Jump to ratings and reviews
Rate this book

Utopistics: Or Historical Choices of the Twenty-First Century

Rate this book
The twentieth century has witnessed both the triumphs and failures of the dreams that have informed the modern world. In Utopistics , Immanuel Wallerstein argues that the global order that nourished those dreams is on the brink of disintegration. Pointing to the globalization of commerce, the changing nature of work and the family, the failures of traditional liberal ideology, and the danger of profound environmental crises, the founder of world-systems analysis argues that the nation-state system no longer works. The next twenty-five to fifty years will see the final breakdown of that system, and a time of great conflicts and disorder. It will also be a period in which individual and collective action will have a greater impact on the future than has been possible for 500 years. Utopistics distills Wallerstein's hugely influential work on the modern world-system in an accessible way. This fascinating and provocative look into our collective political destiny poses urgent questions for anyone concerned with social change in the next millennium.

93 pages, Paperback

First published January 1, 1998

6 people are currently reading
322 people want to read

About the author

Immanuel Wallerstein

209 books341 followers
Immanuel Maurice Wallerstein was a scholar of politics, sociologist, historical social scientist, and world-systems analyst. His bimonthly commentaries on world affairs were syndicated.

Ratings & Reviews

What do you think?
Rate this book

Friends & Following

Create a free account to discover what your friends think of this book!

Community Reviews

5 stars
29 (19%)
4 stars
69 (47%)
3 stars
36 (24%)
2 stars
11 (7%)
1 star
1 (<1%)
Displaying 1 - 10 of 10 reviews
Profile Image for Ferda Nihat Koksoy.
518 reviews29 followers
September 1, 2019
İçinde bulunduğumuz sistemik krizin başlıca eksiği meşruiyetin kaybıdır; mesele toplumsal düzeni yeniden yaratmak ve meşrulaştırmaktır.

İdeolojik olarak muhafazakârlığın özü, tarihsel olarak ve yavaş yavaş evrilmiş olan mevcut toplumsal yapılara bilinçli kolektif müdahalenin (devrimin) risklerinin çok yüksek olduğu kanaatidir.
Bu düşünce, toplumsal hiyerarşilerin ve eşitsizliklerin kaçınılmazlığını savunur ve konumları iyi durumda olanları temsil eder; dünya nüfusunun çoğunluğu için ise sınırsız sabır önerir.

Devrimci düşünce ise, daha fazla insani eşitlik ve demokratikleşme umudunun aniden gündeme sokulmasıdır. Devrimler, başka türlü umutsuz görünen durumlarda umut verdiği için çoğunluk tarafından desteklendi.

Devletler kapitalist mantığa dayalı olarak işleyen bir DÜNYA-SİSTEM içinde yer alırlar ve devlet politik yapıları, işletmeleri veya bürokrasileri başka bir mantığa dayalı karar vermeye çaba gösterirse ağır bedeller öderler.

1848 Fransa Devrimi bir dünya devrimiydi; mevcut muhafazakâr ve liberal düşünceye ilaveten sol ideolojiyi doğurdu ve iktidar sahiplerinde büyük korku yaratarak muhafazakârlarla liberallerin bir araya gelmesini sağladı.
Sol ise devlet iktidarını ele geçirip bunu kullanarak toplumu dönüştürme kararı aldı; yöntem olarak oy sandığı ile planlanmış ayaklanma arasında çıkan tartışma, II. ve III.Enternasyonal'in teorik farkını belirledi.

Üç ideolojinin anlaşmazlığından, 1917 Rus Devrimi'nin tehdidi altında, orta sınıfa refah devleti, oy hakkı ve demokratikleşme tavizleri vererek, merkezci liberalizm dünya-sistemin jeokültürü olarak egemen çıktı ve kendini dayattı.

Aynı dönemde jeokültürün altyapısını oluşturan temel temalar olarak, milliyetçilik/etniste, ırkçılık ve cinsiyetçilik öne çıktı ki bu temaların liberalizmle gizli bir ortak ilişkisi olduğu ve konumu iyi olanlar adına kullanıldığı da anlaşıldı.

Egemenleşen merkezci liberalizm, 1968 sonrası yerini yeni muhafazakarlık (neo-con) ve yeni liberalizme (neo-liberal) bırakmaya başladı ; bu ideolojiler ise, devletlerin daha da gayri-meşrulaşmasına, modernizmin reddine, din ve mikroetnistenin öne çıkmasına, silahlanmanın yaygınlaşmasına, göçlerin yaygınlaşmasına, ekolojinin geri dönülmez tahribatlara uğramasına yol açmaktadır.

Mecvut sistemi savunanlar, 1)maddi bolluk ve konfor, 2)liberal politik yapıların varlığı ve 3)ortalama yaşam süresinin uzamasını, sistemin olası dünyaların en iyisini temsil ettiğini öne sürerken; buna karşı çıkanlar ise, 1) maddi bolluğun yalnızca azınlık için varolduğunu, 2)politik karar verme süreçlerinin dar bir çevrenin elinde olduğunu, 3)yaşam kalitesinin ciddi bir biçimde daha alt bir düzeye düşürüldüğünü iddia etmektedir.

Yaşanmış olan sözüm ona sosyalist devletlere ise, 1)devlet ve parti yetkisinin keyfi kullanımı (devlet terörüne varabilen), 2)parti yönetici sınıfına geniş imtiyazların verilmesi, 3)devletin ekonomiye müdahalesinden kaynaklanan ve toplumsal değerin ilerlemesini teşvik etmektense frenlemekle sonuçlanan yoğun ekonomik verimsizlik suçlamaları yapılmaktadır.

Kapitalist ülkelerde de devlet yetkisinin kötüye kullanılması, hatta devlet terörün uygulanması, devletle bağlantılı gruplara aşırı imtiyazların verilmesi ve inanılmaz ölçüde verimsiz kullanılması ve toplumsal değer artışının engellenmesi eşit derecede doğrudur.

Sözde sosyalist devletler bir dünya-sistemin çerçevesi içinde hareket etmek zorunda kalmış, özerk olamamış, alternatif bir tarihsel sistemin işleyişini temsil edememişlerdi.

ÜTOPYA değil ÜTOPİSTİK, yani akla uygun ve gerçekleştirilebilecek alternatifleri, öneriyorum.

Alternatif bir sistemin olası bir temeli olarak önerdiğim ilk yapısal öğe, sistemin içinde temelde yatan üretim tarzı olarak KÂR AMAÇLI OLMAYAN ADEMİ-MERKEZİ BİRİMLERİN KURULMASIDIR.
Bunların uyum içinde çalışması için TRAFİK IŞIKLARI gibi PAZAR DÜZENLEMELERİ (tekelleri önleme, sahtekârlığı önleme, bilgi akışını güçlendirme, aşırı ve az üretim hakkında uyarıcı sinyaller gönderme vb.) yapılmalıdır.

SERMAYENİN SONU GELMEYEN BİRİKİMİNE VERİLEN ÖNCELİĞİN ORTADAN KALDIRILMASI gerekir; bu şekilde eşitsizliklerin en güçlü nedenlerinden biri ortadan kalkacak ve GERÇEK İŞ BAŞLAYACAKTIR.

İŞÇİ KOLEKTİFLERİ karar alma süreçlerine, TÜM MÜZAKERELERE sokulmalı, yaşam boyu sosyal haklarını kaybetmeden çalışma kuruluşlarını değiştirebilmeli, alternatif ve tatminkâr iş bulma olanakları sa sağlanmalı, gerçek tembellik ve yetersizlik cezalandırılmalıdır.

İŞE ALIMLAR, meritokrasiye (yetenek, nitelik, puan) göre değil, ÇAN EĞRİSİNE GÖRE (örneğin: ilk %10 işe alınmalı, son %10 alınmamalı ve aradaki %80 kura çekmeli) ve ayrımcılık azaltılmalıdır.

Eşitsizliğin 3 büyük sonucunun (EĞİTİME, SAĞLIĞA ve YAŞAM BOYU GARANTİ EDİLMİŞ İNSANCA BİR GELİRE eşitsiz erişimin) üstesinden gelemememiz için esaslı bir neden bulunmamaktadır. Bu 3 gereksinim de kâr amaçlı olmayan kurumlarca temin edilmeleri ve kolektif olarak ödenmeleri yoluyla, metalaşmanın dışına çıkarılması zor olmasa gerek (kütüphanelere yaptığımız gibi).

YÖNETİME GELENLERİN YETKİ SÜRELERİ KESİN OLARAK SINIRLANDIRILMALIDIR.

BİYOSFERİN KORUNMASI için KESİN KURALLAR KONMALI ve her üretim kuruluşundan MALİYETLERİN TÜMÜNÜ ÜSTLENMESİ istenmelidir.

Bu önerilere karşı direnecek olan imtiyazlı sınıf her zamankinden daha güçlüdür; mevcut dünya-sistemin istismarlarına karşı çıkmaya ve başkaldırmaya aday ve umut veren 3 unsur vardır: EKOLOJİ, ÇOKKÜLTÜRLÜLÜK ve KADIN HAKLARI.
İmtiyazlı olmayanların bir GÖKKUŞAĞI KOALİSYONU uygulaması, muazzam derecede zor ve muhtemelen tek geçerli yöntemdir.

Dönemimiz ÖNGÖRÜLEMEZ bir niteliğe sahiptir; aynı zamanda, benim ÖZGÜR İRADE FAKTÖRÜNÜN ARTIŞI olarak adlandırdığım BİREYLERİN ve GRUPLARIN etkisine özellikle açık olduğu bir geçiş dönemi, KUTUPLAŞMANIN hiçbir zaman olmadığı kadar büyük olduğu bir dönemdir.

Eylemlerimizin (entelektüel, ahlâkî ve politik kararlarımızın) eşzamanlı olarak basit ve açık, fakat bununla birlikte incelikli ve orta vadeli olması gerekiyor.
101 reviews3 followers
March 1, 2019
Ütopya’da sorun; bana yeryüzünde hiç bir zaman var olamayacak cennet düşleri olarak görünmesidir. Bazen politik hareketlenmelerin mekanizmaları olsa da, geri tepme eğilimi gösterirler, zira yanılsamaların ve kaçınılmaz olarak hayal kırıklıklarının besleyicisidirler. Bazen, korkunç yanlışların haklı gösterilmesi için kullanılabilir. İhtiyaç duyduğumuz en son şey daha fazla ütopyacı görüşlerdir.

Ütopistik; tarihsel alternatiflerin ciddi bir değerlendirmesi, olası alternatif tarihsel sistemlerin gerçek rasyonalitesine ilişkin olarak kararlarımızın uygulanmasıdır.
Toplumsal sistemlerin, ve içinde olabilecek sınırlılıkların ve insan yaratıcılığına açık alanların ciddi rasyonel ve gerçekçi değerlendirmesidir.
Mükemmel geleceğin çehresi değil, altenatif, güvenilir bir biçimde daha iyi ve tarihsel olarak mümkün, ancak kesin olmaktan uzak bir geleceğin çehresidir.

Bilim bize en yüksek amaçlarımızın belirlenmesinde rehberlik edemiyorsa araçlar olarak adlandırdığımız ikincil ve bağımlı hedefleri belirlerken de bir o kadar güçsüzdür.

Tarihsel geçişin sistemik çatallanma anlarında, olasılık gerçeğe dönüşür. Şimdi işte bu zamanda bulunuyoruz.

Sistemik kriz için başlıca etken meşruiyet kaybıdır. Sistemler, otorite veya mistik doğrulara başvurarak veya bilimsel söylem içindeki rasyonel argümanlarla meşrulaştırılabilir.

Kolektif bilgimizin geçerliliği, bu bilgiden çıkarsayabileceğimiz sonuçlar, gerçek rasyoneliteyi neyin oluşturduğuna dair tartışmada merkezi bir sorundur.

Devrimci başkaldırının, çoğunlukla dünyayı değiştirmeyi hedefleyen ezilen kitlelerin kendiliğinden isyanlarından ziyade, devlet düzeninin çöktüğü anlarda tikel grupların ellerine geçen fırsatı değerlendirmesini temsil ettiğini söyleyebilirim. Ancak, devrimler nasıl harekete geçirilmiş olursa olsun, uzun sürenleri önemli bir halk desteği kazananlardır.

Devrimci başkaldırının, temsil ettiğini iddia ederek, ahlaki ve politik desteklerini aradıkları kitlelere sundukları şey; toplumsal beklentilerin parçalanması, herşeyin daha fazla insani eşitlik ve demokratikleşme yönünde ve hızla dönüştürülebileceği büyük umududur.

Devrimle daha önce feodal olan devletin kapitalist hale gelmesi ya da kapitalist olan devletin sosyalist devlete dönüşmesi kastediliyorsa, bunun operasyonel bir anlamı yoktur, gerçekliğin aldatıcı bir betimlemesidir.
Farklılıklar, bütün rejimlerin, modern dünya sisteminin yani kapitalist dünya ekonomisinin işleyen unsurları oldukları temel olgusunu değiştirmemiştir.

Milliyetçilik yapısal olarak iki yüzlüdür. Ezilenlerin, ezenlere karşı protestosudur. Fakat aynı zamanda ezenlerin ezilenlere karşı kullandıkları bir araçtır.
Milliyetçiliğin, dahil etme ve dışlama çifte niteliği, liberal hedefler için çok önemlidir.
Herkesin dahil edilmesi sermayenin sonsuz birikiminin sürdürülmesini olanaksız kılar, çünkü artı değeri aşırı ölçüde cılız dağıtırsınız.

Vatandaşlığın iki yönlü karekteri, bazılarının dahil edilip bazılarının dışlanması; dünya nüfusunun çoğunu artı değerin bölüşümü ve politik karar verme süreçlerinden dışlarken, merkez alanların en tehlikeli tabakaları olan işçi sınıflarını teskin etme işlevi gördü. Dahil etmenin değeri, dışlanan geniş grubun gerçekliğiyle birlikte yükseldi.

Liberal ideoloji temel insan haklarının korunması, pratikte dünya nüfusunun bir azınlığı için önerilmişti. Pan Avrupalı tehlikeli sınıflar liberal tavizle büyük ölçüde yatıştırılmıştı. Bolşevik tehdidi pan Avrupalı işçilerin pazarlık gücünü arttırarak yalnızca bu süreci pekiştirmiş oldu.

Mevcut dünya sisteminden, kapitalist dünya ekonomisinden başka bir sisteme veya sistemlere geçiş yaşıyoruz.
Geçiş döneminin güçlü olanlar için de, sıradan insanlar için de çok zor bir dönem olacağını biliyoruz. Bu, çatışmalar ve ağırlaşan karışıklıklar dönemi olacak ve pek çok kimse bunu ahlaki sistemlerin çöküşü olarak görecektir.

Devletlerin güçsüzleşmesinin nedeni, liberal ideolojinin doruk noktasına çıkması ve ulusaşırı şirketlerin gücü değil, liberalizm ideolojisinin çöküşü, şirketlerin zafiyeti ve kırılganlığının artmasıdır.
İçinde bulunulan durum, kaçınılmaz olarak, devlet kararlarını değiştirmeye bel bağlamak yerine, sıradan insanların bireysel himayeciliğine ve/veya devlet dışı özsavunmaya yol açacaktır.
Bunun modern dünya seküler eğiliminin tersine dönmesi olduğunu düşünüyorum.

Her yerde suç oranındaki artıştan olduğu kadar suçun artan vahşiliğinden de şikayet etmek sıradanlaştı. Büyük ve küçük suçun yaygınlaşmasına karşı tepki, devletlerin suçla başa çıkmaktaki acizliğine duyulan büyük popüler sabırsızlıkla ifade ediliyor.

Kaotik gerçekliklerin, kendiliğinden, yeni düzenli sistemler ürettiğini biliyoruz. Ancak, sürecin nasıl sonuçlanacağını bilmiyoruz, bilemeyiz de. Bildiğimiz, mevcut sistemin yaşamını sürdüremeyeceğidir.

Mevcut sistemin iddia ettiği 3 meziyet; maddi bolluk ve konfor, liberal politik yapılar, ortalama yaşam süresi uzamasıdır. Eleştirileri ise; bolluk ve konforun yalnız azınlık için var oluşu, keskin bir eşitsizlik ve kutuplaşmanın varlığı, politik karar verme süreçlerinde anlamlı katılımın olmayışı, uzun yaşam süresine karşın alçaltılmış yaşam kalitesidir.

Tarihsel sosyalizme yapılan 3 eleştiri ise; devlet ve parti yetkisinin keyfi kullanımı ve devlet merkezli terör, bir nomenklaturaya geniş imtiyaz verilmesi, devletin ekonomiye müdahalesinden kaynaklanan toplumsal değerin artmasını frenlemekle suçlanan yoğun ekonomik verimsizliktir.

Sosyalist devletler hiç bir zaman özerk varlıklar olamamış, her zaman kapitalist dünya ekonomilerinin çerçevesi içinde faaliyet göstermişti. Devletlerarası sistemin işleyişi tarafından sınırlandırıldılar ve alternatif bir tarihsel sistemin işleyişini temsil etmediler zaten edemezlerdi de.

Mevcut dünya sisteminde, eşitsizliklere ve kolektif karar verme süreçlerine gerçek demokratik katılımın yokluğuna sebep olan şey sonsuz sermaye birikiminin önceliğidir. İnsanların korktukları, bu önceliğin ortadan kaldırılması halinde, ya göreli üretken verimliliği ya da özgür ve açık bir toplumu feda etmek zorunda kalacak olmamızdır.

Herkesin yaşam kalitesini azamileştirmeye öncelik verecek, (Bentham’ın orijinal liberal ideali), aynı zamanda da kolektif şiddet araçlarını sınırlandırıp denetleyecek, böylece başkalarının bekasını ya da eşit haklarını tehdit etmeksizin, herkesin kendini göreceli ve eşit olarak güvende hissetmesini ve olası en geniş bireysel tercihler yelpazesinden yararlanmasını sağlayacak (Stuart Miller’in orijinal ideali) bir yapı tasarlanabilir mi?
Profile Image for Toni.
53 reviews14 followers
February 15, 2019
Possibly the shortest summary of one of Wallerstein's main theses: That capitalism as a world-system with a 500 year old history is on the way out. In fact, this world historical transition already began some fifty years ago and will continue in the next decades. The thing is, the end of capitalism won't necessarily usher in a better era. It might get even worse and there are already actors trying to propose elements for a new world-system that will continue the legacy of hierarchy in a new format, that will not be capitalist, but something else.

That we live in transitional times also means two important things, which Wallerstein never stops repeating: First, we will experience unprecedented levels of chaos. Our times are already painful on many levels and the certainties of yesterday are long gone. This goes for many things like geopolitics (with shifting and multi-polar alliances instead of American hegemony, which is rapidly declining) and ideology (with new conservatism on the rise, from the so-called neoliberals to the brown resurgence globally, the collapse of centrist liberalism, and the possible emergence of new anti-systemic movements that do not want to capture the state [Wallerstein wrote this in 1999 and should be happy to see projects like the Zapatistas still flourishing and the Kurds in Syria essentially developing a similar paradigm, not to mention that they study Wallerstein himself]). Second, because the world-system is in so much stress, or technically chaos (a term Wallerstein takes from complexity theory), the factor of change is extremely strong. This means that even the smallest push in one direction, might have historical consequences. It's in times like these that singular individuals and small groups have the potential to influence their world the most. This is ultimately the most inspiring and hopeful note in Wallerstein's overall very frightening but sober analysis of the end of capitalism. There is almost no buzz about world-systems theory these days in those parts of the anti-systemic movement I relate to. I guess the general consensus is that these were some sociological theories of some interest in the 80's, which dealt primarily with concept like core and periphery. I believe this is a big mistake to overlook Wallerstein, because obviously this man continued to produce highly recommendable work that should be widely read. Especially when it is in such a compact format like this one: You will more or less get his main thesis in an afternoon.
4 reviews
June 5, 2024
Kapitalizem bo šel, moja volja do življenja pa s to knjigo tudi.
Profile Image for Rhys.
904 reviews138 followers
January 13, 2025
"The first thing to look at is how those who currently have privilege will react, are indeed reacting. One cannot expect that any significant segment of those who have privilege will relinquish it without struggle, simply on the ground of some appeal to their ethical responsibilities or even to their historical vision. One must assume that they will seek to preserve privilege. Any other presumption is implausible and unrealistic. Even so, we do not know what their strategy will be. … The privileged are inevitably better informed and thereby socially smarter than they have been. They are also far wealthier, and they have far stronger and more effective means of destruction and repression than they ever did before" (p.82).
Profile Image for Frank.
588 reviews119 followers
July 9, 2019
Der Entwurf einer Theorie von Zentrum und Peripherie welthistorischer und weltwirtschaftlicher Entwicklung war ein genialer Schritt hin zu einer nicht- eurozentristischen Globalgeschichte. Wallerstein erfasst diese Vorgänge als implizit krisenhaft und zeigt, wie die wirtschaftlichen und politischen Krisen (in Europa) zur Expansion drängen. Er weiß, dass jede Krise auch die Chance ihrer Überwindung bedeutet und beschreibt hier Grundzüge eines solchen Versuchs. Anregend, aber nicht praktisch genug. Was kann/ soll man konkret tun? Diese schwere Frage treibt Wallerstein um, ohne dass er sie gültig beantworten könnte. Schade, aber verständlich. Hat ja noch keiner geschafft!
Profile Image for Allison Corbett .
13 reviews4 followers
January 23, 2016
Great read, a bit easier to move through than the similarly compact and dense "Modern World-System: An Introduction." Though perhaps I was already more primed for the ideas in this volume because I had already read it. Either way, I think this is an important read useful in thinking about the current historical moment we are in. Wallerstein's main premise is that we are in a unique historical moment in that we are living the disintegration of one world-system—capitalism—and are in the throes of transitioning to a new one. That the new world-system will automatically represent progress is a dangerous fallacy, instead, he wants us to consider that a new, more egalitarian, moral, and democratic world-system as entirely possible, but in no way inevitable. In this unique time of transition, we are invested with a heightened ability to shape our future. Whereas in a world-system that is fully functioning, even dramatic swings in the pendulum can have little effect, in this period of transition, small inputs into the system have the capacity to effect large change.
2 reviews
October 17, 2015
Fascinating and insightful. A brilliant analysis of the past several hundred years of capitalism and culture. It points out the difficulty of even defining what an ideal society would be and causes one to reflect on how often it has been attempted anyway and not worked. His vision for the future is vague and weak but the reader can reflect on how extraordinarily difficult it is to both predict the future and to decide what should be intentionally included and excluded.
Profile Image for Nan.
352 reviews
August 2, 2011
has a lot of economics n politics vocabulary, so it's kinda hard to read for a non-related person. i liked the idea of creating a new word, cuz utopia only means dreaming, but utopistics means to dream and act likewise
Displaying 1 - 10 of 10 reviews

Can't find what you're looking for?

Get help and learn more about the design.