Jump to ratings and reviews
Rate this book

Wir Untoten des Kapitals: Über politische Monster und einen grünen Sozialismus (edition suhrkamp)

Rate this book
Das Untote scheint sich unserer Gesellschaft zu bemächtigen – »seelenlose Städte«, ein Wirtschaftsmodell, das gutes Leben mehr zerstört als ermöglicht, die Rückkehr der faschistischen Monster. Raul Zelik fragt, wie diese Entwicklungen zusammenhängen und wie sie sich stoppen lassen. Bei dieser Suche wendet er sich einer weiteren Untoten zu, die einfach nicht sterben der sozialistischen Idee.
Ohne eine Stärkung des Gemeineigentums, so Zelik, werden weder der ökologische Kollaps noch der drohende Sturz in den Autoritarismus zu verhindern sein. Die vielfältige Krise bedarf eines großen emanzipatorischen Gegenentwurfs. Zelik skizziert, wie sich die Linke neu erfinden kann, worin ein sozialistisches Projekt bestehen muss und woher die gesellschaftliche Macht kommen soll, um eine derartige Transformation umzusetzen.

328 pages, Kindle Edition

Published June 21, 2020

10 people are currently reading
123 people want to read

About the author

Raul Zelik

31 books6 followers

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
15 (30%)
4 stars
21 (42%)
3 stars
12 (24%)
2 stars
1 (2%)
1 star
0 (0%)
Displaying 1 - 7 of 7 reviews
Profile Image for Hendrik.
440 reviews112 followers
September 4, 2022
Der Schriftsteller, Journalist und Politikwissenschaftler Raul Zelik entwirft eine ambitionierte ökosozialistische Zukunftsvision. Anders als das Lager der bürgerlichen Grünen, strebt er keine ökologische Wende im Kapitalismus an, sondern möchte von Grund auf einen kompletten Systemwechsel. Weg von der Wachstumslogik, hin zu einer gerechteren, nachhaltigeren und demokratischeren Gesellschaft. Sein Entwurf deckt sich im Großen und Ganzen mit dem Wahlprogramm der Linken und teilweise der Grünen. Viel Neues erfährt man also nicht, auch seine Analyse der Geschichte sozialistischer Reformbewegungen und Staatsformen dürfte Politikinteressierten bereits bekannt sein. Dabei verschweigt er keineswegs die oft gravierenden Defizite der realexistierenden sozialistischen Gesellschaften.

Interessant wird es eigentlich erst, wenn es um die konkrete Ausgestaltung eines grünen Sozialismus geht. Einige Punkte des Programms sind durchaus bedenkenswert, wie zum Beispiel bestimmte Bereiche der Infrastruktur in öffentlicher Hand zu belassen. Oder eine Stärkung des kommunalen bzw. genossenschaftlichen Wohnungsbaus. Andere Punkte wecken doch erhebliche Zweifel, zumindest bei allen die marktwirtschaftlichen Prinzipien nicht völlig abgeneigt sind. So soll es kein Eigentum an Unternehmen mehr geben. Wer eine Firma gründen will, muss erst ein (demokratisches) Gremium überzeugen Investitionsmittel bereitzustellen, insofern bestimmte ökologische und soziale Kriterien erfüllt sind. Sinn ergibt das eigentlich nur, wenn die Mehrheit der Mitglieder aus überzeugten Ökosozialisten besteht. Und lebhaft weitergedacht kann man schon ungefähr erahnen, wer in dieser Plankommission 2.0 sitzen wird: vermutlich Genderwissenschaftler*innen, Theolog*innen und abgehalfterte Politiker*innen ohne richtigen Berufsabschluss. (Verzeihung für diese polemische Bemerkung.)

Flankiert werden soll das sozialistische Projekt von einer linken Medienpolitik, d.h. Entwicklung eines Ökosystems aus öffentlichen, kommunalen und lokalen Medien. Gibt es nicht bereits den finanziell bestens ausgestatteten öffentlich-rechtlichen Rundfunk der Welt in Deutschland? Eine andere Idee die demokratische Teilhabe zu stärken ist das imperative Mandat. Gewählte Abgeordnete sollen per Plebiszit abberufen werden, falls sie ihr Mandat nicht richtig erfüllen. Eine etwas schwammige Formulierung. Was wenn grünlinke Abgeordnete von einer rechten Mehrheit aus dem Parlament gekickt werden? Wo in dieser Vision jene bleiben, die andere gesellschaftliche Vorstellungen haben, bleibt weitgehend unausgesprochen. Auch dass der Autor Schwankungen in der Strom- und Wasserversorgung als zumutbar in Aussicht stellt, mit Verweis auf das Leben in den Armenvierteln dieser Welt, scheint eher nicht mehrheitsfähig zu sein. Im Detail ist der Plan einer grünen Räterepublik Deutschland also wenig überzeugend.

Informativ sind dagegen die Kapitel über die neurologische Forschung zu solidarischem Verhalten, sowie über die Möglichkeiten bzw. Strategien gesellschaftlicher Transformation. Zelik erklärt die Ansätze von Reformen und Revolution für gescheitert. Stattdessen setzt er auf ein Konzept, dass die Staatstheorie von Nicos Poulantzas und den Radikalen Reformismus von Joachim Hirsch verbindet. Eine Synthese aus einer Demokratisierung staatlicher Institutionen und eines außerinstitutionellen radikalen Reformismus aus der Gesellschaft heraus. Die Radikalität bemisst sich darin nicht an möglichst weitreichenden Forderungen, sondern an möglichst weitreichenden Erfolgen. Das bedeutet konkrete Ziele umsetzen, statt radikale Differenz zur Mehrheitsgesellschaft zu pflegen (wie es etwa bei den ritualisierten Aufmärschen der Antifa der Fall ist, die inzwischen mehr Folkloreveranstaltungen sind, als tatsächliche Veränderungen bewirken).
Profile Image for Ferda Nihat Koksoy.
518 reviews29 followers
January 9, 2024
(Dr.Arif Müezzinoğlu'nun özetidir)
(4.5 puan)

Pandeminin yoğunlaştığı dönemde sıkça dile getirilen (artık unutmaya başladığımız) bir saptama vardı: Artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacak. Hemen her yerde boşaltılmış market rafları, ABD'de herkesin diğerini herşeyden önce rakip olarak gördüğünü anlatan silah satan dükkanların önünde oluşan kuyruklar, sağlık sisteminin sağlayamadığı güveni sokaklarda devriye gezen askerlerin yaratmasının beklenmesi, milyonlarca insanı bira içmek için kendi memleketlerinden hiç de farkı kalmamış yerlere götüren çığrından çıkmış kitle turizminin felç olması gibi daha bir çok gelişmenin sonucu olarak sürekli hız arttırmak zorunda olan küresel kapitalist makine birden durdu; üretim ve yaşam biçimimizin ekolojik ve sosyal nedenlerden ötürü artık sürdürülemez hale gelmesi ve bizim hem kapitalizmin hem de sosyalizmin bugüne dek bildiğimiz biçimlerinin dışına çıkacak bir karşı tasarım üzerine düşünmemiz gerektiği tezi bu kitabın çıkış noktasını oluşturmaktadır.

İklim değişikliğiyle mücadelede bu kadar az ilerleme kaydedilmesinin ekonomi modelinin temelden değişime uğramasıyla mümkün olabileceği ve bunun sermayenin çıkarlarıyla çelişmesi anlatılıyor. Geçmiş sosyalizm deneylerinin başarısızlıklarının nedenleri tartışılıyor. Buralardan çıkarak bugün hangi sosyalizm kavramı kullanılabilir sorusu bütün kitaba yayılıyor. Öncelikle güçlü devlete geri dönüş ile eşleştirilmeyen sosyalizm üçlü bir hareket olarak anlatılıyor:
1-Ortak mülkiyetin kuvvetlendirilmesi ki bu mülkiyet yalnızca devletin elinde bulunamaz.
2.Demokratikleşme ki öncelikle üretimin, tüketimin ve gelişmenin toplumsal olarak şekillendirilmesi burada sözkonusu olan.
3-Mülkiyet üzerinde tasarruf hakkı tanımayan ancak kullanım koşullarının gözetildiği bir özel mülkiyet eleştirisi.

Bu kitabın çıkış noktasındaki tez, yeni bir çağ başlangıcının eşiğinde olduğumuz. İklim değişikliği, dijitalleşme ve jeopolitik iktidar yapılanmasındaki değişiklikler önümüzdeki yıllarda dünyayı radikal bir şekilde değiştirecek. Belirsiz olan, tasarlanmış bir değişimle mi yoksa felaket yoluyla mı değişimin yaşanacağı; yani planlanmış bir dönüşüm başarılı olacak mı yoksa insanlık doğal afetler ve savaşlar nedeniyle mecburen bugünden farklı yaşamak zorundakalacak?

Sermayenin yaşayan ölüleri olan hepimizin bu uzaktan kumanda ile yönetilme halinden kurtulmamız için merkezi kaldıraç hâlâ mülkiyet sorusu. Tüm yanlışlarına ve cürümlerine rağmen, 20.yüzyılın sosyalist hareketi mülkiyetin, iktidarın ve politik esaretin eklemlenmesini kavrayabilen tek güçtü.

Radikal bir ekolojik dönüşümün ayrıntılarıyla anlatırken Kar küreyici romanı/filmini örnek alıyor. Hızını hiç azaltmanın mümkün olmadığı trendeki devrimci mücadele, lokomotifi ele geçirip iyileştirmelerden sonra aynı hızla yola devam etmek mi, imdat frenini çekip, makineyi durdurmak ve trenin dışında yeni bir hayata başlamak mı?

Yüz elli, yüz ya da daha sadece elli yıl önce yanıtlar bariz gibiydi. Geleceğe giden raylar döşenmişti; reform ve devrim kavgası sadece ilerleme nasıl hayata geçirilebilir sorunsalı etrafında dönüyordu. Ancak 20.yüzyılın sonlarında ilerlemenin kendisi ile ilgili önemli sorunlar olduğu yaşanarak görüldü. İmdat frenine el atma eğiliminin bugün bu kadar zayıf olması bu tecrübelerle ilgili elbette.

Sosyalist devrimler, SSCB, Çin, Yugoslavya örnekleri aralarındaki farklara rağmen benzer sonuçlamalatının nedenleri anlatılıyor.
Bir paradigmanın sonu olarak değer üretimi artık toplumsal zenginlik yaratmadığında, çevreyi tahrip etmeyecek özgün gelişme projesi nasıl olmalı sorusu ile yeni bir sosyalizm kavramını tartışıyor.

Büyüme rakamının toplumların yaşam kalitesini ölçmek için işe yaramadığı, üretim artışı ve tüketimin her şeyin ölçütü olduğu, rantların belirleyici özelliğinin toplumların refah artışına katkı sağlamadığı gibi günümüzde yaşananların sonrasında, Yeşil devrim: Metabolizmanın kısıtlanması anlatılıyor.

20. yüzyılda sosyalizm ve kapitalizm tartışmasına, plan mı piyasa mı tartışmasına ekonomik demokrasi, müşterekleşme, bakım ve ihtimam, kooperatifler özelinde dayanışma ekonomisi, altyapı sosyalizmi, konsey demokrasisi alt başlıkları ışığında ayrıntılarına giriyor.

Venezuela'da Chavez'in Bolivar devriminin başarısızlığın nedenleri anlatılıyor.

Sonuç olarak, özgürleştirici karşı güç, ancak eşitlikçi-dayanışmacı hedefler 'içe yönelik' olarak da hayata geçirildiği oranda gerçekleşebiliyor. Hiç kimsenin bir 'yeni insan' olması gerekmiyor ve buna rağmen sol projenin çekirdeği olduğu düşünülebilecek ilişki biçimlerini beslemek gerekiyor; Yani dayanışma ve karşılıklı ihtimam. Bu çaba esasen özgürleştirici iktidarın güç merkezi.

Sonsözde yazar gençlik yıllarında Kolombiya'daki yaşadıklarını anlatıyor. Yaklaşık 80-90'lı yıllarını fazlasıyla memleketimize benzettiğim politik gelişmelerin ayrıntılarına olarak yazarın aklında kalan önemli bir şey insani ilişkiler.
O dönemde Kolombiya'da siyasi eylemlerde birbirlerine bitki tohumları hediye etme geleneği ortayaçıkmış. Şili ve Arjantin'den yola çıkarak 'Kayıpların çocukları' hareketini askeri diktatörlükler zamanında katledilmiş olan muhaliflerin yakınları örgütlemiş ve kendilerinden filiz vermiş 'tohum' olarak bahsediyorlar: 'Biz tohumuz, biz anıyız'.

Belki eko-sosyalist bir projeye yakışan bir yola çıkış resmi olabilir bu. İçinde Eski Sol'un mirasını taşıyor; tüm trajedileri ve yenilgileriyle birlikte. Geri gelen bir geleceğe ve metalaşmaktan korunması gereken bir yaşama işaret ediyor. Ama her şeyden önce karşılıklı bir dostluk jestiyle başlıyor: Bir hediye. Kapitalizmin nasıl başa çıkacağını bilemediği başka bir şey yoktur: Herhangi bir art düşünce olmadan takdim edilen ve yıllar sonra dahi mücadelelerin asla boşuna olmadığını hatırlatan ücretsiz birkaç bitki tohumu.
Profile Image for Jon Otegi.
58 reviews4 followers
May 31, 2023
poletologos petardos os creeis que sabeis mucho pero luego si saco una navaja no hay analisis sociopoliticoeconomico con referencias a la cultura pop que os salve
Profile Image for Özgür Balmumcu.
249 reviews80 followers
April 21, 2025
Okuması bu kadar keyifli bir kitap beklemiyordum. Bu tarz kurgu dışı kitaplar genelde hantal olur. Ben de kendimi öyle bir okuma deneyimine hazırlamıştım. Ancak tam tersine yazar Raul Zelik canlı bir anlatı ortaya koymuş. Bir noktaya çakılı kalmadan, belki bir miktar daldan dala atlayarak oldukça dinamik bir metin kaleme almış. Özellikle genel fotoğrafı ortaya koymakta çok başarılı. Kapitalizmin bugün geldiği noktada neoliberal katkılarla nasıl yaşayan ölülere döndüğümüzü etkili bir şekilde resmetmiş. Çıkış yollarını ortaya koymaktan da sakınmamış. Sadece sağı eleştirmekle yetinmemiş, solu da bugüne kadar neden olmadı sorusu üzerinden taşlamış. Çıkış yollarını bu kadar hızlı geçmese ya da daha detaylı ortaya koysa veya bu son kısmın ayakları yere daha sağlam bassa mükemmel bir kitap olabilirmiş.
2 reviews
July 14, 2023
Naja - der Analyseteil ist sehr informativ. Er ergänzt, vertieft und erweitert das, was ich zuvor in Ulrike Herrmanns „Das Ende des Kapitalismus“ gelesen habe. Insbesondere die Analyse der verschiedenen sozialistischen Theorien bringt noch mal einen anderen lösungsorientierten Spin hinein.
Ich hätte mir allerdings gewünscht, dass am Ende konkreter wird, was jetzt real getan werden muss. Oder was der Autor darüber denkt. Denn so wirkt das ganze Buch sehr wie eine Ausstellung über das, was der Autor so in seinem Leben alles gelesen hat. Das ist interessant, sehr beeindruckend und seine Einschätzungen und Schlussfolgerungen mache ich mir weitgehend zu eigen.
Deshalb: super Buch!
Profile Image for Aitirir.
170 reviews18 followers
July 14, 2023
Plantea algunos debates interesantes, pero, a diferencia de otras veces, no me ha convencido demasiado.
Profile Image for Cheap.And.Cheerful.
408 reviews23 followers
June 23, 2024
"Warum stehen öffentliche Infrastrukturen wie das Gesundheitswesen eigentlich nicht im Mittelpunkt jeder ökonomischen Theorie, wenn sie doch offenbar die Grundlage unseres Lebens garantieren?"

Ohne meinen Buddyread würde das Buch sicherlich noch Jahre auf meinem SuB liegen. Und ohne sie hätte ich es vermutlich sehr schnell wieder abgebrochen 😅

Ralf Zelik zeichnet in diesem Buch ein umfassendes Bild des heutigen Kapitalismus in unserer Gesellschaft, wie es dazu gekommen ist und welche sozialistischen Alternativsysteme es in der Vergangenheit mit Sonnen- und Schattenseiten gegeben hat.

Am interessantesten fand ich, welche Szenarien für die Zukunft Zelik aufzeigt: welche es seiner Ansicht nach benötigt, welche Tendenzen grade in diese Richtung gehen und welche dagegen drängen. Der Fokus liegt dabei auf einem grünen Sozialismus - einer sozialen Politik, die gleichermaßen ökologisch ausgerichtet ist. Besonders gefallen hat mir, wenn er ganz konkrete Beispiele von gut funktionierenden Initiativen aufzählt oder auch von Systemen und Kollektiven, die nicht funktioniert haben.

Obwohl der Anfang des Buchs mich vom Schreibstil her sehr abgeholt hat, war es mir in der Länge zu akademisch und dadurch zu anstrengend, ihm zu folgen. Ich würde das Buch Lesenden empfehlen, die bereits tiefer in der Thematik drinstecken.

CN: Pandemie, Polizeig3walt, Ras$ismus
Displaying 1 - 7 of 7 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.