Jump to ratings and reviews
Rate this book

Кожата е еластичната обвивка, обгърнала цялото тяло

Rate this book
Тази уникална книга донесе на Бьорн Расмусен Наградата за литература на Европейския съюз, както и няколко от най-престижните литературни награди на Дания.

Това е роман за израстването. Младеж среща много по-възрастен инструктор по езда, към когото се привързва толкова силно, че тази привързаност се превръща в мания, едновременно романтична и еротична. Това е роман за мрачни тийнейджърски години, свързани с наркотици и самонараняване, криза на идентичността, отчуждаване от семейството, първа голяма любов и жестоки сексуални копнежи, както и опити за справяне с всичко това.

Невероятният стил и глас на романа кара датските критици и читатели от всички възрасти да бъдат изцяло омагьосани от тази книга - дива, необуздана, рушаща всички табута. И въпреки безразсъдната конфронтация на героя с отчаянието, тя успява да се очарова и шокира читателя с блестящата си и неоспорима красота. Авторът пренася думи и изречения от любими писатели в своето повествование, но то си остава изцяло негово собствено. Това е комбинация от проза, поезия, социален реализъм и автобиография, която е безпрецедентна не само в датската литература.

96 pages, Paperback

First published September 20, 2011

17 people are currently reading
1016 people want to read

About the author

Bjørn Rasmussen

14 books57 followers
Bjørn Rasmussen (1983) er uddannet fra Dramatikeruddannelsen og Forfatterskolen. Han debuterede som dramatiker i 2004 med audioguide-dramaet Myg marcherer i sødt blod. Huden er det elastiske hylster der omgiver hele legemet er hans første bog.

Kilde: Gyldendal

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
208 (23%)
4 stars
277 (31%)
3 stars
219 (24%)
2 stars
129 (14%)
1 star
58 (6%)
Displaying 1 - 30 of 125 reviews
Profile Image for Doug.
2,548 reviews914 followers
November 27, 2019
This is a hard one to rate, since I can definitely see an artistic sensibility at work here, and many pages pop with incredible imagery ... but the grotesque nature of much of it, alongside the non-linearity and being devoid of plot, made it very difficult to follow, and meant I didn't 'enjoy' it much. Had it been any longer, I doubt I would have bothered finishing it.
Profile Image for Brodolomi.
292 reviews197 followers
May 29, 2019
U prvi mah je parenje pseudoautobiografskog krvarenja a la Margerit Diras/Silvija Plat sa markizom de Sadom (i to onim Sadom kakvim su ga videli nadrealisti) bilo zanimljivo, ali kako je čitanje napredovalo i kako sam bio doslovno bombardovan anusima, stidnim dlakama, isečenim testisima, tamponima i histeričnom kuknjavom, početni entuzijazam se pretvorio u mučenje.
Profile Image for trestitia ⵊⵊⵊ deamorski.
1,539 reviews448 followers
October 13, 2025
Herkesin okuyabileceği bir kitap kesinlikle değil fakat bunun içeriğinin ne kadar “hardcore” olduğu ile ilgisi yok. Edebi yönüyle beğenmemek ve bu yönde eleştirmek başka bir şey, anlatının “sertliği”, “iğrençliği”, “ahlaksızlığı” sebebiyle bunları boklamak başka bir şey. Ben de sizin pembe götlü kitaplarını sevmiyorum. {tam burada yorumu sonlandırmayı çok isterdim} Kimse dertsiz değildir, fakat bazı şeyleri yaşamamış insanların– gam gibi, muhtaciyet gibi, kayboluş gibi, ya da ilaçsız dokuz gün uyuyup uyanamamak gibi, seni sadece becermek isteyen adama sözlü aşağılama için yalvarmak gibi, hissetme arayışıyla kolunda sigara söndürmek gibi, Bjorn'nün rüya pasajları var; gördüğü ya da belki uydurduğu rüyanın (ya da gerçekten yaşanmış bir anın) metafor olarak Bjorn'nü anlattığı; atlar, yaralar, kaçışlar içeren— küçük deamorskinin de bir rüyası var, yanında elini tutan sarı dalgalı saçlı güzeller güzeli bir kız en fazla 5 yaşında, önce bir odaya giriyorlar, emperiyal merdivenlerin ortasında sayısız çıplak erkek cesedi var, her yer kan, kıza bakıyor, ağzından kan ve et parçaları akıyor, yukarı çıkıyorlar ağzını yıkamak için, upuzun karanlık banyoda altın musluklardan da kan akıyor, {yıllar sonra Jung'a göre çözümlemesini yaptırıyor, ağlıyor deamorski}; böyle rüyalar görmek gibi şeylere nail olmamış insanların beğenmemesi normal. Burada ağdalı arabesk yaptığım yok, yaşandığı için söylüyorum.

Tier’in Nymphomaniac düeti gibi. İzlerken azmanız değil ağlamanız gerekir, bir de “Fill all my holes, please,” dediğinde mıhlanmanız. Ama kalkıp sırf iki meme üç çük gördü diye, sahnede akan jeste söze rağmen ‘porno bu’ diyenin ya aptal ya da hiç porno izlememiş olması lazım ki inanın bazen insan bir pornoya da ağlayabilir.

Sorun cinselliğin hangi spektrumu olursa olsun hâlâ tabu olması sanırım (vanilya misyoner dahil). {Mahremiyet olmasın demiyorum insanların hayatında aptal olmayın} Hikâye içinde seks eylemini okumanın cinayetten, kırlarda gezinmekten, gemi yolculuğundan farkı yok; seksin betimlenmesinin baş döndüren valsten, hastanın kanlı öksürüğünden farkı yok; vajina, penis, meme vd.nin koldan bacaktan farkı olmadığı gibi, bir işlevi var, teninizin bir parçası, o da bir organ.

Rasmussen’nin sataştığı yer de burası. İnsanın içindeki boşluğun, taşkınlığın, aşkın, acının, {seciden Rabbime sığınmıyor olsak aşkınlık da derdik}, takıntının, hasretin,,, takasını neyle yapabileceğinin; intikamını, hıncını neyden alabileceğinin sorusunu hayatı boyunca sorup, aldığı ve alamadığı bütün cevapları anlatmış.

“Arabanın radyosunun frekansları da düşüncelerim gibi ve aralarında hiç fark olmadığını fark ediyorum. Ben açık bir kılıfım, ne verilirse içinde barındırabilecek bir kılıf. Ben yoldaki çukurlarım, arabanın benzin deposunun kapak deliğiyim, ben devamlı dolduruluyorum, bu önemli bir dönemeç oluşturan bir keşif oluyor benim için.”


Neredeyse biliçakışı, paralel, katmanlı ve fragmanlar halinde bir anlatı –orijinal ile kıyaslayamasam da Tekelioğlu’nu da övmek gerek, çeviri gibi hissettirmiyor, o yüzden diyebilirim ki– sentaks ile, kelime seçimleri ile, dildeki boşluklar ile bulanık bir metne dönüşüyor; yazarın bilinçli gizli bıraktığı, okuyucuyu kıvrandıran ögelerle yaratılan pus harika.

Kırılgan, şiddetli, uyumsuz, hüzünlü, öfkeli,,, çırılçıplak bir kitap. Bu çıplaklık yalnızca fiziksel değil, duyumların, duyguların apaçık oluşu: aleni; bu da neredeyse bedenin kamusallaştığı bir alana [space] sokuyor.

Ki bir yerde de –diyebileceğimiz kadar– yapıyor hikayede bunu.

Bunların karşısına da, ikilik kurma/yanyana getirme ihtiyacı gütmeden direnci, şefkati, çabayı, zevki, dinginliği,,, yerleştiriyor.

Kinky* cinsel keşif mi istismar mı; istismar edilmeye izin vermek mi, kendini istismar etmek mi. Bir diğer pus olarak bunun savunmasızlık mı yoksa asıl hakimiyet mi olduğunun kesinliği yok.

Bu türün en sevdiğim özelliği, yani pusla, anlatı biçemiyle, karşılıkla okusal[okunsal?] anlatım kadar görsel anlatımın da yaratılması; tüm metin sinematik bir evrende akkor bir humma ancak süsten mübalağadan münezzeh.


“Kanlar içindeki Hz. İsa adına ikimiz arasındaki bu aşk beni bir ruh hastası gibi esir almasın ne olur. Biliyorum, her yerdesin, nereye gidersem gideyim senin gücünü, ılık nefesini gözeneklerimde hissediyorum, ama sen öyle seyyar, öyle sanal ve soyutsun ve ben senin bir mekân ve zamana bağlı kalmak istememeni anlıyorum tabii, ama neden?

Yalvarıyorum sana, kendini bana gösteremez misin? Bedenimi ele geçirdin, düşüncelerime ve duygularıma ipotek koydun, ben artık senin işyerinim ben senin fahişenim, ama beni değerlendiren olmadı henüz, sen gelip beni değerlendiremez misin? Bunu gerçekten istiyorum. En az bir temsilci gönderemez misin, rugby oynadığın arkadaşlarını gönderemez misin, yanlarında sopalarını da getirsinler, yani baseball oynadığın arkadaşların, Brian Mikkelsen’den bahsediyorum. Yalvarıyorum sana, biraz daha net olamaz mıyız, Brian Mikkelsen gelse elindeki kâğıttan Danimarka bayrağıyla yarağımın ucunu paramparça etse, Brian Mikkelsen gelip kulağıma bir şifre fısıldasa, bir aşk önerisi fısıldasa, Brian Mikkelsen gelip kulağıma "Blaavandshuk" diye fısıldarken bana, beni yıpratan benliğime öldürücü darbeyi vursa, çoktan ölmüş karın zarıma sarımsı spermini boşaltsa, ah evet, bu gece beni öldüremez misin, Beni Kvikly marketinden ya da bir göçmenin işlettiği manavdan alınmış, çekirdekleri çıkarılmış, aşırı olgunlaşmış avokadolar üzerine yatırsan, o kadar mutsuzum ki 7-24 uyuyabilirim, 7-Eleven büfesinden mi yoksa o avokadolar, yalvarırım sana, beni daha sert siksen, hızla gidip gelsen, beni kapatsan tamamen, radyoyu açar gibi açsan biraz daha da kulaklarım artık duymasa, bana bir sistem öner lânet olası, örneğin: Bıçakla göğsüme çizik at, bu pansiyon odasından kovaladığım bakteri yükü her güvercin için bir buçuk santimetre derinliğinde bir çizik at, önce enine, sonra boyuna ve göğsümde kareli bir desen oluşsun, sonra orada bir portatif yatağa yatayım, buruş buruş olmuş bedenimle yatayım, torunlarımla kendi göğüs kafesimde dama oynayayım, karnabahar yiyeyim, bok sıçayım, herkesin oynamak istediği bir bebek olayım, göğsümde dama oynarken dokundukları her taşta bana da dokunmuş olsunlar.”


İnternete göre “new bodyness” türüne ait. Otobiyografik olduğu fark ettiğinizde daha da fena (tam bilemiyorum, öyle ima edilmiş olabilir çünkü karakterin adı Bjorn). 

En son Siken’ın Crush’ını okuduğumda böyle çarpılmıştım. İkisi de hastalıklı (sapkın değil)– takıntı, queerlik, beden ve şiddet üzerine, yazıyor, Siken şiir tercih ederken Rasmussen düzyazı tercih ediyor. Sizi mahvetme oranları ölçütte farklı ama ölçüde aynı. O-LEY.

1 Kasım 2017: “alakargadan çıkıyor kasım kitabı diye. öldüm beklemekten. kitapyurdunda sayfa yenileyip duruyorum asdfasdf” deyip 8 (sekiz) yıl sonra okumak da benim eşekliğim
;;;
deamorski

(*)türkçedeki her seksüel kelimede olduğu gibi kinky'nin de tüm anlamlarını içinde barından ve olumsuz algı taşımayan bir kelime yok malesef. chatgbt'nin önerisi "eğrihaz"– ben ḍll [dal] kökünden bişiler uydurayım falan amaaan.
Profile Image for Tommi.
243 reviews149 followers
June 22, 2019
Visceral, grotesque, utterly disturbing, and astoundingly well crafted.
Profile Image for Hakan.
830 reviews632 followers
October 15, 2022
Başladıktan 7-8 sayfa sonra bırakmayı düşündüm. Sapkınlığa varan yoğun ve grotesk cinsellik dozuna katlanmak pek kolay değil zira. Ama bir yandan da şiirsel ve de güçlü dili, zaten kısa olan bu metni yarım bırakmama el vermedi. Rahatsız edici, sindirimi kolay olmayan bir şiirsellik diyelim. Eşcinsel duyarlılığın uç örneklerinden biri olarak nitelenebilir. Gerek tema, gerek üslup olarak bana biraz da küçük İskender’i hatırlattı. Sadi Tekelioğlu’nun Danca özgün metninden çevirisi çok iyi. Bu arada kitaba burada görece çok sayıda Türkçe yorum girilmiş olması da bana ilginç geldi. Zaten Goodreads’te insanlarımızın varlığı hiç de azımsanacak düzeyde değil. Hoş bir şey bu.
Profile Image for marta.
206 reviews26 followers
October 15, 2024
dobre dla pretensjonalnych twinkow w przerwie od uzywania grindra
Profile Image for Marcin.
328 reviews78 followers
March 12, 2025
Czytając Bjørna Rasmussena mimowolnie zestawiałem jego książkę z Tego pokoju nie da się zjeść Nicol Hochholczerowej, mimo że to duński debiut powstał chronologicznie wcześniej. Obie te pozycje łączy bowiem bardzo wiele, poczynając od tematyki, koncentrującej się wokół groomingu i następstw z tym związanych dla narratorskiego „ja”. Duński literat – podobnie jak jego słowacka koleżanka po fachu – daje świadectwo o wynaturzonej relacji seksualnej ze znacznie starszym „partnerem” za pomocą języka naszpikowanego metaforami i porównaniami, z których jedno wybrzmiewa już w tytule powieści. Bez cienia przesady można powiedzieć, że język jest cichym bohaterem książki Rasmussena, choć nie wszystkie metafory były dla mnie czytelne. Jego leksyka cechuje się nieokiełznaną gwałtownością i brutalnością, tworząc obrazy, które swą plastycznością testują czytelniczą wytrzymałość i niejednokrotnie balansują na cienkiej granicy między komfortem i dyskomfortem. Nie wiem, czy moja intuicja jest słuszna, lecz odnoszę wrażenie, że Rasmussen jako człowiek teatru, zaadaptował artaudowską koncepcję teatru okrucieństwa na potrzeby prozatorskie. Z maksymalną intensywnością stylistyczną pisze złożoną historię o tożsamości i seksualności, poddaniu i przetrwaniu, czyniąc to częściowo z imponującym wyczuciem dialogu intertekstualnego, częściowo z przemyślaną krytyką społecznie tworzonych norm.

Hochholczerová napisała powieść antyheroiczną, antywiktymologiczną i na takiej samej zasadzie odbieram duński debiut. Jest on bardzo daleki od moralizowania na temat seksualnego wykorzystania małoletniego. Narrator nie postrzega siebie w kategorii ofiary, a relacji łączącej go z instruktorem jazdy konnej nie widzi jako molestowania. Przeciwnie, wielokrotnie deklaruje swoją miłość do „partnera” oraz to, jak bardzo zależy mu na ich „związku”. W samej relacji zaś przechodzi od biernego uczestnika ich podszytych perwersją zbliżeń do aktywnego ich moderatora, dyktującego role i narzucającego zmiany w „miłosnym kontrakcie”, co absolutnie rozmywa granicę między ofiarą a oprawcą. Dotykając kwestii erotyki Rasmussen przełamuje tabu homoseksualnej erotyki, świadomie igrając z gejowskim fantazmatem daddy issues oraz misioskórzaków.

Duńska powieść, podobnie jak słowacka, oparta jest o doświadczenia własne autorów, przy czym o ile na płaszczyźnie tekstualnej u Hochholczerowej jest to niesygnalizowane, o tyle tekst Rasmussena nie pozostawia wątpliwości co do autobiograficznego jego zakotwiczenia. Zbieżność imion autora i narratora jest dobrze znanym zabiegiem autofikcyjnym, a efekt dokumentalny dodatkowo wzmacniają zdjęcia umieszczone w środku książki, przedstawiające małego chłopca (prawdopodobnie autora) ze źrebakiem, formularz oceny ujeżdżenia z konkursu hippicznego wystawiony na nazwisko Bjørna Rasmussena oraz zdjęcie drzewa, o którym wspomina w liście jego „ukochany”.

Identycznie, jak w przypadku powieści Hocholczerowej, duńska proza zachęca do dyskusji pozaliterackich, zwłaszcza że w obu wypadkach sposób ukazania małoletniej ofiary groomingu odbiega od ukształtowanego w mass mediach wizerunku niewinnego skrzywdzonego dziecka. W pewnym sensie jest to pozycja, która podejmuje temat mrocznego erosa w ujęciu Anne Carson. Erosa ujętego jako wiodąca ku (auto)destrukcji namiętność, bolesna przyjemność, która wypycha pożądającego daleko i szeroko poza jakąkolwiek normatywność.
Profile Image for D.A..
Author 26 books320 followers
April 15, 2019
This book reads like poetry; hungry, turbulent, erotic, disturbing and brilliant, in a style reminiscent of the New Narrative writers Kevin Killian, Kathy Acker, Dennis Cooper, Dodie Bellamy and Robert Gluck. The story is two-fold: an intense love affair between Bjorn and his riding instructor overlaid with a kind of autobiography of the skin, its intensities, pleasures and pains. "There's a document saved on my computer, its name is: Bjorn has a body. I use it to keep a catalogue of my body's ingestions and excretions."

Since this is a site people of all ages and sensibilities visit, I'll refrain from quoting some of the more salacious parts of the novel, which is, frankly, the bulk of it. There's sucking, licking and penetrating a-plenty. But there is also wonder and sublime beauty, along with the aching and intelligent memoir buried inside all the pain and copulation. "My life story doesn't exist. I know this now. I used to tell myself it was there somewhere, vibrating, my very own story, that I could somehow get close to it in writing. I was wrong. Never trust a life story."

I have no knowledge of Danish, but this book did win an award for translation, and it reads like it was translated faithfully. There are no weak joints in the furniture; it's all solid. Def worth a read if you like bodies and sex and bodies.
Profile Image for Sebnem.
53 reviews30 followers
January 17, 2018
Biraz sertlik sizi bozacaksa, örneğin sinirleriniz ya da mideniz kaldırmayacaksa, bu kitaba hiç girişmeyin; fena olursunuz. Anlatıcı kim şimdi diye ara ara kendinize sorduğunuz, bilincin sayıklamaları halinde ilerleyen ve hiç de fena olmayan bir kitap bu; 3/5 verişim, daha ziyade benim bu sayıklama edebiyatını sevip sevmediğimden çok da emin olamayışımdan. Yoksa pekala 4 yıldız diye de değerlendirebiliriz biz bunu.
Profile Image for iva°.
738 reviews110 followers
September 28, 2022
doista je teško dati ocjenu ovom djelu. s jedne je strane vrlo poetično, intimno i hrabro, s druge strane obiluje mučnim i teškoprobavljivim pasusima samoranjavanja, gay sado-mazo odnosa (koje protagonista uništavaju, umjesto da mu donose željenu radost), nesretnom relacijom s majkom i društvom općenito i kritičnim odnosom prema vlastitom biću. većina knjige vrti se oko konja, pasa i mnogih drugih domaćih životinja, tu i tamo ulijeću patuljci, transvestiti, madam i vitez, a počesti motivi su i razni tjelesni organi (najčešće šupak (citiram autora), kurac (citiram autora), koža, oči, želudac itd...) - sve skupa meni teško za povezati u jasnu cjelinu. usprkos nerazumijevanju svih tih slika koje mi je bilo nemoguće odgonetnuti, opći dojam ne izostaje: breme života mladog i nesretno zaljubljenog homoseksualca koji je u vezi s trenerom jahanja i koji je pogubljen u svijetu, neostvaren kao individua, sklon samoranjavanju, zarobljenik vlastitog tijela.

puno krvi, puno rana - bilo tjelesnih, bilo duševnih.
svakako neveseo tekst koji bi možda bolje funkcionirao u formi poezije.
Profile Image for Paul Fulcher.
Author 2 books1,955 followers
June 6, 2019
This I know, I groomed the mare, I ate in a cold kitchen with the brothers, the mother, her jaw: crunch crunch! That is the only thing that binds me to the mother: the cool melancholy and crunch crunch, I can't think of anything else, except perhaps for the big because. This is the mother's big because:

This is - and is meant to be - a deeply disturbing book (think Ariana Harwicz dialled up a notch as her narrators at least appear to be in nominal control), which makes it hard to rate. My rating honestly reflects my reading experience rather than the (much greater) artistic merit.

The first person narrator, Bjørn, a young teen, with a troubled relationship with his mother, and prone to self-harm (particularly cutting his skin), embarks on a sadomasochistic affair with an older man, his riding instructor.

The story is told in a highly non-linear fashion moving back and forth through time and indeed the chapters of the novel seem to repeat itself, but with a different story, in the second half, after the insertion into the text of three colour photographs (one of a tree that plays a key role, one of a score card from an equestrian competition) although it is all so intense it is hard to say. The narrator also, towards the novel's end claims to have re-used the words of a number of authors including Marguerite Duras, Kathy Acker, Antoine de Saint-Expury and Christina Hesselholdt (coincidentally author of the previous novel I read).

Translated by Martin Aitken and published by Two Lines Press, an extract of the opening in Danish and an earlier English translation can be found here (from when the novel was awarded the 2016 European Union Prize for Literature for Denmark):

http://archive.euprizeliterature.eu/a...
http://archive.euprizeliterature.eu/f...
Profile Image for Quiver.
1,134 reviews1,354 followers
October 22, 2018

Koža je scena na kojoj čovek može da izrazi svoj unutrašnji svet, koža je elastična futrola koja obavija celo telo, koža se, kada se rastegne, prostire na 1,6 do 1,8 kvadratnih metara, što odgovara površini prosečnog jorgana. Koža je tanja u dece i žene nego kod muškaraca, koža je tanja kod starijih nego kod mladih, najtanja koža ima 1/3 mm i nalazi se na kapcima i genitalijama, koža mladih je žućkasta sa crvenkastnim nijansama, a koža matoraca je sivo bela, takođe sa crvenkastim nijansama, boja se menja zavisno od punoće krvi i sadržaja masti u potkožnom tkivu. Koža ima karakterističnu zagasitost, koja podseća na svilu ili saten, što dolazi od reflektovanja svetla iz mnogih, finih neravnina na površini.


Raskalašna knjiga.

Tema je kompleksna, ali zbog razbacanosti pisanja nije obrađena onako kako bi mogla biti, s finesama i prodornošću koja bi čitaoca navela na dublje razmišljanje. Ili bolje: koja bi čitaoca navela na smeisleno, usmereno dublje razmišljanje.

Svakako dobijamo uvid u nesvakidašnji očaj. Vremenska preskakanja, ponavljanja celokupnih rečenica, kao i liste, listice, reči i ideja prenose na nas osećaj izgubljenosti, besmislenosti, nenormalne i konstantne zbunjenosti životom. Emocije i žudnja su misterije. A tek telo. Telo je obavijeno elastičnom futrolom koja nas drži da se neraspadnemo.

Nemojte se raspasti čitajući ovu knjigu.
Profile Image for Zoë Howard.
144 reviews6 followers
January 31, 2022
"Having to be someone can be rather a depleting form of conceit."
"Of my hundreds of origins, not one do I believe."

I think I liked this better than The Sluts...
Profile Image for Introverticheart.
322 reviews230 followers
July 7, 2025
Mięsisty, plastyczny, brawurowy, brudny, dosadny, przekraczający normy język, ale przy tym jakże poetycki.
Autofikcyjny pamiętnik, w którym autor opisuje swoje homoseksualne pragnienia, nowe - nie znałem (xD)
Profile Image for Jonah.
316 reviews36 followers
November 27, 2023
Ouuuhhh this was poetry/translated fiction at its most transgressive and bizarre, reminded me of Dennis Cooper I liked this a lot it was scaryyyy
Profile Image for Larnacouer  de SH.
890 reviews200 followers
April 19, 2022
İsminin hakkını veren yorucu bir metin. Bu tarz kitaplarda kapağını kapattığımda biraz olsun iyi hissetmek istediğimi fark ettim zira dayak yemişim gibi hissetmekten çok bunaldım.
Tekme tokat dalıyorlar ansızın insana. Sevsen ayrı sövsen ayrı dert. Dediğin gibisi mümkün mü diyeceksin, ben de emin değilim. Kelimelerle arası çok iyi bu arada yazarın. Altı çizilecek bir sürü cümle var, yine de önerir miyim? Sanmıyorum ya.
Bari birimiz depresyona girsin.
Yani ben.

1 Nisana uygun şaka gibi bir okuma anlayacağınız. Ayın başında slumpa girmem yok mu şimdi slfmslmfls, zınk diye?

*buçuklu puan veremiyorum 2 versem içime sinmez 3 bu karamsar halimle sanki 5 gibi hissettiriyor siz onu 2,5 sayın hepimiz huzura kavuşalım, tşk.
Profile Image for Hulyacln.
987 reviews566 followers
November 27, 2017
Bjørn Rasmussen her kelimesinde şaşırtıyor,kimi zaman itiyor,nefret ettiriyor,soğutuyor kimi zaman bakmışsınız içinizi burup ısıtıyor ve elini uzatıyor.

“İliklerime işlemiş o sabit şarkı dizeleri yok bende.Benim hafızam bir süzgeç,sütlaç,sevgili,keder,sigorta.Kaburgalarım arasında bir porsiyon anavatan yok,bayrağa,tarihe,dile,sanata,cinsiyete,bedene bir aidiyet geliştirmemişim.Gırtlağımın arkasında bir kaşık bile şefkat yok,ben her gün aynaya bakıp da: Seni seviyorum,seni seviyorum,seni seviyorum,seni seviyorum demiyorum,ben böyle biri değilim.”
Profile Image for ida.
586 reviews44 followers
April 12, 2017
What do you get if you mix artsy fartsy try hard literature with a boy (as in a child) being sexually abused by a grown male? This book. I'm not a fan.
Profile Image for Hande Kılıçoğlu.
173 reviews75 followers
February 2, 2019
Yazarın çok sert bir dili var, özellikle küfür ve yüksek dozda müstehcenlik beni rahatsız etti. Bana göre değilmiş kitap. Yeraltı edebiyatı sevenlerin belki hoşuna gidebilir.
Profile Image for Marko.
107 reviews
August 1, 2020
I'm usually a slut for those messy, fragmentary novels, but this one - which, by the way, won the European Union Prize for Literature, the fuck... - left me... quite unsatisfied.
Profile Image for Aviendha.
318 reviews18 followers
April 20, 2022
Yeraltı edebiyatı sevmeyen ben için, şaşırtıcı olmayan bir durum bu kitaptan hoşlanmama kavramı. Kelimeler çok yoğun ve yinelenen kullanımı okur için oldukça yorucu, bir döngü içinde hapsolmuş hissi veriyor. Anlatımsa derin olmaktan çok uzak. Sevemedim.
Profile Image for Emma.
438 reviews
February 18, 2024
3.5*

Sprogligt er den fænomenal, indholdsmæssigt er den måske lidt for abstrakt til fulde 4 stjerner.
Profile Image for Антония Апостолова.
Author 6 books107 followers
February 9, 2021
Вероятно ще се откажете да четете тази книга още на третата страница, ала не се учудвайте, ако a) случайно я откриете скрита и пооръфана сред книгите на вашия тийнейджър, или б) самите вие, противно на себе си, продължите да четете дори и само за да видите докъде може да стигне авторът. Самата аз я дочетох благодарение и на краткостта й (около 90 страници), но и най-вече от любопитство към заявката, която й дава получената наградата за литература на Европейския съюз (основанията за това са тема за друг разговор), както и други отличия.

Мисля, че за последно подобно усещане изпитах именно на 15 години с “История на окото” от Жорж Батай - може би това е възрастта, в която най-силно наред със смущението и погнусата, както и чувството, че правиш нещо забранено и срамно, изпитваш и странно хипнотично привличане и необяснима възбуда, а противното и сластното се редуват. На сегашната си възраст обаче ми е трудно да преживея гласа на Бьорн Расмусен по този начин и да го възприема като “оригинален нов глас”, както се пише в критиките за него. Вероятно това се дължи на различната ми мярка за “оригиналност” или дори заради далеч по-малката тежест, която отдавам на самоцелната такава (за сметка на майсторското изпълнение в рамките на познатите литературни форми).

“Кожата е еластичната обвивка, обгърнала цялото тяло” (изд. Персей, 2019) в превод на Неда Димова-Бренстрьом е меко казано провокативна творба на всяко едно ниво: тематика, изпълнение, език. Усещането е за пропадане в дупка, досущ като при Алиса, само че дупката на Расмусен (без извинение от него) е по-скоро мъжкият анус, един от всички наши сексуални отверстия, които са във фокуса на разказа: места на двустранно движение от проникване и изхвърляне. Каквито са всъщност и кожата - най-големият ни орган, както и идентичността ни. И двете еднакво уязвими и флуидни.

Въпреки че можем да открием някакво подобие на сюжетна нишка в романа (15-годишният Бьорн има садо-мазохистична връзка с по-възрастния си треньор по езда, предполагаеми сексуални отношения с майка си, бяга в Копенхаген, където извстно време работи като проститутка, самонаранява се и т.н.), сюжет per se не съществува. Съществуват само вариации и модулации на преживявания, чието случване сякаш никога не завършва и се осъществява в едно митично кръгово време, макар и разказът да започва от момент, в който Бьорн вече е голям и случайно среща любовника си.

“Осъзнах, че е твърде късно още в началото на житейския ми път”

Героят на Бьорн Расмусен носи неговото име и също като него е израснал във ферма за коне, но наративът непрекъснато подрива вярата в тъждеството на автор и разказвач/герой, в историята като автобиография, в реалността. “Житейската ми история е измислица. Не ми остана и капка съмнение. Преди си въобразявах, че лежи стаена някъде и пулсира, моята история, че мога да я открия, ако пропиша. Грешах. Не вярвайте в житейски истории”, пише Расмусен.
Прочетете останалата част от ревюто тук: https://bit.ly/2OlJNYW
Profile Image for Aslı Can.
774 reviews294 followers
Read
January 11, 2018
Çoğunlukla sayıklamalar şeklinde ilerliyor ve meydan okuyan, kışkırtan bir üslubu var. Ben sevdim.
Profile Image for Jim Coughenour.
Author 4 books227 followers
February 8, 2020
When every page is an epiphany, an instant epic of masochism and mutilation, un bateau ivre, obsessed and deranged, unrelenting and gorgeous, the spirit flags, staggers and sinks. Invocation and collage are not enough, or too much. The exuberant first page sucked me in but there was only modulation no development, only immersion in a mind cataloging its own luminous disintegration swirling down the drain. Maldoror meets JT Leroy. Gin and gin.

What a performance. I heard the horses sing. But it’s not a good book for horses.
Profile Image for Karla Outzen.
12 reviews
August 7, 2023
En utrolig ekstrem bog, på absolut alle måder. Ved faktisk ikke om jeg ville anbefale den eller fraråde den.
Bogen er skrevet meget nøgent og komplekst. Men jeg kan ikke helt finde ud af, om jeg kan lide det eller ej.
Displaying 1 - 30 of 125 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.