20. yüzyıl Türkiye siyasetinin devlet aklını, daha doğrusu sağa bükülmüş “idare aklını” merak eden birinin Süleyman Demirel’e uğramadan geçmesi düşünülemez. “Türkiye yönetilmez, idare edilir” diyen Demirel’in siyasi “kariyeri” aynı zamanda dönemin siyaseti bağlamında, Türkiye’nin kırmızı çizgilerini, siyasal alanının sınırlarını ve idareci siyaset aklını ortaya koyar.
Elinizde tuttuğunuz Süleyman Demirel kitabı, zaman zaman kusursuz bir pragmatizmle “meselelerin” kenarından dolaşan, onları zorlayan, zaman zaman da devlet aklıyla uzlaşma arayarak destek gördüğü kesimlerin sorunlarını çözmekten ziyade sorunun kaynağı haline gelen, defalarca hükümet kurmuş ve dağıtmış bir antikomünist “baba” figürünü resmediyor. Cumhuriyet’in ilk yıllarından 2000’li yıllara dek titizlikle ve dikkat çekici ayrıntılarla ele alarak, bir siyasi biyografinin ötesine geçmenin güzide bir örneğini temsil ediyor.
“Her şeyi olan, insanları müşterek değerlere sahip, milli şuurun rehberliğinde, her istediğini yapabilen, her düşündüğünü söyleyebilen bir Türkiye’miz olsun istedik. Bu doğru yoldu. Büyük Türkiye’ye giden yoldu bu. Onun için doğru idi. Doğru birkaç tane değildir. Doğru bir tanedir.”
1981 yılında İstanbul’da doğdu. 2000 yılında Saint-Joseph Lisesi, 2005 yılında Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisansını aynı üniversitede tamamladı. Doktorasını Yeditepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yaptı. Halen aynı bölümde öğretim üyesi olarak çalışıyor.
Siyasi biyografi alanı nedense uzak durduğum bir alandı. Aslında bu kitap, eski tavrımı artık değiştirmem gerektiğini öğretmesi ile bile övgüyü hakediyor.
Türkiye siyasi tarihinin önemli figürlerinden birisi olan Süleyman Demirel'i olabildiğince tarafsız anlatan bu eser, bir yandan da Türkiye siyasi tarihindeki hareketli yıllara da ışık tutuyor.
60'lı yıllardan 2000'lere kadarki 40 senelik süreçte, hem Demirel hem de Türkiye açısından yaşanan değişimlerin açıkça görülebildiği bir eser.
Kitap ile ilgili yaşadığım tek eksiklik, Demirel'in siyasi hayatı dışında kişisel hayatına yönelik nredeyse hiç bir bilgi sunmaması. Her ne kadar eserin böyle bir iddiası olmasa da okuyucu açısından daha tatmin edici olabilirdi.
Yine de, çok da aşina olmadığım sağ siyaseti gözlemleme açısından, Demirel'n toplum ve siyaset üzerindeki etkisini anlamak ve yazarın da sıkça bahsettiği pragmatik tavırların ne kadar önemli olduğu görmek açısından ziyadesiyle önemli bulduğum bir kitap.
tertemiz bir iş. tece tarihinin en havalı from rags to riches öyküsüne sahip demirel. ömrü vefa etseydi eminim kurcalardı kitabı ve murat arslan ona her pragmatist dediğinde gevrek gevrek güler ve black label'ından bir yudum daha alırdı.