Peri Kızı Af Buyrun

by Polat Özlüoğlu

… Biraz sonra uyanacak mahalle ve herkes beni görecek. Gün aydınlanınca gözlerini benden alamayacaklar. Beni seyredecekler. Kırk satırlık merakları dinecek inşallah. Ben de onları izleyeceğim keyifle. Gözlerindeki şaşkınlığı, tiksinmeyi, iğreti merhameti, acımayla harmanlanmış nefreti, ayıplayan bakışları görecek ve hepsine aymazlıkla bakıp utanmadan yüzlerine gülecek, arsızca etimi, merak ettikleri her yerimi, bütün fazlalıklarımı, deliklerimi, deliliklerimi bir bir göstereceğim bütün mahalleye.

Daha çok kadın dilinin hâkim olduğu, en temel meseleleri odağına alan bu öyküler; anne-evlat, kadın-erkek, buyuran-boyun eğdirilen ilişkilerine eğiliyor. Gelgelelim cinsiyetçilik, zorbalık, tahakküm, eşitsizlik, kader ve ölümlülük gibi temalar ışığında anlatılan bu çağımızın masalları ne göz boyuyor ne de rahatlatıyor. Aksine, kiminde gözlerini koyu karanlığa dikiyor, kiminde isyanı dillendiriyor, kiminde de tutkular çağıl çağıl akıyor.

Polat Özlüoğlu'nun şaşırtıcı bir üslup denemesine giriştiğiPeri Kızı Af Buyrun, geceleyin dinlediğimiz masalları en katı gerçeklerin süzgecinden geçiriyor. Kıyıda köşede kalmışlara, görmezden gelinenlere, sesi kısılanlara ve kaba güce maruz kalanlara tercüman oluyor.

Genres: Turkish Literature, Short Stories

152 pages, Paperback

First published June 12, 2019

Reviews

[Mevsim Yenice · Rating 5 out of 5]

“Öteki, diğeri, ezen, ezilen, aidiyet, vicdan, özgürlük, eşitlik, kadın, şiddet gibi kavramlar üzerine kafa yorduğum, dert edindiğim, düşündüğüm kavramlar. Bu kitapta ise daha çok kadın dünyasına yoğunlaştım,” demiş bir söyleşisinde Polat Özlüoğlu.

Kendi cümleleriyle Peri Kızı Af Buyrun’un en güzel özeti bu sanırım. Büyülü, masalsı bir anlatımı ve bu atmosfere hizmet edecek yetkin bir dil seçmiş Polat.
Daha çok ezilen, hakkı yenenleri görsek de öykülerde, ben derinde kendiliğinden gitgide güçlenen ve tüm kötülüklere rağmen olduğu yerden bir canavar gibi çıkıp olumsuzlukları soğuracak bir umut hissettim okurken.

Kadın ağzından yazılan öyküler, yazarın duyarlılığını ve gözlem yeteneğini hissettirirken, birilerinin de huzurunu kaçırıp, kulaklarını tıkayanları duyarlı olmaya çağrıyor. Bu tip cesur hamlelerin ve farklı anlatımların daha çok okuyucuya ulaşmasını dilerken, bu kadar güzel ve çarpıcı öyküleri es geçmemenizi öneriyorum.

[Hulyacln · Rating 4 out of 5]

Allah sizi inandırsın masal değildi okuduklarım.
Öyleydi de bir yandan.Periler vardı içinde,kanatlanmış çocuklar, ortadan kayboluverenler..Rengarenkti,çiçekler de vardı içinde pembeli morlu..
Ama bu masallar uyutmuyordu ki.
Kağıt kesiği gibiydi. İncecik hani benim diyen gözün zor gördüğü.Ama kapanana dek sızlatan.
.
Polat Özlüoğlu on iki yerden vuruyor,tam on ikiden.
Öykülerin konularından,işlenişlerinden ziyade en sevdiğim yönü ise dili oluyor.Kendine ait bir melodisi var çünkü.Akılda kalıcı,dile dolanan bir şarkı misali.
.
‘Peri kızı af buyrun’ , ‘bir kanatsız kuş idi’ , ‘tanrı misafiri’ pek güzeldi..
Ancak içimi delip geçen de bir öykü vardı: “hep aynı güz veyahut son dem”. Boşluğa seslenmenin acısı..Tahammül edilemez bir yük~ .
Evlere sığamamak, kabından taşıp taşıp akacak yol bulamamak, anne olmak, evlat olmak.. Onca sıfata sahip olurken; yalnız kalmak. Özlüoğlu’nun öyküleri hepsine kucak açıyor..

[Bülent Ö. · Rating 4 out of 5]

Çok etkileyici öyküler var bu güzel kitapta.

Lakin Polat Bey, biraz lafazan. Neredeyse her öyküde bir çok cümle, öncekilerin etkisini arttırmak amacıyla kuruluyor; lakin bir zaman sonra bu etki kayboluyor ve biz süslü tekrarlarla baş başa kalıyoruz.

Dili biraz tasarruflu kullanmalı. Hele ki böyle tematik bir kitapta, anlatılanların etkisi az söyleyip çok göstermekle ortaya çıkar.

...

Haksızlık ettiğimi düşündüm bir zaman sonra. Kitabın isminden başlayarak Polat Bey'in amacının masal anlatımını kullanmak olduğunu kabul ettiğimizde o tekrarlar anlamlı görünüyor.

[Aslıhan Çelik Tufan · Rating 5 out of 5]

Benim yazarla tanışma kitabım, açıkçası dilinden ve hikayelerinin özünden epey derinden etkilendim. Her hikayenin ayrı bir derdi var bu dertlerin hepsinin de yaşadığımız coğrafyada ve devirde çokça yeri var.

En çok anneler bilir ve tanrı misafiri öykülerini sevdim. Sanırım kızlarım üzerinden anneliği, anneliğimi ve annemi sorgulama döneminde olmamın da bunda etkisi var.

Yazarın diğer kitaplarını da edineceğim sizin de kendisiyle tanışmakta gecikmemenizi öneririm.

Keyifli okumalar!

[Pinar Celebi · Rating 5 out of 5]

12 gündür birlikteyiz. 12 gündür ben neredeysem bu kitap da oradaydı. Her gün bir öykü okudum. Ne eksik ne fazla. Ne şanslıyım ki yazarla hep etkileşim halindeydim okuma sürecinde. Böyle okuyabildiğim az kitap oluyor elbette ama büyük şans, müthiş keyif.

Kitaptaki sırada okumadım öyküleri. Bugün okuduğum Tanrı Misafiri öyküsü ile bitti bu kitapla ilk maceramız. Günü gelir ikincisi, üçüncüsü olur belki. Kimbilir... Gül Kurusu ve Peri Kızı Af Buyrun en sevdiklerim. Hep Aynı Güz Veyahut Son Dem ve Tanrı Misafiri ise yakın takipçiler.

Polat Özlüoğlu'nun bu kitapta seçtiği temalarda daha cesurlaştığını ve kaleminin her yeni öyküyle daha kıvraklaştığını düşünüyorum. Kitaptaki her öykü olmasa da çoğu öykü lirik bir dille yazılmış. Yüksek sesle okumak büyük keyif veriyor. Bu da bana bu kitabın sesli kitabının da yapılması gerektiğini ve güzel bir ses seslendirse harika olacağını düşündürüyor.

Bana hep bir öykü anlat Polat. O anlatacakların hiç bitmesin, kalemin hiç susmasın arkadaşım.

[meliverse · Rating 3 out of 5]

Polat Özlüoğlu’nu bir söyleşide tanıyana kadar adını çokça duymuş olmama rağmen herhangi bir metnini okumamıştım.

On üç öykü var. Daha ilk öyküden kendimi yazarın diline aşina hissettim, hiç yabancılık çekmedim. İlk öykü Anakızhala'da anlatıcı Dirmit’ti sanki. Anneler Bilir'de Mine Söğüt’ün masaldan fırlamış karakterleri vardı, Çalı Süpürgesi’ne Zeynep Kaçar dokunmuştu... Tanıdıklık hissi son öyküye kadar sürdü. Bunu ve olası nedenlerini biraz düşünmek istiyorum.

Öykülerde aforizmalar yok. Altı çizilecek tespitler de görmedim. Bunlar asla birer noksan olamaz. Aksine bağırmadığı ve didaktik bir dil tercih etmediği için bunun bilinçli bir seçim olabileceğini düşündüm. Acaba öyle mi? Merak ettim. Öykülerde toplumun zorbaladığı ötekiler var: Kadınlar, anneler, lezbiyenler, hermafroditler, cüceler, seks işçileri… Temalar ve karakterler dolayısıyla atmosfer yoğun bir kitap. Bazı anlarda gazete haberleri ve onlara ilişkin birilerinin duygularını okuduğumu hissettim. Favorim, annesine dönüşen kadınları hatırlattığı için "Çalı Süpürgesi" oldu.

[aslında yokuz · Rating 3 out of 5]

Yazar, benzetme ile mecazları başarılı kullanımı ve özenli sözcük seçimi sayesinde büyülü ve masalsı bir dil oluşturmayı başarmış. Ama bence aynı başarıyı, konuları ele alışında yakalayamamış. Kadınlar, özellikle de ezilen kadınlar edebiyat metinlerinde bu ara oldukça yer buluyor ama kadını, ezileni yazmak, o metni nitelikli yapmaya tek başına yetmiyor. Yeni bir bakış açısı getirmedikçe bence anlamsız bir çaba. Bu kitaptaki yaklaşımı da yüzeysel buldum. Sosyal medyada verilen tepkilerden tek farkı, güzel benzetmeler ve mecazlarla süslenmiş olması. Bu biraz da, kadının, erkek tarafından anlatılmasından kaynaklanıyor olabilir. Nitekim okurken, o erkeği, ezilen kadına şefkatle yaklaşmaya çalışan erkek yazarı hissettiğim yerler oldu (Bu şefkatte, üstten bir bakış var mı, ayrı bir tartışma konusu). Oysa, Murathan Mungan'ın "Kadından Kentler" kitabında yaptığı gibi, kadın olmayanın da -hakkını vererek- kadını anlatması mümkün. Güzel sözler yerine iyi gözlemler sayesinde. Bir yandan da, romantizm dozu yüksek sayılabilecek bu öyküleri, kimi kadın okuyucunun çok beğeneceğine, yeterli/yetkin bulacağına eminim. Hedef kadın okuyucu ben değilim, o kesin.

[Elif · Rating 3 out of 5]

Hoş bir öykü kitabıydı çağdaş öykü okumayı sevenler çok beğenerek okuyacaktır

[Serkan Murat Kırıkcı · Rating 4 out of 5]

Polat Özlüoğlu'nun üçüncü öykü toplamı "Peri Kızı Af Buyrun" on üç öykü barındırıyor. annelere, kadınlara odaklanıyor. "Gül Kurusu", "Tanrı Misafiri" ve "Masal Ölüsü" kitabın en iyi, etkileyici ve unuttukça tekrar tekrar okunası öyküleri. bu yıl okuduğum en iyi kitaplardan biri. normalde tek günde bitirebilecekken kıyamadım. çabuk bitmesin istedim. günlere bölerek bitirdim. dili ve üslubu şahane. her öyküden sonra bir es verdiriyor. ufak bir yutkunma molası gerektiriyor. edebi hazzına doyulmaz şiirsel masallar bunlar... içe batan suskular, cam kırıkları gibi... tene, kadere, kedere... ıskalamayın derim...

[Inci · Rating 3 out of 5]

Kötü bir kitap diyemem.. ama çok hüzünlü çok, her bir hikayeden sonra devam etmek zor ara vererek okumam gerekti.

[Elvan · Rating 5 out of 5]

Yazarla tanışma kitabım, bayıldım, ilk kez bir kitabı günde bir öykü diye kendimi sınırlandırarak okudum. Üzgün, kanadı kırık, örselenmiş hırpalanmış peri kızları var. Kadın olmanın, kadın olmayı istemenin, ne olduğunu seçememenin öyküleri. Bana umut verdi, demek ki bu zorluğu insanca kavrayan erkekler de var,kalemine sağlık.

[Burcu Çetin · Rating 5 out of 5]

Kitabın isminden içindeki öykülere kadar her cümleyi yüreğim acıda okudum. İtiraf etmeliyim ki bu denli ürpereceğim kadın öyküleri beklemiyordum. Kadınların içine ayna tutmuş ama hep görünmeyenleri yazmış... Ayırt etmek istemem ama erkek bir yazar olarak bu denli iyi öyküler yazabilmek her yazarın harcı olamaz diye düşünüyorum.
- Anneler Bilir, Çalı Süpürgesi, Tanrı Misafiri ah diyorum... Okuyun öyküleri efendim... Okuduğunuza değil ama böyle bir dünyada yaşıyor olmaktan pişman olursunuz... Peri kızı af buyrun...

[Başak · Rating 4 out of 5]

"bir masalın ne zaman başladığını kimse farketmezmiş, masalın içindeki peri kızı bile. etse masal olmazmış zaten. masalın bittiğini ise herkes bilirmiş içindeki peri kızı hariç. işte benim masalım şimdiden sonra başlıyor. her şey olup bitmişken, hepimiz aslında uyurken, pireler deve, develer pireyken, ayaklar baş, başlar ayakken, ademler ölü, ölümlüler pervasızken.."

[Şura Leyla Çakar · Rating 5 out of 5]

O kadar etkilendim ki ne yazsam eksik. Oldukça sarsıcı öykülerle dolu bir kitap. Bir öyküyü okumaya başlayıp tek seferde bitirmek benim için oldukça güçtü. Anlatılan hikaye öyle bir noktaya geliyor ki yutkunamıyorsunuz. O noktalarda sakinleşmek için bir durup nefes almam gerekti. Her öykünün sonunda "Keşke yaşananlar sadece bir hikaye olsaydı." dedim.
Herkes mutlaka okumalı.

[Zahide Ertuğrul · Rating 5 out of 5]

Her bir öyküden sonra ciddi es vermek gerekiyor bence , zira benim gibi tadına doyamayıp ard Arda okursanız belli bir yerden sonra öküz mü fil mi ne olduğu belli olmayan bir şey gelip lönk diye oturuveriyor.
Çok çok çok bedendim

[Esra Ece KULECİ · Rating 5 out of 5]

peri masallarında olmayan ama bizim olan kadınlar ve erkeklere...

[Smy · Rating 1 out of 5]

Kitapta beğenmeye en yakın olduğum hikaye Tanrı Misafiri adlı öyküydü. Öyküler benzer ya da birbiriyle kafiyeli kelimelerin tekrarından oluşan monologlardan oluşuyor. Bir kurgu ya da anlatılan bir hikayenin varlığından söz etmek çok da mümkün değil. Maalesef beğenemedim. Bazı öyküleri okurken hatta inanılmaz sıkıldım.

[Cansu · Rating 5 out of 5]

Yazarıyla tanışma kitabım olur kendileri... Kitaba adını veren öykü dışında kadın ağzından yazılmış çoğunlukla ötekileştirilenlerin hikayeleri. Sanırım bir erkek yazarın kaleminden çıkması, etkilenmemin başlıca sebeplerinden. Tanrı misafiri ve hep aynı güz veyahut son dem çok çok başarılı...

[Cihan Yörükoğlu · Rating 2 out of 5]

Herkes dilinin güzelliğinden bahsetmiş, ama sırf etkileyici olsun diye formüle edilmiş gibi bir his yarattı bende bu dil. Çok sevdiğim Mine Söğüt’ün büyük hayalkırıklığı yaratan son kitabıyla kardeş bu özelliğiyle.

[Sevda Sen · Rating 5 out of 5]

Çok sevdim, dilini, anlatım tarzını ve anlattıklarını.. çok içten, gerçek ve masalsı. Ama iyi masallar değil. kadınları anlatan, hassas konular içeren her an olup biten şeyleri çok iyi anlatmış.