Ben dediğim şeyin ben olmasının bir anlamı olmalı."
Gökhan Şahinoğlu bir imalat atölyesinde çalışıyor. Sıkı çalışıyor. Ustasının gözbebeği. Kalan zamanını halı saha maçları ile bir küsüp bir barıştığı kız arkadaşı arasında paylaştırıyor. Mahallesinde saygılı, inançlı ve olgun bir genç olarak biliniyor. Bir gün telefonuna bir süredir parçası olduğu sanal arkadaşlık grubundan Kübra adlı kullanıcının mesajı düşüyor. “Sen farklısın.”
Gökhan başta anlam veremiyor. Pek de önemsemiyor. Ama mesajların sayısı arttıkça Gökhan'ın merakı da artıyor. Zira Kübra, Gökhan ve çevresindeki herkes hakkında haddinden fazla şey biliyor.
Ödüllü ilk roman Sıcak Kafa'nın yazarı Afşin Kum'dan, insana ve makineye, akla ve vicdana, inanca ve iktidara dair keskin ve hızlı bir macera daha. Kübra.
1972 İzmir doğumlu. Boğaziçi Üniversitesi'nde bilgisayar mühendisliği, Bilgi Üniversitesi'nde sinema-televizyon öğrenimi gördü. Çeşitli kurumlarda yazılımcı ve yönetici olarak çalıştı. Doksanlı yıllardan itibaren müzik ve senaryo çalışmalarında bulundu. Afili Filintalar sitesinde ve Ot dergisinde deneme ve öyküleri yayınlandı. 2016 yılı Kasım ayında ilk romanı Sıcak Kafa, 2020 Şubat ayında da ikinci romanı Kübra okurla buluştu.
Çekinerek yazıyorum, ama beğenmedim. En başta, anlatım ve dil özelliksiz, sıradan. Hiçbir dil güzelliği olmayan, hayli tanıdık bir amatör yazar anlatımı bu, üzgünüm. Öyküye gelince... Cep telefonunuza alakasız, rehberinizde olmayan birinden bir mesaj gelirse belki yanlışlık, daha büyük olasılıkla dolandırıcılık ya da spam olduğunu düşünür, siler geçersiniz mutlaka. İki dakika sonra da unutmuş olursunuz. Ancak bu öyküdeki karakter, nasıl oluyorsa, hemen bu mesajların Allah tarafından yollandığına kanaat getiriyor, zamanla çevresindekileri de buna inandırıyor. Hiç "acaba?" diyen de yok. Herkesin gayet inançlı olduğu bir çevrede, bu iddia edilenin şirke girdiğini farkeden de yok gibi. Pek olacak iş değil bu bence.
Öyküde, Allah katından iletildiğine inanılan mesajlar "gerçeği karanlıktan çıkar" gibi sıradan, esasen anlamsız şeyler. Peygamberleşip ülkeyi bölecek kadar kişiyi peşine takan kahramanımızın söylemleriyse daha da sıradan, "Allah yolunda yürüyelim" gibi sözler. Bir nevi İsa benzetmesi yapılmış ama, İsa muhtemelen "Allah bizimle" ya da "Allah yolunda olalım" gibi düz sözlerden daha anlamlı bir şeyler söylüyordu çevresini saranlara.
Tanklı, toplu, sokak çatışmalı finale hiç girmeyelim, felaket çünkü.
Aslında iki vermek isterdim ama üç yıldız veriyorum, çünkü bu kitap 2020 yılında çıkmış gözüküyor. 2020 yılında çıkmış bir kitapta, o tarihlerde henüz ortalığa dökülmemiş olan yazı ile görüntü üretme ya da makine öğrenmesi gibi kavramlara yer verilmesine şaşırdım. Yazarın mühendis olduğu söyleniyor, herhalde bu kavramları mesleğinden kitaba taşımış, bir anlamda öncü olmuş. Bu kitabı 2020 yılında okuyanların, 2022 gibi ChatGPT vs. ile karşılaştıklarında çok heyecanlandıklarını tahmin ediyorum.
Aslında not aldığım, eleştirmek istediğim başka detaylar da var ama hem maksatlı üzerine gidiyor gibi olmak istemiyorum, hem de şu sıcak günlerde bir de internet tartışmalarıyla uğraşmak istemiyorum.
Afşin Kum April'dan çıkan yeni romanı "KÜBRA" ile yine bekleneni veriyor. Beklediğim gibi müthiş akışkan, kimi zaman düşündürücü kimi zaman eğlenceli, özellikle diyaloglar çok başarılı. "Kılçıksız" diyebileceğim bir dili var. Gerçek bir Afşin Kum eseri olmuş. Final bölümü daha iyi olabilir miydi acaba diye düşünüyorum ancak sonuçta bu bir Afşin Kum eseri; çıta ve yazarın düşüncesi anlamında o derece yüksek. Yazarı, yazara destek veren April Yayınları'nı, özellikle eserin editörü Nazlı Berivan Ak'ı ve Son Okumada Nimet Kirşan'ı tebrik ediyorum. Nefis bir ayrıntı olarak; kapak illüstrasyon tasarımı yine Afşin Kum'a ait. Bu kitabı daha da güzel kılıyor. :)
İlk romanı Sıcak Kafa'yı okuduğumda yer yer olmamışlık, bir tempo düşüklüğü vardı ama ne derler bilirsiniz, ilk elin günahı olmaz. Gerçekten de bu 2.romanıyla ilk romanda hafifçe hissedilen olumsuzlukları neredeyse tamamen ortadan kaldırmış.
Hem çok farklı hem çok tanıdık hissettiren bir kurgu yaratmak cidden ustalık işi. Detayları, geçişleri, ince esprileriyle son derece keyifli ve başarılı bir okuma.
Günümüz teknoloji dünyasında, günlük yaşadığımız her bir olayın derinlerdeki sebebini çözmek bazen ne yazıkki imkansız. Kime ait olduğunu bilemediğimiz ellerle kapanıyor gözlerimiz. Bu bilinmez sisteme muhteşem bir eleştiri olmuş. Gerçekten alkışlıyorum. Mutlaka ve ısrarla okunmalı diyor, keyifli okumalar diliyorum.
Afsin Kum'un ilk romani Sicak Kafa'yi da cok sevmistim, ama kurgusunda zayif buldugum kisimlar vardi. Yazarin, bir suredir sabirsizlikla bekledigim ikinci romanini, cikar cikmaz aldim ve heyecanla okudum. Hem konu, hem kurgu hem de hikaye butunlugu acisindan cok basarili bir roman. Keyifle, heyecanla okudum. Basini, ortasini, sonunu, her bir yanini cok sevdim. Bazi detaylar beni cok keyiflendirdi. Umarim Afsin Kum, bir sonraki romaninda da, bu kadar basarili olur ve hep boyle keyifle okumaya devam ederim.
Akıcılığını sevmekle beraber biraz klişe bulduğum (falan filanlar, yazarın ne olmakta olduğunu araya yedirmesi) ve kesinlikle kurgu zamanlama hatası olduğuna inandığım için çok istediğim yüksek puanları veremedim.
Önce diziyi izledim, evet, ama kitap çok daha başarılıydı. Hele kitabı okuduktan sonra dizi uzasın, ilgi çeksin diye keyiflerine göre nasıl eğip büktüklerini gördükçe içim acıdı. Taylan Biraderler bebekleri eğip büken, ağaca asıp sepete sokan doğum fotoğrafçıları gibi çekmişler diziyi. Çocuğumun öyle eğilip büküldüğünü görsem epey üzülürdüm. Kim bilir Afşin Kum ne kadar üzülmüştür.
Dizide hiç olmayan Berk-Selim-Deniz storyline'ı iyiydi ama biraz fazlaydı. Tamam, Kübra'yı anlatmak istedin ama Kübra zaten inanılmaz saçma bir proje. Şu kitabın yazım yılında 1977'yi göreyim alnından öperim ama çocuklara özel ders verebilen, anlayabilen, konuşabilen, okuyabilen, sorgulayabilen, paylaşabilen bu AI çağında tek bir mantıklı cümle kuramayan bir yapay zeka programına milyonlarca dolar yatırıp kazancını sadece yönetim danışmanlığından ummak inanılmaz absürttü.
Berk-Selim ile Gökhan Şatıroğlu'nun hikayesi paralel gitmediği için hem saçma oldu hem de Gökhan'ın hikayesinde geriye dönmüş gibi oldu. Acemice bir hata. Gökçe'ye o kadar yatırım yaptınız Gökçe silindi gitti. Muzo kesin gay ama neden tenhada bir adım atmadı. Çok fazla soru var.
Ancak dediğim gibi sonu daha iyi olabilir diye düşünsem de nefret etmedim.
Teknik detaylar ve tutarlılık şahane (singularity kavramı üzerine) ; buna ek olarak kitabın ikinci yarısında kahramanımızın kopuşları insanı zevkten dört köşe ediyor. Kitabın son düzlüğüne girdiğimizde yazar bizi şaşırtmaya devam ediyor (inanç - hakikat etkileşimsizliği, gerçekliği büken iman). Romandan TR toplumuna, bilişim teknolojilerine, insan zihnine (iman, kanaat, fikir) dair türlü resimler çıkıyor. Umulmadık yerlerde ince espriler, göndermelerle dolu bir üslup. Roman, kendine referansla, adeta, her an her olay ya da nesneden başka başka mecralara bağlanan, büyüyen anlam öbekleri (BB :) şeklinde yazılmış gibi.
Dizi nedeniyle gündem olduğu için listeye almıştım.. Başlarda pek sarmasa da AI meselesi devreye girince ilgimi çekti.. Kendine Allah/Yaratıcı tarafından mesaj geldiğini iddia eden kardeş, doğruları öğrense de konuya kendini fazla kaptırır ve sonu acı biter.. Tabi askerlik nedeniyle psikolojisi de bozulmuştur.. Belki onun da etkisi olmuştur.
Derinlikli ve orijinal bir hikayeye sahip. Son zamanlarda okuduğum en şahane yerli eserlerden. Hakkı verilirse harika bir film de çıkabilir buradan. Eline sağlık Afşin Kum.
Anlaşmamız şöyle: Dünyayla bağlantımızı koparıyoruz, eğlence ve türlü olasılık sunan, kafa açan kitaplar modunu açıyoruz ve kendimizi Kúbra’ya bırakıyoruz!🚀
Sıcak Kafa’da önce izleyip sonra okuduğum için pişman olmuştum hatta devamı çekilmeyeceği açıklanınca keşke hiç izlemeseydim, sadece okumuş ve zihnimde canlandırdığım haliyle kalsaydı detaylar diye düşünmüştüm. Bu sefer o yüzden önce okumayı tercih ettim. Ve fakat bu sefer de izlemesem de olurmuş dedim çünkü kitap gayet tatminkar geldi. Hatta kitabı okumadım adeta izledim yine müthiş sinematografik bir anlatım, merak ve aksiyon unsuru bol bir hikaye.
İki ayrı yoldan ilerleyen başka başka hayatlar ve kesişen yollar. Bu tip yuvarlanarak büyüyen kurgular, hızlı okutan akıcı ve eğlenceli bir üslupla birleşince geriye keyifle okumak kalıyor. Fakat sonunu daha farklı hayal etmiştim ben sanırım ya da ummuştum diyeyim. Belki umduğum minvalde devam eder ya da ediyordur kimbilir:)
Hepimiz bir açıdan özel ve farklı olduğumuzu düşünürüz. Tabi, herkes gibi sıradan biri olduğumuzu bir gün fark edene kadar. İşte birisi size tam da özel biri olduğunuza inanırken siz, mesaj atsa; sen farklısın dese. Size güç verse, kimsenin bilemeyeceği ipuçlarını telefonunuza taşısa. Bu mesajların peşinden gider miydiniz? Kitabın ana karakteri Gökhan gidiyor; arkasında ilahi bir güç olduğunu düşünerek, karanlıktaki gerçekleri aydınlığa çıkarmaya, iyilerin hakkını korumaya çalışarak... Üstelik bir topluluk oluşturuyor çevresinde ve bu kitleyi de peşinden sürüklüyor.
Peki, bu güç ne? Bilgi karşısındaki zayıflığımız mı? Yazılmış bir senaryonun varlığına inanma ihtiyacımız mı? Sosyal medyanın üzerimizde yarattığı dönüşümün etkisi mi? Tüm bu sorular Kübra’yı okurken hep kafanızın bir yerlerinde olacak ve belki Adem, belki Deniz, belki Gökhan, belki Berk olarak bitireceksiniz kitabı, yüzünüze yayılan sıcak bir gülümseme ile…
Yazarın ilk kitabı Sıcak Kafa’nın yorumuna da yazmıştım, normal koşullarda kırk yıl dursam adı Kübra olan bir kitabı okumazdım ama Afşin Kum beni çok şaşırttı. Kitabın oldukça ilginç, hatta yaşadığımız dönem itibariyle epey de cesur bir hikayesi var. Bazı karakterler yeterince derin yazılmamış ve kitabın finalinde iddialı hikayesinin aksine biraz kolaya kaçan bir son tercih edilmiş ama yine de çok beğendim. Afşin Kum’un gelecekte yapacağı işleri merakla bekliyorum.
Sıcak Kafa’nın Netflix’e dizi olacağı yönünde söylentiler var, keşke onun yerine Kübra dijital bir platforma dizi ya da film yapılsa.
Halen okumaktayım, okadar sürükleyici çağdaş bir hikayeki buraya yazmadan duramadım.
Okuması çok keyifli, güncel, merak uyandırıcı bir hikaye. Kendi içimizden bir bilimkurgu veya kısaca kurgu hikayesi ve anlatımı akışkan. karakterlere kendinizi birçok acıdan yakın hisssedebiliyorsunuz.
Sevdim diyemem sevmedim diyemem. Edebiyat adına bir şey göremedim. Ama kitap akıcı okunuyor… hala duygularımdan emin değilim. Vakit varsa hızla okunuyor. Zamanımıza uygun bir kitap.
gereksiz uzatmalar kesilse -mesela bir halı saha nasıl tadilat yapılır, nasıl işletilir-, üst perdeden konuşan sinir bozucu yazar sesi tamamen ortadan kaldırılsa ve tabii ki inançlı insanlar gerizekalı gibi gösterilmemiş olsa, en azından yazarın kibri Adem karakterini rahat bırakmış olsa, daha iyi bir metin olurmuş. ama "roman" olur muymuş emin değilim. bu haliyle çok plastik geldi bana. tersinden hidayet romanı gibi bir metin. raif cilasun'un oğlum osman, kızım ayşe kitapları vardır mesela. yazar tezini karakterler üzerinden kağıda döker, iyiler iyi, kötüler kötü, iyi davranışlar belli, kötü davranışlar belli. hayatın karmaşıklığından nasibini almamış, fazlaca düzeltilmiş, fazlaca amaca odaklı, orta iki çocuğu okuduğunda etkilensin diye yazılmış. o dili hatırlattı bana.
Yazarla ilk tanışma kitabım. Okumayı bitirdiğimde bazı okurların eseri seveceğini, bazılarınınsa yoğun eleştiride bulunacağını düşündüm. Ben sevenler tarafındayım. Karakterlerin gelişimi ve kurgunun ilerleyişinden ziyade AI teknolojilerinin arkasındaki düşünme şeklini anlamamı sağladığı için eseri değerli buldum.
Herkes gibi benim de yapay zeka ile kendime göre bir tecrübem var, bizim söylediklerimizden çok onun söylediklerimizi nasıl değerlendirdiğinin önemli olduğunu düşünüyorum. Yapay zeka durdurulması gereken bir tehdit mi, yoksa insanlığın geleceği adına işleri kolaylaştıracak bir mucize mi kısmına şimdilik çekincemeli yaklaşsam da bana bunları yeniden düşünme şansı verdiği için yazara minnettarım. Bu yüzden sizin de bu esere bir şans vermeniz gerektiğini düşünüyorum.
Yazarı tanımıyordum. Kitapçıda yerli bilim kurgu romanı ararken tesadüfen aldım. İyi ki almışım. Son derece akıcı, sürükleyici, detaylı bir kitap. Elimden bırakamadım. Sonuna kadar hikaye bitmiyor, hatta son kısmı biraz da dramatik. Keyifle okuyorsunuz. Diğer kitabını da alacağım. Yeni bir birinci sınıf yazar keşfettim gibi hissediyorum. :)
"kübra" hem tüm zamanların, hem tam da yaşadığımız yüzyılın; hem evrenselin hem yerelin romanı olmuş. okurken, din, toplum, yapay zeka, güç kavramları üzerine düşündüm. kitabın kurgusunun ve dilinin güzelliği; kavramları, romanın hikayesiyle bütünleştirerek, sürüklenerek okunmasını sağlıyor. mümkünse araya zaman girmeden bir çırpıda okuyun.
Afşin Kum yeni farkına vardığım yazarlardan. Aslında bu tarz hikayeleri severim ama bir şekilde gözümden kaçmış. Yazarın eğitimi ve çalıştığı alan bilgisayar dünyası ile alakalı olunca yapay zeka meselesini de tahminimce tecrübeleri ile de harmanlayarak çok güzel bir kurguya oturtmuş. Kurgunun içine türk toplum yapısının dinamiklerini de çok iyi yerleştirmiş . Okurken hem eğlendim ve keyif aldım, hem düşündüm hem de üzüldüm. Yazar yer yer teknik detaylara yer vermiş olsa da konuya hakim olmayan okuyucunun bile sıkılmadan olayları takip edebilmesini sağlayabilecek bir anlatım tarzını kullanmış. Felsefi ve ahlaki sorgulamaları olan bir kitap. Aynı zamanda toplum olarak yapay zeka uygulamalarına ne kadar hazırlıklıyız sorgulamasını yaptıran, gerekli yasal düzenlemeler neler olmalı, yeterli mi ve yapılan düzenlemelerin ne kadarı hayata geçirilebilmiş gibi konuları da düşündüren bir kitap. Tavsiye ederim.
Bir yildizi yazarin arada direkt kendisi olarak okuyucuyla konusmasi ve Turkiye’deki toplumsal olaylarda yasanan kayiplarin isimlerine referans vermesinden dolayi kirdim. Cok gereksiz ve bence kaybettiklerimizin anisina zarar veriyor. Belki de sadece isim benzerligidir ancak neredeyse eminim ki ozellikle yapilmis. Aslinda kurgu bes yildizi, hatta cok daha fazlasini bile hakediyor, o kadar iyi dusunulmus. Kitaptan cok once dizisine denk gelmis ve bir kac bolum izlemistim daha sonra hikaye beni cok icinde tutamadi. Ancak orijinalinin cok daha iyi olacagini dusunerek kitabini okumakla cok dogru yapmisim, hakikaten ozellikle icinde bulundugumuz yapay zekanin cigrindan cikma doneminden hemen once yazilmis olmasi degerini bir o kadar arttiriyor.
Bir bilgisayar mühendisi olarak, yazılıp çizilen üzerine komplo teorileri yazılan yapay zekanın yok efendim dünyayı ele geçirecek yok efendim kimsenin işi gücü kalmayacak söylentilerinden gına geldi. Kitabı okurken sürekli olarak düşündüğüm şey yazarın yapay zeka alanında çok iyi araştırma yapmış ve çok gerçekçi bir şekilde kurgulamış olduğuydu. Daha sonra yazarı araştırınca meslektaş olduğumuzu öğrendim ve taşlar yerine oturdu. İşte ben bu komplo teorilerini bu şekilde okumak istiyorum. Olabilecek en gerçekçi şekilde yazılmış bir AI romanı. Kısaca okuyun.
Afşin Kum kitaplarını yazmadan önce çok çalışıyor, çok okuyor, büyük hazırlıklar yapıyor bu kesin. Orjinal konular buluyor, güzel anlatıyor, gerilimi harika artırıyor. Fakat nedense sonuca hep apar topar bağlanıyor. Sıcak Kafa'da da yaşadığım tatminsizliği bunda da yaşadım maalesef. Sonuç mantıksız mıydı, hayır. İyi miydi maalesef ona da hayır. Ama uslanmış değilim bir sonraki romanını da gene okuyacağım :)
Kurgusu güzel ama sanki odağı özellikle kitabın ikinci yarısında biraz dağınık. Yapay zeka'nin tehlikelerini mi, inancın gücünü mü okuyoruz tam olarak belli değil. Ayrıca bir cok kitabin çoğunda olan sona doğru herşeyin fazla hızlıca sonuca bağlanması (sanırım kitabı çok uzatmamak için yapılıyor bu) biraz yapaylik katmış kitabin kurgusuna. Bazı hikayeler de yarım kalıyor. Inşaatçı yatırımcı mesela ilginç bir karakter olmasına rağmen bir türlü yer bulamıyor kendine vs.
Yani bu kadar iyi bir konu bu kadar kötü yazılabilirdi. O kadar ilgimi çekmeyen detaylar uzatılmıştı ki okurken sinir krizi geçirdim. Karakterin futbol sevgisi olsun öteki karakterlerin ilişkisi olsun, türkçenin dil yapısı olsun hepsi konudan çok uzak ve alakasız geldi. Konu ilgi çekici ve akıllıca olmasa asla bitiremezdim. İki yıldızın birini konuya diğerini de yazarın benimle aynı üniversiteden olmasına verdim.
Sanırım Chat GPT den yapay zekanın kontrolden çıkmasıyla ilgili bir kitap yazmasını istesem ve bunun orta doğuda geçmesini söylesem bana satır satır bunları yazardı :) Ha yalan yok okuması gayet keyifli bir kitap olmuş bence. Böyle fantastik öğelerin kültürümüzle harmanlandığını görmek hem merak uyandırıyor hemde dünyanın başka yerinde göremeyeceğiniz traji komik hadiseler barındırıyor.
Yazarın ilk kitabı da elimde olmasına rağmen iklncisi olan Kübra ile başladım ve gerçekten fena değildi. Oldukça ilginç ve iki ayrı hikaye diyebileceğim (ilk hikaye de bana göre gayet sıradışıydı) bölümlerin nerede ve nasıl birleşeceğini okumak keyifliydi.
Her ne kadar kitabın sonu biraz aceleye gelmiş ve basit kalmış gibi hissetsem de (çünkü biraz daha yaratıcı bir son hayal etmiştim), okurken keyif aldım. 3,5 puan gayet adil olur bu kitap için.
Tam özlediğim Afili Filintalar kitabı. Sıra dışı ve güncel bir konu, yalın anlatım, aralara serpiştirilmiş espriler, hayatın akışına uygun boşluksuz kurgu. Sıcak Kafa’dan daha sürükleyici ve kendime yakın bulduğum bir kitap oldu. Sen hep roman yaz Afşin Kum :)
Kitabı çok sevdim, su gibi akıyor okurken. Şeyh uçmaz, müridi uçurur yaklaşımını göreceğimi sanıyordum ama kitaptaki karakterin uçmak için müride de ihtiyacı yoktu. Kendi inancı ona yetti de arttı. Okurken bir cemaatin filizlenip köklenmesine şahit olduk. O esnada ğlkemiz genelinde aklıma gelenleri ya da takılan soruları tahmin edersiniz sanırım:)