Bir çığlık, bir aksilik ve aşkla dolu bir hikaye...
Düzenli, kontrollu, kuralcı Elif hayatındaki her şeyi planlamıştı. Uygun bir sevgili, standart üstü bir iş ve sadık arkadaşlar... Mükemmel bir hayat için her şey tamamlanmıştı. Ama hesaba katmadığı bir şey vardı...
Elif kutlama yapmak için gittiği gökdelenin asansöründe sıkışıp kaldığında yalnız değildi. Dünya üzerindeki en sınır bilmez kişi ona hayatın planlanamaz olduğunu gösterecek ve o asansörden çıktığında kurallara uymak onun için eskisi kadar kolay olmayacaktı.
Kulağınızdan The Beatles sözlerinin eksik olmayacağı bu hikayede, kalbin ve aklın savaşına ve aşkın keşkeler içinde kaybolmaması için verilen uğraşa tanık olacaksınız.
“Aklımla kalbim savaşa girmişti. Aklım darmadağındı, kalbim ise paramparça...”
Zeynep Sahra'nın bir önceki kitabında da yaşamıştım kitabın ilk yarısında kitabın içine girmekte ciddi zorlanıyorum ve girdiğim yüksek beklenti dolayısıyla hayal kırıklığına uğramış hissediyorum ama sonra öyle bir şeyler oluyor ki kitap benim için zirvede bitiyor, kitabı yüzümde kocaman bir gülümseme ile bitiriyorum😊😊😊 Eser bana Emir'i hatırlatan çok etkileyici bir karakterdi.Kitabın içine yerleştirilen Beatles gibi detaylar da kitabı çok başka çok güzel bir yere taşıdı bence.Ayrıca belirtmeden geçmek istemiyorum Gülbahar mevzusunun kurguya bu kadar güzel yerleştirilmesine hayran kaldım😊
Zeynep Sahranın kalemine bayılırım. Benim için de önemli olan kitabın yazım dilidir aslında. Konu her zaman ikinci plandadır. İşte bu yüzden kitaba kolaylıkla ısındım diyebilirim. Konu olarak Beyza Alkoç'un Asansör adlı kitabını andırdı bana biraz. Ama yazım dili Asansör'ü bine katlardı. Karakterlere kolayca ısındım. Kitabı genel olarak sevdiğimi söylersem yalan olmaz sanırım. 🎈
Kız karakter kaç yaşına gelmesine rağmen bu kadar kararsız ve salak olması beni sıktı. Babasıyla konuşmaması beni iyice delirtti. Eser karakterini en başta sevsemde sonlara doğru soğudum çünkü kız karakterin onu ezmesine izin veriyordu. Yan karakterlerden Begüm'un malum sır hakkında bu kadar korkak olmasıda saçmaydı çünkü öpmüşse ne olmuş yani sevgili bile değillerdi. Ben pek sevmedim, çok uzatılmıştı. Türk dizisi kıvamında ama çerezlik olarak bile okumaya gerek yok.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Merhaba. Uzun zaman önce aldığım ama okuma zamanının gelmesini beklediğim Dün, Bugün, Yarın ve Sonsuza Kadar'ın yorumu ile geldim. Okurken hem eğlendiğim hem de eskilerin dediği gibi yüreklerimin yarıldığı anlar yaşadım. Ah bu yürek yarıltılarım hep Begüm ve Okan yüzünden oldu. Başından beri Okan'a hiç ısınamadım. Son sayfalarda da acımayamadım. Tuğba hanımın yaptığını okuduğumda şoka girdim. Ah Elif benim kalbime indirecekti. Konusuna geçeyim güzel anları hatırlayayım biraz Elif sevgilisi Okan'la ikinci yıl dönümlerini kutlamak için bir gökdelenin en üst katında saatlerce bekledikten sonra ani bir kararla beklemekten vazgeçiyor. Asansöre bindiği anda canını sıkan tek şey Okan'ın yine onu bekletmesiyken bindiği asansör aniden durduğunda Elif bugünün de yarının da dününden farklı olmayacağını düşünürken asansörde kaldığı yabancı adam kendisini tanıyamayacağı tanımayı rededeceği duygulara sürüklemeye ilk dakikadan başlamıştır.
Bu iki yıldızı Ufuk, Henry, Leyla karakterleri, The Beatles sözleri ve okurken sevdiğim birkaç güzel dialog için veriyorum. İlk görüşte aşk teması zaten okumaktan pek hoşlandığım bir tema değil ve ne yazık ki kitapta eklenen, hatta yer yer uzatıldığını düşündüğüm diğer birkaç temayla da kitaptan keyif almam zorlaştı. Sinirle okuduğum birçok an vardı maalesef… Henry ve Leyla’nın sahip olduğu hayat is my dream life🙃 ve özellikle sonda Ufuk ve Elif arasındaki konuşmaya bayıldım. Bunun dışında severek okuduğum birkaç an daha elbette ki vardı fakat üzülerek söylüyorum ki kitabın tamamını sevmeme yeterli olamadılar.
Bir sevgi nasıl olması gerektiğini gösteren, tek bir hatanın bir inansın hayatını nasıl alt üst ettiğini ve yine bol arada kalanları okuduğumuz bir aşk kitabı okursam kesinlikle böyle olurdu dediğim kitaplardan. Hiç sıkılmadan bıkmadan merak ederek okudum kitabı çok güzel yazılmış tek bir görüşü değil her karakterin bakış açısını da olaylara göre kısa kısa verilmesi kitaba ayrı bir güzellik katıp daha da anlaşılır kılmış. Herkse tavsiye ettiğim yine bu zamandan kopuk olmayan bir kitap. Umarım severek okursunuz.
Bence sürükleyici bir kitaptı ama ana karakterin davranışları gerçekten çok aptalcaydı ve ben olsam bana bir şey hakkında şantaj yapılıyorsa bunun gerçek olup olmadığını araştırırım ana karakter gibi kadar buymuş gibi düşünüp kabullenmezdim.
400 küsur sayfa olmasına rağmen çabucak bitiyor. Sizi reading slump döneminizden çıkarabilecek +16 bir gençlik kitabı. Yer yer kahkaha attım, yer yer ağladım. The Beatles sözleri geçiyordu çoğu bölümde ve hem okuyup hem dinlemek inanılmaz zevkliydi.
Dnf 127... Sonunu okudum tabi ama yüz yirmilerde "yok artık" diyip işkenceme son verdim... Kapak, poster, ayraç tasarımı hariç beğendiğim hiç bir sey yok... Türk yazar olmasa "çöp" "kağıt israfı" tarzı gömerdim...
Genel olarak kitabı beğendim. Kitabın en sağlam karakterinin Eser olduğunu düşünüyorum. Bazı hataları oldu onun da fakat diğer karakterler yanında en sağlam karakter oydu.