Piyile, Hisim'in ikinci siir kitabi. Bu eser de basima hazirlanirken, oteki kitaplarda oldugu gibi metin ve notlar disinda, tanitici ve cozumleyici "sunus" yazisi, "kucuk sozluk" de eklendi ve boylece son yillarda yogunluk kazanan Ahmet Hisim yayinlarina akademik kaygilar iceren katkilar amaclandi.1909-1923 arasinda yazilip yayimlanan Piyile'de Hisim'in siir anlayisini ozetleyen ve kendisini begenmeyenlere verdigi cevaplari iceren yazisi ile Yakup Kadri Karaosmanoglu'nun kitabin birinci baskisi icin kaleme aldigi yazi yer aliyor. Iki yazi da Hisim'i anlamaya birer kilavuz, birer anahtar gibi. (Tanitim Bulteninden)Sayfa 84Baski 2016 Yapi Kredi Yayinlari
Ahmet Haşim was an influential Turkish poet of the early 20th century. He was born in Baghdad, probably in the year 1887. In 1906, having graduated from the Mekteb-i Sultanî (now Galatasaray High School), he began to work as a public servant in different state offices. After the foundation of the Republic of Turkey, Hâşim worked as a teacher of aesthetics in the Academy of Fine Arts and as a French language teacher at Istanbul University. For many years, he also wrote essays for the newspapers.
Hâşim's early poetry was very much in the Parnassian and Decadent vein of the poets Tevfik Fikret and Cenab Şahâbeddin. Hâşim's later poetry, however -collected in Göl Saatleri and Piyâle- evidences more of a French Symbolist influence, particularly that of Henri de Régnier, whom Hâşim greatly admired. This late poetry can, to a certain extent, be seen to adhere to the Fecr-i Âtî movement's variation of the Symbolist motto: "Art is personal and sacred."
Aslında gayet güzel bir kitap ama eski kelimelerin çokluğu okumayı zorlaştırıyor kelimelerin anlamlarını bilmek lazım biraz sade olan şiirleri beğenerek okudum ama keşke kelimeler en altta verilseydi en arka sayfa da sözlük olarak değil biraz ağır bir okuma eski tamlama ve kelimelere hakim olanlar daha fazla zevk alabilir.
Yorgun Gözümün Halkalarında Güller Gibi Fecr Oldu Nümâyân, Güller Gibi... Sonsuz, Iri Güller Güller Ki Kamıştan Daha Nâlân; Gün Doğdu Yazık Arkalarında!
Altın Kulelerden Yine Kuşlar Tekrârını Ömrün Eder Ilân. Kuşlar Mıdır Onlar Ki Her Akşam Âlemlerimizden Sefer Eyler?
Akşam, Yine Akşam, Yine Akşam Bir Sırma Kemerdir Suya Baksam; Üstümde Semâ Kavs-I Mutalsam!
Akşam, Yine Akşam, Yine Akşam Göllerde Bu Dem Bir Kamış Olsam!
Merdiven
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak… Sular sarardı… yüzün perde perde solmakta, Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller, Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller, Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? Bu bir lisân-ı hafidir ki ruha dolmakta Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta…