Ferit Burak Aydar, tarihin en tartışmalı ve üzerine en çok yorum yapılmış kitaplarından biri olan Hamlet'i, Shakespeare'in kendisine dair sis bulutunu bir kenara bırakarak bir edebiyat metni olarak ele alıyor. Farklı versiyonlarını karşılaştırdığı ve metnin bağlamına odaklandığı çalışmasında hem tarihsel hem de politik örüntüleri ilmek ilmek çözerken Hamlet'in gerçek edebi değerini ancak toplumsalın gövdesinde kavrayabileceğimizi ileri sürüyor.
Hamlet'in Bağlanan Basireti Üzerine, özellikle iki öğeyi mercek altına alıyor: Bir kahraman olarak Hamlet'in "sürünceme"si ve Ophelia'nın erkek egemen toplum tarafından delirtilip ölmesi. Ne var ki, bunu yaparken bir yandan da Hamlet'e "ç öreklenmiş" yorum endüstrisine, metne kendi siyasi veyahut felsefi gündemini doğrulamak için uzananlara, okumayı kolaylaştırmak yerine suları bulandıranlara yine metnin içinden satırlarla yanıt veriyor. Böylelikle karakter olarak Hamlet'i putlaştıran eleştirmenlerin kalemlerinin gölgesinde kalmış Ophelia'yı çok daha net ve gerçekçi bir biçimde görmemizi sağlıyor.
Aydar'dan fikri yavaş yavaş yoğuran, benzetmelerin cazibesine kapılmayan, eleştirel olduğu kadar kışkırtıcı bir Hamlet ve Hamlet yorumları okuması...
Shakespeare'ın şiirsel üslubunun ardından enfes bir Hamlet yorumlaması. Hem edebiyata düşkünlüğüm hem sosyoloji temelin, yani toplumsal anlamlara, yorumlara dayalı okumalara ilgim Ferit Burak Aydar'ın kitabına iki kere hayran olmama yol açtı. Shakespeare'ın sağlam kurgusal örgüsü ve şiirsel üslubu eserlerinin içinde kaybolmaniza yol açıyor. Hiçbir yorum, hiçbir okuma ya da kişilik analizine girmeden sadece müziksel dizelerinde hikayenin içinde yitip gidiyorsunuz. Kitap bitip satırlarından çıktığınızda ve o hikayeye özgü başka yorumlara denk geldiğinizde kendi yorum ve fikirlerinize de rastliyorsunuz bir bakıma. Aydar adım adım, önce kişiler ve onların öne çıkan eylem ve özellikleri nezdinde hikayeyi bir yandan Penelope gibi örüp bir yandan da geceleri o hikayenin dokusunu ilmek ilmek söküyor. Çok da güzel yapiyor. Özellikle Ophelia'ya yönelik yorumları, erkek egemen toplumların bağrında kadınların kıstırılmışlığına dair yorumları genelde erkek yazarlarda çok rastlamadığımız bir sey. Hamlet ise ne genel kanının uzlaştığı üzere bir yüce kahraman, ne de tümüyle bir anti kahraman. Aslında anti kahraman denebilecek zaafları ve davranışları da mevcut. Hamlet' de en az Claudis gibi, Polonius gibi (onlar gibi ama onlar kadar değil) eylemleri ve eylemsizligi ile zararlara yol acan bir karakter. Sürüncemesini de, eylem-dusunce birlikteliğine dayalı praksis eksikliğini de çok iyi yerden yakalayıp anlatmış yazar. Hamlet'in üstüne gerçekten ilk elden okunması gereken eserlerden. Kitabı okurken nedense aklıma Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar' ı geldi sık sık. Hamlet'teki Osric ile Tutunamayanlar'daki Olric arasinda edebi bir akrabalık kurmuştur belki Atay bilemiyorum ama, Hamlet'in feodal dünyadan kapitalist dünyaya geçiş aşamasındaki bir toplumsal dönüşüm çağındaki gelgitleri, bir nevi tutunamayışı aklıma modern dünyanın kaybolmaya meyilli,içsel dünyasına gömülmüş, ikircikli bireyinin yalpalamasını hatırlattı. Kahramanlar Çağının ideal ve yüce kahramanlarının aksine modern dünyanın tutunamayan bireyleri. Hamlet'te de bunun belirtileri var sanki.
"Belki Hamlet intikamını alamamıştır, ama intikam alınmıştır."
Hamlet bir cinayet oyunu mu, yoksa felsefi bir oyun mu ? Karakter Hamlet gerçekten bir kahraman mı, yoksa Shakespeare bizlere yıllar boyunca oyun içinde oyun mu oynadı ? Ophelia erkek egemen toplumda sindirilmiş bir kadın figürü mü yoksa tam tersine düzene isyan eden bir aşık mı ? Polonius, Horatio, Claudius ve daha fazlası kime,neye, hangi amaçla hizmet etmektedir ?
Yazar, hem oyun Hamlet'i hem başkarakter Hamlet'i hem de çevresini birkaç asırdır sorulan sorularla, incelenen bakış açılarıyla bizlere sunarken, kendi görüşlerini kanıtlarıyla birlikte o kadar güzel aktarıyor ki hayran olmamak elde değil.
Oyun çıktığı ilk zamanlardan günümüze kadar o kadar çok kişi ve dolayısıyla o kadar farklı bakış açısı ve düzlemde incelemeye tabii tutulmuş ki zihinlerdeki Hamlet, hayalimizdeki karakterler neredeyse en uç noktalara varacak şekilde tekrar yıkılıp yaratılmak zorunda kalmıştır. Her yazar,filozof veya herhangi bir kitle belki kendi ideolojileri yüzünden, belki de içinde bulundukları siyasi,tarihi hatta sosyolojik durumlardan dolayı çok sığ ve yanlış yorumlamışlardır.
Kitabın sadece metne odaklanılarak yazılmış bir okur dramaturjisi olduğu söylenebilir. Shakespeare'in Hamlet'e söylettiği onca söze ek olarak yazarın şimdiye kadar yazılmış eleştirileri gözden geçirmesi de onun iç dünyasına biraz daha kafa yormaya vesile oluyor. Sadece Hamlet'e değil, diğer karakterlere de yakından bakmayı sağlarken Shakespeare döneminde dil kullanımı ve sembollere dair ilginç bilgiler de barındırıyor. Metni feminist ve Marksist bakış açılarıyla gözden geçirirken dönemin değer yargılarını temel alıyor, günümüz değerleriyle yargılama tuzağına düşmüyor.
Tatilde tesadüfen karşıma çıktı, tatil demeden elimde kalemle birkaç günde okudum. Yazarı takibe alacağım.
Hamlet'i(kitap) ve Hamlet'i tanımak isteyenler, bir edebiyat eleştirisi-incelemesi nasıl olunur okumak isteyenler için harika bir deneyimdi. En sevdiğim kitaplardan birisi olduğu için zevkle okudum, kesinlikle öneririm.