Dört makaleden oluşan Aşkın Psikolojisi'nin ilk makalesinde Freud çocuğun cinselliğin ne olduğunu tam anlamasa da içinde bazı duyguların, özellikle erotik kökenli duyguların etkisini hissetmeye başladığını, özellikle erkek çocuğun annesine karşı olan aşırı sevgisi ve bağlılığının zaman içinde özellikle cinsel organını fark edince cinsel bir eğilime de dönüşebildiğini ve bunun sonucunda da babaya karşı düşmanca duyguların ortaya çıkabildiği söylüyor. İkinci makalede Freud, anneyle fahişe arasındaki bölümlemeyi daha kapsamlı olarak yani hem kadın hem de erkek açısından tekrar ele alıyor. Ancak bu kez libidonun içindeki iki duygu akımı, şefkat ve cinselliğin karşıtlığını betimliyor. “Erkekler sevdiklerinde arzulamazlar, arzuladıklarında ise sevmezler,” diyor. “Bekâret Tabusu” başlıkla üçüncü makalede Freud, kadın ile erkek arasındaki cinsel ilişkiye değiniyor. Kitaptaki son makale Freud’un kadınların ruhsal gelişimine ilişkin görüşlerindeki yeniden değerlendirmelerinin ve konuya ilişkin sonraki çalışmasının tohumlarını içeren bir makalesidir.
Cesaretle ele aldığı konuları, cesaretle işleyerek psikanalizin kurucusu olmayı başaran Freud’un bu yapıtını da severek okuyacağınız inancıyla sunuyoruz.
Dr. Sigismund Freud (later changed to Sigmund) was a neurologist and the founder of psychoanalysis, who created an entirely new approach to the understanding of the human personality. He is regarded as one of the most influential—and controversial—minds of the 20th century.
In 1873, Freud began to study medicine at the University of Vienna. After graduating, he worked at the Vienna General Hospital. He collaborated with Josef Breuer in treating hysteria by the recall of painful experiences under hypnosis. In 1885, Freud went to Paris as a student of the neurologist Jean Charcot. On his return to Vienna the following year, Freud set up in private practice, specialising in nervous and brain disorders. The same year he married Martha Bernays, with whom he had six children.
Freud developed the theory that humans have an unconscious in which sexual and aggressive impulses are in perpetual conflict for supremacy with the defences against them. In 1897, he began an intensive analysis of himself. In 1900, his major work 'The Interpretation of Dreams' was published in which Freud analysed dreams in terms of unconscious desires and experiences.
In 1902, Freud was appointed Professor of Neuropathology at the University of Vienna, a post he held until 1938. Although the medical establishment disagreed with many of his theories, a group of pupils and followers began to gather around Freud. In 1910, the International Psychoanalytic Association was founded with Carl Jung, a close associate of Freud's, as the president. Jung later broke with Freud and developed his own theories.
After World War One, Freud spent less time in clinical observation and concentrated on the application of his theories to history, art, literature and anthropology. In 1923, he published 'The Ego and the Id', which suggested a new structural model of the mind, divided into the 'id, the 'ego' and the 'superego'.
In 1933, the Nazis publicly burnt a number of Freud's books. In 1938, shortly after the Nazis annexed Austria, Freud left Vienna for London with his wife and daughter Anna.
Freud had been diagnosed with cancer of the jaw in 1923, and underwent more than 30 operations. He died of cancer on 23 September 1939.
Bu kitabı Erich Fromm'un Sevme Sanatı ile art arda okumanızı öneririm. Ben tüm içtenliğimle Fromm görüşlerinden yanayım. Freud'da garip bir mantık baskınlığı var gibi bunu nasıl açıklarım bilmiyorum. Lakin her zaman böyle bir his veriyor.
Freud'un, belli başlıklar altında yazdığı makalelerden alınan bir kitap. İçinde toplamda dört konu bulunuyor. Konular ilgi çekici ve bilgi eksikliği olanlar için güzel. Fakat aşkın psikolojisini öğrenmek için başlangıç niteliği taşımıyor. Bu konu hakkında elbet daha hafif olan veya giriş niteliği taşıyan kitaplar vardır. Çevirisiyle ilgili de bir sıkıntı yaşadım. Bazı cümleler pek anlaşılır değil. Benim işime yaradığı için üç puan ideal.
Aşk hayatının kültürel dizginlenmesinin cinsel nesnelerin en yaygın alçaltılmasını beraberinde getirdiği olgusu, bakışımızı nesnelerden çekerek dürtülere yöneltmemize neden olabilir. Başlangıçta cinsel hazzın engellenmesinin verdiği zarar, hazzın daha sonra evlilikte serbest bırakılmasının artık tam doyurucu etkide bulunmamasıyla kendini gösterir. Ancak en başından itibaren tanınan sınırsız cinsel özgürlük de daha iyi bir sonuca götürmüyor. Rahatça tatmin edilebildiği anda aşk ihtiyacının ruhsal değerinin hemen düştüğü kolaylıkla saptanabiliyor. Libidoyu yükseltmek için bir engel gereklidir ve doyuma karşı doğal direnmelerin yeterli olmadığı durumlarda insanlar aşkın tadını çıkarabilmek için her devirde geleneksel dirençleri devreye sokmuştur. Bu durum gerek bireyler gerekse halklar için geçerlidir. Örneğin antikçağ uygarlığının çöküşü sırasında olduğu gibi, aşkın hiçbir zorlukla karşılaşmadan doyurulduğu dönemlerde aşk değersiz, yaşam boş olmuş ve olmazsa olmaz duygusal değerleri yeniden sağlamak amacıyla güçlü tepki oluşturmalar gerekmiştir.
This entire review has been hidden because of spoilers.