Ekmeksizköy öğretmeni, dünyanın her tarafına yayılmış binlerce, milyonlarca adsızdan biridir... Bu öğretmenin hayat hikâyesini anlatan Toprak Uyanırsa'da, ülkemizin ve insanımızın beklediği gerçek bir idealizmin zaferini buluruz.
Şevket Süreyya Aydemir was a Turkish writer, intellectual, economist, historian, and one of the founders, publisher and a key theorist of Kadro ("Cadre"), an influential left-wing political journal published in Turkey from 1932 to 1934.
Aydemir was a prolific writer. His most famous work was İnkılap ve Kadro ("Revolution and the Cadre"), published in 1932, where he outlined his theory of political economy presented in the Kadro journal. He published his memoirs, Suyu Arayan Adam ("The Man Searching for Water") in 1959. Between 1963 and 1965, he published Tek Adam ("The Single Man"), a three volume tome on Mustafa Kemal Atatürk. He also published a biography of İsmet İnönü titled Ikinci Adam ("The Second Man").
“Bu, bir roman değildir. Bu, Ekmeksizköy Öğretmenin hatırlarıdır. Bu köy neresidir? Bu Öğretmen Kimdir? Bunları sormayacaksınız. Çünkü Ekmeksizköy Öğretmeni de, dünyanın her tarafına yayılmış binlerce milyonlarca adsızdan biridir. Bu adsızlar, başkaları için çalışırlar, ama gene de kendileri için yaşarlar. Ekmeksizköy Öğretmeni de başkaları için çalıştı. Kendisi için yaşadı. Ve kendi kendisiyle doydu. O, ne sanatkar, ne bir kahramandır. Sadece, insan’dır”.
“HALK PUTUNU YARATIR, AMA ONA TAPMAZ” (s.192) “işte yüzyılımzıdaki çatışmaların düğümü de buradadır. Batı ülkeleri için plan bir ayarlamadır. Doğu, ya da totaliter dediğimiz ülkeler için ise bir emir, bir dikta. Fakat Batı alemi plan anlamını ve planı Doğudan aldı. Ama onu yeniden imal etti ve bir ayarlama haline getirdi. Doğuda plan, topyekün bir düzen, Batıda yalnız kader tayin edici kolların ve kilit noktaların ele alınışıdır.” (s.204)
“ Fetva sözü yerinde İmam Efendi. Bu millet daima fetva aramıştır. Ve daime yoksun kalmıştır. Halk için fetva, onun çözmek zorunda kaldığı meseleler karşısında, bir bilenin önderliğinden, şehadetinden başka nedir ki? Ama biz bu halka, yüzyıllar ve yüzyıllar boyunca, çözemediği suallerin düğümlerin çözüp, cevaplarını verebildik mi? “ (s.228)
“Büyük toplumlar, büyük doğum ağrıları çekebilen toplumlardır” (s.267)
“- Tanrının halka gönderdiği elçiler yalnız peygamberler değildir. Halkın hayrına konuşan herkes, Hakkın dilini anlar ve halka tercüman olur. Buraya yolladığınız bu insanlar, bu öğretmenler, mühendisler, toprak adamları, hep böyle insanlar. Siz, onlar ve bize bütün yol gösterenler, Tanrını elçileri gibisiniz. Sağ olun, sağ olsunlar” (s.300)
Başkent Ankara yakınlarındaki bir köyün mucizevi kalkınma hikayesi anlatılıyor. Keşke tüm ülke çapında kitapta anlatılana benzer bir girişim yapılabilseydi.
Yazarın anlatımı ve dili çok sade ve cana yakın. Bu yazarın okuduğum ikinci kitabıdır. Yazarın diğer kitaplarını da kesinlikle okuma listeme ekleyeceğim.
ilkokuldayken okul kütüphanesinde görüp, kesin güzel ama zor bir kitaptır, büyüyünce mutlaka okuyacağım dediğim bir eserdi. Okumak için geç kaldığım doğru ama kesinlikle harika bir eser. Özellikle yeni öğretmen olmuş tüm genç öğretmenlere ve okumamış deneyimlilere de keyifle hediye edeceğim, gerçek bir klasik.
Ahmet Hamdi Tanpınar kütüphanesinde bir sehpanın üzerinde rastgele gözüme ilişince alıp okumaya başlamıştım. Sonra kitap ödünç alınmadığını öğrenince bırakmak zorunda kaldım. İlk sayfalarında beni kendine bağlamıştı bu yüzden satın alıp okumak istedim. İlerleyen sayfalarda coşkum gittikçe azaldı. Tekrara fazla düşüyor, hikaye çok daha kısa tutulabilirmiş gibi. Karakter sayısı çok az sürekli köye birileri geliyor, gidiyor ama aksiyon çok düşük. Aylardır elimde gibi, halen sonunu göremedim. Bu kadar yavaş akacağını bilsem başlamazdım muhtemelen. İyi hoş köyü kalkındıracağız da bir türlü göremedim o günleri...