Bağışıklığınızı Güçlendirin Otoimmün Hastaları ve Beden Direncini Artırmak İsteyenler İçin Sağlıklı Yaşam Rehberi Dr. Amy Myers
Günümüzde bazı hastalıklar daha yaygın hale geliyor. Alerjiler, astım, gıda hassasiyetleri, geçirgen bağırsak hastalığı, romatoid artrit, Haşimoto, Graves...
En hafifinden en ağırına bütün hastalıkların beslenmeyle düzelebileceğine giderek daha çok insan inanmaya başlıyor. Hatta hastalıkların aslında bir bağışıklık sorunu olduğunu düşünenler çoğalıyor.
Dünya nüfusunun önemli bir yüzdesinin artık salgın haline gelen otoimmün hastalıklardan ya da inflamasyondan mustarip olduğu biliniyor. Otoimmün hastalığı bulunmayanlar da bu hastalıklardan en az birine yakalanma riski taşıyor. Klasik modern tıbbın sunduğu ilaç odaklı çözümlerse hastalara çoğu zaman yarardan çok zarar getiriyor.
ABD’de çalışmalarıyla ün kazanmış fonksiyonel tıp doktoru Amy Myers’ın Bağışıklığınızı Güçlendirin kitabı, otoimmün hastaları ve hastalık riski taşıyanlar kadar bağışıklık sisteminin önemini bilen ve onu güçlendirmek isteyenler için 30 günlük bir beslenme programı sunuyor.
Çünkü artık hepimiz biliyoruz: Ne yiyorsak o oluyoruz...
Aganta Kitap • İngilizceden çeviren Tülin Er • Kapak Tane Mavitan • 456 s. • 13,6*21 cm • Ekim 2019 • 38 TL • ISBN 978-605-69622-0-2
Amy Myers, MD is a renowned leader in Functional Medicine. She has helped tens of thousands around the world recover from chronic illness through her dietary based program, The Myers Way. Dr. Myers has been featured by Dr. Oz, Huffington Post, The New York Times, Women's Health, Yahoo Health, Prevention Magazine, Everyday Health, The New York Post and more.
Dr. Myers is passionate about autoimmune and thyroid dysfunction because of her own journey with Graves' Disease.
Her book first book The Autoimmune Solution is a New York Times Best Seller.
Yazar sadece bir doktor olarak değil ayn zamanda Graves hastalığı nedeniyle triodlerini aldırmak zorunda kalmış bir otoimmün hastası olarak hastalarına yaklaştığını söylüyor. Bir otoimmün hastalık teşhisi semptomların başlamasından itibaren yaklaşık 5 yıl sürer. Fakat bu süreçte bir takım uyarı işaretleri de verir. Bunlardan bazıları: Reflü, akne,yorgunluk, amksiyete, B12 eksikliği,Depresyon, bitkinlik vb. gibi(17) Fonksiyonel tıp yaklaşımıyla dört ana temele dayandırdığı, adına Myers Yöntemi dediği bir yaklaşımla tedavi önerir. Bunlar: 1. Bağırsakları iyileştir 2. Glüten, tahıl, bakliyattan uzak dur. 3. Toksinlerden arın 4. Enfeksiyonları iyileştirip stresten uzak dur.
• Yazara göre otoimmün bir hastalığa yakalanmada genetiğin payı %25 ise geriye kalan %75 beslenme, geçirken bağırsak,toksinler ve enfeksiyonlar ile stres olduğunu düşünüyor. Kitap genel olarak yukarıdaki dört ana temel etrafında şekilleniyor. Beslenmeyle ilgili glutensiz, lektinsiz ve süt ürünlerinden arındırılmış yemek tarifleri veriliyor, stresle başa çıkmak için bir dizi önerilerde bulunuyor, günlük hayatta toksinlerle temas ettiğimiz durumlar anlatılıyor.
Kitaptaki Myers Yöntemi veya diyeti uygulaması gerçekten çok zor bir diyet olmakla birlikte s. 106 da yazar şunu öneriyor: "Bu kitabı bitirip de sağlığınızı iyileştirmek için yapabileceğiniz sadece tek bir şey olduğuna karar verirseniz, yapabileceğiniz en iyi şey, her şey bir yana glüteni beslenmenizden çıkarmanızdır. "
Glüten buğday, arpa gibi baklagillerde bulunan bir protein. Latince glue yani yapıştırıcı kelimesinden almış ismini. Hamuru tıpkı yapıştırıcı gibi bir arada tutmak gibi bir görevi var. Otoimmün hastalarda ise geçirgen bağırsağa neden olarak(zonulin adında bir protein üretimini tetikleyerek. Bu protein sıkı bağları olan bağırsak duvarındaki bağları gevşeterek geçirgenliğe neden olur) glütenin kan dolaşımına girmesine ve bağışıklığın reaksiyon vermesine neden olur. Normalde sağıklı bir insanda bağırsak kapıları çabucak kapanır fakat aşırı glütene maruz kalmak kapanmayı engeller.
Peki ama binlerce yıldır tüketilen buğday ve arpadaki bu protein neden şimdi zararlı oldu? Belki önceden de glüten hassasiyeti olan insanlar vardı fakat şimdi bu oran çok daha fazla. Yazar haklı olarak şimdiki glütenle eskilerin tükettiği glütenin birkaç nedenden dolayı çok farkı olduğunu iddia ediyor. Birincisi şimdiki glütenimiz genetiği değiştirilmiş baklagillerin glüteni. Daha kabarmış unlar, daha pofuduk pastaler, kekler bu sayede mümkün oluyor. Melezlemeler yeni bir glüten formu yarattı ve bedenlerimiz bu proteini tanımıyor çünkü bizim evrimimiz bu kadar hızlı değil. Durum bu olunca bedenimiz yeni yaratılan glüteni tanımıyor ve nasıl tepki vereceğini bilmiyor. Çoğu zaman da düşman olarak aşırı tepki veriyor. İkincisi, eskilerin maruz kaldığından çok daha fazla glütene maruz kalıyoruz artık. Glüten hemen her yerde, her paketli ya da paketsiz üründe gıda endüstrisi tarafından kullanılıyor. Üçüncüsü, buğday başaklarının genetiği değiştiriliyor. Bu nedenlerden dolayı bağışıklık sistemimiz her glütenli gıda tükettiğimizde bocalıyor, savaşıyor, yoruluyor.
Tahıl ve bakliyatlar sorunlu bazı proteinler içerirler. Bunlardan lektin tohumun evrimsel süreçte edindiği, sindirilmeden türün devamını sağlamayı amaçlayan bir protein olduğu için sindirim sistemimiz tarafından sorunlu görülür. Tahıl ve bakliyatta bulunan bir başla sorunlu protein de aglütininlerdir. Bunlar da geçirgen bağırsağa neden olabilir ve bağışıklık sistemini uyarabilirler. Aslında bunlarda tohumun doğal savunma mekanızmasının bir parçasıdırlar. Tohumun kendini sindirilmekten korumak için kullandığı şeydir. Tahıl ve baklagiller gibi tohumlu bitkiler aynı zamanda bedenimizin karbonhidrat ve proteini sindirmesini engelleyen amilaz ve proteaz inhibitörleri içerir. Bu enzimler pişirme işleminde bile bozulmazlar. Bedenimizin büyük tahıl ve bakliyat porsiyonlarını sindirmesine mani oldukları için sonuçta bedenimizin emilinimi yapamadığı gıdayla ziyafet çekecek zararlı bakteriler için gıda sağlamış olurlar. Bu da SIBO ve mantar çoğalmasına neden olur. Aslında GDO lardaki sorun da buradadır. Hali hazırda bitkilerde doğal olarak bulunan savunma mekanizmalarını daha da güçlendirirler. s.133
Özetle tohumlu bitkiler sindirilmemek için mekanizmalar içerirler. Buna rağmen onları yemekte ısrar edersek tohumların savunma mekanizmalarını kırmak için aşırı güç kullanırız. Aşırı güç aşırı zorlanan bağışıklık ve sindirim sistemi demektir.
Bugün itibariyle 30 günlük Myers yöntemini denemeye başlıyorum. Çok katı olmamakla birlikte en azından glütensiz bir ay geçirmeye niyetim var.