Jump to ratings and reviews
Rate this book

Kanayak

Rate this book
“Buradayız! Size çiçek isimleri sayıp, romantizmi, oradan aşkı, oradan bağrı yanık yanık sızlatan sevdayı, hadi hiç olmadı belki sevgiyi anlatmak için değil! Hayır!

Size burada çiçekleri de hayvanları da anlatmayacağız. Görülmemiş bir çiçek açmadan bahsedeceğiz. Güzel bir ad seçtik bizce. ‘Görülmemiş bir çiçek açma.’”

Zorlu ana kız ilişkisi; kadın olmak; yakıcı tutkular; sahibine de tarihe de sahip çıkan giysiler; işçilerin hakkını kollayan fabrikalar; kimsenin uğramadığı kasabalarda yaşananlar ve sokaklarında hakkını arayan uzuvların gezindiği büyükşehirler... Toprak altında yatanlardan, rüyada yankılananlardan ve otopsi masasındaki artıklardan yola çıkıp yeniden kurgulanan hayatlar bunlar... Ölüleri öldürmeyen, cansıza ses veren, etin, kemiğin, kanın, toprağın ve düşün diliyle direnmeye, isyana ve özgürleşmeye çağıran öyküler.

İlk öykü derlemesi Çerçialan’la 2016 Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü’ne layık görülen Gamze Arslan yine şaşırtıcı ve özgün bir öykü kitabıyla okurların karşısına çıkıyor. Kanayak duru bir dil ve alabildiğine yaratıcı bir kurguyla kırsaldan büyükşehirlere geniş bir coğrafyayı kat ederek en acımasız gerçeklere tercüman oluyor.

152 pages, Paperback

First published June 12, 2019

11 people are currently reading
414 people want to read

About the author

Gamze Arslan

2 books93 followers
2016 Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü'ne değer görülen Gamze Arslan, 1986'da Ankara'da doğdu. 2007'de Hacettepe Üniversitesi Felsefe Bölümü, 2012'de Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü Dramatik Yazarlık Anasanat Dalı'ndan mezun oldu. Yazıları Felsefe Yazın, Bibliotech, Sahne, Partisyon dergilerinde yayımlandı. İstanbul'da yaşayan Arslan, dramaturgluk ve senaryo yazarlığı yapıyor.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
106 (24%)
4 stars
170 (39%)
3 stars
107 (25%)
2 stars
31 (7%)
1 star
13 (3%)
Displaying 1 - 30 of 59 reviews
Profile Image for Deniz Balcı.
Author 2 books818 followers
October 6, 2019
'Kanayak'ı bitirmemin üzerinden hayli zaman geçti aslında. Fakat bir türlü oturup yorum giremedim; girmeye motive olamadım. 'Çerçialan'ı ilk çıktığı dönem okumuş ve ilk üç öyküyü baya sevmiştim. O yüzden 'Kanayak'ı çok merak ediyordum. Geçen hafta bir gün oturdum ve o oturuşta okudum. Kanayan yaraları anlatmış Gamze Arslan bu öykülerde. Fakat öyle bir şekilde anlatmış ki yaralara tuz basmamış, yaraları tahrip edip, daha çok kanatmış. Tarzından kaynaklanıyor bu durum. Sevmedim mi? Kesinlikle sevdim ama göğsüme anksiyetik bir sıkışma da yerleştirmedi değil okurken. En sevdiğim öyküler "Manıklar" ve "Beklemek Çürütür" isimli olanlar oldu. "Hamra Beyoğlu'nun Kıyafetleri" isimli öykü ise 'Çerçialan'dan fırlamışlığıyla bana eski öyküleri anımsattı. "O Bir Ağaçtır Ki" ise bir başka farkındalık yaratma peşinde. 'Ne'liğine alıştığımız, 'nasıl'ına şaşırdığımız bir öykü olmuş.

Arslan öyküleri ile; aşağılanmış, sindirilmiş, itilmiş, tahrip ve istismar edilmiş, ırzına geçilmiş, canı alınmış, haksız bırakılmışlar adına bir suç duyurusunda bulunuyor. Duyulmak istiyor. Mutsuz eden öyküleri okurken ben duydum. Siz de duymak isterseniz okumanızı tavsiye ederim.

Son dönem Türk öykü kitapları içerisinde sevdiklerimden oldu.

Herkese iyi okumalar.
Profile Image for Murat Dural.
Author 19 books627 followers
August 3, 2019
Goodreads'in ya da her hangi bir puanlama sistemi olan sitenin muhakkak "buçuk" hanesi de koyması lazım. Misal sevgili Gamze Arslan'ın müthiş diliyle, kelimelerle arası çok iyi olan hayalgücüyle oluşturduğu bu "Eser" 4.5'dan 5'i her şekilde hak ediyor. Kadın Edebiyatı'nın en önemli isimlerinden biri haline gelen sevgili Gamze bu ülkenin dipsiz kuyusu haline gelen kadına şiddet trajedisini çok yetkin, farklı bir şekilde başarıyla dile getirmiş. Bir tarafftan da naçizane yazma çabasında biri olarak Gamze'nin edebi anlayışında en sevdiğim şey durmadan denemesi, durmadan kalemi, kelimeleri, kurgusu ile oynaması. Değişken, tuhaf ve garip bir çekim gücü var. Nice kitaplarını okumak dileğiyle :)
Profile Image for A. Raca.
768 reviews172 followers
August 5, 2019
"Bu ev yüz yirmi metrekare, yalnızlığımı mezardaki anneme kanıtlamak için oturuyorum burda."

💚
Etkileyici kadın öyküleri okudum...
Profile Image for Banu Yıldıran Genç.
Author 2 books1,425 followers
September 27, 2019
“kadın edebiyatı”nın varlığından söz ediyorsak eğer kanayak ileride bu edebiyatın en önemli eserlerinden biri sayılacak.
gamze arslan ailenin kötülüğünü “beklemek çürütür” öyküsünde “ailemizin temeli sağlam değildir. herhangi bir sarsıntıda yıkılacak kadar çürüktür.” cümlesiyle veriyor aslında ki en beğendiğim öykülerden oldu.
onun dışında anlatıcının rahim ya da un fabrikası olduğu yaratıcı fikirlerle dolu öyküler var. yine hemen hepsinde dövülen, öldürülen, para uğruna satılan kadınlar... annelerinin sevmediği kız çocukları...
bazı öyküler örneğin “manıklar” ve “katı ve disiplinli bir organ” yer yer çok açıklama yapmış geldi bana. eskiden olan biteni tanrı/kahraman anlatıcının şöyle yapmıştı/m böyle yapmıştı/m diye okura açıklaması yerine öyküye, diyaloğa yedirilmesi gerekiyor bence. bu konuda aklıma gelen en iyi kitap yüz kitap’tan kuytu” mesela. kötülüğü de suçları da açıklama olmadan öğreniyoruz.
gamze arslan’ın asıl yeteneğini ve tabii eğitimini aldığı türü ise “o bir ağaçtır ki cehennemin dibinde çıkar” adlı oyun-öyküde okuyoruz ki bence yine unutulmaz kadın öykülerinden biriydi.
“beklemek çürütür” ise alevilerin bu memlekette neler çektiğini arka planda ustalıkla verirken “hamra beyoğlu’nun kıyafetleri” ise kitabın en politik ve en can acıtıcı öykülerinden biri.
Profile Image for Sinem A..
486 reviews292 followers
October 11, 2019
Umut vaat eden bir yazar, rahatsız eden düşündüren öyle kolay kolay sindiremediğim öyküler..
Profile Image for Özgür Atmaca.
Author 2 books105 followers
December 7, 2019
Kitabı çok beğendim.
Öykülerde hiç sıradan olmayan karakterlerin tamamen dünyanın sıradan ve berbat yüzüne denk gelmelerini şiirsel bir anlatımla okuduğumu düşünüyorum.
Çokça altını çizdiğim ve dönüp tekrar okuduğum sayfaların gerçek bir kalem erbaplığıyla yazıldığını düşünüyorum.
Sonlara doğru öykülerde peşpeşe bir aynılık hissiyatı oluştuğunu da söylemem gerekiyor sanırım.
Saygılar, Sevgiler.
Profile Image for Hulyacln.
987 reviews569 followers
June 15, 2019
‘Etin bir bildiği var, beklemek çürütür.’
.
Gamze Arslan, bedenleri sayfalara sığdırıyor. Koca koca bedenleri, ufalandıkça-yara aldıkça kemikten ibaret kalanları, dikilmeyi/bir bütün olmayı bekleyenleri, doymayan ve doyduğunu anlamayanları, teni kavruk kanayakları..
On üç öykü, uğursuzluktan bihaber. Sarıp sarmalanmışlar birbirlerine. Topraktan besleniyorlar.
Arslan, kargaların ahını da elmanın günahsızlığını da biliyor çünkü.
.
On üç öykü de okundukça içe işliyor. Yan yana gelen kelimelerin her biri özenli,akıcı değil çünkü boğaza düğümlenen onca şey var.
İlk öykü misal.. Manıklar. Sütleğen’e öyle kızdım,öyle acıdım,öyle sevdim,öyle saçlarını okşadım ki..Onun manolya kokulu sütleri aktıkça benim ellerim kanadı..
.
Bakmayın çürümekten gamlandığımıza, Kanayak pek taze. Okundukça da tazelenecek her söz gibi~
.
Utku Lomlu, kapak tasarımında yine,yeniden sahipleniyor tüm varlığıyla eseri~
Profile Image for Aslıhan Çelik Tufan.
647 reviews199 followers
July 6, 2019
Vay be! Neler de okudum öyle!?

Yazar ile tanışma kitabım ama üslup ve kaleminden çok etkilendim. Bahsettiği öyküler ve anlatışı çok etkileyici.

Benim okuma sıralamamda istemsizce iki benzer konuları barındıran öykü kitabı art arda geldi ama biri ötekinden iyi demem pek mümkün görünmüyor. (Peri kızı afbuyurun ile peş peşe okudum)

Özellikle Sütleğen çok çok çok etkileyiciydi öykülerden benim için.

Türk öykücülüğünün son şaheserlerinden birini kaçırmayınız!

Keyifli okumalar!
Profile Image for Neli Krasimirova.
208 reviews100 followers
September 26, 2020
3,5/5
*
Bir düğün hengamesinde henüz bitirmemişken ödünç verip bir yıldır okuyormuşum izlenimi verdim ama, durum bu. Yoksa bir "zor okudum" anısı değil.
*
İlk belirtmek istediğim mükemmel kapak tasarımı; görsel olarak çok güzel olmasının ötesinde, içerikle çok uyumlu. Çünkü bu kadın naifliğiyle ölüm sertliği arasında bir kitap.
*
Okurken bilmediğim, yöresel kelimeler kullanmasından arama motorlarında bulduğum oldu kendimi. Bazen öyle cümleler kurmuştu ki "Bu kelimeleri bir arada kullanmak kimin aklına gelirdi?" diye düşünmeden edemedim. Çoğunlukla zor çocukluk, zor kadınlık geçirmiş zihinlerin içindeydik; sanki o zihinler bizim kafamızdaydı da bizim vücudumuzda bize "sen" diye konuşuyorlardı, başından geçenleri bizim vücudumuza belletiyorlardı. Bu fikir beni okurken çok rahatsız edip kendi konfor alanımın dışına itti ve inanılmaz rahatsız oldum.
Rahatsızlığımın bir kısmı da bunu yaparken dili kullanma biçimiydi. Mine Söğüt'ün yüklemsiz cümleleri okuduğum lokmaların içinde dişime takılsın diye saçılmış gibiydi. O zor çocuklukların yetişkin zihinlerinin bilinç akışını bana yedirmek için nefes almama izin vermeden tekrarlarla üstüme geliyordu.
*
Çoğunlukla kadın yazını, bir kısmı ise Çerçialan'dan aşina olduğumuz organların ve cansızların öykülerinin bir araya getirildiği bu kitapta en sevdiklerim ise:

●Manıklar
●O Bir Ağaçtır ki Cehennemin Dibinde Çıkar
Profile Image for Özgür.
Author 1 book6 followers
June 25, 2019
Gamze Arslan acımasızca yazmış. Büyülü bir kitap bu.
Sihir 1: Şeylerin ve hayallerin isimleri
Sihir 2: Zihinde dinmeyen hikaye
Sihir 3: Daha ne olabilir ki diyememe
Sihir 99: Kimliksiz his
Sihir 320: Çoklu ölüm
Sihir 189765: Olağanüstü olağanlık

Kendime Notlar—— İsimlere bak sen

Kanayak
Sütleğen
Manıklar
Pataları
Pırtık
Tarlakafa
Sığırkoparan
Tırış tırış
Osuruk Bey öğretmen
Mıhsıçtı Zülfikar
Leylifer
Sürüye
Masime
Köpoğlu Hasan

| |

“..., anneliğin memeden öte bir şey olduğunu bilerek.
Buzsuz rakı olmaz adaletli baba olmayacağı gibi”

“Ben de böyleydim işte, uyuz tavuk Zilli’yi, imamın minareden düşüşünü ve öğretmenin derste birden osuruvermesini aklıma getirirsem her şeyin daha iyi olacağını düşünürdüm.”

“Bir ipin tek hamlede kopmasından sonra ucunun tüy tüy olup günbegün daha da açılacağını, eline ayağına dolanacağını anlamıyordu işte. Oysa ben senelerdir o ipi aşındırmış, bulduğum duvarlara, divan kenarlarına sürtmüş ve kendiliğinden kopacağı ânı beklemiştim.”

“Ne bileyim aşkın böyle bir şey olacağını, iğrendikçe daha çok tutuluyorum ona.”

“Sakladığım tek şey nerdeyse kemiğime, kas dokuma kadar inmiş bu yanık değil. Başka şeyler de var. Ama biliyorum, onlar en çok bu çürük kokusunu merak ediyorlar.”

“Ah o tohumlar. (s.75) Tohumların gaz, katı, sıvı halleri. !!!

“Gözleri denizler okyanuslar, memeleri ormanlar, orası topraktı Maviş’in.”

“Ekmek olup da lokma lokma kursağa giren o insanlara aitim.”

“Komplo teorileri üretmedin çünkü bütün hayatını bazı şeyler bazı nedenlerden bazı zamanlarda bazı sonuçlara neden olarak gerçekleşir diye yaşadın.”

“Karının çocuk sahibi olmasını biyolojiye, ülkende çıkan siyasi gerilimleri ideolojiye, babanın erkeklik güdüsünü otokrasiye bağladın.”

“Ölmeyi o kadar diliyorsun ki yaşamak baş gösteriyor her defasında. Kim bilir anlamlandırma çabasındandır bu yaşama isteği. İnsan bir şeyleri anlamlandırmak isteyen canlı değil midir zaten.”

“Bundan ötesi ne olacak ki, kendimi yiyerek öldüreceksem neden şimdi ölmeyeyim diyorsun. “

Erkekegemen
kadınyazını
ölüler
tahakküm
yasakaşk
aileiçişiddet
örselenmek
hayvan
Profile Image for Sinem.
345 reviews203 followers
December 8, 2019
Son zamanlarda okuduğum yeni dönemde yazılmış en iyi öyküler olduğunu düşünüyorum. insan dışında konuşturduğu şeylerden başlayarak kendine has bir tarzı var. aynı yazar karanlık bir roman yazsa ne güzel olur diye düşündüm öyküleri okurken.
Profile Image for Hande.
52 reviews29 followers
June 18, 2021
ilk ve son hikaye müthiş. bazı hikayeler fazla zorlama bazısı fazla abject. bitirmekte zorlandım.
Profile Image for Ezgi Şenel.
Author 2 books28 followers
November 12, 2019
Çerçialan’ı okuduğumda hissettiğim şok halini unutamadığımdan, Kanayak’ı okurken de yerin dibine girip oralarda saklanacağımı biliyordum. Yine de bu kadarını tahmin etmemiştim. Kadının toplumdaki yeri, büründüğü roller, aile ilişkileri –zulümleri dahil–, itilişi, kakılışı, kanayışı, kanı, boynu, rahmi, beyninde tüm gizledikleri, şiddetin her türlüsünü, vahşeti, çaresizliği ve en çok da topyekûn direnişi vardı bu öykülerde. Öyle gizli saklı da değil. Alıştığımız örtülü dilden uzak ve sertti, bize sunulan alabildiğine gerçeküstüye sığınarak yumuşama gayretinde olan halis muhlis dünya gerçekleriydi. Her öykünün arkasında işitmeye alıştığımızı düşündüğümüz ve bundan kahrolduğumuz bir hikâye vardı. Okurken rahatsız, gergin, kaygılı, sinirli, kırgın ve çok daha fazlasını hissetme garantili bir kitap Kanayak. Her okurun harcı mı bilmiyorum beni zorladığı fazla an oldu. Gerçeklikten beslendiğini bilmekti bunca çarpan. Dönüp baktığımda daha dün adalet savaşında bir babanın kızının otopsi görüntülerini izlemek zorunda kaldığı bir ülkede, dünyada yaşadığımızı görmek kitaptaki öykülerin daha insaflı olduğuna inanmama sebep oluyor. Yorulsanız da, istemeseniz de, kulaklarınızı da tıkasanız artık susuşlar yok, gözbağlarımızın böyle haşince çekilmesi gerekiyor belli ki. Kanıksadığımız her bir haltla yaşamanın ağırlığı tepemize binmeden bir yerde uyanmamız gerekiyordu.

Bununla birlikte daha önce Mine Söğüt’ün Deli Kadın Hikâyeleri’nde benzer bir okuma haline düşmüştüm. Öyle ki hassas bünyem kaldırmamış bir sene ara vermiştim öykülere. Nasırlanmış bir zihnim mi var artık bilemiyorum, bu sefer kesintisiz okudum. Oysa Gamze Arslan’ın dili daha şiddetliydi, ortak noktalarıysa sanırım lirik bir anlatıma sahip olmaları. Sesli okusanız her kelime sizi çıldırtacak bir tınıya sahip olacak gibi geliyor. Başka bir dünyanın tasasızlığında bambaşka öykülerini de okuyabileceğimizi derinden hissettiğim bir yazar oldu Gamze Arslan. Daha aydınlık bir evrene özlemle.
Profile Image for Aslı Can.
774 reviews293 followers
Read
September 13, 2020
Sadece kadın doğmakla içine hapsedildiğimiz düzenekten, dili kullanarak ve eğip bükerek nasıl kurtulabiliriz?
Kendi hikayemizi kendimiz anlatacaksak, bu hikayedeki rolümüz ne olacak?

Zorlu bir temanın hakkında layıkıyla gelmiş Gamze Arslan.
Profile Image for Gunce.
117 reviews32 followers
August 8, 2019
Ağırlıklı olarak kadınların yaşadığı her türlü şiddet üzerine farklı bir öykü kitabı.. Gamze Arslan’ın anlatımı kendine özgü ve öykülerin kurgusu da başarılı.. Değerlendirirken kararsız kaldığım bir kitap oldu çünkü genel olarak beğensem de çok keyifle okuduğumu söyleyemem, hem dili hem konular itibariyle biraz zorlanarak bitirdiğim bir kitap oldu.
Profile Image for İlker Şaguj.
135 reviews10 followers
October 6, 2019
Günümüzün pek parlak olmayan ama nasılsa her yerde pohpohlanan öykü kitaplarından, ne öykülerde ne dilde ne anlatımda ne karakterlerde bir yenilik yahut çeşitleme var.
Profile Image for Tuğçe Kozak.
278 reviews284 followers
July 23, 2020
Tam da şu günlerde tokat gibi suratıma çarptı. Öylece kalakaldım bittiğinde. Kadının adı yok ama acısı çok şu coğrafyada, ne yazık ki bir kez daha en içimde hissettim bunu.
Profile Image for Cgcang.
339 reviews38 followers
September 8, 2019
Kestirip atmak istemiyorum, belli ki Gamze Arslan'ın yazınsal tarzı benim kişisel zevkime hiç ama hiç uymuyor. Bunun için kitabı kötü olmakla suçlamaktan çekinirim. Yine de düşündüklerimi söylemek gereksinimi duyuyorum.

Kanayak, ne tümce düzeyinde, ne çoğu durumda sözcük düzeyinde, ne öykü, ne anlatım ne de kurgu düzeyinde beni herhangi bir biçimde doyurdu. Kitapta keyifle okuduğum tek bir tümce yok.

Öyküler farklı tarzlarla yazılmış olmasına karşın benzer bir biçem taşıyor. Arslan'ın tümceleri de anlatımı da fazlasıyla belirsiz. Sahneleri ve öyküleri saykedelik olmak düzeyinde düşsel, kesintili, uçsuz başsız. Olan biteni de, sayfada basılı tümceleri de anlamak için küçümsenemeyecek bir emek harcamak gerekiyor. Kişiler silik, diyaloglar sıklıkla apaçık bir anlamdan yoksun. Öykülerin de tam olarak neleri odağına alıp ne içerip nereye vardığını belirlemek güç. Sözcükler, tümceler ve kurgu sürekli kendi içine burgu atıyor. Bense kendi içine burgu atan yazınsal yapıtlardan gerçekten hiç ama hiç hoşlanmıyorum. Dilin ve öykülerin belirsizliğine ek olarak, yaygın okurun bilmesinin ya da ilk görüşte kavramasının beklenemeyeceği pek çok sözcüğe yer verilmiş. Böyleyken kitabı okumak, karmakarışık ve soyut bir tabloya uzun uzun bakmak gibi. Ben soyut sanattan çoğu zaman keyif almıyorum. Dilin sanatsız ve işlemesiz olması gerektiğini öne sürecek denli yazın yoksunu değilim, ancak anlaşılmayacak, benimsenmeyecek, kavranamayacak bir biçemde yazmayı da sanat ve işleme olarak adlandırmak istemem.

Tabii, iki seçenek var. Gamze Arslan böylesine soyut ve karmakarışık bir yazınsal biçemi bilerek seçmiş ve kitabı bir seçim olarak bu biçemle yazmış olabilir. Böyleyken, yalnızca yazınsal tarz benlik değil diye, Arslan'a kötü yazar diyecek değilim. İkinci seçenek, Arslan'ın sanatsal görünmek için rastgele sözcük ve tümceleri art arda dizip insanların soyut sanatla kötü yazın arasındaki ayrımı gözden kaçıracağına güvenmiş olması. Bu durumda benim kişisel hoşnutsuzluğumun yanında kitabın da oldukça kötü bir kitap olduğunu söylemek gerekir.
Profile Image for Fatma .
77 reviews8 followers
March 17, 2021
Bu kitapla ilgili düşüncelerimde kararsızım. Bir diyorum ki çok fazla kör göze parmak, tüm erkeklerin zalimler zalimi olduğu öykülerdi. Bir yandan da hiçbir öykü de malesef yabancı değildi. Manıklar çok etkileyiciydi, Beklemek Çürütür de sanırım en beğendiğim öykü oldu.
Profile Image for belisa.
1,436 reviews42 followers
August 9, 2023
ne desem bilemedim, iyi fikirler ortalama bir anlatım,
öyküleri izlemekte zorlanıyor insan,
yazarın kafasında açık olanı okuruna anlatabildiğinden emin olmak için deneyimli bir editöre ihtiyacı olabilir...
bir de bu kadar organsal, kansal ayrıntı gerekiyor muydu gerçekten
Profile Image for melis.
290 reviews146 followers
September 27, 2019
2.5

kanın, etin, kemiğin, bunlarla birlikte ölüm saçan ve ölümden taşanın öyküye katılmasından etkileniyorum. çirkin, pis, iğrenç ve dahası olarak değerlendirilenlerin bu fikirlerden koparılarak gösterilmesi bedeni ve bedenselliği duyumsama açısından daha geniş bir deneyim sunuyor. bunu vermede başarılı olduğunu düşünüyorum gamze arslan'ın.

"şeylerin hikâyeleri"ne bilinçli olarak ilk kez ahmet erhan'da rastlamıştım, bir süredir de denk gelmemiştim, o yüzden de burada kıyafet, rahim ve fabrika gibi anlatıcıların olması beni heyecanlandırdı. ama bu anlatıcılarla problemim var.

öncelikle, on üç öyküden on ikisi birinci tekil ağızdan yazılmış. ironik belki ama en "ben, ben, ben!" diye çığırtan karakterin yer aldığı öykü -"eğe"- ise ikinci tekil ile. bu seçim benim çok ilgimi çekti. bir yandan öyküdeki âdem'e ve âdemliğe onun dışında bir şey, bir anlatıcı olduğunu, o gittiğinde yine var olmaya devam ettiğini göstererek ve hatırlatarak onu ikincilleştiriyor, önemsizleştiriyor. bir yandan da bu dili direkt okura doğrultmuş oluyor. çünkü "sen, sen" diye okura hitap eder gibi sürekli. fazla empati kurmaya ya da tek bir karakterin suçlanmasına varabilecek bir "ben, ben," sayıklaması yerine böyle bir hitabın olmasını, dilin okura kendi suç ortaklığını hatırlatması açısından önemli buldum.

burada benim problem ettiğim, bu kadar çok birinci tekilin olması öykülerde. anlatıcılar değişiyor ama nasıl desem, özellikle de bu "şeylerin dili"ni aktarma çabasıyla gelmesi gerektiğine inandığım, dilin eğilip bükülmesine dair bir işaret göremiyoruz. anlatıcılar tam olarak aynı dili konuşuyor diyemem ama birbirlerinden çok farklılaştıklarını da hissedemedim. öte yandan, birinci tekil ve onun şimdiki zamanlı anlatımı ve bununla birlikte gelen ivedilik hissi yoruyor. özellikle tekrar ettiğinde. yine birinci tekille gelen özdeşleşme ve kurulan aşırı empatiyi de tehlikeli buluyorum. neredeyse öykülerin hepsinde yaşanabilecek bir şeydi bir de bu.

bunların haricinde, metinlerde çok fazla açıklama girildiğini düşündüm. bazı şeyler sadece sezdirildiğiyle kalmalı. mesela, ikinci sayfada okurun sezdiği bir şeyi ona onuncu sayfada uzun uzun açıklama gereği duymak, metinle okur arasındaki iletişimi ve yine ikisi arasındaki gizli ve sessiz anlaşmayı hiçe saymak gibi oluyor. anlaşılmama korkusundan, okura güvensizlikten ya da illa bir şey deme ihtiyacından mı kaynaklanıyor bu bilemiyorum ama metinden uzaklaştırıyor beni.

sonuç olarak, hislerim karışık. yer yer etkilendiğim de oldu; niye böyle oldu, "bu cümlenin burada ne işi var şimdi," diye söylendiğim de. anlatıcılar zaten büyük bir meseleye döndü bende. bilemiyorum.
Profile Image for Özgür Balmumcu.
249 reviews80 followers
March 6, 2022
Gamze Arslan'ın 13 öyküden oluşan ikinci kitabı ilk öykü kitabının gerisinde kalıyor. İlk öykü kitabına göre oldukça sert, daha alegorik, daha kaotik öyküler barındırıyor. Bol kesmeli cümleler, koşturan kelimeler ve kimi zaman yanlış sıralanmış hissi veren söz öbekleri. Gerçeküstücü, simgesel anlatılar için atmosfer kurmak bence çok elzem. Yazarın kalemi bundan yoksun, çünkü kendisini meselelerine gereğinden fazla adamış. Sanki bu durum yazara ket vuruyor gibi. Bense kurgu eserleri öncelikle meseleleri üzerinden okuyan bir okur değilim. Nasıl anlattığı benim için daha önemli. Hele ki böyle fazlasıyla kişisel olan öyküleri her okura ulaştırmanın yolu biçim ve üsluptan geçiyor olsa da yazar bunun yerine metinde kaos yaratmayı tercih etmiş. Bütün bunlar bir yana, iki büyük kusuru var bana göre: Birincisi, karakterler çok silik. Şöyle bir düşünüyorum, okuduğum herhangi bir eserde karakterlerin bu kadar belirsizleştiği bir eser hatırlamakta güçlük çekiyorum. Kurgu eserlerde karakterlerin bu kadar ihmâl edilmesi bana doğru gelmiyor. İkincisi, yazar yer yer aşırı didaktik. Yani öyküye yedirmesi gereken unsurları açıklamaya girişiyor ki bu da bence başta belirttiğim gibi meselelerini her şeyin önüne koymasından kaynaklanıyor. Bütün bunlara rağmen yazarın alegorik anlatısı ve nihayete eremese de bir türlü, kelime işçiliğindeki çabası ilgimi çekiyor. "Beklemek Çürütür" öyküsünü de çok beğendim. Ancak genel olarak bu kitapta yazar yazarken kabuğunu kıramamış sanki. Gerginliği öykülerine hükmetmiş. O kabuk öykülerinde okurla kitap arasında bir duvara dönüşüyor. Bu nedenle de potansiyelini yansıtamıyor öyküleri.
Profile Image for S.Cihan Sönmez.
113 reviews6 followers
July 17, 2019
Her öyküsünü diken üzerinde ve soluksuz okudum. Bu ülkede kadın olmanın zorluklarını çok farklı biçimlerde anlatmış. Hikayelerin yaratıcı ve farklı kurgularına hayran kaldım. Bir organdan ya da bir fabrikanın ağzından anlatılan hikayeleri, aile içi şiddete karşı olan sert duruşu, anne-kız ilişkilerine olan bakışı, farklı takıntılara sahip olan karakterleri ve beklenmeyen çarpıcı sonları ile son yıllarda okuduğum en iyi Türk öykü kitabı.
Profile Image for Büşra  .
263 reviews89 followers
November 4, 2019
Sevgili edebiyat,

Hem kendinin hem başkalarının bambaşka öykülerini anlatan kadınlar geliyor. Umarım hazırsındir. Çünkü ben çok hazırım. 🌸
Profile Image for Gülşen Ç.Ç..
172 reviews164 followers
September 4, 2019
Neden 5 yıldız değil, okurken hissettirdiği tedirginlik için. Bu kötü bir şey mi asla değil, ama işte bencil bir insan olarak hoşuma gitmeyen gerçeklerden kaçmaya meylim var. Yıldızı da ondan kırdım, tamamen bencilce.
Profile Image for beyz.
70 reviews
October 30, 2022
ilk öykü dışında hiçbirinden çok etkilenmedim üzgünüm
Profile Image for Fulya.
545 reviews197 followers
May 25, 2020
Kitabın içine geçmeden önce dışından bahsetmek istiyorum. Kapak Utku Lomlu tarafından yapılmış. Son dönemlerde gördüğüm en güzel kitap kapağı bence. Benim kitap kapaklarına ayrı bir düşkünlüğüm vardır. Can Yayınları'nın bu kitabın posterini satması lazım bence.

Gelelim kitabın içine. Gamze Arslan'ı ilk okuyuşum. Konu seçimleri aslında kadın olarak hepimizin her gün yüzleştiği her şey. Kişisel olarak olmasa da yeryüzündeki diğer kadın kardeşlerimizin yüzleşmek zorunda kaldığı şiddet, duygusal şiddet, tecavüz, ölüm travması, yaşam travması. Evet, bu 2010ların Türk Kadın Edebiyatı. Bence Gamze Arslan da geleceğin Türk kadın yazarları arasında yerini alacak. Kendi neslimden olduğunu da gururla dile getirmek isterim.
Arslan'ın kendine özgü bir dili var. Türkçeyi çok güzel kullanıyor, son dönemde okuduğumuz çöplük Türkçesi'nden kilometrelerce uzakta. Bu yüzden iyi de bir okur olduğunu düşünüyorum kendisinin. ¨Tavşan Kemiği¨, ¨Katı ve Disiplinli Bir Organ¨ ve ¨Beklemek Çürütür¨ öykülerini oldukça beğendim. Seçtiği konuları anlatış biçimi çok kendine özgü. Çok ilginç bir anlatımı var. Ben biraz Sevim Burak, biraz Nezihe Meriç, biraz Vüs'at O. Bener tınısı sezdim. Bener'i severim, Meriç'i bazen, Burak'ı hiç.
İşte tam da burası zurnanın zırt dediği yer. Bazı öykülerin içinde öykü yok. O yüzden yazarın kendi fikirlerini savurup attığını düşünüyorum (Sevim Burak alkışlardı bu öyküleri, buna eminim, ama kanıtlayamam). Mesela ¨O Bir Ağaçtır ki Cehennemin Dibinde Çıkar¨, bir tiyatro oyunu olarak yazılsaydı harika bir işti, öykü olarak ise bozbulanık, yorucu (Nihal Yalçın'ın Antabus oyunu vardı örneğin, onun gibi olabilirmiş). Arslan'ın senaristlik deneyimi zannediyorum ki öykülerde diyaloglara fazlaca yüklenmesini sağlıyor ve bu bazen bir dezavantaja dönüşebiliyor. ¨Eğe¨ öyküsünü okuyamadım ben mesela, oysa kapanış için harika bir konu seçimi.
Öykü derlemelerinin her zamanki problemi bu kitaptada da var. Hem merak uyandıran, hem sıkan, hem yoran, hem ilginç olan öykülerin hepsi bir arada. Aslında 3,5 verirdim ama notum kıttır o yüzden 4'e çıkamadım. Yine de sonuç olarak Arslan bundan sonra da okuyacağım, ne yazdığını merak edeceğim bir çağdaş yazar olacaktır.
Profile Image for Çiğdem Yalçın.
57 reviews1 follower
May 19, 2021
Bitireli epey oldu aslında. Her öyküde darmadağın olduğum için yazamadım. Bilmediğim şeylerle karşılaştığımdan değil elbet. Bu kadar net, dolambaçlı yollara sapmayan, ima etmeyen, süslemeye gerek görmeyen ama inceden zarafetin izlerini gördüğüm, kadın edebiyatı diye bir şey varsa/olacaksa en özel örneklerinden birini okuduğumun her satırında ayırdığına vardığım bir kitap oldu. Herkes herkes okusun istiyorum.
50 reviews6 followers
October 16, 2019
Çok güzel, çok etkileyici, çok duru ama bir o kadar da metaforik öyküler var. Pat pat oturdu içime neredeyse hepsi. Öyküler eşit derecede güçlü degil belki ama hepsi bir yerden dokunuyor yaşamlarımıza. Keşke dokunmasaydı.
Profile Image for Tugba Oz.
183 reviews34 followers
April 18, 2020
Ağır bir kitaptı ve bu ağırlık sadece sembolik anlatımından gelmiyordu. Bazı öykülerini bitirdikten sonra boğazıma yumru oturdu ve kitaba dönmekte çok zorlandım. “O bir ağaçtı ki cehennemin dibinde çıkar” öyküsü ise en başarılı bulduğum öykü oldu.
Displaying 1 - 30 of 59 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.