Jump to ratings and reviews
Rate this book

Gördüklerim - Yasadiklarim

Rate this book
Memoirs of Turkish Jewish businessman Jak Kamhi (1925- ). Kamhi was the president of The Quincentennial Foundation established in 1989 for celebrating the quincentennial anniversary of the arrival of the Sephardi Jews to the Ottoman lands. HC.

470 pages, Paperback

First published January 1, 2013

1 person is currently reading
41 people want to read

About the author

Jak Kamhi

1 book

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
3 (11%)
4 stars
11 (40%)
3 stars
10 (37%)
2 stars
2 (7%)
1 star
1 (3%)
Displaying 1 - 3 of 3 reviews
Profile Image for Jefi Sevilay.
788 reviews94 followers
November 4, 2017
Açıkçası bu kitabı okurken sonrasında Goodreads'de yorumumu yazmak üzere bu kadar not alacağım aklımın ucundan geçmezdi. Her ne kadar Can Kıraç'ın Anılarımla Patronum Vehbi Koç ve İshak Alaton'un Lüzumlu ve Lüzumsuz adam kitapları kadar beğenmesem de değişik bir kitaptı.

Öncelikle Jak Kamhi'nin hayatı Malcolm Gladwell'in Outliers kitabını destekler nitelikte. Özetle Steve Jobs ve Bill Gates gibi kişilerin bugünkü konumlarına gelmelerindeki zamansal ve imkansal özellikleri hesaba katar şekilde, Jak Kamhi'nin de çocukluğundan beri ayrıcalıklı bir aile ile büyüme imkanı sağladığını görüyoruz. İlk hususi otomobiller, ilk özel yatlar, fransızca eğitim veren okullar, o dönemde üniversite mezuniyeti, yurtdışı ile bağlantılar, önemli kişilerle dostluklar kendisinin bugünkü noktalara gelmesi için birer itici güç olmuş. Kendisi de bu imkanları en iyi şekilde değerlendirmiş. Dolayısıyla gerek Jak Kamhi'nin kendisinin, gerekse çocukları ve ailesinin bugünlere gelmesi sürpriz değil.

Kendim de Büyükada'da büyüdüğüm için ada anıları ayrı hoşuma gitti. Benzer anıları dedemden de çok dinlediğim için o dönemde aşağı yukarı nasıl bir ortam olduğunu tahmin edebiliyorum. Akbank'ın açılımının Adana Kayseri Bankası olması, Profilo isminin demir Profil kaplamayla Jak Kamhi'nin hoşuna giden Moderno isimli mağazanın "o" harfiyle birleşimi ile oluşması benim için yeni bilgiler oldu ve hoşuma gitti.

Kitabın neredeyse tamamında değişen siyasi atmosfere paralel şekilde "meyve veren ağaç taşlanır" ya da Devrim Arabaları'ndaki gibi "Türkiye'de hiçbir başarı cezasız kalmaz" sözünü yoğun olarak ve örnekleriyle takip ediyoruz. Özellikle çiviye, kibrite bile ihtiyaç duyulan o zamanda gerek gayrimüslim, gerekse Nuri Demirağ gibi, Devrim Arabası'nın kahramanları gibi ülkesine katkı yapmak isteyen onlarca kişiye siyasi hırslar, çıkarlar ve şımarıklıklar doğrultusunda ket vurulduğunu bu kitapta da tekrar tekrar okuyoruz.

O kadar fazla "şu belediyenin kararıyla taşındık", "şu tarihli kararlar nedeniyle kapatmak zorunda kaldı", "şikayetler üzerine defterlerimiz incelendi", "delegasyon yüzünden içeri alınmadık", "tutuklandık" gibi o kadar çok ifade var ki insan üzülmeden edemiyor. Hele de bu siyasetçilerin bir çoğu şu anda sahnede değilken ve bu insanlar hala ülkesi için canla başla çalışıyorken. Bir düşünün bu insanların önü açık olsaydı, desteklenseydi, hatta desteklenmese bile popülist yaklaşımlara kurban gitmeseydi ülkemiz bugün nerede olurdu?

Şöyle bir anekdot var: Jak Kamhi, Necmettin Erbakan zamanında Koç Grubu ile birlikte Deniz Kuvvetilerine tekne üretmek üzerine yapılan anlaşmaya rağmen tersaneye tekne siparişi gelmiyor. Tersane Koç Grubu'na satıldıktan sonra da bir hafta içinde siparişler gelmeye başlıyor. Refah Partisi ve gayrimüslimlerle ilişkilerini söylemeye gerek yok sanırım.

Peki şuna ne demeli? Jak Kamhi Profilo Alışveriş Merkezi etrafındaki çöp sorununu iletecekken Mustafa Sarıgül yardım yapacakmış gibi gelerek - alıntı - "Ben de zaten bunun için koştum size dedi ve sonra ekibine dönerek Bay Jak Şişli Belediyesi'ne tam donanımlı bir çöp toplama arabası veriyor. Not alın, takip edin ve bana sonucundan bilgi verin diye tamamladı." Bu alenen rüşvet değil de nedir, zorbalık değil de nedir? Modern bir hukuk devletinde olsak sadece bu talep için bile dava açılabilirdi. Ya da bu kadar alenen bir istek yapabilen bir devlet görevlisi (tüm milletvekilleri gibi) sanayicilerden çocukları için okul, kolları için saat, eşleri için yurtdışı tatili, verecekleri arazi içinleri için avanta, her türlü çıkarı talep etmez mi? Zaten görevleri olan belediyecilik, valilik, milletvekilliği için halihazırda görevleri olduğu halde herkesten bu istekleri toplayıp arsız bir şekilde "belediyemize şu kadar çöp kamyonu kazandırdık, şu kadar yol yaptık, şu kadar okul açtık" demez mi? Der ve diyor da.

Kitapta en sevmediğim, tiksindiğim şeyse Jak Kamhi'nin buna benzer sözleri oldu "(Mustafa Sarıgül'e ithafen) Müthiş zeki, dirayetli, pozitif enerji dolu bir hizmet insanı ile karşı karşıya olduğumu bir kez daha anladım ve çaresiz ama memnuniyet duygusu içinde Satınalma Müdürümüzü arayarak gerekli talimatı verdim." Kendisi durumun vahametinde belki mecburiyetten bu talepleri karşılamış olabilir ama (halen bir çıkarı yoksa) kitabında iyi anmak zorunda da değil.

Jak Kamhi politikacılarla olan ilişkilerinde hep pozitife odaklanmış. Olumsuzluklara odaklanmasının nasıl bir faydası olabilir diyebilirsiniz ama en azından kitabı dürüst yapar. Ki bu da benim için olmazsa olmazdır. Açıkçası iş hayatıyla ilgili olan bölümleri büyük bir keyifle okurken ülkemize zarar veren politikacıları (Kenan Evren dahil), istisnasız hepsini, yere göre sığdıramamasına anlam veremedim.

"IMF'ye borcu olan bir ülkeyken IMF'ye borç veren bir ülke olduk" diyor. Kendisi bir sanayici olarak o borcun katlanarak nereye gittiğini eminim ki çok iyi biliyordur. "İmarda yaşanan ilerleme hayret vericidir" diyor ama ne katledilen orman alanlarını, ne kentsel dönüşüm adı altında yapılan rant anlaşmalarını, ne de deprem sonrası gelen ve milletin böğrüne oturan ÖTV isimli vergiden bahsetmiyor.

Bir ülke Rusya ve Çin'le iyi ilişkiler geliştirebilir ya da Amerika ve İngiltere cephesine daha yakın olabilir. Ama hem İsrail'le hem de İran'la kavgalı olamaz. Çünkü bir taraf diğerinin zıt kutbudur. Hele ülkemizin şu andaki durumu gibi tüm komşuları ve Hollanda, Fransa, Almanya, Amerika, Rusya, Mısır, Suriye gibi doğrudan veya dolaylı paydaşlarıyla kavgalı olamaz. Bu, özel bir çaba gerektirir. Dolayısıyla "Onca Yılda Temas Ettiğim Liderler ve Onlara Methiyelerim" olarak değiştirmesini tavsiye ettiğim "Ülkemizin ve Dünyanın Değerli Liderleri" bölümünde Jak Kamhi birbirinin zıt kutbu olan tüm liderlere övgülere doyamıyor.

Şöyle bir bölüm var; "Yaşanan gelişmeler saymakla bitmez ama asıl sorunumuz bunları kıskanan odakların sürekli ülkemizde olumsuzluklar yaratma çabasıdır. Sayın Erdoğan ve hükümetlerinin yorulmak bilmez çabaları sayesinde birçoğunun hakkından geliniyor." Hakkından nasıl geldiklerini çok iyi biliyoruz sayın Kamhi.

Aynısı şu bölüm için de geçerli; "Alparslan Türkeş'in ingilizceye hakimiyeti ve daha iyi bir dünya arayışı konusunda yaptığı konuşmalar çok beğenilmişti. Vefatından sonra MHP başkanlığını devralan halefi Sayın Devlet Bahçeli de onun öncelikle ülkemizin birlik ve bütünlüğünü gözeten siyaset çizgisini başarıyla ileriye taşımaktadır." Devlet Bahçeli ve birlik-beraberliğin aynı cümlede kullanılması bile abes. Kaldı ki ülkemize bir faydası dokunsun.

Sonuç itibariyle Jak Kamhi kitabın tamamında kişilerle, isimlerle, olaylarla, derneklerle ülkesine yaptığı katkıları özetliyor. Bu katkılar bir gayrimüslim olmasına rağmen yakın dönemde Devlet Üstün Hizmet Madalyası almasını bile sağlamış ki bu kesinlikle yadsınamaz bir başarı. Musevileri, 500 yıldır bu ülkede yaşamasıyla birlikte bir kez bile ülkesine katkı yapmayı bırakmamış, Varlık Vergisi - 6/7 Eylül olayları gibi çeşitli zulümlere rağmen küsmemiş, bir kez olsun isyan çıkarmamış barışçıl bir halkı biraz daha açıklayıcı bir şekilde önyargılı insanlara anlatma çabasını da takdir ediyorum.

Sadece Jak Kamhi, her Musevi gibi, saydam bir sıvı olarak içine girdiği kabın şeklini almış. Dolayısıyla kitap bir zaman kaybı değil, yalnızca bazı yerleri hayalkırıklığıydı.

Herkese keyifli okumalar dilerim.


533 reviews8 followers
January 12, 2020
Kitabın başlarında keyif alarak okurken, Profilo döneminden itibaren "Herkes suçlu, herkes yanlış, senin hiç mi suçun yok Jak amca" demeye başladım. Arada 50 sayfalik günümüz politikacılarını "yağlama" bölümü de epey canımı sıktı. Okunacak daha doyurucu içerikli, daha objektif biyografiler vardır elbet deyip, bir daha ele almamak üzere misafir kütüphanesine yerleştirdim.
36 reviews
February 20, 2021
Kitabın başında belirtildiği gibi, kitap sonraki Kamhi nesilleri için yazılmış. Düzgün bir biyografi. İçerisinde Türkiye'nin yakın tarihine ışık tutacak güzel anekdotlar var. Özellikle varlık vergisi ile ilgili kısımlar yürek burkucu.
Displaying 1 - 3 of 3 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.