Jump to ratings and reviews
Rate this book

Kadınlığın Uzun ve Dolambaçlı Yolu

Rate this book
Simone de Beauvoir'ın toplumsal alanda ortaya attığı "Kadın olarak doğulmaz, kadın olunur" düşüncesini psikanalitik açıdan tercüme etmek istediğimizde bu sav kitap boyunca şöyle bir soruya dönüşecektir: Bir kadın kadınsılığına nasıl erişir? Ödipal karmaşanın oluşumunda, küçük kızın çözmesi gereken en çetrefil sorun, derin bir aşkla bağlı olduğu anneden babaya yer değiştirebilmektir.

Nesnenin aşkını kaybetme kaygısına rağmen, kızın babaya (sonradan sevgiliye) dair kadınsı dürtülerine sahip çıkması bir cesaret işidir. Bu, anneye olan derin bağlılığına rağmen, her ne pahasına olursa olsun kadınsılığına sahip çıkmanın cesaretidir. Yaşamı boyunca farklı evrelerde karşısına çıkacak olan bu sınav, kadını en fazla menopoz ve sonrasında zorlayacaktır. Bu doğrultuda kadınsı erotizm sadece cinsel ilişkiye indirgenemez, kültür nesneleriyle ve ötekiyle kurulan ilişkiyi de nitelendirir. Böylelikle kadınsılık, kadının içinde gömülü olan karanlıklardan ve sislerden sıyrılıp, toplumsal sahnede ötekine dair bir tasa taşıyarak arzulu olmasının serüvenidir.
(Tanıtım Bülteninden)

413 pages, Paperback

Published January 1, 2013

7 people are currently reading
68 people want to read

About the author

Elda Abrevaya

13 books2 followers

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
17 (68%)
4 stars
6 (24%)
3 stars
2 (8%)
2 stars
0 (0%)
1 star
0 (0%)
Displaying 1 - 2 of 2 reviews
Profile Image for Blumfeld.
9 reviews
April 12, 2019
Kadın ve Kadınsılık problemi Psikanalizin başından itibaren önemli tartışmalara ev sahipliği yapmıştır. Modern Dünyada, Freud'un en çok eleştiri aldığı yer de tam olarak bu kadınsılık sorunsalıdır. Öte yandan bu eleştiriler çoğunlukla Freud'u anlamadan ya da Freud'a hakkını vermeden, çoğu kez de düşmanca bir tema ile yapılmıştır. Çoğu kişi, Freud'un dönemine göre çok ilerici fikirlere sahip olduğunu, kadınsılığın düşünsel alanda yerinin olmadığı bir çağda bu olguyu büyük bir cesaretle incelemeye ve anlamaya çalıştığını görmezden gelmektedir. Bu noktada Elda Abrevaya, Freud'a hakkını teslim ederek ve onu gerçekten anlayarak ona modern bir eleştiri getirmekte, günümüz Psikanalizinin kliniğinde ve teoriside kadınsılık tartışmalarını sade, anlaşılır bir dil ile özetlemekte ve sunmaktadır. Psikanalitik kuramdaki Kadın anlayışından yola çıkarak, Kadın ve Kadınsıyı başarılı bir şekilde söze dökebilen bu eser, bu alanda Türkçe yazılmış en önemli kaynak olarak güncel önemini sürdürmektedir.
Profile Image for Ebru.
98 reviews19 followers
August 11, 2023
Çok nitelikli bir çalışma. İki kere okumak gerek herhalde.

Okuması çok kolay değil ve teorik referanslar kitap boyunca karşımıza tekrarlayarak karşımıza çıkıyor. Çok derinlikli bir okuma arka planının işlendiğini söyleyebiliriz. Daha fazlası ve toplumsal cinsiyet üzerine güncel tartışmalar da var. Kitabın sonunda menapoz dönemini tartıştığı yer çok kafa açıcı. Genel olarak benim aklımda kalanlar şunlar oldu:

Kökensel baştan çıkarma kuramının sahibi Freud 1897’de bu kuramı bırakır 8 sene sonra ilk baştan çıkarma hikayesinde anneyi merkeze koyar. Edilgen çocuk annenin bilinçdışı cinselliğine maruz kalır. Bakımın odaklandığı bölgeler önemlidir. Anne bakımı bedene erojen nitelik kazandırır. Çocuğun cinsellik tasarımı yoktur ve bastırılan cinsellik çocuksu cinsellik yaratır. Çocuk ödipal çatışma sonucunda sahip olamayacağı nesneye (babaya) benzemeyi seçebilir.

Anne tüm gereksinimleri karşılayamayacağına göre verilenler hediyedir. Fallusa sahip olmayan kız çocuk bunu kendisine hediye edecek babaya yönelir. Yönelmesi için önce kendinde bunun eksik olduğunu kabul etmelidir. Baba ile özdeşleşebilmesi için onun tarafından da tanınmalıdır. Erkek çocuk da fallusundan vazgeçer. Burada çocuk ensest yasağını görmeye ihtiyaç duyar. Çocuğun bir kız ya da oğlan olarak beğenilmesi çocuğun kendini olumlamasını sağlar. Kabul görmesi- ailede yer verilmesi- sevinç kaynağı olduğunun gösterilmesi ile birincil narsizmin temeli atılır.

Bakım verenin çocuğu tanıması ve varlığını onlaylaması ve daha sonra özgür bırakması çocuğun ensestüel nesneden ikamesi olarak başka birine yer değiştirmesini sağlar. Bakım verenin kökensel baştan çıkarmasının özümleme kapasitesini aşmaması önemlidir. Bu kapasite ile çocuk uyarımları tasarımlara çevirir ve dürtüye dönüştürür. Bu geleceğe dair bir vaattir aynı zamanda. Böylece rekabet olmaz. Rekabet ruhsal kısırlığın sebebi olabilir. Buluğ çağından itibaren cinselliğni üstlenme ya da fallusu bulma bir sınavdır. Öncesinde ensestüeal arzudan vazgeçmek arzuların yetişkin düzeyde gelişmesini sağlar.

İlk süreç dilsizdir. Analiz simgeseleştirme çabasıdır. Lacan’a göre ruhsallık üç düzlemden oluşur: Gerçek-imgesel-simgesel. Gerçek tasarımlanamaz duyumdur. Hele ki annenin bakımını alan çocuğun sınırlı dünyasında. Çocuk hem yetişkinin bilindışına maruz kalır hem de tasarımlama becerisi yoktur (dil karışıklığı *Ferenzci).

Kızın ve erkeğin anneden yansıyanları özümseme alanları farklıdır. Kız çocukları içeri erkek çocuklar dışarı yönlendirir. Penisin görünürlüğü ona bir kimlik kazandırırken kız çocuklar için görülme ebeveynin bakışına ihtiyaç duyulur. Onların ilişkisi de bu bakışı belirler. Rahim ve vajina görünmediği için gebeliğe kadar kadını duygusal olarak simgeleştirmeye iter.

Bir bebeğin cinsiyeti ne olursa olsun ruhsal dünyasının şekli anneseldir. Kız çocuğu bir aynılık fark yaratır. Anne çatışmalarını narsistik aynası olarak gördüğü kızına aktarır ve kendini severse bunu çocuğuna aktarabilir. Analizlerde annenin kadınsılığına haset duyma görülebilir. Bu bağ ölümcül olabilir. Erkeğin erilliğe erişebilmesi anneyle özdeşleşerek kadınsı yönleri erkekliği ile bütünleştirmesi ile mümkün, yoksa sadece erkeklik şovu çıkar.

Kadınlık tasarımına sahip olmayan bir çocuk annenin eşine ve eşin anneye arzu duymamış olmasından kaynaklanır. Çocuk bu arzuyla özdeşleşemez. Arkasında kuşaklar boyu süren çatışmalar yatıyor olabilir. Bebek annenin aynası yerine erken dönemde yoksun bırakıldığı şeyin telafisi olarak görülürse ayrışma süreci gerçekleşemez. Ödipal karmaşayı aşabilmiş anne şefkat ve kösnüllüğü ayrıştırabilir.

Anne kız için sadece ödipal nesne değil aynı zamanda temel nesnedir. Anne kaybedilemez bu yüzden uzlaşılır. Temel nesneden ayrışma öznellikte bir eksiklik değil arayışın itici gücüdür. Bazı kadınlar için çocuk sahibi olmak annenin nüfuzundan kurtulmak anlamına gelir. Bazen ilk çocugu anneye teslim ederek bedel ödemek durumunda kalabilir. Anne çocuk sahibi olunan bu süreçte şeytanlaştırılma riskini taşır.

Klein süreci oral evreden Freud ise anneden babaya yer değiştirmeden başlatır. Freud kuramı fallus merkezlidir ve anne ile birincil bağı dışarıda bırakır. Freud’un önemli katkısı çocuksu cinsellik ve bilinç dışıdır. Oysa cinsellik neden değil sonuçtur. Diğer yandan cinsellik genital hazza indirgenemez. Dil ve düşünce alanına kültür nesneleri ile yayılmıştır. Erotizm, genital haz gibi anlık değil süreğen bir arzu ile ilişkilidir. Bilme arzusu böyledir.
Displaying 1 - 2 of 2 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.