Mazi Kalbimde Bir Yaradır, ilk bakışta evli bir kadının aşk öyküsü. Ancak gerisinde tutkular, şehvet, aşk ve türlü sevgi motiflerinden örülmüş ve bir dönemin sosyal atmosferini de yansıtan bir roman var. Yıllarca gizli kalmış eski bir ihanetin su yüzüne çıkmasıyla sarsılan bir evlilik ve ilk aşkıyla kocası arasında kalan Lamia; kıskançlık, kin ve hoşgörü duyguları arasında bocalayan Ali; ilk gençliğin romantik hayallerinden sıyrılamayan ve gerçekle yüzleşince sarsılan Turan, bu çelişkili duygularla bocalayan kişileri görünmez iplerle yönetmeye kalkan, tek yanlı tutkusunun öcünü almak için her şeyi göze alan ikiyüzlü Süsi ve tabii kimilerince romanın başkişisi sayılan, okurları nostaljik ortamlara taşıyan küçük, büyülü Ege kenti Yeşilce...
Nihal Yeğinobalı, bu karmaşık kişilikleri ve ilişkileri, çelişkili tutkuları kusursuz bir kurgu içinde örüp beklenmedik sonuçlarda çözümlerken cinselliği ve erotizmi de şiiri ve gizemiyle, yalın bir şekilde sergiliyor.
Nihal Yeğinobalı İstanbul'a geldiğinde 8 yaşındaydı. Orta ve lise öğrenimini Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'nde tamamladı. Daha sonra ABD'ye gitti. New York Eyalet Üniversitesi'nde edebiyat öğrenimi gördü. Usta bir çevirmen olarak sayısız klasik ve çağdaş edebiyatçıyı, romanları ve öyküleriyle dilimize kazandırdı. Vincent Ewing adını koyduğu sözde ABDli bir yazarın imzasıyla yazdığı ilk romanını Genç Kızlar adıyla yayımlattı. Bu kitap, çeviri bir kitap kandırmacasıyla yıllarca yeni basımlar yaptı. Hâlâ da basılıp satılmakta. Daha sonra Mazi Kalbimde Bir Yaradır adlı ikinci romanı yayımlandı (1988). Üçüncü romanı olan Sitem de büyük bir ilgiyle karşılandı. Cumhuriyet Çocuğu, yazarın kendi yaşam öyküsüdür.
İlk olarak 1957 yılında, Nisan-Temmuz ayları arasında, Eflatun Kız ismiyle Vatan Gazetesinde bölüm bölüm yayınlanmış olan bu roman, 1964 yılında Altın Kitaplar tarafından, yazarı kurmaca karakter Vincent Ewing gibi gösterilerek, Nihal Yeğinobalı da sanki çevirmeniymiş gibi basılmış. Yazar bu baskı için, orijinal metni çeviri bir romanmış gibi revize etmiş; aslında Yelda olan (ve yıllar sonraki bu versiyonda Lamia'ya dönüşecek) ana karakterin adını Antonia, Turan'ı Robin, Yeşilce'yi Lousiana, İstanbul'u San Francisco, sünnet operasyonunu bademcik ameliyatı, kavrulmuş bademi kereviz sapı, mercimek çorbasını da karides çorbası olarak değiştirmiş. 1988 senesinde ise Cem Yayınları tarafından, gazetede yayınlanan ilk, yerli haline dönüş yaparak, Mazi Kalbimde Bir Yaradır ismiyle yayımlanmış. Bu kitabın ilk yayımlandığı tarihten 31 yıl kadar önce bambaşka bir isimle tefrika edilmiş olduğu, günümüzde dahi pek bilinmemekte. Nihal Yeğinobalı bu baskı için orijinal metni bir hayli değiştirmiş, aralara ek yaparak zenginleştirmiş, şaibeli bir ırza geçme sahnesini de tamamen çıkarmış.
Hayatta ne istediğini bilen ve bilmeyen iki kuzenin hikayesi ..Biri neyi yapmasi gerektiğini hayatına nasıl yön vereceğini insanları nasıl kullanacağını iyi biliyor ..Ama çok da kıskanç ...Diğeri ise annesinin genç yaşta ölümü babasının onu hayatına dahil etmemesi yeni bir hayat kurmasinin etkisini üzerinden atamamis bir çocuk ... Ne istediğini bilmiyor kolayca etki altına giren bir genç kız ... Lamia ve Suzan'in hayata goruslerinin farklılıklarını güzel islemis Nihan Yeginobali.. Romanın geçtiği ilk Cumhuriyet yıllarını ve Menderes doneminin temasında kurgulanmış kırsal kesimindeki hayatı sanki oradamis gibi hissettim. Köylerde Köy Enstitülerinin etkilerini Cumhuriyet Balolarinin güzelliği .... Sonra Menderes 'in iktidara gelmesi ile Köylerin kapalı bir hayata donmesini de aktarmış yazar... Bunu filmi çevrilen versiyonunda göremezsiniz ... Güzel ve aydınlatıcı bir roman idi. Sadece romanın baskahramaninin ne istediğini bilmemesini iki erkeği resmen kullanmasını sevmedim ..O yüzden notunu kırdım..
1950 yılları. Cumhuriyetin ilk dönemlerinden Menderes dönemine. Köy enstitüleri biraz particilik biraz gardenpartiler. Fonda çalan yürek sızlatan tangolar. İki teyze kızı. Biri kendinden emin biri asla aradığını bulamamış. Bir yanda kıskançlıklar ama vazgeçemedikleri bir sevgi diğer yanda aşk ve Türkiye’nin o dönemini yansıtan araya sıkıştırılmış ufak ayrıntılar. Çok beğendim.
Nihal Yeğinobalı çok başarılı bir çevirmen olduğundan çok zengin bir Türkçe ile yazıyor. Dünyanın en ünlü romancılarını çevirdiğinden kurgu konusunda da çok tecrübeli. Bu romanında eski Türk filmelerini andıran bir olay örgüsü var. Yüksek tempolu değil ama keskin kavşakları olan bir roman.
Ay bu Lamia beni deli etti, beni seviyor musun diye kim sorsa evet seni seviyorum diyor. Kızım sen salak mısın???
Arka planda 50'lerin Türkiyesini okumak hoşuma gitti. Orduevi bahçesinde yapılan gardenpartilerden halkevlerine kapatılmasına giden iktidar değişikliğini okurken bugünlerin tohumunun atıldığı günleri görüyoruz.