çagdas Türk edebiyatinin en sevilen, en çok okunan yazarlarindan biri olan Ayse Kulin, Gece Seslerinde kapali bir yapisi olan Anadolulu Türk ailesinin gizlerini kurcaliyor. Egeli büyük bir ailenin kusaklardir içinde gizledigi sirlarin pesinde akan bu roman, sasirtici olay akisiyla oldugu kadar ustalikli kurgusuyla da okuru nefes kesen bir serüvene sürüklüyor. Özünde bir ana-kiz romani olan Gece Sesleri, bir yandan ailenin bu çok tartismali iliskisini gÖzler Önüne sererken, bir yandan da Türk toplumunun yasadigi derin sarsintilari dile getiriyor. Yakin tarihin simalarini ve tarihini kurguyla gerçekligi en mükemmel biçimde harmanlayarak ele alan Ayse Kulin, Gece Seslerinde de yüz binleri bulan okurlari için neden vazgeçilmez bir yazar oldugunu bir kez daha kanitliyor. (Tanitim Bülteninden)
Ayşe Kulin is a Turkish contemporary novelist and columnist. Kulin graduated in literature from the American College for Girls in Arnavutköy. She released a collection of short stories titled Güneşe Dön Yüzünü in 1984. A short story from this called Gülizar was made into a film titled Kırık Bebek in 1986, for which she won a screenplay award from the Turkish culture ministry. Kulin worked as a screen writer, cinematographer and producer for many films, television series and advertisements. In 1986, she won the Best Cinematographer Award from the Theatre Writers association for her work in the television series Ayaşlı ve Kiracıları.
In 1996, she wrote a biography of Münir Nureddin Selçuk titled Bir Tatlı Huzur. With a short story called Foto Sabah Resimleri she won the Haldun Taner Short Story Award the same year and the Sait Faik Story Prize the next year. In 1997, she was chosen as the "Writer of the year" by the İstanbul Communication Faculty for her biographical novel Adı Aylin, She won the same award the next year for her short story Geniş Zamanlar. In November 1999, she wrote a novel called Sevdalinka about the Bosnian Civil War and in 2000, a biographical novel called Füreyya. In June 2001, she put out a novel titled Köprü about drama in Turkey's eastern provinces and how they shaped the republic's early history.
In May 2002, Kulin wrote a novel titled Nefes Nefes'e about the Turkish diplomats who saved in the lives of Jews during the holocaust in World War 2.
She has married twice, her latest novels Hayat and Huzun describe her life with her spouses, Mehmet Sarper and Eren Kemahli. Both ended in divorce but she bore 4 sons from the marriages.
Kitabı okudukça daha önce okuduğumu hatırladım. ama yıllar önceydi ilk okuma o yüzden ikinci okuma biraz daha farklı oldu. aile içi insanların birbirini sömürmeye çalışıp yaptıklarının cezasını çekmeyeceğini düşünmeleri çok acı:) kuşak çatışması başlı başına büyük bir sorun. üstelik kaçıncı yüzyılda yaşarsak yaşayalım her zaman var olacak bir sorun. anne ve babaların hep bir şeyleri içine atması ve bunu çocuklarıyla paylaşması hiç doğru değil. anlatabilecekleri derecede anlatmak lazım.
Kitabı okumaya başladıktan sonra okuduğum bazı yorumları dikkate alarak kitabi okumayı bıraktım zira okuduğum kadarıyla bile yorumların haklı çıkacağını sanıyorum.
ailenin ne kadar değerli olduğunu ve zamanımız varken söylememiz gerekenleri söylememiz gerektiğini kendi tarzıyla ustaca anlatmış ayse kulin kitapta... aslında kitabı dizinin devamını merak ettiğim için almıştım ama kitapla dizi çoook farklı.. öyle şeyler var ki zaten rtuk varken tv de gösterilemez
okuyunca bir duygulanıp bir ağladığım hem kızdığım hem üzendirinde çok düşündüğüm bir roman.sosyal hayat özellikle doğudaki aile yaşamını başarılı şekilde yansıtmış beni çok etkilemiştir.gerçekten etkileyici bir Ayşe Kulin romanı daha.
Kitapta kuşak farkı, anne kız ilişkileri ve darbe dönemleri üzerinden ele alınıyor. Hikaye annesinin rahatsızlanması üzerine ana karakterimizin geçmişi hatırlaması ve ilerleyen süreçte bilmediği aile sırlarını öğrenmesiyle devam ediyor.
-SPOİLER-
Köy halkının büyük şehrin insanı ahlaksız deyip de pedofiliye kadar uzayan sapkınlıkları anlatılıyor. Nedim ve Ziynet arasındaki ilişkiyi ( çocukluktan hatta bebeklikten beri cinsel istismar) okumak beni çok rahatsız etti. Aynı şekilde Yusuf ve Ziynet arasındaki de. (Ziynet tecavüze uğruyor henüz 13 yaşındayken ve bu bir süre sonra düzenli bir hal alıyor ancak çocuk bundan zevk alıyormuş gibi lanse ediliyor. Tecavüzcü de bir çocuk bu arada ve ailesi de bunu yapmasına göz yumuyor. Hiç sağlıklı bir bakış açısı değil.) [Kısaca Ziynet çocukken tecavüze uğrayan biriyken, bir çocuğa tecavüz eden bir pedofiliye dönüşüyor.] Sultan Hanımın zihniyeti, Satı’nın ona çanak tutması, neredeyse tüm karakterlerden baştan sona tiksindim ve yaptıklarının cezasını çekmelerini bekliyordum. Maalesef ki ölen öldü giden gitti. Kimse de bir ceza almadı.
Ayda’nın annesine de üzüldüm Nedim onu yalnızca güzel bulduğu için evlenmiş ve düzenli olarak ne olduğunu bilmediği ilişkiyi(?) sürdürerek onu aldatmış.
Her dönem değişen zihniyeti ve kuşaklar arası çatışmayı çok güzel işlese de hikayenin temeline oturan pedofili midemi bulandırdı. Ve kitabı bitirdiğimde ben ne okudum dedirtti. Kısacası hiç sevemedim Ayşe Kulin’in kalemiyle de böyle bir kitapla tanıştığım için mutsuzum.
Not: Bu kitabın aynı ismi taşıyan bir dizisi var. Ancak onun tv’ye uyarlanmış halinin büyük ihtimalle gerçekle ilişiği kesilecek derecede değiştirilmiş versiyonudur diye tahmin ediyorum.
This entire review has been hidden because of spoilers.
Doğudaki ataerkil cahil toplum, kadınların hor görülmesi, çarpık aile ilişkileri, aile şirketinde dönen hırsızlıklara kadar her şey gözler önüne serilmiş. Kitabın sonuna geldiğimde insanın annesinden daha değerlisi yok diye düşünmeden edemedim. Bi’ insanı karşılıksız sevip kendinden bile öne koyan emektar, fedakar tek varlık anneler.
Kitap oldukça akıcı, başlayınca bitirmemek mümkün değil. Gelgelelim bazı bölümlerde çok olağanmış gibi anlatılan çocuk istismarı olayları can sıkıcı olabiliyor.