What do you think?
Rate this book


96 pages, Paperback
First published September 20, 2011
“Arabanın radyosunun frekansları da düşüncelerim gibi ve aralarında hiç fark olmadığını fark ediyorum. Ben açık bir kılıfım, ne verilirse içinde barındırabilecek bir kılıf. Ben yoldaki çukurlarım, arabanın benzin deposunun kapak deliğiyim, ben devamlı dolduruluyorum, bu önemli bir dönemeç oluşturan bir keşif oluyor benim için.”
“Kanlar içindeki Hz. İsa adına ikimiz arasındaki bu aşk beni bir ruh hastası gibi esir almasın ne olur. Biliyorum, her yerdesin, nereye gidersem gideyim senin gücünü, ılık nefesini gözeneklerimde hissediyorum, ama sen öyle seyyar, öyle sanal ve soyutsun ve ben senin bir mekân ve zamana bağlı kalmak istememeni anlıyorum tabii, ama neden?
Yalvarıyorum sana, kendini bana gösteremez misin? Bedenimi ele geçirdin, düşüncelerime ve duygularıma ipotek koydun, ben artık senin işyerinim ben senin fahişenim, ama beni değerlendiren olmadı henüz, sen gelip beni değerlendiremez misin? Bunu gerçekten istiyorum. En az bir temsilci gönderemez misin, rugby oynadığın arkadaşlarını gönderemez misin, yanlarında sopalarını da getirsinler, yani baseball oynadığın arkadaşların, Brian Mikkelsen’den bahsediyorum. Yalvarıyorum sana, biraz daha net olamaz mıyız, Brian Mikkelsen gelse elindeki kâğıttan Danimarka bayrağıyla yarağımın ucunu paramparça etse, Brian Mikkelsen gelip kulağıma bir şifre fısıldasa, bir aşk önerisi fısıldasa, Brian Mikkelsen gelip kulağıma "Blaavandshuk" diye fısıldarken bana, beni yıpratan benliğime öldürücü darbeyi vursa, çoktan ölmüş karın zarıma sarımsı spermini boşaltsa, ah evet, bu gece beni öldüremez misin, Beni Kvikly marketinden ya da bir göçmenin işlettiği manavdan alınmış, çekirdekleri çıkarılmış, aşırı olgunlaşmış avokadolar üzerine yatırsan, o kadar mutsuzum ki 7-24 uyuyabilirim, 7-Eleven büfesinden mi yoksa o avokadolar, yalvarırım sana, beni daha sert siksen, hızla gidip gelsen, beni kapatsan tamamen, radyoyu açar gibi açsan biraz daha da kulaklarım artık duymasa, bana bir sistem öner lânet olası, örneğin: Bıçakla göğsüme çizik at, bu pansiyon odasından kovaladığım bakteri yükü her güvercin için bir buçuk santimetre derinliğinde bir çizik at, önce enine, sonra boyuna ve göğsümde kareli bir desen oluşsun, sonra orada bir portatif yatağa yatayım, buruş buruş olmuş bedenimle yatayım, torunlarımla kendi göğüs kafesimde dama oynayayım, karnabahar yiyeyim, bok sıçayım, herkesin oynamak istediği bir bebek olayım, göğsümde dama oynarken dokundukları her taşta bana da dokunmuş olsunlar.”
Koža je scena na kojoj čovek može da izrazi svoj unutrašnji svet, koža je elastična futrola koja obavija celo telo, koža se, kada se rastegne, prostire na 1,6 do 1,8 kvadratnih metara, što odgovara površini prosečnog jorgana. Koža je tanja u dece i žene nego kod muškaraca, koža je tanja kod starijih nego kod mladih, najtanja koža ima 1/3 mm i nalazi se na kapcima i genitalijama, koža mladih je žućkasta sa crvenkastnim nijansama, a koža matoraca je sivo bela, takođe sa crvenkastim nijansama, boja se menja zavisno od punoće krvi i sadržaja masti u potkožnom tkivu. Koža ima karakterističnu zagasitost, koja podseća na svilu ili saten, što dolazi od reflektovanja svetla iz mnogih, finih neravnina na površini.