What do you think?
Rate this book


112 pages, Paperback
First published January 1, 1888
Dilber artık oyuncak değildi. “Kleopatr”, “Julitte”ye dönüşmekteydi.
“Yıldızlar karanlıkta parladığı gibi, fakirlik ve sefâlet içinde de sâfiyet ve ulviyetle parlayan ruhlar yok mudur? Bir kalb, sevmek için mutlak servete, asâlete mi muhtaçtır? Bence, en hâlis ikbâl, ruhun göründüğü iki güzel göz; en büyük servet, kalbin hissini gösteren gül renginde dudaklardan akseden tebessümdür. Güzellikten büyük asâlet, kalb sâfiyetinden büyük servet mi olur?”
“Ben, izdivaçta asâlet fikrini pek faydasız görüyorum.”
Amcası elinde olmadan, “Niçin?” diye sordu.
“Zira, bir güzel bakış, bir tatlı tebessüm, en şiddetli bir asâlet tarafdârına, acaba fikir değiştir(t)ecek bir kuvvete mâlik değil midir?”Afrika, benim de çocukluğumda duygularımı uyandırmıştı; ara sıra kendi kendime derdim ki: Sarmaşıklar gibi bir kere sarıldığı kalbi bir daha bırakmayan bu kıvırcık saçlar pek tehlikeli. Ah! Ne bileyim? Ben gökte uçuştuklarını işittiğim melekleri bile siyah zannederdim. Şimdi! Ah şimdi! Gel, istersen birbirimizin haline ağlayalım!”