Duygu Asena, bu defa oykuler yazdi. 1995'te Hollanda'da yayimlanan kitapta 13 oyku ve bir masal var. Aslinda masal, on ucbucuguncu oyku. Gercekten bir masal mi bu? Neden o bir masal da, digerleri birer oyku? Peki kitabin adi nicin "Kahramanlar Hep Erkek !" ? Yani erkekler kahraman olmayi mi isterler yoksa kahramanlar erkek mi olur? Veya asil kahramanlar kadinlar midir? Evet, kahraman kim? Dahasi kahraman olmaya gerek var mi?Ince Kapak: Sayfa Sayisi: 165Baski Yili: 2000e-Kitap: Sayfa Sayisi: 140Baski Yili: 2000Dili: TurkceYayinevi: Dogan Kitap
She was born in Istanbul, Turkey in 1946. Her grandfather was Atatürk's personal secretary. After finishing Kadıköy Private College for Girls, she graduated from Istanbul University with a degree in pedagogy. Then, she worked for two years in the children’s clinic of Haseki Hospital and in the children’s home of the Istanbul University as a pedagogue. Duygu Asena began writing in 1972 with her first column published in the newspaper "Hürriyet". Between 1976-1978, she was employed as a copywriter in an advertising agency. In 1978, she became editor-in-chief of a publishing house, and in this position she was responsible for the creation of several women’s magazines such as "Kadınca", "Onyedi", "Ev Kadını", "Bella", "Kim" and "Negatif". From the 1980s onwards, Duygu Asena became a leader of movement for women’s rights and status in Turkey with her publications in the media. She wrote about marriage, inequality and violence against women. Previously, she had lost her job because she had fallen in love with a colleague at an associated newspaper. She realized that a Turkish man would never have been fired under similar circumstances. Her first book “Kadının Adı Yok” ("The Woman Has No Name"), sharply criticizing the oppression of women and marriage without love, was published in 1987, and became a top seller. However, the book was banned at its 40th edition in 1998 by the government because it was found obscene, dangerous for children and undermining marriage. After two years of lawsuits, the ban was lifted, and her book was filmed the same year by director Atıf Yılmaz and featured by Hale Soygazi. Translations of her book were released in Germany and the Netherlands. It became a best seller also in Greece. Her second book “Aslında Aşk da Yok”, which can be considered as the continuation of her first book, was also translated in foreign languages and published abroad. All of her subsequent books became best sellers. Between 1992 and 1997, she presented a TV program in the state owned channel TRT 2. Her occupation as a columnist started in the newspaper Milliyet and continued later in Cumhuriyet and Yarın. Duygu Asena played also in three movies "Umut Yarıda Kaldı" ("The Hope is Broken"), "Yarın Cumartesi" ("Tomorrow is Saturday") and "Bay E" ("Mr. E"). Duygu Asena died of brain cancer, which she had been battling for two years in İstanbul's American Hospital. She was buried in Zincirlikuyu Cemetery.
Bundan yirmi sene önce okusaydım belki bir anlamı olurdu ama şu an ki his,duygu ve düşüncelerimle okuduğum zaman bana yer yer komik çok zavallı gelen kitap. Duygu Asena belki zamanında çok ses getirdi buna çok saygım var ama öyküleri inanılmaz kötü ve basit okurken fenalık geçiriyordum.
Duygu Asena, feminizmin ülkemizdeki temsilcilerinden olduğu için yazdığı kitapları okumak istedim. Daha önce "Kadının Adı Yok" u okumuştum ama kitabı hayal meyal hatırlıyorum açıkçası. "Kahramanlar Hep Erkek"te de aradığımı bulamadım. Öyküleri okurken 90'lı yıllar Türk filmlerinden örnekler izliyor gibiydim. Diyaloglar doğal değildi, kişiler birbirleriyle konuşurken fazla teatral gibiydiler. Edebi olarak da fazla bir albenisi yok bence kitabın. Feminist kimliğiyle öne çıkmış bir yazardan farklı öyküler bekliyordum sanırım, kitabı bitirmekte zorlandım.
Aslında kitabı beğeneceğimi düşünüyordum ama bu kadar beğeneceğimi düşünüyordum. Kitap güzeldi. Beni etkileyen bir iki hikaye de oldu. Duygu Asena'nın diğer kitaplarını da okumayı düşünüyorum. Umarım onlar da güzeldir.
Duygu Asena'nın adını bir çok kez duymuştum. Kadınları nasıl temsil ettiğini, nasıl görüşlerini kitaplarda savunduğunu, ne denli feminist olduğunu çok duymuştum. Bayağıdır da okumak istiyorduk. En sonunda okudum ve çok memnun kaldım. Baştan sona 13,5 öykü ile kadınların hikayelerini anlatıyor. Bildiğimiz hikayeleri onun kaleminden dinliyorsunuz. Ben okurken o kadar keyif aldım ki, anlatımını nefessiz okudum. Kitabın ismine bakınca kadınların farklı bir şekilde kaleme alınacağını düşünüyorsunuz ama içimizdeki kadınları abartısız bir şekilde sergilemesi bence harika olmuş. Kendisinin diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum.
O seni küçük görüyor. O sana vurmayı kendinde hak görüyor. Niçin ona izin veriyorsun? İzin vermiyorum. Bunların dineceğine inanıyorum, anlayış gösteriyorum. Bu anlayış değil, sen de kendini küçük görüyorsun, ona karşı çık, konuş, kendine vurdurtma. Kimseye bunu yaptırtma, kendi kendine saygın ne oluyor?
hayatı yaşayanlar biz olsak da, uğruna o hayatı yaşamaya çalıştığımız ve kendimizi kalıplarına uydurmaya çalıştığımız hep "sevdiklerimiz." onsuz yapamayacağımıza inandıklarımız. bazı kadınlar için erkekler, duygu asena'da kendi hayatının baş kahramanını bir erkek yapmış kadınları anlatmış. insan, kendi hayatının kahramanı olduğunda daha özgürce sevmeyi öğrenecektir eminim.