Sekiz öykü, sekiz farklı iş hayatı, Ama hüznü ve neşesi hep aynı…
Hiç iş yerinde ağladınız mı? Cevabınız evetse bu hikâyeler sizi teselli edecek, yalnız olmadığınızı hissettirecek.
Jang Ryujin günümüzün değişen iş hayatını ve insan ilişkilerini büyük bir titizlikle hikâyelerine işliyor. Üniversiteden mezun olduktan sonra yedi yıldan fazla bir ofiste çalışan Ryujin, ilk kitabı Çalışmanın Hüznü ve Neşesi Kore'de çok sevilince istifa edip kendini tamamen yazmaya adadı. Kitaba adını veren hikâye, ilk kez kitabın Kore'deki yayıncısının internet sitesinde yayınlandı ve kısa sürede 400,000'den fazla görüntüleme kaydetti. Hatta o kadar çok tıklandı ki sitenin sunucusu çöktü. Kitap haline getirildikten sonra ise uzun süre en çok satanlar listesinde ilk sırayı korudu. “Çalışmanın Hüznü ve Neşesi” isimli hikâye hem mini dizi hem de tiyatro olarak izleyiciyle buluştu.
Jang Ryujin ironiyle gerçekliği birleştirerek günümüzün çalışan gençlerine ait kaygıları kelimelere döküyor. Bu kitapta, yüz ayrı özgeçmiş yazmış bir kadının işteki ilk gününü, daha iyisi için önüne gelen iş tekliflerini geri çeviren bir müzisyenin trajikomik hikâyesini, erkeklerden daha düşük maaşla çalışan bir kadının maruz kaldığı cinsiyet eşitsizliğini, tek başına yaşayan bir kadının gecenin bir yarısı kapısına dayanan ziyaretçilerle yaşadığı gerilim dolu anları ve çok daha fazlasını bulacak, kapitalizmin acımasızlığına rağmen hayatlarını sürdürmeye çalışan gençlerin hüznüne ve neşesine tanık olacaksınız.
“Jang Ryujin'i daha önce duymuştum, okuyanların coşkusu inanılmazdı. Kitabı okuduktan sonra söylenenlerin doğru olduğunu hayranlıkla fark ettim. Jang Ryujin tarafından ele alınan öyküler, tam da günümüzün hikâyeleri.” — Pyun Hyeyoung, Yisang Edebiyat Ödüllü Yazar
“Jang Ryujin, gerçekliğin sıcaklığıyla şimdiki ânı eksiği ya da fazlası olmadan aktarabilen bir yazar. Kitabın son sayfasını çevirdiğimde yüreğimde ürpertiyle karışık bir mutluluk hissettim. Bunu mümkün kılabilen pek fazla kitap yoktur.” — Park Sangyoung, 2022 Booker Edebiyat Ödülü İçin Uzun Listeye Seçilen Yazar
İş hayatına görece geç başlayanlardanım ben. Dördüncü yılımda, ikinci iş yerindeyim ve hala alışamadığım bir düzenin içinde olduğumu hissediyorum. Çünkü oyunun kurallarını bilmiyor, gösterdikleri kuralları görünce de kabullenemiyor gibiyim. Tam da soru işaretlerimin çoğaldığı dönemde Jang Ryujin’in öyküleri çıktı karşıma. ‘Çalışmanın Hüznü ve Neşesi’ içerdiği sekiz öyküde de içime dokunacak bir özelliğe sahipti. Örneğin yoğun bir iş gününden sonra ‘kendimi şımartma isteği’, alışverişe dönen ikili ilişkiler, zamanın yokluğunu bahane edip ertelediğim şeyler. Bu öykülerin çoğunu deneyimlediğimi düşündüm sonra. Öyküler bitip yazarın son sözünü okuyunca daha da garip hissettim. Çünkü şöyle diyordu yazar: ‘Yazmak, benim uzun zamandır sakladığım sırrımdı. Ne gariptir ki böylesine keyif alarak yaptığım bir şeyi başkalarına söylemeye utanıyordum.’ Özel sektörde çalışırken; çevresinden gizleyerek çeşitli yazma atölyelerine katılmış Jang Ryujin. Yazmaya başladıktan bir süre sonra da işini bırakıp kendini tamamen yazmaya vermiş. ‘Çalışmanın Hüznü ve Neşesi’nde yer alan öyküler kadar sevdim yazarın cesaretini de. İmrendim belki de… . Kitapta en beğendiğim öyküleri de yazayım: Tampere Havaalanı ve Verimsiz. . Umut Durmuşoğlu kapak tasarımı, Sevda Kul çevirisiyle ~
Söz konusu Kore Edebiyatı olduğu zaman baştan savma ve özensiz çevirilerden inanılmaz yılmış bir okur olarak öncelikle tüm samimiyetimle emeği geçen herkese teşekkür ederek başlamak istiyorum çünkü bu uzun zamandır okuduğum en düşünceli ve özenli kitaptı.
Demek ki romanizasyon bir seçim ya da çözüm değilmiş. Ne hikmetse böyle de okuyabiliyor, inanamazsınız ama okuduğumuzu anlıyor haliyle bu durumdan yani kitaptan keyif alabiliyormuşuz.
Söz gelimi kitapta geçen herhangi bir konu/kelimeyi araştırmak istesek ekstra efor sarf etmemize gerek kalmıyor çünkü hali hazırda kelimeyi okuyabiliyoruz. Ama inanır mısınız yine okuru düşünerek hemen hepsine dipnot düşülmüş, araştırmaya gerek kalmadan akış bozulmadan kitabı okumaya devam edebiliyoruz. Nasıl bir lüks!
Neden bahsettiğimi anlamayanlar için konuya dair ufak bir örnek bırakmak isterim: Daha evvel okuduğum bir kitapta bir oyun ismi miydi neydi Cidgodenğ diye bir şey geçiyordu fakat araştırmak istediğim zaman herhangi bir bilgiye erimemiştim takdir edersiniz ki Google kelimeyi şöyle algılamıştı, bunu mu demek istediniz: mdmxksmmcmsmfmsmmdndk??
Ayrıca kitabın başında ya da sonunda konu ile ilgili bir not açıklama yoktu, Allah’a emanet okuduk anlayacağınız. Ama böyle olmak zorunda değilmiş meğer. Bu anlamda Çalışmanın Hüznü ve Neşesi gerçekten okur dostu ve iyi bir iş.
Kitabın konusuna gelince, okuduğum en güzel kitap diyemem ama herkesin kendisine yakın hissedeceği bir öykü bulacağından eminim. Öykü kitabı olduğu için başına oturup non-stop okuma zorunluluğu hissetmeden, ara ara ufak okumalarla bitirilebilir olmasını ayrıca sevdim ki normalde öykü kitaplarıyla pek aram olduğu söylenemez bu anlamda muhtemel bir reading-slump savar, ayrıca yabancısıysanız Kore Edebiyatına giriş niteliğinde mükemmel bir rehber. Dile, kültüre dair bir çok nokta atışı bilginin yanı sıra akıcı ve keyifli bir okuma süreci. Dahası canınızın sağlığı anlayacağınız.
Öykü okumayı pek sevmesem de Sevda sayesinde 2 aydır epey okudum 😅😄😄😄 En sevdiğim Tampere Havaalanı oldu; Yarn'a çoktan mektup yazmıştım hatta yanına bile gitmiştim☺️😄 Ahh bu Korelilerin vurdumduymazlıkları ve işine göre davranmaları! En tekinsiz Gece Ziyaretçileri öyküsü oldu; yaptığı işten kapıya gelenlere kadar Kore'nin en sevmediğim özelliği! Öpüşme evlerini duyduğumda çok gülmüştüm yalnız 😄😄 Kissbanglarda sadece öpüşmeye izin var demişti Koreli bir arkadaş ve oralarda çalışanların geneli üniversiteli öğrencilermiş. Hatta katalog gibi bir şey varmış ve oradan bakıp seçiyorlarmış😅 Neyse bu konulara daha fazla girmeyeyim iş hayatıyla ilgili ilginç öyküler okumak isterseniz okuyun derim.
Kitaba ismini veren Çalışmanın Hüznü ve Neşesi öyküsü de Alain De Botton'un Çalışmanın Mutluluğu ve Sıkıntısı kitabından esinlenilmiş. Kaplumbağa Yumurtası karakteri de en sevdiğim karakter oldu; zekasına bayıldım😉
Orijinal dilinden çevrilen kitap sekiz öyküden oluşuyor. Konuları, tarzları, ambiyansları birbirinden oldukça farklı. Kalbime dokunan yıllar geçse de unutmayacağım bir kaç öykü var aralarında. Tek oturuşta bitireceğiniz o keyifli kitaplardan. Dostumun çevirisi olması dolayısıyla da bende yeri hep ayrı olacak. ^^
외국인으로서 읽기엔 좀 많이 힘들었지만 하나하나 다 재미있는 스토리였고 누구나 공감 할 수 있는 책입니다. 영어판을 나왔으면 좋겠다는 생각밖에 없어요. This is a short story collection by Jang Ryu-Jin and the stories surrounds the topic of 'work' in the most ordinary way yet she approaches it in her own style. I would highly recommend this book and hopefully it comes out in English as well to reach more readers.
Çok ümitli başladım ama kendimi bulamadığım bir hikaye topluluğu oldu açıkçası bilemiyorum. Güzel kitaptı gene okundu ama işte aması vardı yeterince hayal ettiğim kadarıyla içine çekmedi. Yazarı tebrik ediyorum yazmış etmiş ellerine sağlık 💕
Bu kadar akıcı, düşündüren ve insanın içine işleyen bir kitap okuyacağımı bilsem bu güne kadar beklemezdim!
Okumaya karar verirseniz, girizgahtan da anlayacağınız üzere kadın hikayelerinden oluşan bir eserle karşı karşıya olacaksınız. Eseri en değerli kılan yanıysa sona eklenmiş olan kitap "eleştirisi" her hikayenin tek tek açıklanmasıyla bize yabancı bir kültürün iç yapısını, hikayelerin derinliğini daha iyi anlama olanağı bulacaksınız.
Özellikle kadınların mutlaka okuması gereken kitaplar diye bir listem olsa bu eser ilk ona girerdi diyeyim.
Öncelikle bir instagram reklamının karşıma çıkmasıyla bu kitabı okuma listeme ekleyip, peşine de sipariş etmemle sonuçlandığı için reklamınızın başarıya ulaştığını söyleyerek yorumuma başlamak istiyorum.
Çalışmanın Hüznü ve Neşesi, adı gibi iş ve günlük hayatla baş etmeye çalışan birbirinden farklı karakterlerin öykülerini birleştiren çok hoş bir öykü kitabı. Genelde öykü türünde kitap okumaya çok çekinerek yaklaşırım çünkü anlatım tarzı farklı olduğu için karmaşık olacağını düşünür, özellikle Asya kültürü de işin içine girince okurken metaforlar altında kalacağımı zannederim. Bilmem anlatabildim mi?
Şanslıyım ki bugüne kadar okuduğum en net ve en anlaşılır hikaye kitabıydı. Çevirinin de güzelliğinden bahsetmemek olmaz tabi ki. Çok güzel ve akıcı bir anlatımı vardı. Kitabın sonuna doğru öykülerin ne anlatmak istediğine dair yeniden bir üzerinden geçiliyor ve en sonunda da yazarın son sözüyle kitap noktalanmış oluyor. Jang Ryujin'in bir sonraki çalışmalarını dört gözle bekliyorum. Hatta bu kitabındaki öykünün televizyon uyarlaması olduğunu da öğrendim ve bana, kore dizilerine yeniden geri dönmem için yeşil ışık yaktı.
평소에 "소설에는 먹고 사느라 바쁜 사람들 이야기는 없고 형이상학적인 고민을 하는 자의식 과잉의 인물들만 나와서 공감이 안 간다"라거나, "소설은 문순이들이나 읽는 것"이라고 생각한 적이 있다면, 그대, 이 책을 읽어보시라. 표제작인 <일의 기쁨과 슬픔>은 무려 이공계 출신인 내 동문들 커뮤니티에서 화제가 되었던 책이다. 그만큼 소설을 별로 좋아하지 않더라도 회사 경험이 있는 사람들이라면 문순이들 뿐 아니라 공돌이, 공순이, 문돌이도 다 공감할 만한 이야기들이 많다.
회장에게 찍혀 월급을 카드 포인트로 받게 되는 카드회사 직원, 여자라고 주요 부서에 배치되지 못하다가 기를 쓰고 주요 부서로 옮긴 후에도 입사 동기인 남편보다 연봉이 1천30만원이 적은 아내(아, 이 대목에 공돌이, 문돌이들은 떨어져나갈지도 ㅎㅎ), 뮤지션들이 홍대를 활성화시키자 월세가 올라 홍대에서 밀려난 뮤지션. 그들은 견고한 사회의 프레임에서 크게 벗어날 수는 없지만, 그 와중에 나름의 살 길을 모색하며 꾸역꾸역 살아간다. 아, 어느 새 나는 또 책 이야기가 아닌 나의 이야기를 하고 있음을 발견한다.
uzak doğu edebiyatının daha sık çevrilmesi güzel ama ilk çevrilenler kadar iyi olmalarını beklememek lazım, ortalama öykülerdi yine de sıkılmadan okudum
Uzun müddətdir Koreya ədəbiyyatından kitab oxumaq istəyirdim. Ən ehtiyacım olan anda elə ən ehtiyacım olan kitabı da oxudum. Yazarın ilk qələm təcrübəsi olmasına baxmayaraq, dili axıcı, tezoxunan və düşündürücü bir kitab ərsəyə gətirib. Hər nə qədər müəllifin məqsədi bizə hekayə dərinliyi sözü verməsə də kitabın ən pis nüansı da hekayələrin əsas ideyadakı problemə yavan toxunaraq çatdırmaq istədiyini çatdırıb bitirməsidir. 8 fərqli hekayədən ibarət olan kitab bizə iş həyatının, ən əsası qadınların iş mühitində üzləşdikləri çətinliklərin hər birini göstərməyi bacarır. Ölkələr, şəraitlər fərqli olsa da necə də başımıza gələnlər eynilik təşkil edir. Kitab tam da bu problemimizə toxunur və vəd etdiyini bizə çatdırır.
장류진의 단편소설들을 이제까지는 이곳저곳에 기고된 것을 조각조각 읽다가, 이번에 소설집 <일의 기쁨과 슬픔>을 통해 모아 읽어보니 장류진의 문학을 "판교문학"이라며 평가절하하는 것은 부당하다는 생각이 들었다. 대체로 판교문학이라는 말은 최근의 한국문학이 "판교"로 대표되는 고소득 직장인들을 과하게 대표하는 것을 경계하는 취지에서 사용된다고 생각한다. 그러나 장류진의 소설들은 일관적으로 고소득 직장인들이 그들의 사회경제적 위치에도 불구하고 한국 사회의 보편적인 억압들에 얼마나 취약한지를 이야기하고 있다. 조직 내 위계가 업무 영역 이상으로 확장되는 것, 남녀간 성차별, 연장자들의 개인적 영역에 대한 침범과 같은 것들 말이다. 이런 소설들을 고소득자들의 배부른 이야기라고 단편적으로 보고 배제하는 것이 아니라, 계급을 넘어선 연대의 가능성들을 찾아나갈 수 있는 기회로 볼 수 있지 않을까.