gördüğüm twit her şeyi bitirdi. Bir çok ismi de canlı tanıdım çoğu para için evrimleşen kişilerdi. Kısaca içerikler size dokunabilir ama genelde pek işinize yarar mı onu sorgulamak lazım. Videolarda ise siz yerine sen demesi her zaman garibime gidiyordu.
Profile Image for Basak.
34 reviews2 followers
June 26, 2023
İtiraf edeyim, bir şekilde elime geçmese, güvendiğim birinden tavsiyeyle gelmese bu kitabı asla alıp okumazdım. Popüler kültür kokan bir imajı vardı gözümde. Hem Beyhan Budak’a hem kitaba karşı önyargı ile başlamama rağmen severek, ilgiyle okuduğum, hatta derli toplu anlatımı ve analitik bakış açısıyla, yer yer çok da faydalandığım bir kitap oldu. Beyhan Budak’ın son derece ayakları yere basan, yerinde tespitleri, kendisinin de ifade ettiği gibi, bilmediğimiz bir şey söylemiyor belki ama hayat koşturmasında unuttuğumuz bir çok duruma ilişkin bakış açımızı regüle etmeye yönlendiriyor. 20’li, 30’lu yaşlarda okunmasını tavsiye ederim.
Profile Image for G. İlke.
1,283 reviews
April 5, 2024
"Yola çıktım ama nasıl ilerlemem gerektiğini bilmiyorum. İki adım ileri, bir adım geri gidiyorum sanki. Ne yapsam daha iyi olur?" dediğim anda Beyhan Hoca, "Değişim konusunda, kervan biraz da yolda düzülür." diyor. Değişimim, benim istediğim kadar hızlı olmuyor ama acele etmemem gerektiğini biliyorum artık. Başlamış olmak bile yeterince takdire şayan bir eylem çünkü. "Kendinizi daha fazla dinleyin, içinizden geçenleri yazın. Hiçbir duyguyu bastırmayın ve tüm duyguları olduğu gibi kabul edin" diyor. İki ileri bir geri, olması gereken bir süreçmiş. Yaralara dikiş atıyoruz o şekilde. Eskisinden daha iyi olacağız. Kendinize iyi davranın güzel insanlar. 💚
Profile Image for Shahana Dostaliyeva.
42 reviews16 followers
April 14, 2020
📌Bu kitabı tövsiyə etmə səbəbim:
✅ Bəlkə də artıq bildiklərini özünə xatırlatmağa, hər nə yaşayırsansa, yalnız olmadığını anlamağa köməkçi olacaq.
✅ Zaman-zaman lazımi səhifələrinin üzərindən bir daha keçəcəyin stolüstü kitabına çevriləcək.
✅ Psixoloq dəstəyinə ehtiyacın olduğu zamanlarda vərəqləyə biləcəyin kitab olacaq.
✅ Praktiki həll yollarını tapmağa, həyatı, özünü anlamağa kömək edəcək. Səni səninlə üzləşdirəcək.

Onu deyim ki, bir nəfəsdə oxuya biləcəyin kitab deyil. Yavaş-yavaş, həzm edərək mütaliə etməyin məsləhətlidir.
Profile Image for irem.
2 reviews
May 21, 2020
Psikolog olan yazarın Youtubedaki videolarını takip ettiğimden kitabını da merak ederek okudum. Kitap günlük hayattaki sorunların, düşüncelerin, davranışların, kişilerin ve ilişkilerin psikolojik olarak nasıl anlamlandırılabileceğine ve çözüm önerilerine ilişkin bir uzmanın görüşlerini içeriyor. Bu anlamda, kişiler için bir rehber niteliğinde görülebilir. Kitabın oldukça faydalı olduğunu düşündüğümden yazarın diğer kitabını da okumak istiyorum.
Profile Image for Ayşe Çetintaş.
49 reviews2 followers
August 30, 2020
Çok hoş bir kitaptı. Gerçekten de Beyhan Beyin dediği gibi sohbet tadındaydı. Aşina olduğum konular olmasına rağmen okumaktan ayrı keyif aldım. Bunaldığım, daraldığım bir dönemde almıştım kitapları ve benim için zihinsel bir kaçış oldu. Zihinsel arka bahçemde elimde hep bu kitap vardı :) böyle hoşsohbet kitapları bizimle buluşturduğunuz için teşekkür ederim Beyhan Bey. Keşke herkes değişime açık olsa demeden edemedim :)
Profile Image for Özlem Karakoç.
4 reviews
March 9, 2021
Hayatta çoğu şeyleri biliyoruz aslında, bize iyi gelen mutlu olmak isteğimiz zamanları ve hayat öyle bir yol ki her zaman da mutlu olamayız bunu da çok iyi biliyoruz. Hayat mutlulukla, üzüntüyle, bazen bitkin bir o kadar yorgun bazen ise tüm enerjimizle hayat böyle bir yol ve bu yolu kendimize optimum iyi gelecek şekilde yaşayalım yeter. Neydi o güzel söz :  Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş.

Kendine iyi davran güzel insan.

Özlem.
Profile Image for Aytaj Ahmadova.
16 reviews1 follower
July 10, 2021
Bu kitabı çoxdan almış olsam da, bu il oxuya bildim. Və nə yaxşı ki, bu il oxudum. Bu kitabla xoş təsadüflər yaşadıq. Nə vaxt bir mövzuda fikirləşdiyim, türklər deməsin "kafama taktığım" şey olsa bu kitabı oxuyanda təsadüfi bir şəkildə o mövzu haqqında yazılmış bölüm qabağıma çıxırdı. Və məndə həqiqətən bir şeylərin fərqinə varmağıma səbəb oldu. Hər nə qədər kişisel gelişim kitablarına qərəzli davransam da bu kitabla sanki bu fikrim də biraz dəyişdi. :)
Profile Image for çiğdem s. .
7 reviews
March 14, 2022
Beyhan Budak cok basarili bir psikolog. Youtube videolari ve potcastlerini defalarca dinledim. Okudugum ilk kitabi, diger kitaplarini da mutlaka okuyacagim. Gercekten ruhunuza iyi gelecek bir cok tavsiyede bulunuyor. Icsel yolculugumda bana cok yardimci olan bir kitap oldu. Icimizde bulundugumuz bu zorlu sureclerde bu tarz kitaplar okumak bana cok iyi geliyor. Beyhan Budak gibi isimlere Turkiye’nin oldukca ihtiyaci var.
Profile Image for meribookblog.
18 reviews
August 27, 2023
Hayatımda okuduğum en güzel kişisel gelişim kitaplarından bir tanesi. Kendimi terapi seansındaymışım gibi hissettim. Okurken yer yer anksiyetemin tetiklediği kısımlar oldu ama biraz daha devam ettikçe aslında kaygılarımın yersiz olduğunu da anladım. Her anlamda bana çok fazla şey katan bir kitaptı. Bolca kalemle altını çizip not aldığım ve okuduklarımı kendi hayatıma uyguladım. Tavsiye ediyorum şans vermelisiniz.
Displaying 1 - 30 of 70 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.