İnsanlar kendilerine acı veren ve bir türlü çözülemeyen sorunları olduğunda son çare olarak terapiste giderler. Terapi odası bir anlamda son duraktır. Terapist seanslarda akıl vermez, önerilerde bulunmaz, kişisel fikirlerini ortaya koymaz. Ancak fikirlerinden ve önerilerinden oluşan bir kitap yazabilir.
Bakalım insanlar en çok nelerden şikayetçi? Hangi sorunlarla başa çıkamadıkları için bir terapistin kapısını çalıyorlar?
"Terapi Odası" adından da anlaşılacağı gibi terapi odasındaki konuları önümüze döküyor. Tülay Kök'e yıllar içinde gelen danışanlarının başvurduğu konular çeşitli bölümler altında ele almış. Danışanlar malum Türkiye'den olduğu için kitapta kayınvalideydi, görümceydi, çocuk yetiştirmekti gibi konular sık sık geçiyor. Hatta bazı yerlerde kulaklarımı tıkamamı gerektirecek kadar cinsiyetçi bulduğum söylemleri var. Mesela şöyle bir cümle var -hiç değiştirmeden yazıyorum-: "Sonuçta çamaşır asan, cam silen, elinde paspasla dolaşan erkek görüntüsünün sürekli tekrarlanarak kadının gözünde yer etmesi erkeği kadının gözünde çok da çekici kılmasa gerek." Tülay Kök'ün kafasında erkekler ve kadınlar için belirli roller var ve bunu pek çok satırda okuyabiliyoruz. Bu anlamda kapsayıcı bir kitap değil ve de komşu teyzenin anlayabileceği basitlikte. Tüm bunlarla birlikte alacağımı alırım diyorsanız yine de okuyun derim, çünkü benim işime yarayan, altını çizdiğim, kendimle yüzleştiğim kısımları da az değil. Ayrıca basit bir dili olduğu ve konu konu ayrıldığı için bir çırpıda okunuveriyor. Minik minik, bağımsız köşe yazıları gibi. İçinden size de uyan bir şeyler çıkacaktır.
"Eşinize emek verin." "Temiz ve düzenli olun." "Bedeninizi güçlendirin." "ŞİKAYET ETMEYİN" "Her gün yeni bir şey öğrenin." "Çiçekleri, bebekleri, hayvanları sevin." "Hayal kurun." "Günde en az bir saat kendinize ayırın."
YouTube videolarını severek takip ettiğim Tülay Kök'ün bu kitabında 'kadın' a yüklediği dar kalıplar hoşuma gitmedi. Açıkçası büyük bir hayal kırıklığı...