"İnsan aklının kapasitesi dahilindeki hiçbir icat, doğanın inşa ettiği engelleri yıkamazdı."
Klasik Bilimkurgu Öyküleri, iyi bilimkurgunun iyi edebiyata dönüşme yolundaki ilk durağı olan 19. yüzyıla uzanıyor. Öncü niteliğindeki bilimsel ve teknolojik icat öykülerinden medeniyete yabancılaşan modern kahraman anlatısına, ütopya ve distopya geleneğinin izlerinden bilimkurgu ve fantazyanın iç içe geçtiği kozmik dehşet türüne kadar genişleyen bir yelpazenin en değerli öyküleri buluşarak bu edebiyatın temel unsurlarını sergiliyor.
Fitz-James O’Brien'ın yazdığı ve Lovecraft'ın en sevdiği öykülerden biri olarak tarihe geçen "Elmas Mercek", Edward Page Mitchell'ın kaleme aldığı ve edebiyat tarihinin ilk zaman makinesi öyküsü olarak kabul edilen "Geri Giden Saat", yine Mitchell'a ait ve türünün önemli örneklerinden biri olan "Gövdesi Olmayan Adam", Frank R. Stockton imzalı bir icat öyküsü olan "Negatif Yerçekimi Hikâyesi", usta ütopya yazarı Edward Bellamy'den "Hikâyem Size", H. G. Wells'ten yazıldığı dönemde olduğu kadar günümüzde de değerini koruyan "Yeni Hızlandırıcı" ve ustaların ustası Abraham Merritt'ten "Çukur Halkı" bu derlemede yan yana geliyor.
"Bilimkurgu, gerçekleşmesi mümkün olsa da genellikle gerçekleşmesini istemeyeceğiniz bir şeydir." -Arthur C. Clarke-
He was born Michael O'Brien in County Cork, and was very young when the family moved to Limerick, Ireland. He attended the University of Dublin, and is believed to have been at one time a soldier in the British Army. On leaving college he went to London, and in the course of four years spent his inheritance of £8,000, meanwhile editing a periodical in aid of the World's Fair of 1851. About 1852 he came to the United States, in the process changing his name to Fitz James and thenceforth he devoted his attention to literature.
While he was in college he had shown an aptitude for writing verse, and two of his poems—"Loch Ine" and "Irish Castles"—were published in The Ballads of Ireland (1856).
His earliest writings in the United States were contributed to The Lantern, which was then edited by John Brougham. Subsequently he wrote for The Home Journal, The New York Times, and The American Whig Review. His first important literary connection was with Harper's Magazine, and beginning in February 1853, with The Two Skulls, he contributed more than sixty articles in prose and verse to that periodical. He likewise wrote for the New York Saturday Press, Putnam's Magazine, Vanity Fair, and The Atlantic Monthly. To the latter he sent "The Diamond Lens" (1858) and "The Wondersmith" (1859), which are unsurpassed as creations of the imagination, and are unique among short magazine stories. "The Diamond Lens" is probably his most famous short story, and tells the story of a scientist who invents a powerful microscope discovers a beautiful female in a microscopic world inside a drop of water. "The Wondersmith" is an early predecessor of robot rebellion, where toys possessed by evil spirits are transformed into living automatons who turns against their creators. His 1858 short called "Horrors Unknown" has been referred to as "the single most striking example of surrealistic fiction to pre-date Alice in Wonderland" (Sam Moskowitz, 1971). "What Was It? A Mystery" (1859) is one of the earliest known examples of invisibility in fiction.
His pen was also employed in writing plays. For James W. Wallack he made A Gentleman from Ireland, that held the boards for a generation. He also wrote and adapted other pieces for the theatres, but they had a shorter existence.
In New York he at once associated with the brilliant set of Bohemians of that day, among whom he was ranked as the most able. At the weekly dinners that were given by John Brougham, or at the nightly suppers at Pfaff's on Broadway, he was the soul of the entertainment.
In 1861 he joined the 7th regiment of the New York National Guard, hoping to be sent to the front, and he was in Camp Cameron before Washington for six weeks. When his regiment returned to New York he received an appointment on the staff of General Frederick W. Lander. He was severely wounded in a skirmish on February 26, 1862, and lingered until April, when he died at Cumberland, Maryland.
İçerisinde bulunan öykülerden şu kötüydü diyebileceğim hiç yok. Hepsini çok beğendim. O kadar akıcı ve güzeldi ki su gibi gitti. Büyük keyif aldım gerçekten fakat bir tanesi var ki açık ara önde; Çukur Halkı - Abraham Merritt. Betimlemeler, anlatım, hikayenin kendisi yarattığı o ürkünç hava muazzamdı. Bir çukurun içinde cehennemin yansıması ve oradan çıkan bir adam…
Yine içeriğini daha önce fotoğraf olarak paylaşmıştım ama bir de yazılı olarak ekleyeyim.
Elmas Mercek - Fitz-James O’brien Gövdesi Olmayan Adam - Edward Page Mitchell Geri Giden Saat - Edward Page Mitchell Negatif Yerçekimi Hikayesi - Frank R. Stockton Hikayem Size - Edward Bellamy Yeni Hızlandırıcı - H. G. Wells Çukur Halkı - Abraham Merritt
Genel olarak değerlendirecek olursam Kara Çınar beni şaşırtan bir dizgi oldu. Son bir kitap daha kaldı. Umarım kısa sürede birkaç kitap daha eklerler. Hikayelerin detayına girmeme sebebim ise zaten öyküler oldukça kısa. En uzunu kırk sayfa civarında ama diğerleri hep on-yirmi sayfa filan. Bir şey desem bütün büyüsü bozulur. Bu sebeple bilimkurgu, fantastik, masal, hortlaklar, vampirler, rüyalar, zaman yolculukları gibi alanlarda okuma yapmayı sevenlere öneririm. Unutmadan 21. yy yeni moda vampirlerinden bahsetmiyorum. Eski moda olanlardan bahsediyorum. -.-
Edward Bellamy’nin meşhur geriye dönüş başlıklı romanının peşine düşüp kütüphaneye gidince, bu seçkiye de rastladım. Okuması çok keyifli, yüz gülümseten bilim kurgu hikayeleri, bir tanesi hariç hepsi 19. yy’dan. Dizginlenemez bir merakın büyüsüyle evin bir odasına kuruluveren laboratuvar köşeleri ve çılgınca deney yapan adamlar. 20. yy’ın başında yazılmış hikayenin meraklı kaşifi Yale’den bir profesör. Mistik bir hikayeyi yaşadı ve huzurla gözlerini kapattı. Huzurla çünkü yaşadıklarını anlatabildi:) Yakın zamanda vesaire.org’ta John Yorke’dan Cüneyt Bender tarafından yapılmış bir çeviriyi okumuştum: Yoksa Bütün Hikayeler Aynı mı? Bu seçki bana bu çeviri yazıyı hatırlattı. Sadece okumakla kalmayıp, yazıp çizen herkese kesinlikle tavsiye ediyorum. Çınar yayınevinin ‘Geceyi Yaşa’ serisindenmiş. Dipnotları da kısa ve öz, açıklayıcıydı. Emekçilerine teşekkür ediyorum.
19. yüzyıldan az bilinen bilim kurgu öyküleri... Bu kitap sayesinde Edward Page Mitchell'den haberim oldu; kitapta yer alan iki öyküsünü de sevdim. Kitabın çevirisi, 21. yüzyılın başında gençlerin konuştuğu kuş dilini hatırlatıyor: "Tabi ki de", "sanırsam", "zannedersem" gibi Türkçede olmayan, sonradan icat edilmiş kalıplar rahatsız ediyor. Neyse ki satır aralarında "sıkıntı yok", "boş yapma" gibi sözlere rastlamadım. Korkarım bu sözlerin de çevirilere gireceği günler yakındır.
Yazıldıkları zamanı düşünürsek yaratıcı hikayeler sayılabilir çoğu ancak ben H.G. Wells’in hikayesi “Yeni Hızlandırcı” dışında beğenmedim. Özellikle son hikaye “Çukur Halkı”nın bilimkurgu olarak nitelendirilmesini anlamadım fantastik korku altında basılması daha uygun olurmuş. Hepsinin dili anlaşılır ama konu olarak beni sarmadılar.
Klasik Bilimkurgu Öyküleri; 1850-1900 yılları arasında yazılmış 7 öyküden oluşuyor. İlgi çekici temalara sahip olmakla birlikte,konu ile ilgisi olmayan olgulara,ülkelerin tarihine ve yer isimlerine dair detaylar, zihinde canlandırılamayan uzun betimlemeler sebebi ile yer yer sıkıldığımı ve hikayelerin içine girmekte zorlandığımı söyleyebilirim.
İçlerinde benim için öne çıkan öyküler; Elmas Mercek, Hikayem Size ve Yeni Hızlandırıcı oldu.
Elmas Mercek, çocukluğundan itibaren mikroskoplara yönelik tutkusu ile mükemmel mikroskoba ulaşmak için mücadele eden bir adamı ve keşfettiği mikroskopik evreni işliyor.
Gövdesi Olmayan Adam; bir bilim insanının, bir nesneyi veya insanı bir yerden başka bir yere nakletmeyi sağlayan bir cihazı keşfi üzerine odaklanıyor.
Geri Giden Saat; zaman yolculuğunu mümkün kılan antika bir saatin hikayesini 1500'lü yıllarda yaşanmış bir savaş üzerinden işliyor.
Negatif Yerçekimi Hikayesi; Yerçekimi kuvvetini tersine çeviren bir alet icat eden bir adam ve eşinin öyküsüne odaklanıyor.
Hikayem Size; geçirdiği gemi kazası ile adaya düşen bir adamın, konuşma ve dili anlama güçlerinden vazgeçmiş, zihinsel yolla iletişim kuran insanlarla tanışmasını işliyor. Düşünceleri okuma yolu ile kurulan ilişkilerin derinliğini görmenin bakış açısına etkisi anlatılıyor.
Yeni Hızlandırıcı; bir bilim insanının sinir sistemini uyaran bir ilaç keşfetmesine odaklanıyor. Zihinsel ve fiziksel işlevlerin artması ile zamanda hızlı hareket etmeyi ve kısa sürede çok iş yapılmasını sağlayan ilacı deneyen bilim insanın hikayesi aktarılıyor.
Çukur Halkı; yerli halkı tarafından lanetli kabul edilen 5 tepede, bir adamın dünyanın merkezine inen bir merdiven bulmasını ve orada karşılaştığı tuhaf varlıkları işliyor.
Yazıldığı dönem ile ilgili olabileceğini düşündüğüm detaylandırmalar ve bağlantı kurulamayan cümleler, bilimkurgusal yönünü zayıflatsa da, olağanüstü etkilere sahip icatların ön planda işlendiği konuların, farklı bir anlatım tarzı ve işleyiş ile aktarılsa ilgi çekici olabileceğini düşünüyorum.
Fitz-James O'Brien'a ait olan ilk öykü Elmas Mercek'ten çıkarttığım ders şudur ki: Yoksa hayatında güzel bir dişi, beceremezsin zaten hiçbir işi. İkinci ve üçüncü öyküler Edward Page Mitchell'e ait. Gövdesi Olmayan Adam'da ters giden bir ışınlanma hikâyesinin sonuçlarını, Geri Giden Saat'te ise geleceğin geçmiş üzerindeki etkisini okuyoruz. Dördüncü öykü Frank R. Stockton'un Negatif Yerçekimi Hikâyesi. Kişisel favorim olan bu öyküde, ağırlığı sıfırlayabilen o elzem makineyi icat eden kaşifin yaşadıkları anlatılmış. Bir sonraki hikâye Edward Bellamy'nin ütopik bir zihin dilinin gizli varlığından bahseden Hikâyem Size'si. Gerçekten ufuk açıcı bir konu. Altıncı öykü okuması her zaman büyük keyif veren Herbert George Wells'in. Yeni Hızlandırıcı adındaki bu öykü için en eski NZT-48 desem, Limitless severlerin dikkatini çekmiş olurum herhalde. Son hikâye ise Abraham Merritt'in, yeryüzünün cehennemvari bir çukurunda yaşayan ışık küreciklerini anlattığı Çukur Halkı. Wells meclisten dışarı- daha önce adını bile duymadığım beş ilginç yazarla tanışmama vesile olduğu için Yankı Enki'ye çok teşekkür... Keyifle okudum, tavsiye ederim. =)
Bilimkurgu yazın türünün köklerini merak eden okuyucu için güzel bir derleme olmuş. Yazıldığı çağın ruhunu ve karakterini yansıtan, okuması keyifli ve ilginç öyküler barındıran bir seçki. Ne var ki ülkemizde yayımlanan hemen her çeviri bilimkurgu eseri gibi editoryal özensizlikten nasibini almış: bazı öykülerin çevirisinde titizlik kendini belli ederken az da olsa yanlış sözcük seçimleri göze batıyor. "Negatif Yerçekimi Hikayesi" ve "Çukur Halkı" öykülerinin çevirileri ise çok, ama çok kötü. Hadi çeviriler kusurlu; buna alışığız ama en azından biraz düzeltiyle zararın bir yerinden dönülebilirdi ama o da yapılmamış. Bu da ister istemez editörün bu derlemeyi hiç okumadığını düşündürtüyor. Olan bu güzelim klasik eserlere oluyor, vallahi yazık...
Harika bir derleme kitap hazırlamış çınar yayınları. Bazı hikayeler ortalama olsa da bazılarına hayran kaldım. Özellikle Edward Page Mitchell ‘in “gövdesi olmayan adam”ına, Frank R. Stockton’ın “negatif yerçekimi hikayesi”ne ve en çok da Abraham Merritt’in “çukur halkı” na bayıldım. Hikaye severlere gönülden tavsiye edebileceğim bir kitap.
Klasik Bilimkurgu Öyküleri kitabını okudum. Kitaptaki Gövdesi Olmayan Adam, Negatif Yerçekimi Hikâyesi, Hikayem Size ve Yeni Hızlandırıcı adlı öyküleri çok beğendim. Geri kalan öyküler ise idare ederdi.
Klasik Bilimkurgu Öyküleri adını taşıyan bir kitabın kötü olma ihtimali yok gibi bir şey zaten bence =) Favori öykülerim ise Elmas Mercek, Negatif Yerçekimi Hikayesi ve Yeni Hızlandırıcı oldu.
Öncelikle kitabın içinde çok da ahım şahım bilimkurgu öyküleri yok, onu söylemek gerekiyor. Fakat aklım başlığa gidiyor çünkü "Klasik" bilimkurgu öyküleri olduğunu görüyorum. Açıkçası bu kitabı bilimkurguya yeni başlayanlar için tavsiye edebilirim. Bilimkurgu eserleri için çok temel bir kitap olduğunu düşünüyorum.
Bütün öyküler anlaşılabilir bir şekilde yazılmış. Lakin aralarında en beğendiğim sanırım "Gövdesi Olmayan Adam" öyküsü oldu. Bu anlamda Edward Page Mitchell'ı da tanımış oldum.
“Bilimkurgu, gerçekleşmesi mümkün olsa da genellikle gerçekleşmesini istemeyeceğiniz bir şeydir.” - Arthur C. Clarke
100 yıl önce yazılmış hikayeler olduğunu ve bugün birçok bilimkurgu hikayesine ilham verdiğini düşününce içindekilerin. Gerçekten güzel. Son hikaye dışında genel olarak beğendim.