Arachnoid Mater

Mater #2

by Serkan Karaismailoğlu

Elma Yayınevi yazarlarından Serkan Karaismailoğlu, Mater Serisinin ikinci kitabı Arachnoid Mater ile okurlarla buluşuyor. Serinin ilk kitabı olan Pia Mater’den sonra merakla beklenen ve ilk kitabın devamı niteliğindeki bu eser, okuyucuyu inanılmaz heyecanlı ve gizemli olaylara sürükleyecek gene. Hepimizin yakından tanıdığı karakterlerin yaşadıkları esrarengiz olaylara bir kez daha şahit olacağız. Bu heyecanı yaşarken yazarın incelikle metnin içine işlediği bilimsel veriler ise eminiz ki Nöro Roman sevenleri Mater Serisine hayran bırakacak.

Merhaba okuyucu. Kim olduğunu ya da hangi tarihte olduğumuzu bilmiyorum ama şu an bu satırları okuduğuna göre bir şekilde yolumuz kesişmiş demek. Baştan uyarayım. Burada yazanlar küçük bir olayın parçasıymış gibi görünse de aslında kökleri oldukça derinlere uzanan karışık bir hikâye var karşında. Hatırlayabildiğim kadar yazmaya çalıştım her şeyi. Çünkü ben sonum. Olur da bana bir şey olursa, nöronlarımda yaşamakta olan bu bilgiler toprağa gömülecek. O yüzden her şeyi yazmak istedim. Geçmişim ve hatıralarım ölmesinler diye onları diri diri sayfaların içine gömdüm. Umarım beni ve yaşadıklarımı anlarsın. Evime ve vücuduma hoş geldin.

İlk baskıya özel yazar notu ile ARACHNOID MATER sizlerle...

Keyifli okumalar…

Genres: Roman, Science, Turkish Literature

488 pages, Paperback

Published July 20, 2020

About the author

Lisans eğitimini 2005 yılında Hacettepe Üniversitesi Biyoloji bölümünde tamamladı. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim dalından yüksek lisans derecesini 2009 yılında, doktora derecesini ise 2014 yılında almış olup halen aynı yerde çalışmaktadır. Sinirbilim alanında, beyin cinsiyeti (kadın beyni – erkek beyni) başta olmak üzere çeşitli konularda çalışmalarına devam etmektedir. 2009 yılında ulusal fizyoloji kongresinde en iyi genç araştırmacı ödülünü almıştır. Akademik alanda bir tane uluslararası kitap bölümü olmak üzere çeşitli ulusal ve uluslararası dergilerde makaleleri bulunmaktadır. Cinsiyetler arasındaki beyin farklılıklarının neden olduğu ve günlük hayatımıza yansıyan değişik bakış açılarının altında yatan sinirbilimsel nedenlerin herkesin anlayacağı bir dilde ele alındığı “Kadın Beyni Erkek Beyni” adlı kitabı 2015 yılında yayınlanmıştır. 2016 yılında TÜBİTAK desteği kapsamında “fizyopia” adlı teknokent şirketini kurmuş olup halen şirketin yöneticiliğine devam etmektedir.

Reviews

[Hüsna Kefelioğlu · Rating 5 out of 5]

Pia Mater Ile başlayan serinin ikinci kitabi. Bu kitabında nöro-roman olduğunu daha çok hissediyorsunuz. Serkan hoca bu kitabı için yaptığı videoda tekrar tekrar kendisinin bir yazar olmadığını dile getirmişti. Ki bence kendisine biraz haksızlık ediyor. Kurguyu yapıp bu kurgu içine onca bilim sıkıştırmak her yiğidin harcı değil. Akıcı bir şekilde ilerleyen kitapta çoğu yerde bilimi hissediyorsunuz. Eğer sürekli hormon-organ-beyin-sinir-hucre-kan duymaktan ya da okumaktan hoşlanmıyorsanız bu kitap serisi size göre değil :) Ancak ben çok sevdim ve serinin son kitabı Dura Mater'i de çok büyük bir heyecanla bekliyorum.. Yalnız burada yazmayacağım ne olduğunu ancak kitapta kafama takılan tek bir şey vardı son sayfalarda umarım onun da açıklamasını serinin son kitabında bulurum :) herkese keyifli okumalar dilerim..

[Esra Tunçer · Rating 3 out of 5]

Bu kitapla ilgili yazmak istediğim çok eleştiri var ancak yazmak haddim mi emin olamadığımdan kendime kısa bir not düşmek istiyorum sadece. Okuduğum neredeyse en akıcı kitaplardan birisiydi- hatta seri olarak çok akıcı- diyebilirim. Ama o hikaye! Kitabın bir köşesinden Türk dizisi ağası çıksa hiç şaşırmazdım. Karakter seçimi ve bu karakterlerin davranış biçimleri bence tutarlı değildi. Herkesin başroldeki kıza aşık olduğu , o kızın da kusursuz güzel olduğu hikayeler beni rahatsız ediyor. Ayrıca karakterlerin intikam alma şekilleri ve dürtülerini de abartılmış buldum. Yine de kitapları yarım bırakmayı sevmediğim için bütün seriyi okuyacağım.

[Güliz Bayram · Rating 4 out of 5]

İlk kitabı (pia mater) çakma Dan Brown tadında, kuru ve yavan buldum. Ancak bu ikinci kitaptaki (kurgu aynı karakterlerle devam ediyor olsa da) bilgi içeriği benim için daha doyurucu oldu. Optogenetik ile ilgili bişeyler okumama vesile oldu.

[Okan · Rating 4 out of 5]

Kurgusu heyecanlı, anlatımı akıcı ve bilgi dolu bir kitap. Kurgu içerisinde bu kadar bilgiyi aktarabilmek gerçekten büyük başarı.
Kitaptaki tek kusurun, anlatılanların bazen sonraki bölümlerde tekrarlanması olduğunu düşünüyorum.

[Berna · Rating 4 out of 5]

İkinci kitap da bitti. Bir iki nokta hakkında yazmak isterim. Öncelikle Tesla'nın Alef'e bu kadar tutulmasını anlamadım. Tamam, kardeşi olduğunu öğrendi ama ilk andan itibaren inanılmaz bir bağ kurdu ve öz kardeşi olmasa bile yıllarca kardeşi diye bilip kardeşlik ettiği Maryem'i bir anda gündeminden düşürdü. Tesla gibi detaylı ve özenli işlenmiş bir karakter bunu daha dengede tutabilirdi gibi geliyor bana. Diğer yandan kitap sonunda da annesiyle kavuşacaklarını anladık ki ortada anneyle kavuşacak biri varsa bu Alef' olmalıydı çünkü Tesla yalan ya da gerçek çocukluğu boyunca sevildi ve iyi bir hayat yaşadı, konfor alanı çok genişti. Diğer taraftan Alef durmaksızın istismar -maalesef- edilerek büyüdü ve sonuç olarak ne kadar yol aldığını düşünse de ruhunda kapanmayacak yaralar olduğunu hepimiz gördük. Elbette anne her evladın hakkıdır fakat ben Alef'in hakkının teslim edilmediğini düşünüyorum.

[Ahmet Zincir · Rating 5 out of 5]

2. kitap olarak aksiyon,korku,gerilim dozu hollywood filmleri seviyesine çekilmiş,ters köşe konusunda da Oriol Paulo filmlerini aratmıyor.Çok beğensem de yer yer film veya dizi izliyormuş hissine kapıldığım için rahatsız oldum, bazen de bir konudan bahsederken didik didik anlatması biraz kekremsi tat bırakıyor,ancak bu da kitabı genç ya da az okuyan kişiler için daha kolay okunabilir bir kitap haline getirmiş. Yine de çok başarılı,karakterlerin altı güzel doldurulmuş, ve son kitap bittiğinde karakterlere veda ettiğim için burukluk yaşayacağım ve benim için Mater Serisi bir kaç yıl sonra tekrar okunacak,demini almış bir seri olarak kitaplıkta bekleyecek.

[RZMEN]

İlk kitap pia soluksuz okumuştum, bu ikinci kitap çok sıkılarak okumaya başladım, ortalara kadar gitmedi, bazı yerlerde çok fazla bilgi verilmiş, detay verilmiş konu uzatılmış geldi, kitabın ortalarından sonra daha akıcı ve sürükleyici idi...

[Nozdereli · Rating 4 out of 5]

Serinin ikinci kitabında da yine konu bol ve derin anlatımlı, fizyolojik fenomenlerin ve olguların arasına serpiştirilmiş. Vücudun bir olaya verdiği tepkileri ve bu tepkilerle beyinde ve vücutta gelişen olayları kitaptan çıkarsanız yarı yarıya bir hikâye elde edebilirsiniz. Bir tık biyolojiye uzak biriyseniz okuması zor olabilir ama benim için zevkliydi. Bolca konu tekrarı yaptım 😉

Hikayede bir önceki kitabın kaldığı yerden devam ediyor zaten. Oldukça da akıcı bir dille aktarılıyor. İlk kitaba kıyasla burada hikaye anlatımı daha zengin, daha güzel… Artı konu içerisindeki anlatımların “beyin ve özellikle de omurga” motifleriyle bezenmiş olduğu göndermeler de bir harika… Biyolojik organizma üzerine kurgulanmış güzel bir nöro-roman… Bu yüzden son kitabını da okuyacağım. Devamı merak uyandırıyor.

[Tugay Süren · Rating 4 out of 5]

2. Kitap ilkine göre bence daha bir silik kaldı. Fakat yinede olay akışı ve yeni karakterlerin gitmesi ile birlikte güzel bir yola girdi. Tek sorun bence bazı sahnelerin gereksiz uzatılmasıydı. Pozitif yanlarından biri ise benim için şahsen daha çok nörolojik bilgiler vermesi ve buna ek olarak aynı olayı yaşayan karakterlerin her birinin bakış açısından anlatmadı yani çoklu karakter bakış açısı benim sevdiğim tarzda 1 puanı ise fazla uzatıldığı için kırdım. Heyecan ve inanılmaz merak etmememde 3. Kitabı bitirip genel bir değerlendirme yapacağım.

[Aydın Tezcan · Rating 4 out of 5]

İlk romandan sonra bu da sürükleyici bir içeriğe sahip olarak kolay okunan, keyifli bir kitaptı. Vahşetin seviyesini belli noktalarda fazla buldum. Yine de tavsiye edilebilir bir roman olduğunu söyleyebilirim.

[Elif Çakmak · Rating 5 out of 5]

Saat 01.02 kitabı bitirdim.Dürüst olmak gerekirse başta Fizyolog olan birinin yazacağı kitaptan ne olabilir düşüncesi ile başlamıştım Pia'ya ama nöronlarım bu gereksiz fikrimi sonuna kadar yok etti.
Mater serisi tam dozunda hayat gibi mücadeleci,savaşmacı,tatlı,acı mesela pia noah tarafından operasyonda iken dedim her şey bitti yolun sonu ama orada dozunda bir espri ile rahatladım biran.
Eva'nın geri döneceğini bir şekilde tahmin ediyordum ama Devin'in ölümüne ne hissettmem gerektiğini bilemedim en azından çektiği bütün acıların karşısında rahat bir ölümü oldu.
Galen... Galene ne oldu? Patladı mı? patlamadı mı? Hayatta beni galen gibi nazik,anlayışlı,incitmeden sevecek birisi çıkacak mı bilmiyorum.
Dura şimdilik karanlıkta acaba planda kıskanç bir sevgili olarak parmağı var mı?
Dura Mater da anladığım kadarıyla Dura,Pia,Atlas,Alhazen umarım Galen'i ve Neon ile alakalı son bilgileri okuyacağız.
Pia bir tohumdu ve karanlıkta kaldı bakalım toprağın üstüne çıktıktan sonra neler olacak?

[Işıl · Rating 4 out of 5]

İlk kitaba göre daha sürükleyici geldi, bilimkurgu filmi izlercesine okudum. 3,5/4

[Halime · Rating 5 out of 5]

Ilk kitaptan daha surekleyici. Ustelik daha da meraklandirqn sekilde bitiyor. Heyecanli bir hikayenin teknik bilgi ile birlesmis hali.

[G. İlke · Rating 3 out of 5]

Mater serisinin ikinci kitabı olan Arachnoid Mater, ilk kitabın kaldığı yerden devam ediyor, malesef sevgili "nöronlar" ve kâhinimiz de öyle. Bu kez onları görmezden gelip hikâyeye odaklanmaya çalıştım. İlk kitapta takıldığım şeyler gözümü öylesine perdelemiş ki hikayedeki büyük aşk hakkında yorum yapamamışım. Gavin adlı karakterin henüz çocukken bir "bebeğe" aşık olması ve yıllarca onu gizli gizli izlemesi, 18 yıl sonra kıza açıldığında uzaklaştırma emri almak yerine aşkına karşılık bulmasından bahsediyorum. Durum absürd, önce bunu bir kabul edelim. Ama her şeyi bir yana bıraktığımda bile, yazarın bütün karakterlere inanılmaz yoğun duygular yazmış olması beni çok yordu. Hepsinin ama hepsinin robotik seviyede duygudurum farkındalığı ve konsantrasyonu var. Fantastik ya da bilimkurgu okurken hikâyenin ne kadar absürd olduğuna takılmayız çünkü karakterler kafamızda bir yere oturur: iyidir, kötüdür, katmanlıdır... Ben bu hikâyede karakterleri sınıflandırıp hikâyeye odaklanamadım. Bu derece zihin/beden bilincine sahip karakterlerin her adımı büyük büyük atması, hepsinin elinde sonsuz imkan olması, bir işle uğraşırken fî tarihinden gelen anıları tüm ayrıntılarıyla uzun uzun hatırlayabilmeleri gibi insanlığımla özdeşleştiremediğim şeyler bana keyif vermedi açıkçası. Peki, neyi sevdim? Her bölümün başında tarihe mâl olmuş kişilerin aforizmaları vardı. Tekrar okumam gereken yazarları hatırlattığı için bu alıntıları sevdim. Hikâyenin konusunu da sevdim aslında. Keşke bu kadar uzatılmadan ve abartılmadan anlatılsaydı. Buraya kadar geldiğim için son kitabı da okuyacağım ama beklentim düşük açıkçası. =(

[Nurcin Metingil · Rating 4 out of 5]

"Tarafımdan oluşturulmuş bu yorumun tüm hakları kitapyurdu.com'a aittir."

Serinin ilgimi çekmesinin nedeni nöroroman türünden çok etkilenmeme rağmen aslında bu türde ne kadar az okuma yaptığımı fark etmiş olmamdı. Ancak yazarı tanımadığım için bu kadar ilgiyle okuyacağımı düşünmemiştim. Anladığım kadarıyla alanında takdir edilen, takip edilen biri. Ben de bu kitap vesilesiyle tanışmış oldum.

Serinin kitapları sırasıyla Pia Mater, Arachnoid Mater ve Dura Mater. Bunlar aynı zamanda beyni ve omur iliği kaplayan koruyucu zarların adıymış. Araştırınca öğrendim. Zaten kurguda yer alan pek çok şeyde bu şekilde atıf göreceksiniz. Mesela beynin arka tarafında yer alan ve vücudun çeşitli bölgelerine sinyaller gönderen 12 çift sinire verilen adı, kurduğu evrende benzer bir görev yüklediği kişilere rütbe olarak vermişti. Bence bu açıdan Ian McEwan'ın -ki türün önemli temsilcilerindendir- romanlarından farklı bir şey sunuyor. Bu yüzden değerli buldum bu seriyi. Ian McEwan'ın Cumartesi romanını Darwinci bakış açısıyla incelemiştim lisans tezim için ve bu serinin bu kitabında bu bakış açısına da gönderme olduğunu gördüm, burada ona bir alternatif sunuluyor ki bunu bir eleştiri olarak okuyup okuyamayacağımızı düşündürdü bana. Okurken çok kez durup araştırma yapma ihtiyacı hissettim ve referans olarak verilen bilgilerin ne kadarının kurgu ne kadarının gerçek olduğunu keşfedebildim. Böylelikle alana dair daha fazla bilgi sahibi olmuş oldum ve yazarın kurgudaki becerisini de daha iyi değerlendirme fırsatı edindim. Zaten bu bilgileri herkesin anlayabileceği şekilde, basitçe veriyor, öyle boğulmadan okuyabiliyorsunuz. Bu da yazarın hikâyeciliğindeki pürüzleri tolere etmenize yardımcı oluyor.

Serinin ilk kitabına nazaran kurgu çok daha iyiydi. Elbette iyileştirilmesi gereken noktalara dair pek çok notum var ama akış birinciye nazaran daha rahattı ve elementler çok daha yerli yerinde gibi görünüyordu. Ayrıca aksiyonun fazla olması da sürükleyiciliğini desteklemiş oldu. Arka planda bırakılan o merak duygusu da sayfaları daha hızlı çevirme konusunda insanı kesinlikle motive ediyor ve bunu klişe bir yolla yapmıyor.

Kitabın önemli noktalarından biri de farklı karakterlerin bakış açısından olayları sunarken size zaman çizgisini takip etmenizi sağlayacak girişi sunması. Bu da hangi olayın ne zaman olduğunu anlayabilmenizi sağlıyor. Normalde bu kadar belirgin verilmesi rahatsız edici olabilirdi ama yazarın, kitabın bir kimliği hâline getiren bir istikrar sağlanması bunun aslında değerli bir etmen olabileceğini düşündürdü. Zira yazar zihnimizi bir sürü bilgiyle meşgul ederken bununla da cebelleşmemizi istememiş olabilir. Aynı şey olacaklara, karakterlerin akıbetine dair önden bilgiler vermesi için de geçerli. Bu sürpriz bozan detayların okuma keyfinden beni mahrum bırakacağını düşünmüştüm ama öyle olmadı. Çünkü ne olacağını söylemesine rağmen o kadar fazla değişkenle karşılaştım ki bunun aslında bir önemi olmadığını o zaman anladım. Bu açıdan okurlara ön yargılı olmamalarını tavsiye edebilirim.

Türü sevmemin bir nedeni de verdiği bilgilerin bana katkıları. Zira pek çoğu dünyaya bakış açımı genişletti. Bilhassa son zamanlarda kafamı oldukça karıştıran dünyadaki değişen dengeler konusunda bana bir cevap da sundu diyebilirim. En azından neden bu kitle birdenbire hedef olmuş olabilir ki soruma en azından bir tane muhtemel neden buldum. Bu anlamda insanın kendini ve dünyayı sorgulamasına neden oluyor. Diğer yandan da daha çok bilme istediğimi tetikledi.

Betimlemelerini oldukça canlı ve etkili buldum. Hatta bu anlamda çok şaşırdığımı söyleyebilirim çünkü bilim insanının bu kadar başarılı betimlemeler yapmasını gerçekten beklemiyordum. Bu başarılı betimlemelere rağmen elbette bazı zayıf noktalar da vardı. Bilimsel gerçekleri sunarken hikâye içinde eklenti gibi durması bunlardan biriydi. İlk kitapta bu bilgiler hikâye içine biraz acemice yerleştirilmişti ama ikinci kitapta bu anlamda gelişme olduğunu gördüm. Çok didaktik, zorlama görünüyordu ilk kitapta ama ikincisinde daha rahattı.

İlk kitaptaki en büyük problemlerden bir diğeri de anlatıcıydı. Çok kez kafa karışıklığı yaratacak şekilde anlatıcılar iç içe geçiyordu. Anlatıcı değişse de dilin, ton aynı kaldığı için kimin konuştuğunu anlamak zorlaşıyordu. Herkes aynı gibiydi. Anlatıcı mı karakter mi konuşuyor anlayamıyordunuz. İkinci kitapta bunun daha az hissedilmesinin nedeninin genellikle ilahi bakış açısıyla ele alınmış olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Bir kısmı da flashbacklerle verilmişti. Zaten bu açıdan ilk kitaptan hemen kanıya varmak istememiştim çünkü yazarın bir şekilde elinin alışacağını ve bunun serinin devamında çözebileceğini düşünmüştüm ki öyle de olmuş gibi görünüyor.

Aslında çok fazla notum var ama okuyucuya az çok fikir verecek önemli detaylardan bahsettiğime inanıyorum. Özetle dünyasına bir şekilde inandırdı ve karakterlerde bir değişim/gelişim görebildik. Çok fazla ters köşeye yatıran bir hikâye akışı var ve ilerledikçe derinleşen bir yapıya sahip. Bazı karakterler iki boyutlu gibi hissettirse de ait olduğu dünyada o yapaylığa ihtiyaç var gibi düşündüm. Elbette daha önce bahsettiğim gibi anlatıcı dilinin yer yer tekdüzeliği, herkesi aynı kişi konuşuyormuş gibi hissetmemiz de buna neden oluyor olabilir. Bir laboratuvar sterilliği de var diyaloglarda, karakterlerde. Defolarını gördüğümüz anlarda bile o tat geliyor ne yazık ki ama buna rağmen bilimsel gerçeklerle bağlanan kurgu seni içine çekmeyi bir şekilde başarıyor. Genel olarak hikâye ilgi çekici. İyi bir film yapılacak kadar detaylarla beslendiğini, güzel bir dünya yaratıldığını düşünüyorum.

Bir editör olarak naçizane bir eklemem daha olacak. Eğer yayınevi tekrar basıma gidecek olursa kitapların editörden tekrar geçmesinin daha iyi olacağını düşünüyorum. Bilhassa ilk kitapta akışı zorluyordu. İkinci kitap görece daha iyi durumdaydı ama yeniden okunursa bence iyileştirilebilir. Bendeki 34. baskı. Yakın zamanda serinin İngilizce basımı da duyurulduğuna göre daha çok baskısının olacağını öngörmek yanlış olmaz. Okuru bol olsun diyelim. zorluyordu. İkinci kitap görece daha iyi durumdaydı ama yeniden okunursa bence iyileştirilebilir. Bendeki 34. baskı. Yakın zamanda serinin İngilizce basımı da duyurulduğuna göre daha çok baskısının olacağını öngörmek yanlış olmaz. Okuru bol olsun diyelim.

[Feyza · Rating 5 out of 5]

"Bir çiçek açmadığında, yetiştiği çevreyi düzeltirsin, çiçeği değil."


"Dinle, yoksa dilin seni sağır eder.
Yüzleş, yoksa kalbin seni esir eder.
Anla, yoksa zihnin seni deli eder."


Bir bilgeye sormuşlar
Senden hoşlanıyorum ile Seni seviyorum arasındaki fark nedir diye.
Bilge düşünmüş ve şöyle cevap vermiş
Bir çiçekten hoşlanırsan onu koparırsın ama bir çiçeği seversen onu her gün sularsın.
Bunu anlayan kişi, yaşamı da anlar.

[Fatma Akyürek Aytekin · Rating 5 out of 5]

Serinin ikinci kitabını gene soluksuz okudum. Pia, Galen, neoh, Norah, Dura derken hepsi birbirinden ilginç karakterlerle, bilim ancak bu kadar sürükleyici olabilirdi ❤️

[Legate of Suvla · Rating 3 out of 5]

Açıkçası ilk kitap Pia Mater'de uzun bir süre kütüphanemde olmasına rağmen okumaya yakın bir zamana kadar elim gitmemişti fakat sonrasında akıcılığıyla kendini okutunca, hazır kendisini yeni okumuş, anılar hipokampüsümde taze depolanmış, nöronlarım çılgın atarken (böyle yazınca çok havalı değil mi?) "okuyayım da aradan çıksın bari" dedim. Şimdi ister istemez de tüm artı ve eksilerde ilk kitapla kıyaslama üzerinden olacak ki ilk kitaba kıyasla artılarını daha fazla buldum. Kitabın en büyük artısı olayı zaten hali hazırda biliyor olmanız. :D

Bakın arkadaşlar bende dikkat dağınıklığı var, yani uzun bir süre bir işe konsantre olamıyorum, olursam da dikkatim kolayca dağılıyor. Hani bir gün lazım olur da, bana işkence yapmak isterseniz 5 sayfa boyunca odayı anlatıp, sonrasında diyaloğa giren bir kitabı zorla okutarak işkence yapabilirsiniz. Bu kitabı ise şahsım adına rekor olabilecek süre olan 3 günde bitirdim, yani sürükleyiciliği konusunda diyecek lafım yok. Ayrıca bu kitap her bölümün sayfasında yer alan alıntılar çok daha isabetli ve felsefi buldum, bu da bir artı. Ek olarak hikaye arasında yedirilen bilimsel bilgiler de ilk kitaptaki kadar eğrelti durmuyor (Meryam üzerinden olan bilgiler haricinde, bu karakter de, bu karakter üzerinden anlatılan bilimsel bilgileri de baydı artık).

Ancak konseptin gizem-gerilimden, bilim-kurguya keskin bir şekilde kayması, bazı detayların yer yer daha önce defalarca gördüğümüz bir biçimde klişeleşmesi ne yazık ki önümüzdeki yıl çıkacak olan kitap için bende bir heyecan oluşturmadı. Diğer inceleme sahibi arkadaşlar kusura bakmasın da, biz Yüzüklerin Efendisi'ni, Avengers: End Game'i beklemiş bir kuşağız, öyle sizler gibi heyecanlanamadım. Şahsen 3. kitap 2031'de çıksa da olur. Yani Pia'yı bitirdiğimdeki heyecanı, bu kitabı bitirince hissedemedim ne yazık ki. (az önce Atlas gibi tusa bastım sanırım kusura bakmayın, ehue ehe)

Olayın diğer boyutu ise 3'lemelerin 2. kitabı/filmi finale doğru bir bağlama/geçiş kitabı/geçiş filmi olduğu için biraz sıkıntılıdır arkadaşlar. Çok dağınık bırakılırsa 3. parçada olayı toparlayamazsın, çok olayı bağlarsan da 3. kitapta bağlayacağın pek detay kalmaz. Bu da 3. kitapta sanki ilk 2 kitaptan bağımsız bir kitapmış havası yaratır. Şimdi elimizde 3. kitap olmadığından bilemeyeceğiz ama sanki bu kitapta düğümler biraz fazla bağlanmış gibi. Bekleyip göreceğiz.

[Cagil · Rating 3 out of 5]

“Bir şarkıyı başa sarıp, tekrar tekrar dinliyorsan, o başa sardığın şarkı değil, hayallerindir.” Pablo Neruda
•
Her bölümde kendine ayrı tutunduran alıntıların kitabı,
Arachnoid Mater. Sinir bilim dünyasından tanıdığımız Serkan Karaismailoğlu’nun, mater serisinin ikinci kitabı.
•
Serinin ilk kitabı olan Pia Mater’den ne kadar etkilendiğimden önceki paylaşımımda bahsetmiştim, merak ederseniz Instagram’daki ÜtopÇa sayfamda azıcık aşağılara kaydırıp görebilirsiniz.
•
Ancak serinin ikinci kitabı için aynı hisleri paylaştığımı söyleyemiyeceğim ya da bir dakika, gelin birlikte bir analiz yapalım🤔
•
Ütopyalarla birlikte distopyalara da, her zaman sonunda barındırdığı umut ya da mesaj nedeniyle bir tutkum ve inancım vardır. Halbuki Arachnoid Mater’de ha şimdi bir çıkış yolu görünücek, şu işkence sahnesinden sonra mutlaka kurtulacak, sonu burada iyi olmasa bir sonraki bölümde diye diye kitabın sonu geldi.
•
Meryem çektiği onca acıdan sonra şimdi ona ne olacak, o güzel yüzlü, fedakar Devin bunları haketti mi gerçekten, Kant pisliğine bu hikayede gerek var mıydı, İlias ilahi adalet sağlandı diye pes mi edecek, Perit’in sonu bu mu olacak, Pia’nın sonunu getiren, bunca acıları çekmesine davetye çıkaran Eva’ya nasıl güvenebiliriz ki, Galen peki? Arzuladıklarına ulaşamayacağıyla mı kalacak? Neon teşkilatı bu kadar çaresiz miydi? Homo neonları ne zaman göreceğiz?
•
Tüm bunları yazarken, aklımda başka bir soru beliriyor kalbimden taşan: bir kitabı en son ne zaman bu kadar içselleştirdim, ne zaman bir sona ulaşsın diye arzuladım? Hikayedeki karakterlerin analizini yapıp sonlarını asla haketmediklerini düşünürken bu güçlü empati duygusunu salgılatan da beyne ve kalbe hizmet eden sinir bilimci yazar değil mi?
•
Pesimist olmasına rağmen, bir ayda yalayıp yutup, rüyalarınızda yaşatacağınız ve binbir farklı son yazacağınız, serinin ikinci kitabına varsanız, buyrun sizlere iyi okumalar💁🏻‍♀️
•
Serinin üçüncü kitabında görüşmek üzere😉👋🏻
•
•
•
#arachnoidmater
#serkankaraismailoglu
#elmayayınevi
#ütopça
#kitapça
#materserisi
#ağustosokuması

[Mine Güngörmüşler · Rating 5 out of 5]

Harika! İlk kitabın kurgusunu çok beğenmiştim, bu kitabın kurgusunu çok çok çok beğendim. Serkan Hoca’yı canı gönülden tebrik ediyorum ve son kitabı hevesle bekliyorum. Kitabın içerisinde atıfta bulunulan makalelerin güncelliği ve içeriği de beni ayrıca keyiflendirdi. Ayrıca, kitapta hayata dair yerinde ve anlamlı tespitler var. Hatta bir tanesi beni çok yakından yakaladı ve böyle bir kitabın yazılmış olmasının mutluluğunu yaşattı:

‘Çünkü normalde kendisinin tanıyıp çok fazla insanın tanımadığı bir sanatçıyı bilen biriyle karşılaşmanın oldukça kıymetli olduğuna inanıyordu. Sonuçta insanlığın çok da bilgisi olmadığı aynı güzel şeyi birbirinizden bağımsız olarak keşfetmiş oluyordunuz ve bu durum da ister istemez o kişiyle aranızda görünmez bir bağ kuruyordu.’

Emeğine sağlık Serkan Hocam. İyi ki varsın.

[Ebru Kalan · Rating 5 out of 5]

Mart ayı başında nefes nefese okuduğum serinin 2.kitabı Arachnoid Mater. Pia Mater’ de kaldığı yerden devam eden macera soluksuz devam ederken, kurgusundaki asıl mesele biraz daha şekilleniyor. Bu sefer karşımızda üstün insan ırkı Homo Neon’nu yaratma amacı olan Neon Tarikatı var. Homo Sapiens denen ilkel insanın zamanı artık bitmek üzere ve tarikatın başı diğer üyelerinden habersiz gerçekleştireceği devrim sonucunda Homo Neon denilen gelişmiş insan türünün ilk atasını yaratma amacında. Bilginin biyolojik kodlara dönüştürülüp insan DNA sına eklenerek herhangi bir canlının bir parçası haline gelmesi, tarikatın hiyerarşisi, kahramanlarımızın yaşadığı olayların içine abartısız işlenmiş bilimsel bilgiler son sürat akıyor ve yine en heyecanlı yerinde bitti kitap. Bu sefer hazırlıklıyım; gelsin Dura Mater..

[Fatih Durmuş · Rating 4 out of 5]

Pia Mater kitabını okumadan bu kitabı okumayın, öbür kitabın devamı niteliğinde bu kitap. İlk kitapta olduğu gibi okurken film izliyor hissine kapılıyorsunuz, sayfa sayısı fazla olmasına rağmen okunması zor değil.

Hem nörobilimsel bilgiler hem de kurgu açısından başarılı bir kitap. Kitabın içerisine bilgileri güzel bir şekilde yedirmiş, o bilgileri okurken sıkılmıyorsunuz.

Bilim, macera ve aşk üçgeninde geçiyor konular. Tek bir konu üzerinde bağlı kalmaması da kitabı daha okunur kılmış.

Seri, titiz bir çalışmayla yazılmış. Her bir kahramanın ismi anlam içeriyor, geçmişe göndermeler yapıp bir nevi tarihsel bağlantı kuruyor. Google açmanız gerekebilir sık sık 

Okurken keyif aldığım, merak duygumun hep canlı olduğu bir kitap olmuş Serkan hocamın eline sağlık. Şimdi sıra serinin üçüncü kitabında…

Kitapla kalın, keyifli ve feyzli okumalar…

[Dilosh · Rating 5 out of 5]

Yine tek kelimeyle en miniminnoş hücrelerime kadar efsanelendim diyebilirim. Yazarımız gerçekten okuyucusunu sonuna kadar bir kurgunun içine çekmenin yanısıra, okuyucusunun ufkunu ve bilgi dağarcığını da genişletmek için elinden geleni yapmış. Düşünsenize kurgunuzun büyük bir çoğunluğu aslında bilimsel gerçeklere dayanıyor ve okuyucunuz siz yazdıkça sizden birçok şey öğreniyor. Fevkalade. Bence bu, bir yazar için inanılmaz bir doyumdur.
Tek olumsuz olarak yapacağım yorum, kitapta maalesef ki az biraz konuya geçişte sıkıntı var, bundan dolayı da kitabı çok kısa zamanda ilerletemedim, okuyamadım. Normalde bu derece kaliteli bir kurgu romanını en geç 5 günde bitiririm; ama işte her iki kitabın içeriğinde de yazarımız konuyu heyecanlandırma işinde ve bunu okuyucuya ulaştırmada biraz zaman harcamış. Bu da okuyucuda en azından bende biraz kitabı kenara koymama sebebiyet verdi.
Onun dışında serinin 2.kitabı olmasıyla birlikte bu kitapta adrenalin daha had safhadaydı. Artık olaylar arkasındaki perde yavaş yavaş kalkıyor ve birden kendinizi soluksuz okuyacağınız bir aksiyonda buluyorsunuz.
Kesinlikle ve kesinlikle gurur kaynağı bir yazarımız olduğunu unutmamalı, bu seriyi ve yazarımızı okumalı, okutmalıyız...
İyi okumalar...

[EMİK]

Really, It was the greatest book I've read in a long time...The first book of the series also surprised me ... But this was completely different. Throughout a five minutes; 'WHAT ? REALLY ?' I said. I think exactly everybody should read. I think it is a very clever, fluent and really educational book.
Actually, there are many things I want to write, but I do not want to give spoilers.
A book that only those who read it will not regret and those who do not read will lose a lot.
I'm looking forward to the third one !

[Kayra Kayalik · Rating 5 out of 5]

Kitap yazarin da kendisi icin basta söyledigi gibi edebi bir eser degil. Beyine ilgisi olan ama latince kelimeler arasinda kaybolup ögrendigi terimler arasinda köprü kuramayan birisi olarak bu kitaba ve önceki kitabina 8Pia Mater) hayran kaldim. Arkadas cevresinde lafi acildiginda güzel ve ilgi cekici blgilerle ortama renk katabilme potansiyelinizi de iyi yönde etkileyeceginize eminim.
Kitap kendisini benim gibi kitap kurdu olmayan birisine 4 günde bitirtti.
Simdiden okurlara bol eglenceler :)

[Zumrut T · Rating 1 out of 5]

İlk kitap bittiğinde devamı gelecek kesin demiştim. Bir sene sonra koşa koşa aldım. Ama aradan geçen sürede konuyu ve karakterleri unutmuştum. Belki arka arkaya okusam daha iyi olabilirdi. Hatırlamak ve konuya girmek için çabalarken karakterler ve biraz fazla kanlı sahneler içinde bulunduğumuz dönemde bana fazla geldi. Seveni çok bikiyorum ama bana göre değil. Üçüncü kitabı almam.

[Fatih · Rating 5 out of 5]

Serinin ikinci kitabında oluşan yüksek seviyedeki beklentimi karşılayabildiğini söyleyebilirim. Pia Mater’da olduğu gibi sinir bilime dair son derece ilgi çekici bilgi ve olgular inanılmaz akıcı giden kurguya monte edilerek insanı hem hikaye anlamında doyuruyor, ki serinin bu kitabında aksiyon ve heyecan biraz daha ön planda, hem de hayata bakış açımızı değiştirecek kadar beyin ve arkasında çalışan mükemmel sistem hakkında bilgilendiriyor ve aynı zamanda düşündürüyor. Serinin ilk kitabında ön plana çıkan duygusallık temasından bu kitapta mantığa doğru bir yolculuk söz konusu olmakla birlikte kurguya dahil olan güçlü kahramanlar ve akıcılık o kadar inanılmaz ki her ara verdiğinizde tekrar okumaya başlamak için adeta sabırsızlanıyosunuz diyebilirim. Tıpkı Pia Mater gibi son derece çarpıcı bi finalle tamamlanıp üçüncü kitaba ilişkin beklentinizi adeta tavan yaptırıyo. Kurgunun gerçeğe yakınlığı ve bilimsel olarak verilen bilgi ile kaynakların büyük ölçüde gerçeklerden ve doğrulardan alınması ise gerçek hayatta insan ırkı, dünya nüfusu ve kaynaklar, medeniyet ve dünya düzenine ilişkin alınan alınacak kararlar, salgın hastalıklar ile perde arkasındaki güçler vb. gibi son derece ilgi çekici konularda aslında neler olduğu veya neler olabileceği konusunda sizi bi hayli düşündürüyor bi taraftan. Pia Mater ve Arachnoid Mater’ı tek bir kitap gibi değerlendirirsek mükemmelliğini korumaya devam ettiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Arachnoid Mater’a başlamadan önce Aidous Huxley’in “Cesur Yeni Dünya” adlı eserini okumanız bu seriden daha yüksek verim almanızı sağlayacak olup, seriye bi an önce başlamanızı öneriyorum, ki ben tıpkı ilk kitabı bitirdiğimde hissettiğim gibi serinin son kitabı Dura Mater’a başlamak için adeta sabırsızlanıyorum.

[Zeynep Çiçek · Rating 5 out of 5]

Optogenetik, kan değişimleri,beyindeki nöronlarla ilgili bu kadar güzel detayları verip bunu romanlaştırma durumu gerçekten muazzam.İnanılmaz güzel bir seri daha önce okumadığım için üzülüyorum ama vakti zamanı bu zamanmış diyorum.Yazarın tüm kitaplarını okumak istiyorum ve bu alanda başka yazarlarda inceleyeceğim.

[Kübra · Rating 5 out of 5]

Muhteşem hem bitmesin diye yavaş yavaş okuduğum hemde elimden düşmesini istemediğim bir kitap kitap demek haksızlık olur nöroroman:) pia mater ilk kitabı da harikaydı bu da 3. Sünü merakla bekliyoruz

[Duygu Turkuyan · Rating 5 out of 5]

Bu kitaplara adaptasyonum zor oldu ama yarıdan sonrasında elimden bırakamadım. Benle alakalı bir durum diye düşünüyorum. 3.kitabı sabırsızlıkla bekliyorum. Pia Ne olacak. Galen öldü mü. Meryama takıldım. Kızcağız kaldı Orda. Hamile. Kafamda deli sorular.