İntikam sabırla örülen bir ağdır. Nefretle örülmüşse bu ağdan kurtuluş imkansızdır. Dante Blake Conner, Kraliyet Donanması'ndaki görevini uğradığı bir iftirayla kaybeder. Zindanda ve taş ocağında geçirdiği eziyet dolu iki yıl boyunca genç adamı ayakta tutan tek şey, ona bu iftirayı atan kadına duyduğu nefret ve alacağı intikamdır. Bu nedenle özgürlüğüne kavuştuğunda ilk iş olarak Leydi Jessica Morgan'ın peşine düşer. Ama genç kadın hiç var olmamış gibi ortadan kaybolmuştur.
Onu bulmaktan ümidini kestiği bir anda kötü bir tesadüfle karşılaştığı kadın, bir zamanlar tanıdığı ve masum olduğunu düşündüğü kadın değildir.
Küçük yaşta ailesini kaybeden Leydi Jessica Morgan, iki kardeşinin sorumluluğunu üstelenmiş ve hayatını çok zor şartlar altında devam ettirmektedir. Bir gün hayatına giren çekici ve yakışıklı bir adam durgun bir göle benzeyen hayatına atılan bir taş gibi tüm yaşamını alt üst eder. Uğradığı ihaneti ve aşık olduğu genç adamı geçmişte bırakarak kendine yeni bir yaşam kuran Jessica, aşk denilen duyguya kalbinin bütün kapılarını kapatmıştır. Fakat bu sakin yaşamını nefret ve intikam duygularıyla dolup taşan Dante Conner'in yeniden karşısına çıkmasıyla yerle bir edilecektir. Bu karşılaşma aynı zamanda aralarındaki baştan çıkaran tutkunun hiç azalmadığını da göstermiştir. Kimin haklı kimin haksız olduğunun belli olmadığı bu tutku dolu intikam oyununun tek bir kazananı olacaktır.
Mersin’de doğup büyüyen Jennifer Royce, eşi ve iki çocuğuyla halen aynı şehirde yaşamaktadır. Sınıf öğretmenliği yapmakta olan yazar, hobi olarak yazmaya başladığı tarihi aşk hikâyeleri ile kısa zamanda okurların gönlünde taht kurmuştur.
Hikâyeleri Wattpad’te milyonlarca okura ulaşmıştır.
Aşka Tutsak bir intikam hikayesi.. Bu öyle bir intikam ki iki tarafı da paramparça eden türden.. Jessica onu aldattığını düşündüğü Dante'den intikam almak için onun hakkında yalancı şahitlik yapıyor ve Dante kaptanlıktan atılıyor. Dante ise Jessica'dan intikam almaya kararlı ve bu yolda da her şeyi yapmaya hazır. Gözünü karartmış. Dante'nin çok ileri gittiğini düşündüğüm kısımlar oldu. Söyledikleri, yaptıkları yenilir yutulur şeyler değildi.
Okurken kimi zaman sinirlenip, kimi zaman hüzünlendiğim kısımlar oldu. Özellikle "Dük Bozuntusu Dante" beni çok sinir etti. Halbuki intikam peşine düşmeden önce Jessica'yı öyle güzel seviyordu ki.. Okurken Jessica'ya her gün gül alan adamı istediğimi fark ettim. 🌹Ahh, kalbim. 💔
Jess ise aşağılanmış, kalbi kırılmış, bedenen ve ruhen örselenmiş bir halde oradan oraya savrulmuş. Başa çıkması gereken o kadar zor şeyler yaşadı ki.. Taş olsa çatlardı. Jessica yine iyi dayandı. Jess için üzüldüğüm kısımlar oldu. Ama elbette onun da hataları var. Aslında iki tarafında kendine göre haklı sebepleri var ama bu hatalı olmadıklarını göstermez. Halbuki oturup konuşsalar, birbirlerini dinleseler hiç bir sorun kalmayacak aralarında.. Ama iki karakter de birbirine karşı sağır, dilsiz ve kör ne yazık ki.. 😢 Bu da onların acı çekmelerine ve birbirlerine karşı acı çektirmelerine neden oluyor.
Bunların dışında karakter ve mekan betimlemeleri çok iyiydi. Hikayenin ilk okuduğum halinden daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Özellikle Jenny'nin kalemini geliştirdiği satırlar arasında, cümlelerinde görülüyordu. Okurken kimi zaman duygulanmadım dersem yalan olur. Ve tabii ki bu kadar hüzün ve acıdan sonra çiftimiz hak ettikleri mutluluğa sahip oluyorlar. Son bölümü okurken keyiften dört köşe bir haldeydim. Çok tatlılardı. 😍 Ama ben özellikle belirtmek isterim ki Sean ve Beatrice'in hikayesini daha çok merak ediyorum. 🙈
Daha nice Jennifer Royce kurguları, karakterleri okumak dileğiyle.. 💗
Ben... Ben attan düştüm. Görebiliyorum Ama iyiyim, hiçbir yerimde bir şey yok. Aptal ve düşüncesiz kafanı kırmadığına üzüldüm. Bir daha kendine zarar verecek hareketler yaparsan o düşüncesiz kafanı ben kırarım.
Merhabalar efendim. Kendi kültürlerine aykırı olmasına rağmen o tarihi dönemleri en güzel haliyle yansıtan yazarlara hayranım. Özellikle Jennifer Royce bu işin hakkını sonuna kadar getiren en güzel yazarlardan birisidir. Sadece aşk değil aynı zamanda oraların kültürlerinden en güzel parçaları taşıyıp sunuyor bize. Gerek entrikaları gerekse cemiyet dedikoduları ve gerekse denizden en güzel asilleri toplamış, bu seride koyuyor. Sizlere minnoş yazarımız @jennifer_royce'un ilk kitabı olan Esir Yürek'in yorumunu etmiştim. Orada kişiliği en mükemmel olan Fahid ile güzeller güzeli Ayrin'i anlatmıştım. Şimdi ise başlarda insanın kafasını didik didik eden sonrasında yürekli bir yiğido edasıyla ortaya çıkan bir Dante Blake Conner ile güçlükle ayakta durmasıyla adeta bir savaşçı edasına bürünen Jessica Morgan'ı anlatacağım. 💖
Konusuna değineyim. Dante, sevdiği kadından aldığı bir iftira sonucunda Kraliyet Donanmasındaki yerini kaybeder. Zindanda ve taş ocağında geçirdiği günler sonucunda elleri nasırlı, kalbi intikamlı olarak iki yılını geçirir. Bu işkence dolu günleri bitmesinin ardından Jessica'yı aramaya çıkar. Ama onu bir gün hiç tahmin etmediği şekilde bulur. Jessica, Haris denen pasifli morukun yanında bir metres olur. Dante, hem iftirayı hem de bu metreslik durumunu hazmedemeyince intikamını alayım da burnunu yerlere sürteceğim diyerek kendi kendine hayaller kuruyor. Tabii hayaller kurmakla kalmıyor, başka şeyler de yapıyor ki bu kısımlar ciddi anlamda sinirden kaşlarımı çatır çatır çatlatıp Dante denen herifi dantel gibi irmik irmik örme istememe neden oluyor.
Tabii Jess boş durur mu? Elbette durmaz ve Dante'nin ördüğü tüm intikam ilmeklerini bozuyor. En çok bayıldığım kısımlar tabii ki de Jess'in çatır çutur Dante'nin burnunu sürttüğü kısımlar oldu. Oh olsun Dante, nasıl da dantel dantel örüldün. Bundan sonra ben buna Dantel mi desem ne etsem? 🤔
Jessica ise küçük yaşta ailesini kaybeden ve iki erkek kardeşin sorumluluklarını üstlenen güçlü bir kadın karakter. Hayatını zor şartlar altında geçindirmesi yetmezmiş gibi bir de Dante gibi bir kasırga genç kadının hayatını tamamen değiştirip alt üst ediyor.
Yalnız şöyle güzel bir detay var ki, güçlü kadınları çok seviyoruz. Ama özellikle tarihi kurgu romantik bir hikayede güçlü kadınlar çok daha efsanevi duruyor. Jessica'nın kardeşlerine bakma mücadelesi ve onlar için yaptığı büyük fedakarlıklar minnoş yüreğime pıt diye kondu. Bu yüzden her ne kadar zorbamatik Dante'ye aşık olma gibi bir hataya düştüğünü düşünsem de Jessica'yı sevdim.
Dantelden çok nefret eder gibi söylensem de hatasını anlayıp geri pişman olması ve Jess'e karşı güzel jestlerde bulunması da çok hoşuma gitti. Özellikle kıza ev alması ardından onun evine gelmek istemesi falan çok güzeldi.
Kısacası ortalığı kasıp kavuracak kadar entrikalar, kavgalar ama sonlara doğru en güzel mutlulukları yaşayan bu çiftleri siz de gönül gözüyle okumak isterseniz kitabı önerebilirim.
Ama Asiller burada bitmedi. Bir başka Asil Kaptan olan Sean'in hikayesi de yakında ortaya çıkıyor.
Bu arada minnak bir şey daha gözüme takıldı. Asil Korsanların Gizli Altın Kurallar Defteri çok romantikti yaa. Orada geçen sözlerden çoğunu not aldım, bazılarını Whattsapp durum sözü olarak koyacağım hihi.
Alttan alta Sean ile Beatrice arasındaki aşka da yer veriliyor. İnşallah Aşktan Kaçış hikâyesini ellerime alıp o efsanevi çılgın çiftleri okuma onuruna erişirim. Gerçekten merak ediyorum.