Erin büyüye olan ilgisini ve son zamanlarda edindiği gotik tarzını çevresindeki herkes gibi bir ergenlik evresi sanmaktadır. Benzemeye çalıstığı o cadılardan biri olabileceğine ihtimal vermez. Fakat bir gün, kendini Vhartlox Cadı Akademisinde bulur.
Her şey bundan ibaret değildir. Karanlık doğası ve sınırları zorlayan gücüyle Erin; tehlikeyi kendine çeken kişi değil, tehlikenin bizzat kendisidir. Bu durum, akademinin altına hapsolmuş kadim bir varlığın dikkatini çeker ve basına geleceklere kimse engel olamaz. Tanrıların hüküm sürdüğü zamanlardan kalan bir dava yeniden su yüzüne çıkmak üzeredir.
Kitaba ilk başta çok büyük bir önyargım vardı çünkü hayatımda hiç Türk bir yazardan fantastik bir eser okumamıştım. Özellikle karakterler yabancıysa bu kültür çatışması bazen bir karmaşaya yol açabiliyor. Türkçe dublajlı film izliyor gibi kitap okumuşluğum çok. O yüzden en çok bundan korkmuştum. Ama yazarın Türk yazar olduğunu bilmesem kesin yabancı bir yazar yazmış derdim. Çeviri roman gibi okuduğum bu eser kesinlikle muazzamdı ve yazarımızın ilk kitabı olması da beni şoka uğrattı. Fantastik dünyayı o kadar güzel ve profesyonel ele almış ki her bir ayrıntı içinize işliyor.
Ana karakterimiz Erin 17 yaşında normal bir yaşam sürerken bir akşam başına gelen tuhaf olayların sonucunda kendisinin çok özel bir gücü olduğu öğreniyor ve Vhartlox Cadı Akademisi’nden gelen bir mektup da bunu kanıtlıyor. Kızımızın başından bela eksik olmuyor ama bu belayı çekme özelliğinden değil, gerçekten de tehlikenin kendisi olmasından kaynaklı.
Her türlü şey vardı kitapta. Vampir, peri, Titaniçe, Tanrıça, bir kehanet, masum bir bağlılık, aşk, aksiyon, gizem... say say bitmez. Ve bunların hiçbiri sizin gözünüze batmıyor. Aksine o dünyanın gerçek olmasını dilerken buluyorsunuz kendinizi.
Kitap Harry Potter serisine duyulan özlemle ortaya çıkmış bir kitap ki yazar bunu kabul ediyor zaten. İlk sayfaları okurken gerçekten Harry Potter havası seziyorsunuz ve karakterle de aynı düşünceyi paylaşıyorsunuz. Ama sonra Harry Potter havası kayboluyor ve kendinizi bir gizemin ortasında ve tam anlamıyla iki ateş arasında buluyorsunuz.
Kitap içindeki çizimler yazarın kendi çizimleri ve bu kitabı daha çok sevmemi sağladı. Kendine özgü bir alfabesi de var ve bu alfabeyle yazılmış mektuplar da var. Kısacası MÜKEMMEL.
Fantastik kitap okumayı çok seven birisiyseniz bu kitabı kesinlikle okumalısınız. Hepinizin farklı bir tat alacağından eminim.
DNF. Hayatım boyunca okuduğum kitaplardan sadece iki tanesini dnf bıraktım biri de buydu. Kimsenin kitabına lafım olamaz çünkü zor bir şey olduğunu biliyorum. Yaşıma uygun değil ve baş karakterin saçma ergenlikleriyle uğraşmak zorunda kaldım. Okuduğum fantastiklerden en kötüsüydü. Kitabı güzelleşir diye sonuna kadar atlayarak bitirdim ama her şekilde benim için hayal kırıklığı oldu. Cadılar ve gotik tarz pek bana uygun değildi zaten. İlişkiler ise çok saçma bir şekilde anlık olarak gelişti. Bir bakmışsın sırılsıklam aşık.
İyi güzel de neden çeviri roman gibi yazıldığını anlayamadım. Karakterlerin isimlerinden tut konuşmalarına kadar her şey yabancı dilden alınmıştı. Ne güzel ilk defa(?) bir Türk tarafından klişe bir fantastik kitap yazılmış, keşke Türklüğünün izlerini görebilseydik. Onun dışında kitapta aşırı farklı bir olay yoktu, dediğim gibi klişe bir fantastik roman ama ben bu tarz kitapları seviyorum. Çizimleri de güzeldi.
Öncelikle yazara bizi böyle büyülü ve son derece detaylı bir dünyayla bir araya getirdiği için teşekkür etmek isterim.
Yazarın Türk olduğunu öğrendiğimde ve kitabın adını gördüğünde o kadar heyecanlanmıştım ki aklımdan hemen: Sanırım ilk defa zengin bir dil bilgisine sahip çok güzel bir kurgu okuyacağım demiştim.
Ne yazık ki bu tam olarak böyle olmadı. Hayır, hayır konu son derece sürükleyici ve ilgi çekiciydi benim bahsettiğim gramer kısmı.
Açıkçası kitap sanki İngilizce’den Türkçe’ye çevrilmiş gibiydi ve bu beni gerçekten üzdü. Aslında bu kitabın yazarın ilk kitabı olduğunu düşündüğünde tolere edebilirsiniz fakat Mimar Sinan Üniversitesi’ni kazanmış bir kişiden bunu beklemezdim.
Kitabın ilk sayfasında gördüğüm iki anlatım bozukluğu da cabası. Yazarın gözünden kaçmış olabilir, peki ya editörler? Ayrıca bu hataların sadece ilk sayfada kalmayıp kitabın yarısına kadar devam ettiğini de söylemek beni üzüyor (sayesinde-yüzünden yerine kullanılmış). Evet bazı durumlarda sayesinde kinaye için kullanabilir fakat benim yakaladıklarının böyle bir aracı yoktu.
Şimdi ise güzel kısımlara gelelim.
Kitabı elimden düşüremedim. Günde en az 100 sayfa okumamdan anlayabilirsiniz. Yapmam gereken ödevlerim varken ben: Bu kitabı bitirmeden hiçbir şey yapamam, dedim ve şimdi kitabı bitirdiğime göre artık ödevime dönebilirim.
Hikaye son derece sürükleyici, heyecanlı ve ilginçti. Uzun süredir bu kadar güzel bir kurgu okumamıştım.
Kitap için yapılan araştırma, hepsini anlayabildiğim (🙏) birbirinden güzel göndermeler, alıntılar ve o çizimler (*şef öpücüğü*). Yazar bu konularda gerçekten kendini aşmış. Küçüklüğümden beri dünyadaki her tür mitolojiyle bu kadar haşır neşir olan birisi olarak gerçekten hayran kaldım. Özellikle de alıntılar ve Thethys’in çizimi inanılmazdı.
Bu arada evren sanki Winx, Avatar Son Havabükücü, W.I.T.C.H. ve Harry Potter’ın bebeği gibi 🥺🥺.
Not: Ayrıca kitabın bir yerine minnacık, saniyelik bir Aysu karakteri de çok güzel olurdu 😂😂. Şaka şaka ama yapmak istersen de güzel olur yani.
Hekate'nin Kızları 4,5/5 —— —— —— —— —— Erin, sıradan bir insandır, ta ki kendini Vhartlox Cadı Akademisinin içinde bulup güçlerini fark edene kadar. Olaylar Erine'e Akademi'den gelen davetiye ile başlar ve kendini büyülüler, cadılar ve canavarların arasında bulur. —— —— —— —— —— Sadece kapağıyla bile beni kendine çeken Hekate'nin Kızları'nı , sürekli görmeme rağmen okumaya fırsat bulamamıştım ama geçen haftalarda bitirdim. O kadar güzeldi ki Harry Potter aşığı biri olarak kitap ve içindeki evrene bayıldım. Herkesin sevdiği şeylere başta istemsizce önyargıyla başlıyorum ve kitabı okurken başlarda sadece Harry Potter'ın farklı bir versiyonu gibi düşünmüştüm ama biryerden sonra Harry Potter'dan ayrılıp kendi evreni ve konusuyla çok farklı bir şeye dönüştü. Ve kitabın içerisindeki çizimlerin yazarın kendine ait olması çok hoşuma gitti. Olay örgüsü, kurgu, yazım dili... her şey o kadar yerli yerindeydi ki hiç sıkılmadan bir çırpıda okudum. Ayrıca yazarın Türk olmasıda çok mutlu olduğum birşeydi. Mutlaka almanız, kitaplığınızda yeri olması gereken bir kitap. —— —— —— —— ——
Bundan 10 yıl önce olsa Türkiye'de Türk yazarların elinden çıkma çok güzel fantastik kitaplar olacağını, hatta bunların okunacağını duysam asla inanmazdım. Şuansa bu durum tam olarak bu şekilde gerçeklesiyor ve bunu görmek cidden güzel. Hekate'nin Kızları, Vhartlox denilen bir cadı akademisinde geçen, Harry Potter tadında, Monster High ya Bratz bebekleri gibi kızların olduğu mitoloji ve fantastiğin güzel bir karışımı. Güzelce araştırılmış, yazarın kendi illüstrasyonlarıyla süslenmiş cidden güzel bir roman. Tek eksisi bazı noktalarda gözüme çarpan diyalog yetersizliği ve aşkın istediğimden az bir yere sahip oluşu. O konu hakkında da ikinci kitapta güzel şeyler olduğu söyleniyor ama ben tam sipariş verecekken baskısı bitmiş. Umarım en kısa zamanda ikinci kitabı da okuyabilirim. Kitabı YA fantastik seven herkese öneririm. Böyle güzel bir yerli kitabı destekleyelim ki çoğalsınlar :)
Sonlara doğru toparlasa da başları dolayısıyla 3 puan veriyorum. Başlarda bana göre pek bir olay yoktu, klişelerle doluydu ki yazar da zaten Harry Potter’la benzerliğinden sıkça bahsetmiş, esinlendiğini sondaki teşekkürler kısmında bahsetmişti. Sonlara doğru kitap Harry Potter havasından sıyrılıp kendi yolunda ilerledi. Fantastik sevsem de tam olarak aradığımı bulamadım ve yer yer sıkıldım
Güzel bir gençlik romanı olmuş. Yalnız bolca diğer fantastik eserlerden esinlenme vardı ve bolca da gönderi yapılmıştı. Bu nedenle çok özgün bir eser diyemiyorum. Kendisinin bir cadı olduğunu keşfeden Erin'in Vhartlox Cadı Akademisine kabulü ve burada başından geçen olaylar silsilesini okuyacağınız bir roman... Kendisinin karanlık tarafını keşfi ve olaylar bütünü güzeldi...
Okuyunca akip gidiyordu ama karakterler COK KÖTÜDYÜ yani hicbirini mi sevmez biri herkes cok salakti falan ikinci kitabi okumamaya karar verdim beğenemedim cidden Arkadaşlı iliskileri olsun ask iliskileri olsun aslaa Bi mantik yoktu bir bağ yoktu yani
Öncelikle benim kitaplara karşı ön yargılı olmak gibi kötü bir huyum var. Bu huyumu sevmiyor ama önüne de geçemiyorum. Hekate’nin Kızları da bu ön yargının mağdurlarından. Bu kitaptan Görsel tasarımı görmek ve yorumun devamı için
İlk defa Türk fantastik bir kitap okuyup saçmalığından ve içinde fantastik kelimesinin sadece f harfini barındırmasından dolayı gözlerimi devirmedim. Kitap akıcıydı, olaylar sonunda hiç beklemediğim bir hal aldı. Büyüler, efsaneler, çok özenle yazılmış ve her şey en ince ayrıntısına kadar düşünülmüştü. Kitap, içinde bulundurduğu fantastik ögeler bakımından mükemmeldi ve sonu öyle bir yerde bitti ki ikinci kitap için sabırsızlanıyorum. Ama maalesef ki aynı şeyi, karakterler ve karakterler arası ilişkiler için söyleyemeyeceğim. Erin fena bir karakter değildi ama yazar diğer karakterler için tek bir özellik belirlemiş ve hepsini ona göre yazmış gibiydi. İlişkiler desen... Erin ne zaman oda arkadaşlarıyla bu kadar yakın oldu, nasıl bir gün alışverişe çıktılar diye Fiona ile can ciğer kuzu sarması oldu ve nasıl iki karşılaşmadan sonra Ian'a aşık oldu anlamadım. Kitapta en sevdiğim karakterlerden biri Constantine oldu, onu da toplamda iki kez gördük zaten. Umarım ikinci kitapta bu hatalar da ortadan kalkar ve çok daha güzel bir kitap okuruz.
Şunu belirterek başlamak isterim ki yazarın kalemi gerçekten çok hoştu. Akıcıydı, okuyucuyu içine hapseden ve ne zaman bırakmaya yeltensem kendimi tekrar kitabı okurken bulmama sebep oldu.
Puan kırma sebeplerine gelirsek eğer, karakter büyü öğrenebileceği bir okula gidiyor ve biz sadece iki sahne görüyoruz derslerle alakalı. Kitabın kendisi buram buram Harry Potter kokuyor olmasına rağmen o evrene bağlanmamı asıl sağlayan Hogwarts sevgim, bu kitaptaki Vhartlox Cadı Akademisi'ne de benzer bir empati kuracağım hevesini vermişti. Ve bu heves resmen kursağımda kaldı. Kitapta, derstte geçen ve aklında kalan tek bir sahne söz konusuydu ve o da kitapta "olsada olur olmasada" denilecek türden bir sahneydi.
Diğer puan kırma sebebim ana karakterin yakın çevresi oldu. Fiona, sanırsam onca karakter arasından tek sevdiğimdi. Diğer karakterler -özellikle Pitsy(?)- gerçekten kitapta var olsun diye eklenmiş gibiydi. İan ile arasında hızla gelişen ilişkinin de nasıl bu hale geldiğinin daha fazla bahsedilmesini isterdim. Üçüncü karşılaşmalarında bir anda aşk böceği olmuşlardı. Evet, rüyalar aracılığı ile hep beraberlerdi ama yazar bu rüyalardan çok az bahsetti ve bu durum beni oldukça rahatsız etti.
Son puan kırma sebebim ise (ki bundan da yarım puan kırdım) ana karakterin bazen anlamlandıramadığım hareketleriydi. Özellikle kitabı okuduğum süreç için belirtiyorum, ana karakter ile aynı yaştayım. Yani onun bu hareket ve tavırlarına kolayca empati yapabilirim. Ki yaptım da, birçok hareketine karşı kim bilir kaç kez "Yok bu yetmez" diye sayıklamışımdır... Ama sanırsam ki karakterle kişiliklerimizin farklı olması sebebi ile kendisine pek de ısınamadım. Güçlü oluşu, zekası, öğrenme açlığı ve daha nice özelliği ile ne kadar kendimi görsem de karaktere bir türlü bağlanamadım. Ancak bu tam bir puan kırmak için yeterli değildi, ben de tercihim yarım puan kırmaktan yana kullandım.
Tekrardan kitabın güzel kısımlarına gelirsek, öyle abartılı betimlemeler olmaması beni çok tatmin etti. Abartılı betimlemeler den kastığım ise kendini tekrar eden, sırf yazılmak ve nitelemek için yazılmış cümlelerden ırak, karakterin his ve düşüncelerini çok net ve en kısa şekilde anlatan cümlelere sahipti. Bu tarz hoş bir yalınlık kitabı bence çok daha okunası kılıyor.
Kitabın bir başka güzel yanı ise çizimleri. Yazarın kalemi sadece yazmakta değil, çizmekte de oldukça güçlü. Kendince takılan genç bir çizer olarak söylüyorum, özellikle kitabın sonundaki o çizim... Fazla iyi. Çok fazla iyi.
Her bir sayfada farklı bir olayın olması ancak olay ve aksiyon içinde boğulmuyor olmak o kadar güzeldi ki! Başka bir kitap söz konusu olsa herhalde çoktan bütün bu macera dizisinde bunalmış, boğulmuş olurdum. Ancak o kadar akıcı ve merak uyandırıcı olaylar yaşandı ki, gerçekten kitabı elimden düşüremedim.
Özet geçmek gerekirse, kitap gerçekten iyiydi. Yazarın ellerine sağlık diyor ve derhal bir sonraki kitabı okumak için koşturuyorum. Umarım ki yorumum sizler için yararlı olmuştur. İyi günler dilerim!~
This entire review has been hidden because of spoilers.
Herkese merhaba size çok güzel bir kitapla geldim bugün hekatenin kızları gördüğüm andan itibaren kesinlikle okumalıyım dediğim bir kitaptı. Öncelikle baskısından bahsetmek istiyorum. Gerçekten inanılmaz güzel. Kitap böyle özenilerek basıldığı zaman gerçekten okuyucuya kendisini daha fazla okutuyor bana göre. Ayracından cildine muhteşem.
Anlatım aşırı akıcı, karakterler kendisine bağlayıcı, içerisinde çeşitli illüstrasyonlar var onlar çok güzel. Aynı zamanda çeşitli puntolarla yazılmış kısımlar var okumak çok zevkli oldu buraları.
Gelelim konusuna Erin doğumundan itibaren cadı olmak için seçilmiştir ve tanrıça hekate tarafından mühürlenmiştir. Ancak gücü o kadar fazla ve farklıdır ki ne olduğunu ve yaptığı seçimlerin yolculuğunu okuyoruz. Daha birinci bölümden istemediği bir ejderha kalbini kendisine çağırıp bir de ona bağlanıyor. Tabi çok geçmeden cadı akademisinden bir mektup alıyor (mektubun gelme şekli çok iyiydi). "Vhartlox cadı akademisine girmeye hak kazandın". Mektup gelir gelmez bir keyiflendim ki sormayın. Ohaaaa diyerek okumaya bir başladım sonrası hep mutluluk. Ian ile mektuplaşmaları aralarındaki etkileşim uyum, gizem harika. Bir büyü ortamının içinde olmak ve hp'yi andıran tarzda bir dünyayı okumak o kadar harikaydı ki kitap hiç bitmesin istedim. Şapka cini, kişiye özel farklı bir dünyaya giden dolap, doğal taşların ergenlik filan geçirmesi, akademideki dil filtresi, savaşçılar, periler... Cadılıkla alakalı gerçek bilgilerin çokça kullanılması da iyi olmuş. Enerjinin doğaya geri dönmek isteyişi bunlardan biri. Karakterler oldukça sevilesi erin baş karakter olarak sempati duyacağınız bir karakter ben şahsi olarak selene, freya, saralonde (dolap canavarı), figi(şapka cini) ve bianco'yu (kedi) da çok sevdim. Karakterler aşırı iyi analiz edilmiş. Hepsini tanıdığınızı hissedebiliyorsunuz. yazım inanılmazdı bence hatta bir "ilk kitaba" göre muhteşemdi. Erin ile Ianın danslarını okurken nefesinizi tutuyorsunuz. Ah pardon ikisi birbirine her dokunduğunda diyecektim. Harry potter tutkunlarına, aşk tutkunlarına, fantastik tutkunlarına mutlaka tavsiye ediyorum lütfen devamı hemen yazılsın. Okuyun pişman olmazsınız.
Selamlar! Dört kitap olarak planlanan Vhartlox Cadı Akademisi serisinin ilk kitabı olan Hekatenin Kızları yorumuyla geldim. Öncelikle kısaca konusundan bahsedeceğim.
Erin cadılığa ve büyüye oldukça ilgi duyan bir genç kızdır. Ve bir gün Vharlox Cadı Akademisi tarafından gönderilen bir kabul mektubu alır. Erin'in akademiye gitmesiyle birlikte olaylar zincirimiz başlar.
Yazarımız teşekkür kısmında bu kitabın Harry Potter serisine özlem niteliğinde olduğunu söylemiş. Kitabın başlarında Harry Potter serisine benzeyen yanlarının açıkça var olduğunu görüyorsunuz fakat ilerledikçe fark ediyorsunuz ki, Harry Potter serisinden çok çok farklı.
Hekatenin Kızları, mitoloji ile harmanlanmış harika bir giriş kitabı. Satırlarda fantastik kitaplara yapılan göndermeler, kendine has atmosferi ve çizimleriyle çok başarılıydı. İlk 170 sayfa merak unsuru ön plandaydı fakat kitabın daha hafif bir temposu vardı. İlk 170 sayfa geride kaldıktan sonraysa işler iyice karmaşıklaşmaya başladı ve su gibi aktı gitti.
Yazarın yazım dilinin, kitabın başında ve sonunda dahi oldukça geliştiğini gözlemlemek mümkün. Üstelik yazarın ilk kitabı olması da ikinci kitap için beklentilerimi bir hayli yükseltti.
Kitaba dair tek eleştirim bazı olayların çabuk geçilmesi oldu. Bazı olayların okuyucuya önemi yeterince iyi aktarılamamış gibi hissettim.
Bu giriş kitabında; Erin'in kendini bulmasını ve daha da kaybolmasını, dostlar edinip kaybetmesini, aşkı bulmasını ve ellerinden kayıp gitmesini, güçlenmesini, gücünün onu tüketmesini ve güçsüzlüğünden güç bulmasını okuduk. Onun, içine düştüğü dünyayı tanımasını ve kandırılmasını okuduk. Bu serinin devamındaysa,içine düştüğü evreni tanıyan, hamlelerini daha çok tartan bir Erin okuyacağımızı düşünüyorum.
Vhartlox Cadı Akademisi serisi çok geniş bir fantastik evrene sahip, özellikle kitabın çarpıcı sonu bunu bir kez daha hatırlatacak nitelikte. Sonunu tahmin edemedim, tam bir ters köşe oldu benim için.
Fantastik severler; bu kitap kesinlikle önerimdir! Vampirler, periler, cadılar, büyücüler, savaşçılar, titaniçeler...Ne ararsanız Hekatenin Kızları size fazlasıyla sunuyor!
Kitabın içerisindeki çizimleri ve bu çizimlerin yazara ait olmasını gerçekten beğendim. Bir dünya oluşturmak için güzel bir çaba gösterilmiş. Daha önce çok fazla cadı ve perilerin olduğu fantastik dünya okumadığım için (İçerisindeki Harry Potter ve Winx Club izlerini elbette ki fark ettim) verilen detayların diğer perili dünyalarla ne kadar ortak ne kadar farklı olduğu hakkında pek fikrim yok. Yine de genel olarak beğendim ve başarılı buldum.
Yazarın ilk kitabı olduğu için ciddi bir eleştiri yapmak istemesem de kitabın içerisinde erkek karakterler için geçen kaslı ve kaslıydı vurgusu benim için fazla sinir bozucuydu. Çoğu genç yazarın en büyük sıkıntısı erkekleri bir insan değil, cinsellik objesi olarak betimlemeleri.
Kurgunun işlenişi ve bölüm geçişleri başarılı olsa da yazarın sonraki romanlarında karakterler ve psikoloji üzerine daha çok odaklanması gerektiğini düşünüyorum. Karakterlerin kişilik yapısındaki ciddi eksiklikler kurgunun başarılı yanlarını ciddi biçimde etkilemiş. Anlatım oldukça başarılı ancak Amerikan dublajlı çeviri tarzını sevdiğimi söyleyemem. Şahsen üçüncü ağızdan anlatımı tercih ederdim.
Tüm bu nedenlerle her ne kadar bu seri bana göre olmasa da ve devam etmeyi düşünmesem de yazarın başka romanlarını takipte olacağım.
Son bir not: Yazar kesinlikle fantastik dünyada geçen bir çizgi roman ya da Webtoon yazmalı. Çizimleri harika. Kitapta en sevdiğim nokta çizimler ve alfabe gibi detaylara verilen çaba oldu.
"Dikenlerden ve katrandan oluşsa da hayaller yine hayaldi."
Genel olarak kitabı sevdim ama eksik olan bir şeyler vardı bana göre 🤷🏻♀️. Bazı konular fazla ayrıntıya inilmiş gibiydi. Bir puanı da çok fazla betimleme olmasından ve baş karakteri çok sevemediğimden kırdım onun dışında fantastik kitap okumaya yeni başlayacak kişiler için çok güzel bir kitap ve ben cadı vb. konuları seviyorum ve bu yüzden okudum 😅 sadece bu betimlemeler bana fazla geldi ve başımı ağrıttı hatta bazı yerleri atladım da. Kitabın hem kapak tasarımı olsun hemde iç tasarımı (yazarın kendi çizimleri) çok güzelll hatta bu için kitabı çok özel yapmış 😍. Vee kitabın kendi alfebesinin olması peki bayıldımm 😍 Kitapta galiba en çok Fiona'yı sevdim ben ve harika biriydi onun dışında Erin ve İan'in mektuplaşma kısımları çok tatlıydı, daha çok romantizm okumak isterdim 🤷🏻♀️. Kitabın fantastik ve mitolojik yani çok güzel işlenmişti. Son olarak da kitap Harry Potter ve Winx evreninin birleşimi gibi bir şeydi bence 🤔. Şans verilmesi gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum, okuyun bence 😊.
Normalde malesef önceki kötü deneyimlerim yuzunden fantastik turu yazan Türk yazar okumuyorum. Bu nedenle büyük bir önyargiyla başladim. Hatta konuyu cok sevmeme ragmen hata aradim diyebilirim. Ama itiraf etmeliyim ki çok guzel kurgulanmis bir hikaye ve elbette etkilendigi alinti ve kitaplar olan ancak bunlari basarili ve gurur dolu bir sekilde kendi yarattigi evrene kanalize eden bir yazar ile karsi karsiya kaldim. Boylesine guzel ve dolu dolu yazilmis bir evren gercekten hosuma gitti. Sadece sonlara dogru biraz kopma ya da zorlanma hissettim konuda. Ancak baglanti sonradan kurulmus gibi ve o da nazar boncugu olsun. Esinlendigi kitaplar ve evrenleri bile alintilayan intihal yapmayan bir yazar bulmak zordur, hele ki fantastik eserlerde. O nedenle tebrik ederim. Deniz kizlari ve mitolojik evren zaten benim zaafım oldgu için hemen 2. Kitaba basliyorum. Tesekkurler :)
evreninde cok potansiyel var gibiydi ama asla asla beğenemediğim bir kitaptı. yazım tarzı çok tuhaftı, kitap boyunca karakterler arasında bir bağ hiçbir zaman oluşmadı ancak bize sanki oluşmuş gibi anlatıldı.
Erin'in oda arkadaşlarıyla bir bağ kurduğunu neredeyse hiç görmüyoruz -bir gece dışında- ama birkaç sayfa sonra Erin için tehlikeli bir ayin düzenliyorlar? Ian karakterinin gereksizliği, Ian ile olan romantizmin gereksizliği derken bir de üstüne Erin'in hiçbir kişiliği olmaması beni okurken tamamen kitaptan uzaklaştırdı. Büyü sistemi güzel olduğu için kitabı bitirebildim ama ikinciyi okuyacağımı düşünmüyorum.
bu kitap icin cok umitliydim ama beklentilerimi maalesef karsilamadi. kitaplarin baska kitaplardan ufak tefek benzeyen seyler olmasi hosuma gider ama bu kitapta, kitap o esinlenmeyi ustunden atamamis bi tik. ayrica kitapta ozellikle baslarda cok asiri gereksiz yabanci kelime kullanimi var gibiydi ceviri bir kitap okuyormus gibi hissettim genel olarak da hikaye hostu ama beni merak ettirecek kitabin icine sokacak bir sey yoktu karakterleri de o kadar sevemedim
Konusu çok güzel olsa da yazım dili ve işlenişi hoşuma gitmedi.Sıkıldım.Türkiyede Fantastik türü daha gelişim aşamasında.İan ve ana karakter daha çok okumak isterdim.Aşk çok zdı yazar daha çok evreni tanıtmak istemişti ama bilgi bilgi bilgi aşk ve bilgi gibiydi. İkinici kitabı okumam.Merak duygusu uyandırmadı.Bitse de gitsek gibiydi.
dünya düzeninin güzel olduğunu ve birçok yönden harry pottera benzediğini düşünüyorum ki zaten yazar da bunu söylemiş. baş karakterler ve kurgu samimi değil.cümleler başka bir dilden çevrilmiş gibi ve kitapta baş karakterler arasındaki aşk saçma bi şekilde gelişiyor sadece kapağı ve birkaç yan karakterin hikayesi güzel denebilir