Sosyalizm söz konusu olduğunda, üzerinde hâlâ tartışılan, birbirinden farklı görüşlerin ortaya atıldığı konu başlıkları, üzerinde görüş birliği sağlanmış başlıklardan çok daha fazla. Metin Çulhaoğlu bu güçlüğü hatırda tutarak, genç bir üniversite öğrencisiyle sosyalizm üzerine yaptığı akıcı sohbeti kâğıda döküyor. Meraklı gencin soruları ne kadar zorluysa, yazarın yanıtları da basmakalıp olmaktan o kadar uzak.
Neden Deniz Gezmiş’e “devrimci”, Nâzım Hikmet’e “komünist şair” deniyor? Sosyalizm ile komünizmin farkı ne? Marx ve Engels’in temsilcisi oldukları “bilimsel sosyalizm” ne anlama geliyor? Sosyalizm özel mülkiyetin her biçimini ret mi eder? Sosyalist bir ülkenin anayasası olur mu? Sosyalizmde muhalif örgütlenmelere, örneğin muhalif siyasal partilere izin verilir mi? Eğitim ve öğretim, haklar ve özgürlükler bugünkünden çok mu farklı olur? Sosyalizm dini ve ibadet yerlerini yasaklar mı? Sosyalizm Sovyetler Birliği’nde neden çöktü? Kapitalist sistemden kopuşlar bundan sonra da belirli aralıklarla gene tek tek ülkelerde mi gerçekleşir? Kadın ve çevre hareketleri sosyalizmin müttefiki sayılmalı mı? Sosyalistlerin iktidara barışçı yollardan, örneğin seçimlerle gelmesi mümkün mü? Sosyalizmin geleceği hakkında neden ümitli olmalıyız?
“Gençlerle Baş Başa Sosyalizm”, hem gençler hem de sosyalizm etrafında dönen tartışmalara ilgi duyanlar için değerli bir kaynak. Yazarın yer yer başvurduğu mizahi dil, bu ciddi sohbete ayrı bir renk katıyor. Pek çok terimin ve kavramın karşılığı sohbetin akışıyla birlikte verildiği gibi, bunların dışında kalanlar için kitabın sonunda bir de sözlükçe yer alıyor.
Yazar ve siyasetçi. 1970 yılında ODTU Ekonomi-İstatistik Bölümü’nden mezun oldu. Ünivesite öğrenciliği yıllarında TİP’e girdi (1968), ikinci TİP’te de görev aldı. Yayınlanmış çok sayıda kitabı bulunan Çulhaoğlu, internet haber portalı İleri Haber’de yazıyor.
Çok akıcı ve keyifli bir dille yazılmış, sosyalizmin temel tartışmalarını açıklayan bir kitap. Yer yer metne yedirilen mizahi öğeler de gülümsemelere sebep oluyor :) Her biri 3 cilt kitap olabilecek onlarca tartışmayı bu kadar yalın bir şekilde okuyucaya aktarmak bu çalışmayı çok değerli bir yere koyuyor
özellikle sosyalizmin pratik uygulamaları hakkında başlangıç seviyesinde bilgi edinmek isteyenler için güzel bir kitap olabilir. hızlı ve kolay okunuyor. benim açımdan tarihsel temellendirmeleri yetersizdi ve okurken düşündüğüm kadar başlangıç seviyesinde biri olmadığımı fark ettim, muhtemelen o yüzden de tam olarak tatmin olmadım. sol ideolojilerde feminizmin önemini savunmaya çok kıymet veren biri olarak da arada yazarın torun ile yaptığı geyik muhabbetler bana sosyalist de olsa kitabı yazanın sonuçta bir erkek olduğunu hatırlattı maalesef
Gittikçe ivmeleniyorum. Bu kendi adıma mutluluk verici.
* * *
Metin Çulhaoğlu'nun vefatının ardından Türkiye İşçi Partisi genel başkanı Erkan Baş'ın bir röportajını dinlemiştim. Orada, kendi çocuğunun, Çulhaoğlu'ndan "Bolşevik Amca" olarak söz ettiğini duymuştum ve aklımda hep bu şekliyle kaldı. Ülkemizin ve insanlık mirasının sol-sosyalist deneyimlerinde ve yazınında yeni yeni köklenmeye çabalayan bir kişi olarak, Çulhaoğlu'nun bu kısa kitapçığını okumak, "üniversite yıllarımın başlarında okusaydım ne iyi olurdu" düşüncesini içimde uyandırdı. Fakat, her şeyin doğru bir zamanı varsa, bu düşüncede vakit kaybedecek değilim. Zira üniversite yıllarımın başında Komünist Manifesto'yu okumuş, eleştirel düşünceyle güç-iktidar ilişkilerinin sorgulanması namına ilk adımlarımı atmaya başlamıştım. Bu hemen sosyalizme dönüşmek durumunda değildi; belki ülkemiz solunun bir eksiğidir bu da. Şimdilerde dolaşmaya başlayan Doğan Avcıoğlu'nun hayaletiyle birlikte umarım içinde bulunduğum genç nesil daha doğrudan ve daha keskin bir şekilde sol-sosyalizm yoluna ayak basacaktır.
Bu kısa ve özsel kitapta Çulhaoğlu'nun değindiğine en sevindiğim nokta, çevreci ve feminist toplulukların davalarının sosyalizm ile ilişkilenmelerini irdelediği kısım oldu. Çevreci ve feminist olmak doğrudan kapitalizm karşıtlığına doğru akmak zorunda değil. Fakat, sosyalizm, eğer pratikleriyle geçerliliğini korumak istiyor ise, mutlak suretle çevreci ve feminist davaları da ana başlıkları haline getirmek zorunda. Kaynakları sınırlı bir dünyada sınırsızca büyümeyi salık veren ve dünya halklarının refah artışına hiçbir surette bir katkıda bulunmaksızın talan edilen doğadan elde edilen kârın belirli bir azınlık sınıf tarafından paylaşıldığı küresel kapitalizm konjonktüründe sosyalizm, mutlaka ve mutlaka ekolojik sosyalizm bayrağını da dalgalandırmalıdır.
Çulhaoğlu'nu saygıyla anıyorum. Geleceği bizler inşa edeceğiz; yılgınlığa ve teslimiyete yer tanımadan.
Sohbet formatının getirdiği bazı tuhaf (awkward) anlar olmakla birlikte sosyalizme giriş için çok iyi bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Türkiye bağlamı özelinde de bilgilere yer vermesi ve ayrıca Sayın Çulhaoğlu'nun kendi fikirlerini de ifade etmekten çekinmemesi itibariyle keyifle ve rahat okunan bir kitap kesinlikle.