Jump to ratings and reviews
Rate this book

Nefaset Lokantası

Rate this book
“Hatırlamak kalbin düşünmesidir. Bırak kalbin düşünsün. Hatırla.”

“Varoluşu anlamsız bulanları anlamıyordu. Ona göre varoluşun sorunu nihayetinde anlamsız değil aşırı anlamlı olmasıydı. Katlanması zor olan da anlamsızlığı değil sonsuzcasına uzayıp giden anlamlarıydı. Şu sakin sakin yürüyen insanların kafalarının içinde ne dolaplar, ruhlarında kim bilir ne tufanlar dönüyor, bedenlerinin içindeki katilleri, maktulleri, âlimleri, adileri saklamak için kim bilir nasıl mucizevi bir mücadele veriyorlardı.”

Bir ay önce, on altı yıldır çalıştığı gazeteden kovulmasının ardından Türkiye’yi terk edip Rio de Janeiro’ya yerleşme kararı alan gazeteci Salih’i, yıllardır müdavimi olduğu Nefaset Lokantası’nda, neredeyse ailesi haline gelen lokanta sahiplerinin düzenlediği veda yemeğinde başka bir “sonun başlangıcı” beklemektedir.

Salih’in, kendi deyimiyle “zehirlenmiş bir topraktan” gitme hayali önce bir geçmiş aşk hikâyesine, sonra çocukluk hikâyesine takılır. Belleğin labirentlerinde geçmişe yapılan bu yolculukta iç içe geçen zaman parçaları, bir yandan bugüne bulaşıp onu belirsiz bir boşlukta asılı bırakırken, bir yandan da geleceği bulanıklaştırır.

“Musa’nın Uykusu” ile tanıdığımız Tuğba Doğan ikinci kitabı Nefaset Lokantası ile günümüz Türkiyesi’nde hayatın somut gerçeklikleriyle boğuşan bireyin açmazlarını, ana karakteri Salih’in bakış açısıyla ele alırken, zaman ve coğrafya ikiliğinin kıskacında dile gelen varoluşun içsesini de anlatıya dahil ediyor.
Kişi arzusuysa coğrafya kaderdir.

128 pages, Paperback

First published May 1, 2019

18 people are currently reading
417 people want to read

About the author

Tuğba Doğan

2 books26 followers
Tuğba Doğan 1981’de doğdu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdi. Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Yüksek Lisans programından “Kaybetmenin Anlatısı: Mai ve Siyah, Huzur ve Tutunamayanlar” başlıklı teziyle mezun oldu. Çeviri ve denemeleri Cogito, Toplumbilim, Notos, Yeniyazı gibi dergilerde ve çeşitli derleme kitaplarda yayımlandı. Çevirmenlik ve senaryo yazarlığı yapıyor.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
156 (23%)
4 stars
278 (41%)
3 stars
171 (25%)
2 stars
48 (7%)
1 star
11 (1%)
Displaying 1 - 30 of 87 reviews
Profile Image for Aslıhan Çelik Tufan.
647 reviews197 followers
August 25, 2019
Yazarla tanışma kitabım bu kitap oldu çünkü diğer eseri Musa’nın Uykusu nu bulmakta epey zorlandım nedense, bu kitaba erişmek kolay olunca bunla tanışmış oldum.

Kitap 3 bölümden oluşuyor, anlatım dili de bölümlerle yer yer değişiyor.

Salih’in Nefaset Lokantasındaki müdavimliği, lokantanın diğer müdavimleri ve sahibesi Afitap hanımı okuyoruz. Fakat kitapta yan karakter ve tiplere tam bi girememe tam bi detay vermeme olduğu hissim beni hiç bırakmadı. Bazı bazı çok detaylı bazen çok sığ geldi bana. Okurken şaşaladım.

Yine de yazarla tanışılmasında fayda olduğunu düşünüyorum.

Tespit niteliğindeki güzel aforizmalarını ise yerinde ve dozunda buldum.

“Yaşamak, hafıza denen köstebeğin durmadan deştiği, kurak bir şimdiyi tüketme işidir. Velhasıl her şey geçmiş ve gelecektir, şimdiki zamanla sadece kötü filmler ilgilenir.”

Keyifli okumalar!
Profile Image for emre.
431 reviews334 followers
January 11, 2021
Tuğba Doğan'ın kalemini sevdim, bana yer yer Sezen Ünlüönen'i yer yer de Eyüp Aygün Tayşir'i hatırlattı; üçünün ortak paydasında, tahminimce sosyal bilimler alanında akademik çalışmalar yapmalarından beslenen bir bakış açısı var, sınıfsal çözümlemeler yapmayı seven, metnini sosyolojiye yaslayarak ayağının yere sağlam basmasını isteyen, ki kendi adıma bunu sevdiğimi de belirtmek isterim.

Nefaset Lokantası'nın Salih'i, Tuğba Doğan'ın yüksek lisans çalışmasında izini sürdüğü üç kitaptan ikisinin, Tutunamayanlar ve Huzur'un karakterlerinin bir harmanı gibi geldi bana. İlk bölüm boyunca Salih'i pek sevemedim, kusurluluğu çok kusursuz, yalnızlığı çok tekrar edilmişti. İkinci bölüm itibariyle, bir diğer kusursuz kusurluyu, Nihan'ı tanıdık. Nihan ismi bu karakter için biçilmiş kaftandı, "tam bir Nihan" dedim ömrümde hiç Nihan tanımadığım gerçeğini görmezden gelerek. Nihan'la birlikte, Salih'in kusurluluğu gerçek ve özgün bir hâl aldı gözümde, kendi hikâyesindeki beklenmedik u dönüşüyle Nihan da ete kemiğe bürünebildi, ama ikinci bölüm o kadar Salih ve Nihan'dan ibaretti ki, "bi' lokanta vardı, bi' cenaze vardı, ne oldu onlara?" demeye başladım bir yerden sonra, çok şükür ki yazar üçüncü bölümde "aklımda" dedi de lades olmadı. :) Yine de ilk bölümde bahsedilen karakterleri biraz daha tanıyabilsek, en azından Metin -ki kitaptaki en özgün karakterdi bence- hak ettiği derinlikte anlatılmış olsa daha güzel olurdu diye düşündüm. Yine de sırf Salih ve Nihan'ın mailleşmelerinde müzikten bahsettikleri kısımlar bile bu kitabı sevmek için yeterliydi bence. Bulabilirsem Musa'nın Uykusu'nu da okuyacağım.

Burası kişisel: Beklediğimden çok daha uzun bir zaman aldı okumak, ama bu beni sevindirdi ne yalan söyleyeyim. Geçen yıl 117 kitap okudum diye çok sevinmiştim, geriye dönüp baktığımda içlerinden belki 17'si kalmış, tüm kitapların izi kalmak zorunda değil elbette, ama ben izi kalmasın ister gibi, düşünmekten ve hissetmekten kaçınmak için okumuşum adeta. O yüzden bu yıl ve kalan yıllarda, bir kitabı sırf bir diğerine başlamak için okumak, sevmediğim hâlde sırf "başladı, bari bitsin" diye okumak gibi çeşitli anlamsız okuma biçimlerinden uzak duracağım. Okumayı hep soluklanmak gibi düşünürdüm, böyle bir anlam biçtiğim eylemi soluksuz gerçekleştirmek istemiyorum.
Profile Image for Kuyinbii.
177 reviews23 followers
November 19, 2021
3.5 aslında. 4 kesinlikle değil.

Türk yazarlara pek aşina değilim maalesef çünkü sürekli belirli ideolojileri dayatmalarından, aforizmalarından rahatsızlık duyuyorum. Zaten hepimiz saçma sapan şeyler yaşıyoruz günlük hayatımızda. Kalkıp bir de okuduğum kurgusal kitapta hükümet ve sistem eleştirisi görmeye tahammülüm gerçekten yok. Ülkemizde de keşke şöyle sade, tatlı karakterleri olan güzel kitaplar yazılsa.

Kitabın ana karakteri olan Salih'i oldukça yüzeysel, sığ ve tahammül edilmesi zor buldum. Yazar da kitapta Salih'in iç sesi olarak bundan sıklıkla bahsediyor ama gerçekten bir insan her durumda da mağdur hissetmez ya. Adamın düşüncelerini okurken içime sıkıntı çöktü resmen. Salih ne kadar can sıkıcıysa, Nihan ve Metin karakteri de bir o kadar ilgi çekiciydi bence. Keşke Metin'i daha çok tanıyabilseydik. Kitap biraz dağınıktı ama Tuğba Doğan'ın dilini sevdim. Başka bir kitabına daha şans vermek isterim.
Profile Image for Usuyitik.
204 reviews76 followers
November 14, 2024
Ezeli Mağlubiyetin Yeni Biçimleri

1970’lerde Tutunamayanlar yayımlandığında edebiyat kamuoyunda derin bir sessizlikle karşılanmıştı. Bunun nedenleri epeyce tartışıldı ancak şurasını hatırlatmakta fayda var: Bir tip olarak tutunamayanlar, hayatta bir türlü olduramayanlar, kalbi bu dünya için fazla hassas olanların sayıca artıp toplumda daha görünür olduğu dönemler ile Oğuz Atay’ın kitabının tanınıp bilinirliği arasında doğrudan bir ilişki var. Nasıl ki Genç Werther yazıldığı dönemde yalnızca Almanca konuşan dünyada değil, tüm Avrupa’da yükselen bir ruh halini, bir varoluş biçimini temsil ettiği için milyonlar tarafından okunup benimsendiyse; Selim Işık da topluma yabancılaşan, dünyanın gailesini değil de hayatın gerçeğini arzulayan gençlerin kendilerini bulduğu bir karakter, Tutunamayanlar da sığınılacak bir liman olmuştu. Genç Werther yeni insanın hal-i pür melalini şerh ederken, aynı ruh halini Selim Işık yüz yıl kadar sonrasından seslendiriyordu.
Cioran’la metafizik bir vatansızlık hali, mağlup olmaya yazgılı bir hayatın adını koyarak halimizi bize yakın kılmıştık. Akabinde ise Nurdan Gürbilek bu halin edebiyattaki iz düşümlerini takip etmişti. Gördük ki tutunamamak bir hal olarak baki kalsa da tutunamamanın biçimleri değişiyor. Bugün artık gündelik hayat, siyaset, ideolojiler ve tüm bunların üzerindeki varoluş sancısı tarafından sıkıştırılan insanlar artık arada kalma hali yerine kaçıp gitmeyi düşünür oldular.
Bu izahat ışığında, halihazırda içinde bulunduğumuz çağa hâkim olan ruhu, biraz da arabeskleştirerek söylersek “gidelim buralardan” şeklinde ifade etmek mümkün. Beyaz yakalılar için bu, son birkaç yıla kadar şehirden kırsala, keşmekeşten sakinliğe, maddeden manaya göç etmek anlamlarına geliyordu. Şimdilerde ise, girdiğiniz her ortamda başka ülkelere, başka iklimlere gitmek isteyen insanların hayallerine, planlarına, serzenişlerine rast geliyorsunuz. Kafeleri, siyaseti, sosyal medyayı, odaları ve sofraları doldurup anlam atmosferimizde yer kaplayan bu konunun edebiyata sızmaması da mümkün değil elbette. Doğrusu da böyledir aslında, edebi eser toplumdaki bir fenomene karşılık geldiğinde çokça okunup sevilir. Zira insanlar onda kendilerini bulmaya, kendilerini aynalamaya, kendi göğüslerini yarıp açmadan da kalplerinden geçeni okumanın konforunu bulurlar.
İşte Cioran’dan ödünç alarak ifade edersek bu ezeli mağlubiyetin kendini kaçıp gitme şeklinde gösteren yeni biçimini Tuğba Doğan’ın yeni romanı Nefaset Lokantası’nda buluyoruz, romanın başkahramanı Salih’te buluyoruz.
Diğer yandan, Nefaset Lokantası’ndaki gitme motifi, Melisa Kesmez’in geçtiğimiz yıl yayımlanan Nohut Oda’sında gördüğümüz gitme haliyle ruh akrabalığı içinde. Sırf bunun üzerinden bile bir edebiyat sosyolojisi yapmak mümkün esasında. Salih, ezeli mağlubiyetin bu topraklardaki şu sıralar aldığı şekli, kuşandığı yeni biçimi ifade ettiği için, edebiyat atmosferinde Selim Işık gibi zamanından önce değil tam da yaşanırken zuhur etmekte. Tam da bunun için güçlü bir karakter olarak çok sevilip, okur nezdinde karşılık bulacağını öngörüyorum. O nedenle de merakla bekleyeceğim okurların tepkilerini.
“Kendine sebep arayan keder”
Peki Salih kimdir? Romanımızın başkahramanı Salih, muktedir tarafından sırf gücünü göstermek için kovulmuş bir gazeteci. Hayatta tam da kendini bir yere ait hissettiğinde; bir kadına aşık olduğunda sevdiği kadının, yani Nihan’ın intihar mektubuyla sarsılmış bir adam. Çocukluğu ise yetimlik ve öksüzlükle, yersiz yurtsuzlukla yaralı. Salih bu halden, buralardan gitmek istiyor, bileti cebinde fakat aksilikler bir türlü yakasını bırakmadığından gidemiyor. “Salih’in yaşadığı toprakta gitmekten bahsetmek bir var olma biçimine, bir kimliğe dönüşeli çok olmuştu, onun da kendini içine dahil edebildiği en geniş toplumsal kalabalık işte bu gitmekten bahsedenlerin oluşturduğuydu.” Alıntıdan da anlaşıldığı gibi Salih yalnız olmasa da tam bir kaybeden ya da nam-ı diğer ezeli mağlup.
Tuğba Doğan, romanın akışı içerisinde Salih’in perspektifinden çıkarak, Salih’in iç sesini konuşturuyor. Aslında bu Salih’in değil, Salih’in içinden konuşan dışarının sesi. Salih’in dünyaya öznel bakışına karşın dışarıdan, nesnel bir bakış. Kötücül değil, gerçekçi. Salih’in cüce adını verdiği bu ses Salih için “Senin içinde kendine sebep arayan bir keder vardı başından beri… Sende iyileşme arzusu yok. Hastalık ihtiyacı var,” diyor. Mağlubiyet halini, bu ruhu ifade etmede çok başarılı cümleler. Romanın genelinde de bu hava hissediliyor. Salih başarıyla çizilmiş, derinden hissedilmiş ve çok çok iyi ifade edilmiş bir karakter. Roman gücünü Salih’in ruh halini başarıyla ifade etmesine ek olarak, cüce adı verilen bu rasyonel aklın, kalabalığın, var olma kaygısı değil de hayat gailesi çekenlerin sesini yankılamasından alıyor bence. Salih’in kaybetmeye yazgılı halinin sağlamasını bu cücenin bakışıyla okurken oluşan karşıtlık bu karakteri daha sahici ve inanılır kılıyor.
Nefaset Lokantası yalnız Salih’in hikayesiyle değil, bu lokantanın bir araya getirdiği insanların da hikayeleriyle var oluyor. Lokantanın sahibesi Afitap Hanım otoriter ama anaç, neyi nereye koyması gerektiğini bilen, hayattan lezzet almayı bilen bir karakter. Salih’in sevgilisi tiyatro oyuncusu Nihan ise dokunduğu şeyi başkalaştırıp güzelleştiren insanlardan biri. Salih ise bu romanda Nihan’ın intiharı ile Afitap Hanım’ın ani ölümüyle yüzleşmeye, başa çıkmaya çalışıyor. Öksüz ve yetim büyüyen, kendini bir yere ait hissedemeyen bu karakterin hayatına girip, oraya yerleşip, lezzetini ve rayihasını katıp sonra aniden çıkıvermeleri, tam da bir tutunamayanın başına gelecek cinsten. Salih’in öksüzlüğünde de bize tanıdık, sahici bir hikaye gizli: İkinci eşlerin, kumaların çocuklarının hüzünlü hikayesi. Romanın diğer karakterlerinin hikayeleri de sahici ve samimi bir şekilde kurulmuş. Tüm bu yönleriyle Nefaset Lokantası’nda bir akşam yemeğini tüm edebiyatseverler hak ediyor diye düşünüyorum.

sabitfikir
Profile Image for Elif.
1,367 reviews38 followers
April 28, 2022
Birini ne yapsam da yaşatamadım. Belki sevildiğini hissedemedi. Bazısını ne yapsan da ikna edemezsin sevildiğine. İnsan için de böyle bu. İnadı bırakıp ondan vazgeçince öbürü yaşadı.
.
Nefaset Lokantası adını sık sık duyduğum kitaplar arasındaydı. Tuğba Doğan’ın kalemini bu sebeple merak ediyordum. Yer yer inanılmaz güzel cümlelere sahip olan Nefaset Lokantası’nda gazeteci Salih’in oradan oraya sürüklenen yaşamını okuyoruz. Bazen geçmişte, bazen günümüzde ama çoğunlukla düşüncelerin arasında kaybolmuş bir şekilde ilerliyor. Bir yandan Salih’i çözümlemekle uğraşırken bir yandan da diğer karakterlerin, olayların peşinden gidiliyor. Bunalımlı ve hayatın neresinde durduğunu pek de çözmekle uğraşmayan Salih takip edilmesi arzulanan karakterlerden değil. Ancak düşüncelerini okumak oldukça etkileyici. Özellikle zaman hakkında bir paragraf kitapta en çarpıcı bulduğum kısım oldu. Okuyanların bazıları aforizma tarzı cümlelerin sürekli olarak aktarılmasından rahatsızlık duymuş ki buna ben de bir yere kadar katılıyorum. Ama çoğunlukla kitabı güzelleştiren yaşanan olaylardan çok üzerine düşünülmüş cümlelerin varlığı olmuş. Bazı kısımlarda bana kopuk kopuk hissettiren bir yapıya sahipti. Sürekli olarak olumlu yorumlarına rastladığım için beğeneceğime kesin gözüyle baktığım bir kitaptı bu yönden ufak bir hayal kırıklığına uğradım. Yazarın diğer kitabına bir ara bakmayı düşünüyorum.
Profile Image for Emre Nord.
42 reviews8 followers
January 11, 2020
Birinci bölümde ana kişi Salih ve diğer kişiler gayet başarılı bir şekilde kurulmaya başlanmıştı, günümüz Türkiye'sinden sosyolojik birtakım tespitleri olay örgüsüne harmanlamıştı, her şey çok iyi gidiyordu, ta ki Nihan'a kadar.
İkinci bölümde bu uzun öyküye (yayıncı roman olduğunu iddia ediyor) giren Nihan karakteri ve onunla beraber gelişen aşk, kitabı olduk��a sıradan ve cıvık bir aşk öyküsüne dönüştürdü. Kitabı okumaya devam etmek bir zulüme dönüştü. Bitirdim.

Anlatıcının yer yer başarılı ve iddialı aforizmatik söylemleri olduğu kadar, (belli ki böyle bir kaygı güdülmüş) dayanılmaz tespitleri de vardı.
Yine de Tuğba Doğan'dan gelecek kitaplar için umutluyum.

Profile Image for elif kalafat.
292 reviews431 followers
November 30, 2022
türkiye nedir diye düşünmekten, metnin kendisine kendimi veremedim. halime güldüm. çok uzun süredir benim kafamda bu soru dönüyor zaten. bu ülkede olmak da gitmek de ne demek, gerçekten çözemiyorum, anlamıyorum. neyi bulamadığımı da bilmeyecek kadar da uzağım aslında gündeme.

salih gibi kendimden kaçmaya çalışıyorum gibi hissetmesem de beni de sorgulattı oldukça, sağ olsun.
Profile Image for Selma Dalbastı.
162 reviews31 followers
July 9, 2019
Oldukça akıcı bir anlatım, yerinde kelime seçimleri ve “hah ben de tam böyle hissediyorum” dedirtecek betimlemeler var. Kitap üç kısımdan oluşuyor; şimdiki zamanla başlıyor, alt katmanda büyük bir aşk var, son bölümde ise Salih’in çocukluğuna gidiyoruz. Üç bölüm birbirinden kopuk anlatılmış gibi, sanki üç ayrı hikaye birleştirilmiş, ve bazı detaylar fazla tekrarlanıyor. Yine de son zamanlarda yazılan romanlar içinde üslubu ve derinliği ile önemli bir yer tutmalı diye düşünüyorum.
Profile Image for Gökhan.
4 reviews7 followers
November 3, 2019
Son dönemde okuduğum en iyi romanlardan biriydi. Acilen Musa'nın Uykusu'nu okuyacağım.
Profile Image for Sevim Tezel Aydın.
806 reviews54 followers
August 1, 2023
"Artık dışlanmanın da yeni biçimleri var, uyum sağlamanın da. Bu yeni bir dalga. Bununla gidenler farklı. Dünyada her yere birileri başka yerlerden gelmiş durumda. Göçmenleri sadece yanlış savaşlar değil yanlış seçimler de yaratıyor artık...Yeni bir Kavimler Göçü. Vizigotlar, Ostrogotlar değil kuşkucular, tedirginler."

Nefaset Lokantası’nı beğenerek okudum. Kitap üç bölümden oluşuyor, birbirinden farklı, kopuk anlatılan bu bölümler birer öykü gibi de okunabilir… Önce bu farklılık beni rahatsız etse de sonra fikrimi değiştirdim. Neden olmasın, hangimizin hayatının farklı dönemleri aynı çizgide anlatılabilir?

İlk bölümde bugündeyiz, çalıştığı gazeteden kovulan Salih Rio’ya yerleşmeye karar veriyor ve müdavimi olduğu Nefaset Lokantası’nda, neredeyse ailesi haline gelen lokanta sahipleri ve arkadaşlarının düzenlediği veda yemeğine katılıyor. İkinci bölümde geçmişe gidip Salih ile Nihan’ın hazin aşkının hikayesini okuyoruz. Üçüncü bölüm daha da geriye, Salih’in çocukluğuna dönüyor.

Tuğba Doğan insanı ve toplumu iyi gözlemlemiş, gözlemlerini de başarıyla satırlarına yansıtmış… Gitme/kalma, bellek, varoluş üzerine düşündüren bir metin, tavsiye ederim… Son olarak kitabın kapağına hayran olduğunu eklemem lazım…
Profile Image for Beyza Alımcı.
56 reviews16 followers
January 29, 2021
İnsan ruhunu ve insanı anlamak için illa da psikoloji okumak gerekmediğine inanıyorum. Hatta bence bazı edebi metinler insanı insana bilimden daha iyi anlatır. Bu kısa roman da öyleydi benim için. Başka insanların dünyasına bakmak, iç dünyalarını anlamaya çalışmak, monologlarını okumak çok keyifliydi. Yazarın kurgu içinde insana dair bahsettikleri şahane bir şiirsel dille ifade edilmiş. Kitap daha çok iç dünyadan ve kişinin kendine ait konuşmalarından oluşsa da, betimlemelerin çok iyi olduğunu düşünüyorum çünkü kitap sanki bir film sahnesi gibi aktı zihnimde.

Profile Image for Melek Guler.
93 reviews
July 7, 2019
Son dönem Türk yazarlar arasında umut vadedenlerden kendisi, ilk kitabını da okuyayım ve sonrakileri de takip edeyim. İçimdeki Salih'i görmemi sağladı bir nevi, dönüşmeye başladığı şeyin farkına varıp buna engel olmak için hemen bir Rio bileti alan Salih'i...
Profile Image for Acibademist.
78 reviews1 follower
October 16, 2025
“Yaya geçidinde kendisine araba çarpmayacağından emin olmak isteyenler, mütevazı olduğu için enayi zannedilmek istemeyenler, nasıl yaşayıp nasıl öleceklerine ve öldükten sonra nasıl gömüleceklerine kendileri karar vermek isteyenler, ahlaksızın başarılı, kibarın zayıf, dolandırıcının zeki görülmesini hazmetmek istemeyenler.”

“Bazen tarihe kalanlar gerçekten iyi olanlar değil de oyunu kuralına göre oynayan sahtekârlar mı oldu acaba diye düşünüyorum. Yani bir yerlerde o işleri daha iyi yapan birileri vardı ve biz belki de onları unuttuk hatta hiç tanımadık bile. O halde hakiki ressamlar, hattatlar, cerrahlar aslında hep adını duymadığımız başkaları olabilir pekâlâ! Belki öldükten sonra da yaşamayı aslında hak eden başka biri vardı, eski bir binanın tavan arasında tek başına yaşayıp orada öldü, eşi dostu, cemaati, akrabası, yırtık ve cesur bir mizacı olmadığı için de dünya onu hiç tanımadı.”

“İnsanın evi kitaplarının olduğu yerdir.” Ne güzel bir cümle ve tespittir… Peki ya Oruç Aruoba’ya göz kırpmalar?

Yazara 2 sorum var, “neden tarihe geçenler değil de kalanlar? “ ve Semih’in 8 kitabı hangi kitaplar?”
Profile Image for ilgi.
78 reviews11 followers
August 8, 2019
Günümüz yazarlarından yeni tanıştığım yazarın okuduğuma pişman olmadığım kitabı. Bütünsel olarak, olay örgüsündeki tarzı beni çok hafif yorsa da okurken bunu farketmiyorsunuz. Kelimelerin, cümlelerin duygulara işleyiş biçimini çok başarılı buldum. Okuyucu olarak içimizde adını koyamadığımız bir güzel hissiyat bırakıyor. Daim olsun.
Profile Image for Pınar Kaya.
186 reviews4 followers
February 3, 2024
Benlik kitap değildi, okuduğuma pişmanım da diyemem. Çok kafa ütüledi, çok değerli şeyler anlattı.
Okuma kulübünde tartıştığımızda (daha ilk 30 sayfasını okumuştum o zaman) "Türkiye gerçeğini zaten yaşıyoruz, üç beş insan bir araya gelsek bunları konuşuyoruz; yetmezmiş gibi bunlara bi de bir kitapta maruz kalmak istemiyorum." demiştim. Kitabın kalanı Türkiye ekseninde dönmedi ama ben Salih gibi adamların bunalımlarını, çelişkilerini, travmalarını, diğer kızlar gibi olmayan aşklarını okumayı da pek istemiyorum. Sürekli hayata dair ve ona içkin şeylere dair şu şöyledir, bu böyledirler de okumak istemiyorum. Başı sonu belli olmayan, yol göstersin diye elimizde tuttuğumuz ipin diğerlerinin arasına karışıp gittiği bir düğüm de okumak istemiyorum. Ama okudum ve bitirdim. Ama defalarca okusam yine bitiremeyecekmişim gibi, Tuğba Doğan hepimizin hayatından biri çıkıp yazmadıkça dikkat edilmeyen o parçaları ilmek ilmek işlemiş gibi ve gözlemleri de aktarımı da çok çok başarılıymış gibi bir yandan da. Kitapta kendime dair de pek çok şey buldum aslında ama hiç kişisel hissettirmedi. Kısacası benim zevkime hitap etmiyor ama daha fazla insanın okumasını isterim.
Profile Image for MUSTAFA Y..
8 reviews
June 20, 2019
Romanın odak noktası hafıza diyebilirim. Geçmişi, bugünü ve dünü emen, kemiren hafıza. Mezara üşüşen arılarla başlayan ana karakter Salih’in öyküsü. Çok güncel bir roman diyebiliriz. Birçoğumuzun yalıtılmıştık, doğruları, fikri savunan ama ne yazık ki fikrin alıcısı olmayan bir çağın tanığıyız. Okurken tamı tamına bunu düşünüyorum dedirten pasajlar mevcut. Romanın dili oldukça akıcı, başlıyor ve kendinizi birkaç saat sonra çıkışta buluyorsunuz. Nefaset Lokantası ismi verilmesine rağmen bence burası o kadar da merkez bir nokta değil. Başlangıçta gidişin sebep olduğu bir aşk durumu arıyorsunuz ve çok geçmeden ikinci bölümünde Nihan’la karşılaşıyorsunuz. Nihan’ın yaşama sevincine hayret ediyor ve sonunu hayretle karşılaşıyorsunuz. “Belki de yerli olmak birilerini taklit etmektir.” Sonuç olarak güzel, hoş bir tadı olan roman.
Profile Image for Emir Kaymakoglu.
169 reviews17 followers
July 25, 2020
Methini duyduğum bir yazardı, okuduğum ilk kitabı bu oldu. Yazar, bir kısa roman için oldukça iyi bir iş çıkarmış, fazla süse kaçmadan, edebi sosunu iyi yedirerek, içerisinde toplumcu gerçekçi nüveler bulunan lezzetli bir eser ortaya koymuş. 2. bölümdeki yarım kalmış aşk temasında zaman zaman tempo sorunları var ama genel hatlarıyla bu kitabı beğendiğimi söyleyebilirim. İleride 2010 Türkiyesi nasıl bir yerdi diye merak duyacak biri bu romanının ilk bölümünü okuyarak ülke hakkında çok kolay fikir sahibi olabilir. En nihayetinde burası bizi öldürmek isteyenlerin, bizi evimizden kaçırmak isteyenlerin ülkesi...
Profile Image for Zen de Zen.
7 reviews
June 22, 2019
Tam da üniversite sınavından çıktığım hafta okudum, paragraf sorularındaki uzun yazıları, yazar burada ne demek istemişleri hatırlattı bu kısa roman bana.
Bir kısa hikayelik zamansız olaylar zincirine bolca ağdalı sözcük eklenmiş ve sorular hazırlanmış gibi, neyse ki cevap anahtarı yok.
Sadece bana mı uzak bu cümle içinde kullanılan sözcükler; mündemiç hesapçılık, kişiliğinin veçhesi, cümle insanlar, maliki bir örnek - sadece bir paragraftan bunlar- yoksa Türkçe romanın yönü mü bu?
This entire review has been hidden because of spoilers.
Profile Image for Merve Büker.
214 reviews19 followers
March 13, 2024
Çağdaş yazarlarımızdan Tuğba Doğan ile tanışma kitabım Nefaset Lokantası. Son zamanlarda çokça okunan bir metin olmasına rağmen seveni de sevmeyeni de oldukça fazla. Ben de merakla başladım ve çok beğendiğim bir kitap oldu.

Kitabın arka kapak yazısında sanki derli toplu bir hikâye okuyacakmışız izlenimi alsam da, aslında son derece dağınık bir metin. Zamanda sıçramalar, geçmişle bugün arasında sıkışmalar çok fazla. Metnin sonunda her şey toparlansa da başlangıçta bazı şeyler kafa karıştırıcı gelebilir.

Başkarakterimiz Salih, çalıştığı gazeteden kovulur ve bir süre işsiz kaldıktan sonra yurtdışına gitmeye karar verir. Bu temelli bir kaçıştır aslında. Hikayemiz böyle başlasa da devam ettiği konular ve yazarın bu konuları ele alış şekli son derece derin ve incelikli. Aşk, aile, arkadaşlık, vicdan, geçmiş ve gelecek gibi insani pek çok konuya değiniyor yazar.

Metin herkese hitap etmeyebilir. Fakat ben çok keyifle okudum. Ayrıca, iddialı bir benzetme olacak ama, yazarın kalemi bana Yusuf Atılgan’ı anımsattı. Metin radarınıza girdiyse hiç bekletmeyin derim. Okuyacak olan herkese şimdiden keyifli okumalar diliyorum.

“İnsan metruk bir geleceğe yakalanabilir, onun tarafindan köşeye sıkıştırılabilir. Hafıza bir intikam makinesine dönüşebilir ve kişiyi hayatının geri kalanı boyunca sadece yaşanmış olanla değil, hiç yasanmamış anılarla da durmadan avlayabilir. Istırapların en büyüğü bu olmalı. Asla bilinemeyecek yaşantıları özlemek, geçmişin değil geleceğin nostaljisi. İşte yaşaması bitse de gömülemeyen budur.”

Profile Image for Başak.
204 reviews18 followers
November 30, 2024
''affetmek yakıcı bir şeydir, ateşle çalışır. artık ihtiyaç duymadığım şeyleri yakar. insan ancak artık ihtiyaç duymadığı şeyleri affedebilir. lütuf nehri asla kurumaz derler. bu nehir asla kurumaz. sanmam.''

daha bitmeden, okumadığım zamanlar düşündükçe içimde büyüdü nefaset lokantası. nasıl sevdim belli değil. biraz yavaş tempolu başladı bu yüzden umutsuzdum fakat sonradan nihan kitaba dahil olunca, ah nihan,, kitap bambaşka bir hale büründü. ilk defa bu tarz bir varoluş sancısı metni okuyorum, kendi dilini öyle güzel yaratmış ki, zamanlar birbirine birinci ikinci tekil şahıslar birbirine geçiyor. bilinç akışı desen tam değil, dümdüz bir metin asla değil. derdini o kadar güzel anlatıyor ki kitap üç yüz sayfa daha olsa sıkmadan okutur. şunu söylemek istiyorum: nihan bir şarkının nakaratı salih'e göre; kalbinin şarkısı daima onu söyleyecek. ben nihan'a, scorpions- lorelei şarkısını yakıştırdım. hatta direkt şarkı yazılan kadın lorelei olurdu o. şaşırttı ve üzdü bu kitap beni. öfkesiyle, isyanıyla, hayali ve tutkusuyla ve elbette aşkıyla bu satırlar doğal bir şekilde dökülmüş kalbinden canım yazarın.

not: kardeşim bu kitabı okumam için çok baskı yapıyordu çok güzel sen çok seversin diye ve elim anca bu zamanlar gitti, napalım. benim tam okumaya başladığım vakitler elif gece rüyasında görmüş benim bu kitabı okuduğumu hatta bana bir türlü okumadığım için ''anca rüyamda görürüm'' diyecekmiş. ben önce davranıp okumaya başladığımı söyledim ve şaşırdı. böyle bir anımdı işte. 🦭
Profile Image for Zeliha Çevik Suner.
1 review4 followers
October 23, 2022
Yazarın dili çok zengin. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur’una dil olarak çok benzese de karakter zenginliği ve hikaye anlamında yaklaşamıyor. Bir olmamışlık, varoluşçuluk desem mi emin olamadım ama felsefesinde bir ergenlik var, dili çok ağdalanıyor, güzel kelimeler, upuzun süslü cümleler okuyorsunuz; ama sanki içi boş, hatta yazarın da ne anlatmak istediğinden emin olmadığı hissine kapıldım. Birkaç altı çizilecek cümle, güzel birkaç bakış açısı var. Ama kitap malesef okuyanı içine almıyor, Nihan karakterinden sonra özellikle freni boşalmışçasına aşk hikayesi eşliğinde arabesk bir anlamsızlığa koşuyor. Dil ile hikayenin derinliği uyuşmuyor.
Profile Image for belisa.
1,433 reviews42 followers
August 17, 2022
öncelikle yetenekli kız...

anlatımı güzel, yaptığı felsefi edebiyatlar güzel, anlatıları çıkarımları güzel sadece dağınık, bir düzensizlik var, konu Salih ama bir noktada özellikle Nihan noktasında her şey felsefeye kayıyor, bir romandan beklenen tutarlılık yok...

bölümlerin sıralaması ve sonunda nefaset lokantasına kısa ve zorunlu bağlama ile bitmesi...

ilerde çok daha iyi bir yazar olacaktır, diğer kitabını da aldım, belki o daha iyidir...
Profile Image for Çağın Erbek.
27 reviews
October 28, 2020
Kitap akıcı bir senaryo gibi..Okurken zihninizde görüntüleniyor.
Tuğba Doğan'ın anlatımını çok beğendim. Çok tanıdık hissettirdi yazma ve düşünme biçimi. Hemen ilk kitabına da bakacağım.
Sevdiğim pek çok cümle, paragraf oldu; fakat şu cümlede kahkaha attım:
"Meral küçükken, kumruları paslanmış güvercin zannederdi" :)
Profile Image for sobhie.
95 reviews2 followers
October 17, 2022
"Senin karşılaşmamızın bir rastlantı değil ancak bir zorunluluk olarak anlaşılabileceği bütün ayrıntılarıyla açıklanmış olurdu."
Displaying 1 - 30 of 87 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.